Nisan 06, 2018 16:46 Europe/Istanbul

Mübarek İslam dini açısından fiziksel ve ruhsal sağlık, iyi ve doğru beslenmek, büyük önem ve değer taşımaktadır. Bu yüzden bir çok rivayet ve İslami öğreti, doğru beslenme konusuna değinmiştir.

Mübarek İslam dini açısından fiziksel ve ruhsal sağlık, iyi ve doğru beslenmek, büyük önem ve değer taşımaktadır. Zira sağlıklı bir fizik ve vücut, insan ruhunun barınağı ve Yüce Allah'a ibadet ve kulluk için bir araçtır. Bu yüzden bir çok rivayet ve İslami öğreti, doğru beslenme konusuna değinmiştir.Bu arada tüm insanlar sağlıklı olmaya ve sağlıklarını korumaya çalışıyorlar. Hiç şüphesiz bu yolda sağlıklı ve uygun beslenmek ise anahtar rol oynuyor. Emir-ul müminin hz. İmam Ali –as- doğru beslenme ilkeleri hakkında bir rivayette şöyle buyuruyor: Tam açken yemek yiyen, yemeğini iyi çiğneyen, hala yemek isterken yemekten çekilen biri ölümden başka hiçbir hastalığa yakalanmaz.

İmam Rıza'nın –as- hademesi ise şöyle anlatıyor: Bizden biri İmam Rıza ile yemek yerken, o hazret onun yemekten çekilmesini icap eden (sonra hızla yemek yemesini gerektiren) hiç bir işe göndermezdi, zira acele ile yemek yemek, sindirim rahatsızlığına sebep olurken, psikolojik gibi bazı hastalıklara da sebep olabilir.Tabi ki insan sağlığına büyük katkısı olan çeşitli yararlı gıda maddelerin'n seçimi, yemek ve içmenin de özel adabı vardır. Nitekim Emir-ul müminin hz. Ali –sa- Komeyl bin Ziad'a bulunduğu tavsiyede, şöyle buyuruyor: Ey Komeyl, yemek süreni uzat ki seninle beraber yemek yiyenler, yeteri kadar yemek yiyebilsin ve böylece başkalarını rızıklandır.Bu arada İslam dini, hatta su içmenin özelliklerine de değinmiştir; suyun tek nefesle içilmemesi, yudum yudum içilmesi tavsiye ediliyor. Resulullah –saa- çok sıcak veya çok soğuk yemek yenmemesini tavsiye ederken, sıcak yemekte bereket olmadığını, soğuk yemeğin de mideyi rahatsız ettiğini buyuruyor.

Yüce Allah yeme ve içme ihtiyacını, her insanda içgüdüsel olarak yaratmıştır. Aslında açlık ve susuzluk duygu ve hisleri büyük bir nimettir, zira böylece insana gereken ve zaruri gıda maddeleri temin etme uyarısı yapıyor. Bu yüzden bu değerli nimeti, önemsemek gerekir ve bunun için Allah'a şükretmek gerekir. Tüm canlı varlıklar ve insanlar hatta ilahi evliyalar bile yemek ihtiyacı hissederler, bu yüzden din büyüklerinin yemek yeme tavsiyeleri ve siyerini, değerli bir örnek olarak dikkate almak gerekir.

Geçen bölümlerde de belirtildiği üzere İslam dininin zengin ve çeşitli besin programlarına tavsiyesi, bir öğünde çeşitli yemeklerin kullanılması ve israf edilmesi anlamında değildir. İlahi İslam dininde her öğünde bir çeşit yemeğin yenmesi, çeşitli yemeklerin aynı öğünde yenmesinden perhiz edilmesi tavsiye ediliyor. Günümüzde beslenme uzmanları ve doktorlar da her öğünde bir çeşit yemeği öneriyorlar, zira insanın sindirim sistemi, her türlü besini sindirmek için belirli bir enzim ve kendine has ortama ihtiyacı var; örneğin mide et ve proteini sindirmek için asitli bir ortam ve meyve ile sebzeleri sindirmek için de alkalin ortama ihtiyacı vardır. Bu yüzden bu iki maddenin sindirilmesi için enzimlerin karışması, mideye rahatsızlık verebilir. Şeyh Koleyni İmam Sadık’tan –as- naklen şöyle anlatıyor: İslam peygamberi –saa- Guba camisinde bulunduğu bir gecede, hazret iftar için bir içecek istedi ve Aous bin Huli Ensari, bir kase ballı süt getirdi. Hazret kaseyi mübarek dudağına götürür götürmez bir kenara bırakıp, “ Bu iki çeşit içecektir ki birisi ile de yetinilebilir. Ben ikisini birlikte içmem fakat nehy de etmem” diye buyurdu.

İslami öğretiler sağlıklı ve yararlı besinlerin tüketilmesi ve zararlı maddelerin yenmemesini tavsiye ediyor. Bir çok İslami rivayette de bu konuya vurgu yapılırken, bir çok besin maddesinin yararlarına işaret ediliyor. Örneğin İmam Rıza –as- Zehbiye risalede zararlı besinlerden uzak durma zarureti hakkında şöyle buyuruyor: cahil insanların, biz zararlı olduğu söylenen bu yemek veya içeceklerden defalarca içtik ve yedik ve bir zarar görmedik; bu yüzden tabiplerin tavsiyelerine ihtiyacımız yok; bu yüzden bundan sonra da aynı yiyecek ve tatlıları tüketeceğiz, diyenlerin sözlerine aldırmayın. Böyle konuşan şahıs, tıpkı hayvanlar gibi şuursuzdur ve faydalı şeyleri zararlı olanlardan teşhis edemiyor. Onun hikayesi tıpkı bir kere hırsızlık yapıp da tutuklanmayan, bu yüzden hırsızlığa devam, ta ki tutuklanıp ağır bir ceza ile mükafatlandırılana benziyorlar. Fakat eğer ilk hırsızlık yaptığında tutuklansaydı daha hafif mükafatla cezalandırılırdı. İnsan da birkaç kez zararlı yiyecek ve tatlılardan zarar görmeyince cesaretleniyor fakat sonuçta tedavisi olmayan tehlikeli hastalıklara yakalanıyor.

İslami beslenme tarzında yemeğin leziz olmasına vurgu yapmak yerine önemli olan konu vücut sağlığı ve uzunca yaşamaktır. Bu temel ilke, İslami kültürde yemeklerin leziz olmaması veya leziz yemeklerin yenmemesi anlamında değildir; nitekim bir rivayette şöyle okuyoruz: İştahsız olduğunuz yemeği yemeyin, zira bu iş, insanın aptallığı ve aylaklığına sebep olur.

Diğer yandan da her zaman vücut salığı öncelikli konu olarak önem taşıyor, sırf leziz olması nedeni ile insanın sağlığına zarar veren yemekler yenmemeli. Nitekim Masumlardan naklen bir rivayette şöyle okuyoruz: Zararlı olduğunu bildiğin şeyi asla yeme ve asla hevesini, bedeninin sağlığı ve rahatlığına tercih etme.

İslam dini açısından yemek yemek, sağlığın korunması, daha iyi bir yaşam ve Allah ibadeti için güç kazanmak içindir. Nitekim Emir-ul müminin hz. Ali –as- bu konuda uyarıda bulunarak şöyle buyurmuştur: Yemek için yaşama, yaşamak için yemek ye.