Louvre Müzesi’nin Simsarlarının İran’dan Çaldıkları
https://parstoday.ir/tr/news/iran-i285210-louvre_müzesi’nin_simsarlarının_İran’dan_Çaldıkları
Parstoday – Bugün Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen birçok İran eserinin, arkeolojik kazılar, şüpheli alım-satımlar ve kimi zaman İran’ın siyasi zayıflık dönemlerindeki yağmalamalar sonucunda yurtdışına götürüldüğü bilinmektedir.
(last modified 2025-10-29T05:32:23+00:00 )
Ekim 29, 2025 05:51 Europe/Istanbul
  • Louvre Müzesi’nin Simsarlarının İran’dan Çaldıkları

Parstoday – Bugün Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen birçok İran eserinin, arkeolojik kazılar, şüpheli alım-satımlar ve kimi zaman İran’ın siyasi zayıflık dönemlerindeki yağmalamalar sonucunda yurtdışına götürüldüğü bilinmektedir.

İran eserlerinin Batı müzelerine, özellikle de Paris’teki Louvre Müzesi’ne taşınması, kültürel miras ve uluslararası hukuk alanında önemli bir konudur. Bu eserler, İran’ın kadim uygarlıklarını temsil etmekte olup, çoğu zaman siyasi istikrarsızlık ve uygun koruma yasalarının bulunmadığı dönemlerde ülke dışına çıkarılmıştır.

19. ve 20. yüzyıllarda birçok Batılı yetkili, diplomatik nüfuzlarını, kazı izinlerini ve bilimsel görünümlü faaliyetleri kullanarak İran’dan tarihi eserleri taşıdı ya da çaldı. İran’daki zayıf yasal ve denetimsel yapılar, özellikle Kaçarlar ve I. Pehlevi dönemlerinde, bu eserlerin yasa dışı şekilde çıkarılmasına zemin hazırladı.

1. Darius’un sarayına ait sütun başlığı, Şuş (İran’ın güneyinde) antik kentinden Louvre Müzesi’ne götürülmüş olan en sembolik Ahameniş eserlerinden biridir. Ayrıca Elamca ve Akadca çivi yazılı tabletler gibi Güneybatı İran’ın eski uygarlıklarına ait birçok yazıt da Louvre’a taşınmıştır. Ahameniş okçularının kabartmaları ise hem sanatsal hem askerî ustalığı gösteren, İran tarihinin çalınmış eserlerindendir.

Louvre Müzesi’ndeki İran bölümü, her ne kadar İran’ın kadim uygarlığının bir hazinesi olarak gurur verici olsa da, aynı zamanda kültürel mirasa ilgisiz kalınan ve yabancı güçlerin etkili olduğu dönemleri de hatırlatmaktadır. Günümüzde bu eserlerin İran’a iadesi yönünde tartışmalar sürmektedir, ancak bunun gerçekleşmesi uluslararası düzeyde siyasi ve hukuki bir irade gerektirmektedir.

Uluslararası hukuk açısından, tarihi eserlerin çalınması ve kaçakçılığı, ulusların kültürel mirasına ciddi bir saldırı olarak görülmekte ve uluslararası yasal çerçeveler içinde kovuşturmaya tabidir. 1970 UNESCO Sözleşmesi, kültürel varlıkların yasa dışı ticareti ve taşınmasını önlemeye yönelik en önemli uluslararası belgedir. Bu sözleşme, ülkeleri yasa dışı eser çıkışını engellemeye ve tespit edilen eserleri menşei ülkeye iade etmeye zorunlu kılar.

Resmî bir anlaşma olmasa bile, milletlerin kültürel mirasına saygı duyulması ve bu mirasın yağmalanmasının önlenmesi, uluslararası bir norm olarak kabul edilmektedir. İran, 1970 UNESCO Sözleşmesi’nin imzacılarındandır ve son yıllarda Interpol ve UNESCO iş birliğiyle bazı eserleri geri kazanmayı başarmıştır.

Batı’daki müzelerde – örneğin Louvre, Metropolitan ve British Museum’da  bulunan birçok İran eseri, hukuki zorluklar nedeniyle henüz iade edilmemiştir. İran ve diğer ülkeler, bu eserlerin geri alınması için çeşitli girişimlerde bulunmuştur. Günümüzde bu tür eylemler, uluslararası hukuk açısından halkların kültürel mirasının ihlali olarak değerlendirilmektedir.

Batılı yetkililerin İran eserlerinin çalınması veya taşınmasındaki rolleri, siyasi nüfuz, diplomatik ilişkiler ve “bilimsel” çalışmaların bir karışımıydı. Bu süreç sadece İran’ın kültürel mirasını tehdit etmemiş, aynı zamanda 20. yüzyılın kültürel sömürgeciliğinin bir örneğini oluşturmuştur. Bu tarihin yeniden değerlendirilmesi ve uluslararası hukuk yollarının izlenmesi, halkların haklarının iadesi yönünde bir adım olabilir.

İran eserlerinin yurtdışına taşınması, yalnızca ulusal mirası değil, halkların tarihî kimliğini de tehdit eden 20. yüzyıl kültürel sömürgeciliğinin bir örneğidir.