Aralık 12, 2018 23:26 Europe/Istanbul

Şehirlerin her birisi kendine özel bir tarihe ve kimliğe sahiptir. Her şehir tarihine dair eserleri kendinde barındırmaktadır.

Tebriz şehri de birçok tarihi eseri kendinde barındırmaktadır. Bu tarihi eserlerin bazılarını görmek için Tebriz’in merkezine gitmeniz yeterli olacaktır. İran’ın farklı tarihi devirlerinden geriye kalan bu eserler her zaman turistlerin ilgi odağı haline gelmiştir. Alişah Kalesi adıyla da tanınan Tebriz Kalesi 700 yıllık geçmişiyle İran’ın en eski ve en yüksek tarihi hisarlarından ve Tebriz’in de en önemli turistik cazibelerinden sayılmaktadır.

Bu eşsiz kompleks, ilk başlarda bir cami olarak inşa edilmiş ve zaman aşırı birçok depremden dolayı ciddi bir şekilde tahrip edilmiştir. Halihazırda bu tarihi kompleksten geriye kalan Erg-e Alişah adıyla tanınan kalenin duvarlarıdır. Geriye kalan bölümler üç yükses duvardan oluşan bir eyvan ortaya çıkarmaktadır. Bu eyvanın üstü kapalı bölümü aslında camiin giriş kapısı olarak kullanılıp koni şeklinde tonozların bir araya gelmesiyle yapılmıştır. Bu bölüm Alişah camiinin üstü kapalı alvlusunun bir parçası olarak bu tarihi eserin en önemli bölümlerinden sayılmaktadır. Geriye kalan bu bölümün eni 30 metre ve yüksekliği ise 26 metredir.

Bu tarihi binanın duvarlarının eni 10 metredir. Bu duvarlar iki ayrı duvardan oluşmuş ve kavisler vasıtasıyla birbirine bağlamışlardır. Yeni yapılan kazılar neticesinde bu duvarların 7 metresinin toprak altında gömülü olduğu ortaya çıkmıştır. Bu duvarlar, bu camiin üstü kapalı avlusunun ve mihrabından geriye kalan tek bölümdür. Bu duvarlar bu tarihi binanın görkemli ve eşsiz mimarisinin bir kanıtıdır.Görkemli Tebriz Kalesi'nin yapım tarihi olarak Hicri Kameri 716 ila 724 yılları gösterilmektedir. Bu tarihi bina İlhanlılar'ın baş veziri olan Tecüddin Alişah Gilani emri üzerine ve ilk başlarda bir türbe olarak yapılmıştır. Tarihçilerin yazdıklarına göre Camii olarak da bilinen bu tarihi binanın güney kısmında büyük bir tonoz varmış. Bu binanın yapılışının yarıda kalması, altyapının çökmesi ve yapımın hızlıca bitirilmesi yönündeki aceleden dolayı bu tonozlar da yıkılmış ve yok olmuştur. Bir taraftan da Alişah'ın ölmesiyle bu binanın inşası işlemi artık devam etmemiştir.

700 yıllık bu binanın geçmişine baktığımızda Alişah Kalesi adıyla da tanınan Tebriz tarihi kalesi, tarihi olaylar ve afetlerden bize yadigâr kalan değerli bir eserdir. Bütün bu engebeli tarihten günümüze kadar ulaşan bu tarihi yadigâr, hala sağlam bir siper gibi Tebriz şehrinin stratejik noktasında yerini korumaktadır. Bu tarihi yapı, her devrenin özelliklerine göre farklı hizmetler sunmuştur. Örneğin, Kaçar hâkimiyeti döneminde,  bu cami ve avlusu, tahıl deposu ve askeri mühimmat deposuna dönüştürülmüş ve aynı devirde de etrafında duvarlar inşa edilmeye başlamıştır.

1804 ila 1824 yılları arasında İran ve Rus savaşları ve 1857 İran İngiliz savaşında Alişah Kalesi askeri bir kaleye dönüşmüştür. O dönemde Kaçar veliahdı Abbas Mirza'nın emri üzerine, İran ordusunun komuta merkezi ve ayrıca demir döküm ve top yapma fabrikası da bu tarihi kalede geçici olarak kurulmuştur. Ayrıca Kaçar döneminde bu binaya bir köşk de eklenmiştir.

Meşrutiyet döneminde ve Tebriz halkının ayaklanması sıralarda da bu tarihi bina meşrutacı güçlerin sığındığı bir liman olarak kullanılmış ve Settarhan ve Bakırhan'a bağlı güçlerin Muhammed Ali Şah Kaçar'ın topçu birlikleri karşısında direncini artırmıştır. Kaçar dönemi despotluğuna karşı çıkan mücahitlere yönelik atılan top mermilerinin izine hala rastlayabilirsiniz bu tarihi binanın her köşesinde. Meşruta döneminden sonra bile Tebriz halkı Rus ordusuna karşı direndiği bir dönemde tekrar Alişah Kalesi savunucular için sağlam bir kale haline geldi. Bu savunucular Kaleyi savunmak için bu binanın en üst noktasına bir top yerleştirmiş ve böylece büyük bir kahramanlığa imza atmışlardır.

Hicri Şemsi 1290 yılında, Tebriz'in Rus güçler tarafından ele geçirilip işgal edilmesiyle işgalci güçler bu Kaleyi topa tuttular. Elbette Meşruta döneminde ve sonrasında da bu kalenin avlusunda tiyatro salonu ve İran'ın ilk modern okullarından olan Necat Okulu gibi binalar yapıldı.  İran İslam İnkılabının zaferinden önce, Alişah Kalesi, milli park olarak kullanılıyordu. Şimdi ise bu tarihi eserin avlusu, musalla olarak kullanılmaktadır.

Birçok doğal afet ve insani girişimlerden doğan hasarlardan dolayı bu binanın ilk şekliyle ilgili kapsamlı ve açık bir fikir yürütülemiyor. Ancak bu binayla ilgili İbni Battuta, Bedriddin Mahmud el-Ayni, Tebriz Darüssaltanasının Tarihi ve Coğrafyası kitabın yazarı Nadir Mirza'nın amcaoğlu Murtaza Mirza, Hamdullah Mostofi gibi ünlü tarihçilerin ve seyyahların seyahatnamesi ve kitaplarında bilgiler verilmiştir.

Bu değerli tarihi yadigar Hicri Şemsi 1310 yılında 170 numaralı tarihi eser olarak İran Milli Eserler Listesi'ne alındı.

İran'ın tarihi eserlerinin önemli bir bölümünü, tarihi camiler ve mescitler oluşturmaktadır. Her şehrin camii, genel olarak o şehirde yapılan ilk tarihi eserler arasında yer almaktadır.

Tebriz ulu camii de Tebriz şehrinin en önemli tarihi mekânlarından biridir. Mimari güzelliği herkesi hayran bırakan bu camiin tarihi ta Selçuklu dönemine kadar uzanmaktadır. Tarihi kitaplarda Kebiri Camii olarak da geçmektedir. Bu cami Hicri Şemsi 1310 yılında 171 numaralı tarihi eser olarak İran Milli Eserleri Listesine alındı.Bu Camiin en eski bölümü, üstü kapalı avlusudur. Sekiz köşeli sütunlardan ve tonozlardan oluşan bu avluda Selçuklu dönemine ait güzel ve ince işlenmiş ustukalara da rastlayabilirsiniz. Bu Cami, İlhanlılar döneminde çok önemli sayılmaklar beraber defalarca onarılmış ve yeni bölümlerin eklenmesiyle de tarihi bir yadigâr olarak günümüze kadar gelmiştir.

Akkoyunlular döneminde bu camiin kubbesi Uzun Hasan'ın eşi olan Selçuk Şah Beygüm'ün emriyle  çini işlemeleriyle süslenmiştir. Böylece günümüze kadar ulaşan bu cami daha sonra da Kaçar döneminde, Hüseynkuli Han Denbeli emriyle onarıldı ve son halini almış oldu.

Bu camiin avlusuna iki taraftan girmek imkanına sahipsiniz. Birisi Tebriz Kapalı Çarşısının bulunduğu taraftan ve diğeri de Rasta Küçe adıyla tanınan Şehid Mutahhari Caddesi tarafından. Hangi kapıdan girirseniz girin karşınıza güzel bir avlu çıkacaktır. Bu avlunun ortasında dikkat çekici bir havuz bulunmaktadır. Etrafta İslami mimarinin güzelliğini yansıtan mescitleri göreceksiniz. Bu camiin minareleri de estetik bakımdan ilginç bir şekilde dikkat çekicidir. Hicri Kameri 1087 yılında Safefiye döneminin devlet adamlarından olan İshak Han'ın oğlu Hac Talib Han tarafından yaptırılan Talibiye medresesi de bu tarihi eserin bir başka bölümlerindendir.

Dünyanın en büyük kapalı çarşısını ziyaret ettikten sonra bu camiyi de ziyaret etmek insanın içinde özel bir huzur hissi doğrup insanı rahatlatıyor.

Tebriz'in bir başka turistik cazibelerinden biri de bu şehrin Çömlek Müzesidir. Çömlek Müzesi, Sarraflar ailesi ve Alevi ailesine ait olan Kaçar döneminde geri kalan tarihi binanın bir parçasıdır. Bu tarihi bina Tebriz'in önemli tarihi evlerinden sayılmaktadır.Bu tarihi ev, Kaçar döneminde inşa edilmiştir. İran mimarisine dayanarak yapılan bu bina, bodrum katı ve zemin katına sahiptir. Binanın dış cephesi, güzel ustukalarla süslenmiş iki sütuna sahiptir. Avlunun ortasında, büyük bir havuz bulunmaktadır. Bu havuzun etrafındaki çiçekler ve çimenler bu havuzun güzelliğini güzellik katmaktadır. Bu binanın zemin katı dörtgen şeklinde olup düzgün bir çatıya sahiptir. Halbuki bodrum katı tonozlu olup kavisli bir biçimde yapılmıştır. Kaçar dönemine ait diğer evler gibi bu evin bodrum katında büyük bir havuz yer almaktadır. Etrafında da iki oda, dörtgen bir oda ve bir de koridor bulunmaktadır. Doğu Azerbaycan eyaleti Kültürel Miras Merkezi bu evi satın alarak onarmış ve daha sonra Hicri Şemsi 1374 yılında bu tarihi binayı Çömlek Müzesi olarak halkın hizmetine sunmuştur. Sarraflar evi Hicri Şemsi 17 Esfende 1381 yılında 7802 numaralı eser olarak İran Milli Eserleri Listesine alınmıştır.

Çömlek Müzesi, çeşitli bölümleri ve sayısız eserleriyle bu alandaki çoğu güzellikleri ve gerçekleri gözler önüne sermektedir.

Müzenin ana bölümünde Üstad Abbas Kabçi, Üstad Ahmed Kabçi ve Üstad Feride Tathiri Mukaddem gibi ünlü isimler ve ayrıca Doğu Azerbaycan eyaletinin çömlekçilik alanında faaliyet gösteren sanatçıların kimi eserleri sergilenmektedir. Bu müzede ayrıca çeşitli kurslar da düzenlenmektedir. Çömlekçilik sanatına ilgi duyanlar bu kurslara katılarak a'dan z'ye kadar geleneksel çömlekçilik sanatıyla yakından tanışabilir.