Aralık 13, 2020 16:29 Europe/Istanbul

Avrupa Birliği ve Almanya, Fransa ve Britanya'dan oluşan Avrupa Troykası İran ile sağlanan BERCAM Nükleer Anlaşmasının imzalanmasında önemli bir rol oynadılar. Avrupalılar Amerika'nın bu anlaşmadan çekilmesinin ardından bu anlaşmanın korunmasında ve maddelerinin ve vaatlerinin hayata geçirilmesinde olumsuz bir performans çizseler de hala bu anlaşmayı desteklediklerini iddia ediyorlar.

Avrupalılar özellikle de Almanya ve Fransa  BERCAM Nükleer Anlaşması maddelerinin dışında kalan yeni iddiaları çerçevesinde  yeni taleplerde bulunmuşlardır. Bu da Avrupa'nın  BERCAM Anlaşmasına karşı  çelişkili ve çifte standartlı duruşunu gösteriyor.  Üst düzey Fransız ve Alman makamlar  görünüşte İran ile sağlanan anlaşmanın en önemli Avrupalı hamileri sayılıyorlar. Ancak son açıklamalarında  Amerika'nın bu anlaşmaya geri dönmesi için anlaşmanın gözden geçirilmesini istediler. 

Bu Avrupalı taraflar  yerine getirmedikleri taahhütlere değinmeden, Amerika'nın  bu anlaşmayı ihlal eden taraf olduğuna işaret etmeden  böyle bir talepte bulunmuşlardır. Onlar Amerika'nın  BERCAM anlaşmasına geri dönüşünün  yeterli olmadığını savunmaya başlamışlardır. 

Bu yeni iddialardan önce ise  Almanya, Britanya ve Fransa dışişleri bakanları Heiko Maas, Dominic Raab ve Jean Yves Le Drian  23 Kasım günü  Berlin'de  İran ile yapılan nükleer anlaşma ekseninde görüştüler. 

Bu görüşmede taraflar  Amerika'da iktidarın el değiştirmesinin   BERCAM'ın korunması için yeni ufuklar çizebileceğini umut ettiklerini belirttiler.  Onlar İran'dan da  anlaşmaya tam bağlı kalmasını ve sözde bu anlaşmayı ihlallerini durdurmasını istediler.  Ardından  üst düzey Avrupalı diplomatlardan oluşan  Avrupa dış siyaset konseyi 30 Kasım günü  ortak bir bildiri yayımlayarak  Avrupalı hükümetlerden  işbirliği yaparak  Biden hükümetini İran ile sağlanan anlaşmaya geri getirmesini ve bu anlaşmayı güçlendirmek için  Amerika'nın yeni hükümeti ile işbirliği yapmasını istediler. 

 Avrupa dış siyaset  konseyi üyeleri  Donald Trump'ın  girişimlerinden kaygı duyduklarını dile getirerek   Avrupalı ülkelerin  bu alanda koordineli ve topyekun, tek vücut hareket etmelerini istediler. Bu bildirinin  son kısmında ise şu ifadelere yer verildi:" Avrupalı ülkeler  hemen  İran'ın gelişmekte olan nükleer programını dizginlemeli ve başkan olarak tanıtılmasının ardından oluşan  olumlu siyasi ortamdan yararlanarak  yeni gelen Biden hükümetini  İran ile aktif etkileşime ve mevcut tehlikeli yolu tersine çevirmek için  teşvik etmeli ve isteklendirmelidir. "

Almanya dışişleri bakanı Heiko Maas ise Alman haftalık dergisi Spiegel'e verdiği demeçte  sergilediği tutum çerçevesinde   İran ile yapılan nükleer anlaşmanın  Joe Biden hükümetince tekrar gözden geçirilmesine vurgu yaparak  şöyle dedi:"  Önceki anlaşmaya dönmek yeterli değildir.  BERCAM'ın ötesinde, bizim çıkarlarımızı da göz önünde bulunduran bir anlaşmaya ihtiyaç vardır. " 

Maas Avrupa'nın İran'a yönelik beklentilerinin açık ve net olduğunu iddia ederek  bu çerçevede İran'ın  nükleer silahı ve balistik füze programlarının bölgeyi tehdit etmemesi gerektiğini vurguladı.   Maas ayrıca   İran'ın bölgede başka türlü bir rol oynaması gerektiğini söyledi. 

Almanya'nın yeni tutumu  ise Berlin'in daha önceki BERCAM kapsamında sergilediği tavırların  tersidir.  Berlin,  Avrupa'nın rolünün Amerika'yı anlaşmaya geri getirmek olduğunu ve aynı zamanda İran'ı  tüm taahhütlerine bağlı tutmak olduğunu söylüyor.  Bunu da  " tam uyum tam riayet " ilkesi çerçevesinde yapacağını söylüyor.  Fransa da  Avrupa Troykası üyelerinden biri olarak  İran'ın nükleer anlaşmadaki taahhütlerine geri dönmesini vurguluyor. Ancak bu alanda  karşı tarafın taahhütlerini gözardı ediyor.  Bu çerçevede Fransa dışişleri bakanlığı sözcülerinden biri  BERCAM nükleer anlaşmasının İran'ı nükleer silaha ulaşmaktan alıkoymak için güvence olduğunu dile getirerek  İran'ın taahhütlerine geri dönmesinin Biden'in bu anlaşmaya geri dönüşünün olmazsa olmazlarından olduğunu belirtti. 

Britanya da  Avrupa Troykasının başka bir üyesi olarak  benzer bir tutum sergilemiştir.  Bu doğrultuda  Britanya savunma bakanı Ben Wallace  Londra'nın  BERCAM'ı desteklediğini iddia ederek  Avrupalıların  taahhütlerini yerine getirmemesine değinmeden  İran'ın bu anlaşma çerçevesindeki taahhütlerini yerine getirmesini beklediklerini belirtti.   Bu Britanyalı makam Amerika'yı da bu anlaşmaya geri dönmeye çağırdı.   Buna rağmen görünen o ki  muhafazakar Britanya hükümetinin görüşü başka bir şeydir.  Britanya hükümeti  eski ulusal güvenlik danışmanı ve danışman bakanı Mark Sedwil ise  geçmiş iddiaları tekrarlayarak   İran ile ilgili şunları söyledi:"  BERCAM, yenilenmeli ve alternatifi ile değiştirilmelidir. "

Avrupa Troykasının  BERCAM nükleer anlaşması ile ilgili çelişkili tutumları sürse de Avrupalıların  bu anlaşma kapsamındaki kendi taahhütlerine hiç değinmedikleri belirtilmelidir.  Özellikle de Avrupalılar, İran ile mali akışın sağlanması için İNSTEX özel mali sistemi başlatmayı ve Amerika'nın tek taraflı yaptırımları karşısında İran'a yardımcı olacaklarını vaat etmişlerdir. Ancak bunların hiçbirini yerine getirmediler.  Görünen o ki Avrupalı taraflar  İran ve Amerika'dan aşamalı yaklaşım çerçevesinde  hareket etmelerini, böylece İran'ın taahhütlerine tam olarak geri dönmesini ve Biden'in de tek taraflı yaptırımları kaldırmasını istiyorlar. Bu aşamanın ardından  yeni müzakerelerin yolunun açılmasını ve yeni bir anlaşmanın sağlanmasını öngörüyorlar.  

Avrupa Birliği dış siyaset sorumlusu Josep Borrel ise  Amerika'nın seçilmiş başkanı Joe Biden'in BERCAM anlaşmasına geri dönmesini umduğunu belirtti.  Borrel  Euronews'a verdiği demeçte şöyle bir açıklamada bulunmuştur: " Hatırladığım kadarı ile Biden hem seçim kampanyası sürecinde hem daha sonra anlaşmaya geri dönmek istediğini söylemişti. " 

Britanya meseleleri uzmanı Bobby Naderi'nin  söylediğine göre "  Avrupalı ülkeler özellikle de Britanya, Almanya ve Fransa BERCAM anlaşması üyeleri olarak  Biden'den  bu anlaşmaya geri dönmesini istemişler. Bu çerçevede Tahran'ın da karşılıklı atacağı adımlarla anlaşmanın tekrar sağlanmasını düşünüyorlar. " 

Avrupa Troykasının  yeni yaklaşımına rağmen gerçekte  Avrupalılar Trump'ın BERCAM nükleer anlaşmasından Mayıs 2018'de çıkmasının ardından pratikte taahhütlerini yerine getirmeleri için hiçbir etkili adım atmamış ve Amerika'nın İran'a yönelik yaptırımlarının etkisini azaltmak için de ciddi bir girişimde bulunmamışlardır.  Avrupalılar bu süreçte sırf sözde bu anlaşmaya bağlı kalmışlar. Böylece Avrupalıların İran'a borçlu oldukları söylenebilir.  Buna ilaveten Avrupalılar  İran'ın yapılan tüm taahhütsüzlüklere cevaben aşamalı olarak bu anlaşmadaki  yükümlülüklerini azaltma sürecine de yüklenmiş ve İran'ı eleştirmişlerdir. Halbuki bu İran'ın doğal bir hakkıdır ve anlaşma maddelerine uygundur. 

Avrupa Troykası  7 Aralık günü  ortak bir bildiri yayımlayarak  İran'ın merkez bölgelerde bulunan Natanz'da zenginleştirme tesislerine yeni santrifüjler yerleştirmesi hususunda  kaygılı olduklarını belirtmiş ve bu adımın anlaşmanın ihlali olduğunu öne sürmüşlerdir.  Üç Avrupa ülkesi   İran İslami Şura Meclisinde "  Yaptırımların İptali ve İran milletinin haklarının savunulması" başlığı altında yürütülen girişimlere de değinerek şöyle bir iddiada bulundular:"  Bu tür girişimler  BERCAM anlaşması ve İran'ın  geniş çaplı nükleer taahhütlerine uymamaktadır.  İran diplomatik ortamı koruma hususunda ciddiyeti varsa  bu tür adımlar atmamalı. " 

Avrupa'nın bu bildirisine cevaben İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanlığı sözcüsü Said Hatipzade ise  Avrupalıların  taahhütlerini  hayata geçirerek  bu anlaşma çerçevesindeki kardeşliklerini ispat etmeleri gerektiğine vurgu yaparak şöyle bir açıklamada bulundu: "  Doğru olan daha önce belirlenen yolun devam etmesi için  yeni bir fırsat oluşmuştur. İran da yükümlülüklerini yerine etmeye hazırdır. "

Avrupa Birliği ve Avrupa Troykası defalarca   BERCAM anlaşmasının bölgesel ve küresel barış ve güvenliğin korunmasındaki  temel rolüne değinerek bu anlaşmanın korunmasında ısrarcı olmuş ve  bu alanda tüm çabaları göstereceğini vaad etmişti.  Buna rağmen  Avrupalılar  Amerika'nın baskıları ve de gerekli iradeden yoksun oldukları için  bu anlaşma çerçevesindeki taahhütlerini özellikle de  İNSTEX özel mali sistemi çalıştırma taahhüdünü yerine getirememiştir.  Esasında  Avrupalıların Amerika'nın çıkışının ardından sergilediği tutum , onların  İran'a karşı taahhütlerini yerine getirmekteki ciddi acziyetini ve beceriksizliğini gösteriyor. 

 Bir diğer önemli husus ise  Avrupa Troykası ülkeleri üst düzey makamları   İran'ın nükleer silaha ulaşacağını iddia ederek bunu önleyecekleri meselesidir.  Fransa dışişleri bakanı Jean Yeves Le Drian  23 Kasım günü  ülkesinin  İran'ı nükleer silaha ulaşmaktan alıkoymaya çalıştığını belirtti.  Halbuki Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının da birçok raporu  açıkça İran'ın  sırf barışçıl yönde hareket ettiğini ve nükleer çalışmalarında bir sapma olmadığını gösteriyor.  İran sırf Avrupalı tarafların taahhütlerine bağlı kalmaması yüzünden  tedricen  anlaşma çerçevesinde yükümlülüklerini azalttı. Böylece İran'ın bu uluslararası anlaşmaya bağlı kaldığı söylenebilir.  Gerçekte Le Drian'ın son iddiası, Siyonist Rejim ve Amerika'nın içi boş iddialarının tekrarlanmasından başka bir şey değildir. 

Joe Biden'in Amerika'nın yeni başkanı olarak  1.5 ay içerisinde yeni Amerikan hükümetini kurması bekleniyor.  Avrupalılar da  bu yeni hükümet ile BERCAM anlaşması üzerinde anlaşacaklarını düşünüyorlar.  Buna rağmen Avrupalı taraflar şimdi de yeni bir yaklaşım içerisine girmiş ve  BERCAM anlaşmasını İran ile yapılması istenen füze gücü ve bölgesel siyasetleri  anlaşmasının bir ön aşaması olarak görmeye başlamışlardır.  Avrupa Birliği  eski dış siyaset sorumlusu Catherine Ashton ise  İran ile yapılan nükleer müzakerelerin bir parçası olarak  Joe Biden'a hitaben yazdığı köşe yazısında BERCAM Anlaşması konusunda şu tavsiyelerde bulundu: " Biden, BERCAM anlaşmasını  son anlaşma olarak değil ilk anlaşma olarak saymalıdır.  2015 anlaşmasının son nokta olacağı hiçbir zaman kararlaştırılmamıştı.  Bu anlaşma büyük ve özel bir endişe ile ilgiliydi. O da İran'ın uranyum zenginleştirmesi idi. Görece olarak da başarılı oldu. "

Böylece  Avrupalıların çifte standartlı bir tutum sergilediği gün yüzüne çıkmıştır.  Avrupalılar bir yandan   BERCAM nükleer anlaşmasının korunmasından yana olduklarını iddia edip diğer yandan aşırı taleplerde bulunup  tehditvari yaklaşımlar sergiliyorlar.  Görünen o ki   Avrupalı üst düzey makamların son  yaklaşımları ve açıklamaları  Avrupa'nın tam olarak Amerika'nın yeni hükümetine ayak uydurması ve İran'a karşı tek parça Batı cephesinin oluşturulması çerçevesindedir.   Böylece  Avrupa'nın Biden'in işbaşına gelmesinin ardından tek cephe halinde Amerika ile beraber hareket edeceği söylenebilir.  Avrupalılar  böyle bir yaklaşım içerisine girerlerse İran da buna sessiz kalmayacaktır.  Tahran, BERCAM anlaşmasını sırf nükleer bir anlaşma olarak telakki ediyor ve  nükleer meselelerin ötesinde füze gücü veya bölgesel siyasetler gibi hususların müzakere konusu edilmesine tamamen karşı çıkıyor. 

Etiketler