ABD kongresinde İslamofobiya projesi
ABD temsilciler meclisinin cumhuriyetçi üyesi Lauren Boebert’in İslam karşıtı sözleri ABD içinde ve dışında geniş yankı uyandırdı.
Cumhuriyetçi Boebert konuşmasında kongre binasının asansöründe Müslüman demokrat temsilci İlhan Omar’la karşılaştığında kongre polislerinden birinin asansöre koştuğunu fark ettiğini belirterek şöyle dedi:
Kendi kendime o, yani İlhan Omar’ın sırt çantası taşımadığını, o zaman hiç bir hadise yaşanmayacağını söyledim.
Cumhuriyetçi temsilci Boebert’in bu sözleri sosyal paylaşım sitelerinde geniş çapta yayımlandı.
İlhan Omar bir basın toplantısında şöyle dedi:
Eğer bir kongre üyesi meslektaşını cihat mangası üyesi olarak tanıtırsa ve benim kongre binasını havaya uçuracağım gibi yalan bir masal uydurursa, bu sözler sadece bana karşı değildir ve Amerika’da milyonlarca Müslümanı hedef almaktadır.
İlhan Omar basın toplantısında ölümle tehdit edildiği ses kaydını da yayımlayarak temsilcilerden Müslümanlara karşı nefret saçma kampanyası ile mücadele etmelerini istedi.
ABD kongresinin seyrek sayıda Müslüman temsilcilerinden biri olan İlhan Omar sürekli İslam karşıtları ve hatta kongrenin bazı cumhuriyetçi üyelerinin saldırısına uğruyor. Minnesota eyaletinin demokrat temsilcisi Omar bu saldırılar ölüm tehditlerinin sayısını arttıran etken olduğuna inanıyor. Omar basın toplantısında ölüm tehdidi içeren ses kaydından sonra da baştan sona kadar küfür ve hakaret içeren ve ırkçı hakaretlerden başka onu yok etmekle tehdit eden sözlerle dolu bir başka ses kaydını yayımladı. Omar bu mesaj kendisi kongrede göreve başladığı günden bu yana aldığı yüzlerce tehdit mesajlarından sadece biri olduğunu ifade etti. Omar bu son sesli mesajı Boebert’in bir başka yerde tekrar kendisini hedef almasından sonra aldığını kaydetti.
Aslında İlham Omar, Amerika’da İslam karşıtlarının hakaretleri ile karşı karşıya gelen tek Amerikalı Müslüman değildir. ancak Omar’ın ABD temsilciler meclisine girmesi, ona yönelik İslam karşıtı saldırıların siyaset ve medya çevrelerine yansımasına sebebiyet veriyor.
Amerika’nın Berkley üniversitesinde yapılan bir araştırmanın sonuçları bu ülkede yaşayan Müslümanların yüzde 67.5 kadarı benzer durumlarla karşılaştığını ortaya koydu. Bu araştırma 11 Eylül 2001 saldırılarının 20. yıl dönümünden bir kaç hafta sonra gerçekleştirildi.
Berkley üniversitesinin araştırmasına göre Amerika’da Müslüman kadınların yüzde 76.7’si ve Müslüman erkeklerin yüzde 58.6’sı en az bir kez bu durumla karşı karşıya geldi. Bundan başka Amerikalı Müslümanların yüzde 93.7’si de İslamofobiya projesinden kaynaklanan ve Müslümanlara karşı yapılan hareketler onların psikolojisini olumsuz etkilediğini belirtiyor. Bu araştırmaya katılan Amerikalı Müslümanların yüzde 33 kadarı da dini inançlarını özgürce ifade edemediklerini ve bazen dini kimliklerini gizlemek zorunda kaldıklarını da kaydetti.
Araştırma raporunda şu ifadeler dikkat çekiyor:
Bu araştırma, hükümet tarafından Müslümanlara karşı uygulanan politikalardan ve nefretten kaynaklanan suçları arttıran 11 Eylül 2001 olaylarından yirmi yıl sonra yapıldı. Bu deneyimler İslamofobiya’nın Amerika’da yaşayan milyonlarca Müslümanın psikolojisi üzerindeki etkileri ve hayat gerçeği hakkında bir bakış sunuyor.
Berkley üniversitesinin araştırma sonuçları yayımlandıktan sonra bir basın bildirisi yayımlayan ABD küresel adalet müessesesi yetkililerinden Sadık El Şeyh şöyle dedi:
Bu durum, bir Müslüman doğrudan İslamofobiya’ya dayalı uygulamaların doğrudan hedefi olmamış olsa bile, ABD medyasında ve kültüründe 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra oluşturulan İslamofobiya’nın Müslümanlarda geliştirdiği ve kendilerini gözetim altında bulundukları, yargılandıkları veya bir nevi ayrımcılığa maruz kaldıkları duygusu olabilir.
El Şeyh ayrıca İslamofobiya, 11 Eylül 2001 saldırılarından önce de var olan bir fenomen olduğunu kaydetti.
ABD küresel adalet müessesesi yetkililerinden Sadık El Şeyh, Berkley üniversitesinin yaptığı araştırmanın sonuçlarının açıklandığı oturumda da şöyle dedi:
Hepimiz Amerika’da İslamofobiya derin mazisi olduğunu ve 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra ortaya çıkmadığını biliyoruz. Bu saldırı Amerika’da yapısal ırkçılığını köklerine takviye etti. Gerçi FBI tarafından yayımlanan veriler son bir kaç yılda Müslümanlara karşı nefrete dayalı suç oranında gerileme yaşandığını gösterdi, ancak insan hakları örgütleri bu konuda farklı düşünüyor ve İslamofobiya kaynaklı olayların sayısında artış olduğunu belirtiyor.
Berkley üniversitesinin yaptığı araştırmanın hamilerinden biri olan ABD İslam ilişkileri konseyi cari yılın başlarında yaptığı açıklamada, 2021’in ilk yarısında Amerika’da 500 kadar İslam düşmanlığı hadisesi rapor edildiğini belirtti.
ABD küresel adalet müessesesi araştırmacıların Basima Sisemore ise araştırma hakkında şöyle diyor:
Bu araştırmaya ilişkin çok özel olan ilginç bir nokta bizim İslamofobiya’nın ne kadar yaygın hale geldiğini belirleyebilmemizdi, ki bu da gerçekten korkunçtu.
Amerika’da İslamofobiya Donald Trump’ın başkanlık döneminde tavan yaptı. Amerika’nın yeni Başkanı Joe Biden ise seçim kampanyalarında Trump’ın Müslümanlara uyguladığı ayrımcılığı ve baskıyı yok etme vaadi ile Müslümanlardan adaylığına destek vermelerini istedi. Biden seçim kampanyaları sırasında Müslümanlara şöyle dedi:
Hepimiz Amerikalı Müslümanların Donald Trump ve hükümetinin saldırısına uğradığını biliyoruz. Müslümanlar Donald Trump döneminde ABD’ye seyahat etmeleri yasaklanması üzerine Trump’ın renkli derililere karşı kin ve husumetini hisseden ilk topluluk oldu. Hepimiz Amerika’da nefret saçan politikaların sonuçlarına şahit olduk. Bunun sonucu İslamofobiya ve Müslümanlara karşı çeşitli saldırılar oldu. Çocuklara okullarda baskı yapılıyor ve nefrete dayalı suçlar şiddetle artıyor.
Ancak Joe Biden’in seçim kampanyalarında verdiği sözlerin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Amerika’da İslam karşıtlığı ve dini ayrımcılıktan hiç bir şey eksilmediği gözleniyor.
Pew anket kurumunun en yeni anketi, Amerikalıların yüzde 82 kadarı Müslümanlara ayrımcılık uygulandığına inandığını ortaya koydu. Amerika’da birçok Müslüman hiç bir suç işlemedikleri veya hiç bir suça destek vermedikleri halde suçlu konumunda olduklarını düşünüyor. Bu insanlardan biri Ruwwa Romman adında bir kızdır. Romman 2001 yılında henüz sekiz yaşındayken Amerika’ya geldi ve en büyük rüyası bu ülkede yaşamak ve kendisine iyi bir hayat kurmakta, ama bu rüya kabusa dönüştü. Romman, çocukluk çağına baktığında çok öfke duyduğunu, o günlerde daha iyi bir hayat istediğini, ancak birden bire bir milyar Müslümanın elçisi olduğunu fark ettiğini belirtiyor.
11 Eylül 2001 saldırılarından sonra Batı dünyasında İslam düşmanlığı ve İslamofobiya önemli oranda arttı ve birçok Batılı siyaset ve medya çevreleri bu saldırılardan İslam düşmanlığını körükleme malzemesi olarak kullandı.
Amerikalı Müslümanların medeni hakları örgütü de yıllık raporunda Amerikalı Müslümanlara karşı ayrımcılık ve saldırıların arttığını belirtti.