Ocak 07, 2018 17:16 Europe/Istanbul

Son günlerde İran’da halkın hükümetin iktisadi icraatına yönelik eleştirileri yükselmeye başladı.

Halkın geçim sıkıntısı ve aile sepetinin bedelinin artması ve genelde iktisadi durumlarla ilgili eleştiriler, bu alanda gündeme gelen belli başlı konular oldu. Gerçi bu yöndeki itirazlara bazı mali kurumların ve bankerlerin durumunda yaşanan belirsizliği de eklemek gerekir. Bazı mali kurumların ve bankerleri halkın tasarruf mevduatında biriken paraları geri ödeyememesi ve ayrıca bu yöndeki halkın itirazlarına kesin karşılık verilmemesi ve yaşanan belirsizlik, itirazların tırmanmasına yol açtı.

Bu doğrultuda İran’ın bazı kentlerde mağdurların eylem düzenlenmesi ve pahalılık, işsizlik ve özellikle merkez bankasının mali kurumların ve bankerlerin durumu ile gerektiği kadar ilgilenmemesi dikkat çekiyordu. Protesto eylemlerine katılan insanlar bu konudan başka pahalılık aleyhinde ve ardından da hükümet ve merkez bankası aleyhinde sloganlar atmaya başladı. Bu tür eylemlerin haberi sosyal paylaşım sitelerinde hızla yayıldı. Ancak söz konusu eylemlerin sırasında bazı olumsuz sloganların atılması eylemleri esas yörüngesinin dışına çıkardı ve bazı fırsatçı çevreler de bu durumu kötüye kullanarak kamu mallarına zarar vermeye başladı.

Kuşkusuz iktisadi sorunlar İran’a özel bir durum değildir. Nitekim bugün Amerika ve bir çok Avrupa ülkesinde ve yine bölgede Arabistan ve Kuveyt gibi petrol zengini emirliklerde yönetimler ciddi iktisadi sorunlar ve işsizlik sıkıntısı gibi sıkıntılarla uğraşıyor.

İran’da da son yirmi yılda halkın hükümetlerin icraatına yönelik eleştirilerinin önemli bir bölümü ekonomi alanıyla ilgili oldu. Son kırk yılda enflasyonun hızlı tırmanışı ve ayrıca gelir dağılımında yaşanan dengesizlik ve yine giderlerin artması, iktisadi talepleri halkın taleplerinin başına yerleştirdi. Bu arada işsizlik oranının da uzun süre yüksek olması halkın hoşnutsuzluğunu arttıran etken oldu.

Ancak buna karşın araştırmalar, son günlerde İran’da yükselen itirazların ve protesto eylemleri hükümetin yeni yılın bütçesini meclise sunmasından sonra başladığını gösteriyor. Bundan önce İranlı ailelerin sepetinde esas gıda maddesi olan ekmek fiyatlarının artması ve yine yumurta ve süt ürünleri gibi bazı ürünlerin fiyatlarında yaşanan ani artış, halkın hoşnutsuzluğunu daha da körükledi.

Aslında ekmek fiyatları geçen ayın başında artması kararlaştırılmıştı, fakat daha sonra Cumhurbaşkanı Ruhani’nin talimatı üzerine İranlı sofranın en stratejik gıda maddesi olan ekmek fiyatlarını arttırma süreci durduruldu ve başka bir zamana bırakıldı.

Bu arada İran’da enflasyon oranı beşinci yıl art arda ortalama olarak ve merkez bankasının belirlediği endekslere göre %10 ve altında tek haneli olarak gerçekleştiği de belirtilmelidir. Enflasyon oranı 11. Hükümet işbaşına geldiğinde %33’lere yükselmişti, ancak son beş yılda yürütülen bazı çalışmalarla bu oran beş yıl art arda sürekli düşüş kaydetti.

Kuşkusuz halkın geçim sıkıntısı ve bu yöndeki itirazları ve iktisadi sıkıntıları eleştirmesi ve yine bu yönde hükümetten talepleri ciddiye alınması ve bertaraf edilmesi gereken konulardır. Ancak son olayların İran’ın yeminli düşmanlarınca büyük bir titizlikle rasat edilmesi ve Washington ve Tel aviv gibi başkentlerce olumlu karşılanması ve hatta bu itirazlara ve ardından gelen sokak isyanlarına destek verdiklerini ilan etmeleri, bu tür durumların kimlerin lehine olduğunu açıkça ortaya koydu. Bu arada ecnebi medya organlarının da bu durumdan nemalanarak halkın iktisadi taleplerine siyasi mahiyet kazandırmaya ve nizamın temelini hedef göstermeye çalışması da dikkatlerden kaçmadı.

Gerçekte İran ekonomisi sadece petrole bağımlı olmak ve ülke gelirinin bir tek ürüne bağlı kalması ve diğer iktisadi potansiyellerin gözardı edilmesi ve yine hükümetin gelir ve giderleri arasındaki dengesizlik ve bu durumu yönetme zafiyetinden acı çekmektedir. Aslında halkın da ürünlerin ve hizmetlerin niteliği ve niceliğinden hoşnutsuzluğu da ekonomi alanında devlet eksenli hareket etmekten kaynaklanır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bir kaç yıl önce direniş ekonomisi başlığı altında yeni bir önemli iktisadi anlayışı gündeme getirmek ve ekonominin geleceğine dönük bazı genel politikaları beyan etmek ve ayrıca her yılı üretim, iş, iç ekonomiye destek ve petrole olan bağımlılığı azaltmak gibi adlarla adlandırmak sureti ile bu konuda bazı öngörüleri gündeme getirmişti.

Ayetullah Hamanei geçenlerde Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunu hükümet haftası dolaysıyla kabulünde de bu yönde bazı önemli noktalara temas etti ve ekonomi ve halkın geçim meselesi ülkenin en önemli meselesi olduğunu belirterek şöyle buyurdu: ülkenin yönü ranta ve petrole dayalı ekonomiden üretken ve halk eksenli ekonomiye dönmelidir.

Ayetullah Hamanei ayrıca bankaların, yatırımların, nakit para artışı ve kaçakçılık sorunu ekonominin önemli meseleleri olduğunu belirterek yetkililerden iktisadi fesat durumları ile ciddi mücadeleye öze göstermelerini istedi.

Geçen hafta İran’ın yeni yıl bütçesi İslami Şura Meclisi genel kurulunda ele alınmaya devam edildi. Bankacılık sisteminde sorunların giderilmesi, para ve döviz kaynaklarının doğru yönetilmesi, milletvekillerinin oturumlarda üzerinde durdukları en önemli kaygılarıdır.

Enerji fiyatları, sosyal refah ve sübvansiyonların güdümlü olması, hükümetin borçları ve döviz piyasası, meclisin çeşitli komisyonlarında üzerinde tartışılan önemli başlıkları oluşturuyor. Bu çerçevede yeni yılın bütçesinde enerji fiyatları ve özellikle elektrik ve benzin fiyatlarında öngörülen artış, mecliste tartışılan en önemli konuların başında yer alıyordu.

Altıncı beş yıllık kalkınma programının 39. Maddesinin birinci bendinde hükümet gelecek dört yıl içinde enerji fiyatlarını Fars körfezindeki fiyatların %90’lık seviyesine kadar arttırması gerekiyor. Ancak meclise sunulan bütçe taslağını gözetleyen milletvekilleri bunun yeni yılın bütçesinde nasıl öngörüldüğünü tartışıyor. Milletvekilleri hangi yakıtın hangi gerekçeye göre ve ne kadar fiyatının arttırıldığını soruyor.

Milletvekillerinin üzerinde durduğu bir başka önemli konu döviz piyasasıdır. İran merkez bankası Başkanı Veliullah Seyf bu bağlamda meclise bir rapor sundu. Ancak döviz piyasasında yaşanan dalgalanmalar ve döviz kurlarında yaşanan değişiklikler ve yeni yılın bütçesini nasıl etkilediği soruları, milletvekillerinin üzerinde tartıştığı sorulardır. Milletvekilleri bu yönde kaygılarını dile getirerek hükümetin bu konularda şeffaflaştırmasını istiyor.

Ancak buna karşın hükümetin döviz kurlarında yaşanan dalgalanmaları ve ithalatı ve piyasayı ve rekabet eden sanayi sektörünü kontrol edebilecek araçların ne kadar iç ekonomi politikalarında dengeyi sağlayabileceği ve dünya piyasalarının ekonomileri ile irtibatını koruyabileceği, bekleyip görmek gereken konular olduğu anlaşılıyor.

 

Tahran ve Erivan iktisadi ilişkilerini geliştirmek için çaba harcıyor. Bültenimizi bu konu ile ilgili hazırladığımız raporumuzla noktalıyoruz.

 

Geçen hafta İran’ın Ermenistan büyükelçisi Seyyid Kazım Seccadi Ermenistan’ın Siyonik eyaleti valisi Vahe Hakupyan’la görüşmesinde Muğri serbest ticaret bölgesi ile Aras serbest ticaret bölgesi arasında işbirliğinin geliştirilmesi ve bu bölgede sermaye cezbi için kapasiteleri ve teşvik amaçlı imkanları tanıtılmasını istedi.

Aslında İran ve Ermenistan arasında iktisadi işbirliğini geliştirmenin yollarından biri Muğri serbest ticaret bölgesi ile Aras serbest ticaret bölgesi arasında işbirliğinin geliştirilmesidir.

Ermenistan İran’ın bölgesel ekonomi diplomasisinde özel yeri bulunuyor. İran ve Ermenistan bu yönde çok uygun kapasiteleri de bulunuyor. İran Dışişleri Bakanlığı siyasi ve uluslararası etüt masası kafkasya etüt konseyi bilimsel komitesi Başkanı Alirıza Bigdeli geçen hafta Dışişleri Bakanlığı ve Ermenistan’ın Noravank etüt merkezinin katılımı ile Erivan’da düzenlenen oturumda iki ülkenin ikili çıkarları ve kültürel ve medeni ortaklıkların çerçevesinde dayanışmasını geliştirerek ikili ilişkilerini geliştirmeleri gerektiğini belirtti. Noravank etüt merkezi Başkanı Gagik Harutunyan da iki ülke arasındaki ilişkileri önemli niteleyerek iktisadi ve enerji alanlarda bu işbirliğinin geliştirilmesine vurgu yaptı.

Kuşkusuz İran ve Ermenistan’ın mevcut kapasiteleri tespit edilmediği müddetçe iki ülke arasında iktisadi ilişkilerin gelişmesini de beklememek gerekir. İran’ın Ermenistan büyükelçisi Seyyid Kazım Seccadi’nin de belirttiği üzere hali hazırda iki ülke arasında iktisadi ve ticari ilişkilerin kapasitesi tatmin edici seviyeye ulaşamadı. Büyükelçi Seccadi, son iki yılda iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi için büyük emek sarf edildiğini, bu çabaların sonuca ulaşması ile beraber ikili iktisadi ilişkilerde yeni bir hareketlilik başlamasını beklediklerini vurguladı.

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de geçen Aralık ayında Ermenistan’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Bakan Zarif Erivan’da düzenlediği basın toplantısında iki ülke arasındaki ilişkilerin çok yakın ve gelişen ilişkiler olduğunu belirterek bilim, sanayi, tarım ve diğer alanlarda ve örneğin elektrik sanayii gibi İran ürünleri dünyadaki ürünlerle rekabet ettiği alanlarda çok iyi işbirliği zemini bulunduğunu, İran’ın özel sektöre bu tür alanlarda Ermenistan’da katılım sağlayabileceklerini vurguladı.

Kuşkusuz İran ve Ermenistan arasında karşılıklı imkanların ve kapasitelerin tanıtılması iki ülkenin iktisadi ve siyasi alanlarda işbirliği ve teamüllerine katkı sağlayacaktır. Ancak bu önemli konunun ancak iki taraf arasında sürekli ve çeşitli düzeylerde istişarelerin devam etmesiyle mümkün olduğu da belirtilmelidir.