Nisan 06, 2018 18:35 Europe/Istanbul

Bu sohbette Britanya'da Müslümanlara karşı ırkçı ve İslam düşmanlığı çerçevesinde Müslümanlara asit atılma konusunu ele alacağız.

İslamofobi ve İslam düşmanlığı Avrupa'da her geçen gün daha farklı bir boyut kazanıyor. Avrupa'da Müslümanlara karşı yeni terör saldırı biçimlerine şahit olurken, Avrupalı hükümetler ve medya kuruluşları bu cinayetler konusunda meyilli olmadıkları gözleniyor öyle ki Müslümanlara yapılan saldırılardan hoşnut bile görünüyorlar. Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılar, tekfirci ve terörist IŞİD ve diğer terör gruplarından farklı yöntemlerle Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yayılmaktadır. Britanya ırkçıları Avrupa'daki Müslümanlara saldırı konusunda öncü sayılıyorlar. Avrupa'da Müslümanlara yönelik ilk araç ile saldırı Britanya'da yaşandı. Tesettürlü Müslüman kadınların örtülerini veya çarşaflarını açmak için soğuk silah ile saldırı, son aylarda artarak devam eden ırkçı ve aşırıcı grupların saldırılarından bazılarıdır.  

Britanya polisinin bildirdiğine göre ülkede nefrete dayalı saldırı oranında, Brexit'ten geçen 11 ayda %23 ve bazı bölgeler özellikle de Galler ve İngiltere'de %50 oranında artmıştır. İndependenet gazetesinin bazı İslami kurumlardan naklen verdiği haberde, Müslümanlara karşı nefret suçlarının arttığını yazdı. En son saldırı örneklerinden birinde Enise Abdulgadir, twitter sayfasında yazdığı mesajda, başörtüsüne saldırarak başını açmak isteyen saldırganın fotoğrafını yayınladı. Avrupa'da aşırı sağcıların bir diğer terör saldırı şekli ise asit atmaktır. Asit atmak, çeşitli ülkelerde çeşitli bahanelerle yapılan şiddet türüdür, fakat aşırı sağcı ve ırkçıların Avrupa'da yaşayan Müslümanlara karşı bu yöntemi kullanması ise yeni bir olaydır. 

Son haftalarda Britanya'da Müslümanlara karşı birkaç asit atma vakası yaşanmıştır. Sadece bir gecede 5 asit atma vakası yaşandı, üstelik faillerin hiç biri kurbanlarını asla tanımıyorlardı. Genelde asit atma olaylarında fail ve kurban arasında bir çeşit tanışıklık veya bağ bulunuyor ve yine genelde kıskançlık veya haset nedeni ile böyle bir cinayet işlenir. Fakat İngiltere'deki son olaylar, aşırıcılık ve ırkçılık nedeni ile yaşandı. Bu cinayetlerle ilgili dikkat çeken bir diğer konu ise Britanya medyası ve özellikle de BBC'nin tepkisidir. BBC, 5 değişik konumda 5 farklı Müslüman'a asit atılması konusuna hiç değinmezken, üstelik diğer ülkelerde asit atma tarihçesi ve Müslümanlara asit atma acı olaylarını sıradan ve birkaç genç yankesicinin işlediği suç olarak göstermeye çalıştı. 

Müslümanlara yönelik asit atma olayların birinde Londra Polisi sözcüsü, yapılan araştırmalarda saldırganın kurbanın aracını çalmak hedefi ile bu suçu işlediğini duyurdu. Diğer bir olayda Doğu Londra'da 21 Haziran'da trafik ışığında beklerken aracına yaklaşan John Tomlin adlı bir İngiliz'in attığı asitle ağır yaralanan ve 2 gün yoğun bakımda kalan 37 yaşındaki Mukhtar, yaptığı açıklamada, saldırganın kendisini Müslüman olduğu için hedef aldığını söyledi.Kendisiyle aynı araçta bulunan kuzeni 21 yaşındaki Resham Khan'ın da saldırıda kalıcı yaralar aldığını belirten Mukhtar, "Saldırı bence İslamofobikti. Saldırganın belki de son dönemde olup bitenlerden dolayı Müslümanlarla bir alıp veremediği vardı." dedi.Saldırının kendisinde fiziksel ve duygusal olarak kalıcı izler bıraktığını anlatan Mukhtar, kimse ile sorunu olmadığını, terörist olmadığını ve saldırganın kendisini öldürmeye çalıştığına işaret ederek, İngiliz kamuoyunda ve basınında, saldırının gereken tepkiyi görmediğine değinerek, "Benim gibi Asya kökenli biri, arabalarındaki bir İngiliz çifte yaklaşıp böyle asit atacak olsa, benim gibi bütün ülke de biliyor ki, bu derhal bir 'terör saldırısı' olarak görülecekti." diye konuştu.Britanya polisi şeflerinin Ulusal Konseyi raporuna göre nisan 2017 ile biten 6 aylık dönemde 400 asit atma vakası gerçekleşmiştir. Başta New Ham, Barquing ve Dhonham, Towers Hamlets, Hawking ve Redbridge mahalleleri olmak üzere genellikle Müslümanların yaşadığı mahalleler en fazla asit atma olaylarının yaşandığı bölgelerdir. 

Yaşanan asit atma olayları, Müslümanlar veya Müslüman ülkelerden olanlar tarafından gerçekleşseydi, batı ülkelerinde Müslümanlar ve İslami ülkelere yönelik yoğun bir karalama kampanyası başlar, asit atma mağdurlarının acı veren fotoğrafları geniş şekilde medyada yer alırdı. Şimdiye kadar Britanya'da Müslüman kadın ve erkeklere karşı onlarca asit atma vakası yaşanmış, fakat Avrupa ve Britanya'nın siyasi ve meyde çevrelerinde çok az bir şekilde yer almıştır. Huffington Post'un bildirdiğine göre özellikle kurbanları Müslüman olan asit atma saldırıları, çok az sayıda medya organında yer alıyor. Tabi ki Müslümanlara yönelik bu saldırılara karşı medyanın tepkisi, sadece batılı ülkeler ve özellikle de Britanya'nın İslamofobi ve İslam düşmanlığı siyasetleri çerçevesinde değerlendirilebilir. İngiltere basını ve özellikle BBC batı ülkelerinde İslam düşmanlığı ve İslamofobinin yayılmasında büyük katkısı bulunuyor. 

Britanya'da sağcı medya kuruluşları, genelde İslam ve Müslüman toplumun asıl sorun kaynağı olduğu kanaatindeler. Bu gruba göre İslam terörizmi teşvik ediyor ve Müslümanlar da terör olaylarının asıl failleridir. Britanya'da ADL, Britain First ve Neo-Nazi'ler gibi aşırı sağcı gruplar Müslümanlara intikam tehditleri savurmakta. İşte İslamofobi dalgası da bu gruplardan kaynaklanıyor. Celtor, Brigitte Gabriel, Milo, Ian Hersey Ali, Glen Beck, Pamela Geller, Katy Hopkin gibileri genelde batı medyasında gazete ve medyanın ana sütün ve başlıklarını ellerinde bulundururken yayınladıkları makalelerde genelde Müslümanlara karşı ırkçı söylem ve terimler kullanıyorlar. Bu da batıda İslam ve Müslümanlar karşıtı terör saldırılarını arttırıyor.  

Hali hazırda batı ülkelerinde İslam düşmanlığı ve İslamofobi dalgası için bir son düşünülmüyor. Batılı bir çok düşünce evi ve yetkili, İslami öğretiler ve IŞİD ile el-Kaide gibi aşırıcı ve terörist grupları birbirinden ayırmak gerektiğini bildirmesine rağmen, yine de İslamofobi ve İslam düşmanlığı düşüncelerin geniş çapta yayılmasına çalışılıyor. Aşırı sağcı ve ırkçı gruplar da İslam karşıtı atmosferin etkisinde, tekfirciler ve teröristlerin yöntemlerinden örnek alarak Müslümanlara saldırıyorlar. Maalesef batılı hükümet ve medya çevreleri de ırkçı saiklerle gerçekleşen bu terör ve dehşet saldırılarını örtbas etmeye çalışıyorlar. Fakat bu saldırıların mağdurları Müslüman olmasaydı veya saldırgan Müslüman olsaydı adeta dünyayı ayağa kaldırır, büyük tepkiler verirlerdi. 

Dikkat edilmesi gereken konu, batılı hükümetlerin aşırı sağcı ve ırkçı grupların eylem ve saldırılarından tamamen haberdar olmalarıdır. Sosyal paylaşım sitelerinde bir çok uyarı mesajları yayınlanıyor. Örneğin mesajlardan birinde şöyle yazıyor: Dikkat edin; özellikle eğer cildiniz koyu renktedir.Hiç şüphesiz bu saldırılar Asya kökenlileri veya Müslümanları hedef alıyor. Batı medyasında, kimin bu İslam karşıtı ortamı oluşturduğu sorusuna kimse yanıt vermiyor. Neden batılı yönetimler bir çok düşünce evinin tekfirci ve terörist gruplar ile Arabistan arasındaki direkt bağlantı konusunda uyarıda bulunmasına rağmen hala Al-ı Suud hanedanı ile geniş siyasi, ekonomi ve askeri ilişkileri vardır? 

Araştırmacılar Britanya'da gerçekleşen iki araştırmada, Arabistan'a egemen vahabi düşüncenin batıda aşırıcılık ve terörizm düşüncelerinin yayılmasında temel ve etken role sahip olduğunu ortaya koyuyor. Vahabilik İslam'ın barışçıl ve adalet yanlısı öğretilerini yanlış algılayarak, batıda İslam'ın çehresinin zedelenmesinde temel rol üstleniyor ve batıda İslam düşmanlığı için ortam hazırlıyor. Aslında batılı hükümet ve medya çevreleri, batıda tekfirci, aşırı sağcı ve teröristler tarafından işlenen ırkçı terör saldırıların suç ortağıdır.