Fransa, Almanya ve Çin Liderlerinin BERCAM Nükleer Anlaşmasına Vurgusu
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya şansölyesi Angela Merkel ve Çin Cumhurbaşkanı Xi Jin Ping, yaptıkları telefon görüşmesinde Viyana'da bulunan taraflardan BERCAM nükleer anlaşmasının canlandırılması amacı ile açılan pencereden ve ortaya çıkan fırsattan en iyi şekilde yararlanmalarını istediler. Sözkonusu liderler, ayrıca derhal sonuca varılmak üzere müzakerelerin devam ettirilmesini ve ilerletilmesini istediler.
4+1 üyesi olan üç ülkenin liderlerinin nükleer anlaşmanın korunması doğrultusunda ortaya çıkan fırsatı yararlanma vurgusu aslında bu anlaşmanın bölgesel ve küresel güvenlik ve barış alanındaki konumundan kaynaklıdır.
Özellikle de Avrupalılar BERCAM nükleer anlaşmasının korunmasında daha fazla ısrarcılar. Avrupa Birliği ve Avrupa Troykası 4+1'in Batı kanadı olarak defalarca bu anlaşmanın küresel ve bölgesel barış ve güvenliğin korunmasındaki rolüne vurgu yaparak bu anlaşmanın bekasını istemiş ve bu alanda ellerinde geldikleri her şeyi yapacaklarını iddia etmişlerdi.
Çin ise 4+1 grubunun Doğu kanadı üyesi olarak Rusya ile beraber iki önemli küresel güç olarak Amerika ile ciddi farklılıklar yaşamaktadırlar. Böylece bu ülkelerin de Avrupa'ya benzer tutum içerisinde oldukları söylenebilir.
Çin cumhurbaşkanı Xi Jin Ping'in belirttiğine göre: " BERCAM anlaşması çok taraflılığın ürünüdür. Batı Asya'da nükleer silahların gelişmesinin önlenmesi ve barış ve istikrarın korunması için büyük öneme sahiptir.Bu yüzden etkin bir şekilde hayata geçirilmelidir. "
4+1 grubunun Doğu ve Batı üyelerinin bu anlaşmayı desteklemelerine rağmen Amerika'nın bu alandaki performansı ve tutumu, tamamen sorgulanabilir niteliktedir. Biden hükümeti Viyana'da süren müzakereler yolu ile Amerika'nın nükleer anlaşmaya geri dönem yolunun açılması koşulları hazırlamak istediğini iddia ediyor.
Halbuki Amerika eski başkanı Donald Trump Mayıs 2018'de bu ülkenin resmi olarak BERCAM anlaşmasından çekildiğini söyledi. Trump defalarca BERCAM'ı sert bir dille eleştirerek bu anlaşmayı Amerika'nın en kötü anlaşması adlandırıp bu anlaşmadan çıkma tehdidinde de bulunmuştu. Sonunda ise bu tehditlerini de gerçekleştirdi.
Şimdi de Biden hükümeti BERCAM nükleer anlaşmasına geri dönme iddiasında bulunsa da pratikte bu anlaşmayı yok edecek bir yaklaşım içerisine girmiştir.
Washington Viyana müzakereler sürecinde zaman ve içerik açısından aşırı taleplerde bulunmaktadır.
Öte yandan, Biden hükümeti İran'ın bölgesel siyasetleri ve füze kabiliyetlerini de bu müzakerelere dahil etmek istiyor.
Buna ilaveten Biden hükümeti İran'a karşı tüm yaptırımları topyekun kaldırmaktan yana olmadığını da bildirmiştir. Bu hükümet BERCAM nükleer anlaşmasına dönmek için iptal edilmesi gereken yaptırımların kaldırılacağını ve geri kalan yaptırımların devam edeceğini göstermeye çalışıyor.
Amerika meselesi siyasi uzmanı Joseph Cirincione şöyle diyor: " Biden, yolunu değiştirmedi müddetçe, BERCAM nükleer anlaşması gibi hayati bir anlaşmayı kaybetme riski bulunmaktadır. "
Bu durum ise 4+1 üyelerinden biri olarak Rusya'nın tepkisine de yol açmıştır.
Rusya'nın Viyana'daki uluslararası kurum ve kuruluşlardaki temsilcisi Mihail Ulyanov ise Pazartesi günü paylaştığı Tweet'inde bölgesel güvenlik ve İran'ın füze kabiliyeti gibi konuların Viyana'daki müzakerelerde konuşulmasının gündeme getirilmesine değinerek şöyle yazdı: " Bu durum bir taşla bir kaç kuşu vurmak mahiyetinde olup gerçek dışı ve yapıcı olmayan bir durumdur. Müzakerelerde belirlenen hedef, sadece temel BERCAM anlaşmasının canlandırılmasıdır. "
Bu üst düzey Rus makamın bu sözleri, Amerika'nın fırsattan yararlanıp İran'ı baskı altında bırakmak ve büyük avantajlar ve tavizler almak girişimleri ile ilgilidir. Halbuki Tahran açık bir şekilde sadece BERCAM anlaşmasını mevcut hali ile ele alacağını ve maddelerine getirilecek her türlü değişikliği kabul etmeyeceğini vurgulamıştır. Buna ilaveten İran her daim nükleer meseleler dışında örneğin füze kabiliyeti veya bölgesel siyasetleri hususunda müzakere yapmayacağının da altını çizmiştir.