Nisan 12, 2016 13:49 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere geçen bölümlerde yaşamımızda hedef belirlemek, plan yapmak, düzenli olmak ve zamanı yönetmekten söz ettik.

Bu ilkelere uymak hiç kuşkusuz yaşam tarzımız üzerinde olumlu ve önemli etkileri olacaktır. Bu yüzden İslam dini öğretilerinde ve yine İslam peygamberi (sav) ve ehli beyt (sa) fertlerinin siyerinde bu ilkelere bol bol vurgu yapılmıştır. Gerçekte hepimiz yaşamımızda bireysel ve sosyal alanlarda bu ilkelere uyarak iyi bir yaşam sürdürebiliriz. Bugünkü sohbetimizde ise yaşam tarzımızda bireysel görevlerimizden söz edeceğiz. Bireysel görevden maksat, her insanın aile veya toplumdan bağımsız olarak yapması gereken işlerdir. Düşünmek, bilim öğrenmek, ibadet, sağlık kurallarına uymak, doğru ve sağlıklı beslenmek, spor yapmak, eğlenmek, giyim kuşam, belli bir meslek sahibi olmak, bireysel görev alanında yer alan başlıklardır. Şimdi ise yaşam tarzımızda düşünmenin ve bilim öğrenmenin yerini ve İslam öğretilerinde önemini gözden geçirmek istiyoruz. Yaşamınızda günde ne kadar zamanınızı düşünmeye ve okumaya ayırıyorsunuz? Ya da bir ayda kaç kitap okuyor ve bilgilerinize bilgi katıyorsunuz? Acaba bir işi yapmaya karar verdiğinizde, o işin üzerinde ne kadar düşünüyorsunuz? Düşünmek insanların en kutsal sermayesi ve en belirgin özelliğidir ve insanları başka mahluklardan ayırt edilmesini ve seçkin hale gelmesini sağlar. İnsan düşünen bir mahluktur ve çeşitli konuların üzerinde düşünebilir. Gerçekte insanların kemale ermesi ne kadar düşündüklerine bağlıdır. Kuşkusuz düşünmek ve bilgimizi arttırmak, yaşam tarzımız üzerinde büyük etkisi vardır. İmam Sadık (sa) kurtuluş ve sağlık her zaman düşünme ile beraber olduğunu buyurmuştur. Her türlü düşünme, karar ve amelle takip edilmesi gerekir. Yaşamımızda düşünmemenin bir nedeni belki de işlere yüzeysel bakmaktır. İnsan aceleci bir mahluktur ve bir an önce istediği amaca ulaşmak ister. Ancak bu acelecilik insanların iyiyi kötüden, çirkini güzelden, hakkı batıldan ve maslahatı fesattan ayırt etmesine mani olur. Bu yüzden insanların bir çok bireysel, ailevi ve sosyal sorununun kaynağı bir işi düşünmeden yapmaktır. Allah resulü (sav) şöyle buyurmuştur: Ne zaman bir işi yapmak istersen, önce akıbetini düşün. Eğer gelişme vesilesi ise onu yap ve eğer fesat ve helak olmayı getiriyorsa, o işi bırak. Maddi ve manevi yaşamımızda düşünme gücüne duyarsız olmak, maddi ve manevi yaşamımızı olumsuz etkiler, oysa düşünceden yararlanmak aklın etkinliğini arttırır. Yaşamı boş ve batıl geçirmek de insanın düşünme gücünü olumsuz etkiler. İmam Sadık (sa) zengin olduğu için işini gücünü bırakan ve zamanını boşa geçiren bir sahabesine şöyle buyurmuştur: Ticaretine ve işine yeniden başla, çünkü işsiz olmak insanın aklını azaltır. Öte yandan İslam dini aşırı çalışmayı da tenkit etmiştir, çünkü aşırı çalışmak insanın yapacağı işi düşünme fırsatını yok eder ve onu kuruntu, kaygı ve perişanlık vadisine sürükler. İşlerin üzerinde düşünmekten başka İslam açısından bilim öğrenmek de kutsal ve yüce bir hakikattir. İslam dini ilim ve bilime saygı duymak sureti ile Müslümanları bilim ve ilim öğrenmeye teşvik etmiştir. Hira mağarasında İslam peygamberine (sav) nazil olan ilk ayetler de ilim ve bilimle ilgilidir. Yüce Allah bu ayetlerde kendisini beşerin öğretmeni olarak tanıtıyor. Kur'an-ı Kerim'de de öğretmenlik ve talim ve terbiye işi de peygamberlerin bir özelliği olarak beyan ediliyor. Yine Kur'an-ı Kerim'de alimlerin alim olmayan insanlardan üstün olduğundan söz ediliyor. Kur'an-ı Kerim ayetlerin bilge insanların cahillerle eşit olmadığını vurguluyor. İslam öğretilerinde düşünmeksizin ve ilim edinmeksizin kemale erme yolunda ilerlemenin mümkün olmadığını ifade ediliyor. Yüce Allah da alim insanlara özel dereceler tanıyor ve onları alim olmayan insanlardan üstün tutuyor. İslam dininde ilim ve bilimin önemini, ilim ve bilim öğrenmeyi her Müslüman için vacip ilan etmesine bakarak anlamak mümkündür. Nitekim güncel yaşamın tüm alanlarında ve ahirette kurtuluşa ermek de bilim ve gayet tabi yararlı bilim öğrenmeye bağlıdır. Yararı olmayan bilim, iyileştirme ile sonuçlanmayan ilaç gibidir. Gerçekte düşünmek ve akılcı olmak insanlara dünya ve ahirete bakışları alanında güçlü bir yetenek kazandırır ve böyle bir insan dünya ve ahiretinin maslahatını daha iyi değerlendirir ve gerçek maslahatına uygun hareket eder. Düşünmenin insanların manevi kemale erme üzerindeki etkisi o kadar fazladır ki İslam öğretilerinde düşünmenin en iyi ibadet olduğu beyan edilir ve bir saat düşünmenin sevabı 70 yıl ibadet etmeye bedel olduğu vurgulanır. Düşünme fiili insanın akıl gücünü geliştirir ve bu da insanın yüce hedeflere yönelmesine vesile olur. Düşünmeyen insan varlık aleminin başlangıç noktasından gafil olur ve bu durumda Allah'tan başkasına ibadet etmeye yönelebilir. Bu yüzden bir Müslüman günün belli saatlerini öğrenmeye ve bilimini geliştirmeye ayırması gerekir. İslam peygamberi bu bağlamda şöyle buyurur: bilimin artmadığı ve beni Allah'a daha yaklaştırmadığı günde, o günün güneşinin doğuşu bana mübarek olamaz. Yine İmam Ali'den (sa) bir rivayette ilim öğrenilmesi çünkü ilim bedenin gücü olduğu anlatılır. İmam'ın bu sözlerden maksadı, ilim ve bilimin insanı daha iyi bir yaşam için güçlendirdiğidir. Bedenin gücünden maksat, dünyevi nimetlerden ve muhabbetlerden ilim ve bilim sayesinde yararlanmaktır. Kur'an-ı Kerim'in büyük müfessiri Allame Tebatebai bu konuda şöyle diyor: Düşünce her ne kadar daha doğru olursa, yaşam o kadar güçlü olur. Güçlü hayat, fikir ve düşünceye dayalıdır ve bu temele dayanır ve hayatın düşünmekten yararlandığı kadar güçlü olması söz konusudur. Öte yandan bazı rivayetlerde bilim öğrenmekten dinin kemale ermesi şeklinde söz edilmiştir. Burada ilim ve bilimden maksat, insanları saptıran değil, saadet ve kurtuluşa erdiren ilim ve bilimdir. Her ilmin sonunda bir hidayet söz konusu olmalıdır. Eğer bir insan ilmi artar fakat ona paralel olarak hidayete ermesi artmazsa, Allah'tan uzaklaşması artmış olur. Genel bir değerlendirmede İslam öğretilerine göre ilim ve bilimin sapkınlığın değil, yaşamda yüce hedeflerin hizmetinde olması gerektiği söylenebilir. Bu yüzden bazı konuların üzerinde düşünmek daha fazla zaruridir. Örneğin inançlarımız, tevhid, maad, nübüvvet gibi durumlar düşünüldüğünde ve inanç temellerimiz fikri delillerle takviye edildiğinde hiç kuşkusuz yaşam tarzımızın üzerine de olumlu etkileri olacaktır. Yine İslam dininde güncel yaşam için gerekli olan her şeyin öğrenilmesi her zaman ve her türlü şartlar altında vurgulanmıştır. İslam dinin öğretilerinde birey ve toplum için gerekli olan her türlü zanaat ve meslek, fesat ve günah için olmadığı sürece, öğrenilmesi gereklidir. Buna göre bireyin ve toplumun gelişmesi ve yücelmesi için her türlü bilimsel çalışma ve araştırmanın yüce konumu söz konusudur. Sonuç olarak düşünme ve bilim öğrenmenin İslamî yaşam tarzında önemli bir ilke olarak her Müslümanın görevleri arasında yer aldığı ve bu görevi uygun yollardan yerine getirmesi gerektiği söylenebilir. 015