Ocak 18, 2019 11:31 Europe/Istanbul
  • Suudi Rejimi ve Yemen'deki Uluslararası Cinayetleri-16

Geçen bölümlerde Suudi Rejiminin Yemen'deki insanlığa karşı işlediği cinayetlerin örneklerini ve kanıtlarını, bu suçları işleyenlerin uluslararası kanunlar ve konvansiyonlar gereğince muhakeme edilmeleri zaruretini inceledik.

Bugünkü bölümde ise dünya devletlerinin ve Riyad'ın Yemen'de Suudi askeri güçlerinin işlenmiş olduğu insanlığa karşı cinayetlerin karşısındaki sorumluluklarını ele almak istiyoruz. 

Çağdaş devirde, uluslararası hukukun en önemli bölümlerinden biri de devletlerin uluslararası sorumluluklarıdır. Bu bölüm, uluslararası hukukun başka bölümleriyle ve özellikle de uluslararası barış ve güvenlik meselesiyle yakından alakalıdır. Sorumluluk, her türlü bağımlılığın ihlali veya yerine getirilmeyişinden doğar. Gerçekte, bir devletin uluslararası sorumluluğu,  uluslararası hukukun gerçekleşmesi için gereken güvencenin daha da artmasına sebep olacaktır. Maddi hasarın telafi edilmesi ve hatta bazı durumlarda manevi hasarın telafi edilmesi, uluslararası hukukun doğurduğu olumlu sonuçlardandır.

 Bu hukuki ilkenin geliştirilmesi, zayıf ülkelerin güçlü ülkeler karşısındaki çıkarlarının korunmasına yardımcı olacaktır. Klasik uluslararası hukukta, devletler bir birlerine ve uluslararası düzene karşı birçok seçeneğe sahipler ki bu da daha çok büyük devletlerin işine yarayacak bir gerçektir. Bundan dolayı, güçlü devletler, zayıf devletlerin ve uluslararası camianın diğer ülkelerin haklarını ihlal edecekler. Bu yüzden çağdaş uluslararası hukukta, zarar gören tarafın zararını karşılamak için, devletlerin sorumluluğu ilkesi yer almaktadır.

Devletlerin uluslararası sorumluluğu, bazı devletlerin girişimleri sonucunda uluslararası kurallara uymayan bir şekilde başka ülkelere verilen zararı karşılamak gerçeğinden kaynaklanmıştır. Böylesi zarar verici girişimlerde bulunan ülkeler ise bu ilke gereğince kendi yaptıklarını kabul edip zararları karşılamak zorundadırlar. Bütün bunlara rağmen şimdiye kadar devletlerin cezai sorumluluklarıyla ilgili hiçbir uluslararası belge imzalanmamıştır. Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu, 1969 yılında, ülkelerin uluslararası sorumluluklarıyla ilgili maddeleri hazırlamaya başladı. Kasım 2001 yılında, hazırlanan bu tasarı, anılan komisyon tarafından onaylandı. Bu tasarının taslağında devletlerin cezai sorumluklarına da değinilmesine rağmen kimi güçlü devletlerin karşı gelmelerinden dolayı Uluslararası Hukuk Komisyonu tarafından bu tasarıdan çıkartıldı. Ama bu mesele, uluslararası hukukta devletlerin cezai sorumluluğunun olmaması anlamına gelmiyor. Hiç olmazsa  devletlerin medeni sorumluluğu, uluslararası camia tarafından kabul görmüştür. Hangi devletin yaptıkları bu uluslararası hukuk ve kurallara aykırıysa o zaman o devlet yaptıklarından sorumludur.

Uluslararası Hukuk Komisyonunun, 2001 yılında devletlerin uluslararası sorumluluğu konulu tasarı taslağının 19'uncu maddesinin 2'inci ve 3'üncü fıkralarında, uluslararası cinayetlerin açıklaması yapılmıştır. Bu tanıma esasen, barış ve güvenliğin sağlanması, tecavüzün yasaklanması, toprak bütünlüğünün korunması, beşerin korunması, katliam yapmanın yasak olması, ırkçılık yapılmaması ve çevrenin korunması gibi ilkelerin ihlal edilmesi, uluslararası sorumluluğa sebep olmaktadır.

Uluslararası Hukuk Komisyonunun, devletlerin uluslararası sorumluluğu konulu tasarı taslağının birinci maddesine göre ise devletlerin her uluslararası kural ihlali, o devlet için uluslararası sorumluluk yaratmaktadır. Anılan tasarının 40'ıncı maddesine esasen uluslararası sorumluluk, uluslararası hukukun emredici kurallarının devletler tarafından açıkça ihlal edilmesinden doğar.

Uluslararası Örfi İnsancıl Hukuk ilkelerine esasen, hastaneler gibi sağlık hizmeti verilen mekanlar, tarihi ve dini mekanlar ve bir ülkenin altyapı tesisleri, her türlü saldırıdan dokunulmaz olmalıdırlar. Bu dokunulmazlığı ihlal eden taraflar ise savaş suçu işlemiş olacaklardır. Yemen'de ise Suudi koalisyonu, hastaneleri, camileri ve kültürel-tarihi merkezleri ve ayrıca altyapı tesisleri hedef almaktan çekinmiyor. Bu saldırılar neticesinde Suudi Arabistan ve ortakları uluslararası sorumluluğu üstüne almış ve savaş suçu işlemiştir.

Uluslararası Ceza Divanı tüzüğünün 7'inci maddesine esasen çocuklar ve kadınlar gibi sivil insanların öldürülmesi, savaş suçlarının en barizidir. İşte Suudi Arabistan da Yemen'de defalarca bu cinayetleri işlemiştir. Bundan dolayı, Suudi Arabistan uluslararası hukukun emredici kurallarını açıkça ihlal etmiş ve bu yüzden de uluslararası sorumluluğu üstüne almıştır.

Uluslararası hukuk uzmanı ve üniversite profesörü İranlı Dr. Muhammed Agayi bu meseleyle ilgili şöyle düşünüyor:" Savaş hukuku açısından Suudilerin Yemen'e tecavüz ettiği kesindir. Suudi Arabistan Yemen'e verdiği zararların hepsini karşılamak zorundadır. Bu karşılama hem maddi ve hem manevi olmalıdır. Bu savaşta hasar gören insanlardan özür dilenmesi ve maddi hasarlarının karşılanması şarttır. Uluslararası hukukçular da Suudi Arabistan'ın Yemen'e tecavüz ettiğini savunup bunun Suudi Arabistan için hukuki sonuçlar doğuracağını söylüyorlar. Birleşmiş Milletlere üye ülkeler Birleşmiş Milletler anlaşmasına bağımlı olmalıdırlar. Uluslararası barışın korunmasında ve ihtilafların barışçıl yollarla çözülmesinde çaba göstermelidirler.

Savaş Zamanında İnsancıl Hukuk açısından da Suudi Arabistan bir ihlalci sayılmaktadır. Sivil insanların ve silahlı güçlerin birbirinden ayrı tutulması ilkesi, defalarca Suudiler tarafından ihlal edilmiştir. Suudilerin çoğu saldırıları ve bombardımanları çocuklar ve kadınlar gibi sivilleri ve camiler ve altyapı tesislerini hedef almıştır.

Suudi Rejimi, uluslararası kurallarca savaş döneminde savaşzede insanlara yapılması öğürülen yardımların Yemen'e ulaşmasını engellemektedir. Savaş hukuku ve uluslararası hukuk açısından Suudi Rejimi askeri güçleri ve liderleri Yemen'de büyük bir cinayet işlemişler ve yargılanmaları da kaçınılmazdır. İnsan haklarını ihlal etmenin bir açıklaması olamaz. Suudiler, Yemen'e giden insani yardımların bile oraya ulaşmasını engellemek, çevreyi kirletmek ve Yemen'in dini ve kültürel mekanlarını bombalamakla uluslararası hukuku ayakları altına almaktadır.

Suudi Koalisyonu, planlanmış bir şekilde Yemen'de, sivilleri, altyapı tesislerini bombalayarak insani krizin yaranmasına sebep olmuştur. Bu arada Amerika ve İngiltere de Suudi Arabistan'a silah satıp bu cinayetlerin yapılmasına zemin hazırlıyor. Yemen'e yapılan vahşi saldırılarda, birçok hastane, okul, su tesisatı, tarla, çarşı ve El-Hadide gibi önemli limanlar tahrip edilmiştir.

Uluslararası Ceza Divanı tüzüğünün 7'inci ve 8'inci maddelerine göre Suudi Arabistan'ın Yemen'de işlediği cinayetler, insanlığa karşı cinayetler ve savaş suçları sayılırlar. Suudi Arabistan ve ortaklarının Yemen saldırısındaki uluslararası hukukun kural ve ilkelerinin ihlal edilmesini göz önünde tutarsak Devletlerin Uluslararası Sorumluluğu tasarısının 2'inci ve 12'inci maddelerine dayanarak Suudi Arabistan ve ortaklarının, uluslararası emredici kuralları da ayakları altına adlıklarından dolayı uluslararası sorumluluğu üstlerine aldıklarını söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra Yemen'de insanlığa karşı suç işleyen Suudi yetkilileri, konunun Birleşmiş Milletler Konseyi tarafından Uluslararası Ceza Divanı'na devredilmesi halinde, yargılanmaları kaçınılmazdır.