Ocak 18, 2019 12:05 Europe/Istanbul

Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 2017 yılında bazı Arap ve İslam ülkelerinin liderler zirvesine katılmak için Riyad’a gitti.

Riyad ve Washington yönetimleri bu zirveye Arap – İslam ülkeleri ve Amerika liderler zirvesi adını verdi. 21 Mayıs 2017’de düzenlenen ve bazı Arap basın organları “Amerikan İslam’ı” zirvesi olarak adlandırdıkları zirve aslında bazı askeri ve siyasi amaçların peşindeydi.

Azerbaycan Cumhuriyeti lideri İlham Aliyev Riyad zirvesini değerlendirmesinde şöyle dedi:

Ben özel olarak Arap ve İslam ülkeleri ve Amerika liderlerinin Arabistan’da düzenledikleri zirveye vurgu yapmak istiyorum. Azerbaycan Cumhuriyeti söz konusu liderler zirvesinde en yüksek düzeyde katıldı. Bu ziyaret ve Riyad’da düzenlenen liderler zirvesi gerçekten büyük bir hadiseydi ve Amerika başkanının orada beyan ettiği düşüncelere çok değer vermek gerekir. özellikle Trump, ABD’nin bundan böyle İslam ülkelerinin içişlerine karışmayacağını ve onlara nasihat çekmeyeceğini ve tavsiyelerde bulunmayacağını ve onlara hitaben konuşma yapmayacağını söyledi!

Azerbaycan Cumhuriyeti lideri Aliyev’in Riyad zirvesini ve Donald Trump’ın bu zirveye katılmasını olumlu değerlendirmesi, bu zirve Amerika ve Suud rejiminin bölgeye yönelik Arap NATO’su ibi İslam dünyasının güvenliğini hedef alan komplocu askeri ve güvenlik planları çerçevesinde düzenlendiği halde gündeme geliyor. Nitekim zirveden sonra bir çok ülkede bağımsız çevreler ve İslam dünyasının bağımsız ülkeleri ve diğer bazı ülkeler Riyad zirvesinin İslam dünyasına büyük zarar verdiğine vurgu yaptı.

Riyad zirvesine hatta son yıllarda bir çok kez Batı ve Suud ittifakının Ortadoğu bölgesine yönelik komplocu planlarına aldanan ve Irak ve Suriye’ye karşı kurulan kumpaslarda yer alan Türkiye yönetimi bile Riyad rejiminin hedeflerinin ne olduğu belli olması yüzünden Suud rejiminin çağrısına olumlu cevap vermedi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zirveye katılmayı reddetti.

Ancak bir çok durumda Bakü yönetiminin bölgesel konularda aldığı siyasi kararlar Türkiye yönetiminin aldığı siyasi kararlara tabi olmasına karşın, Azerbaycan Cumhuriyeti lideri İlham Aliyev bu kez Erdoğan’ın kararından farklı olarak Suud rejimini davetini, tam da Suud rejimi Yemen topraklarına karşı saldırıya geçtiği bir sırada kabul etti.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü’de yayımlanan Yeni Musavat gazetesi bu konuda şöyle yazdı: uzmanlara göre Azerbaycan Cumhuriyeti lideri İlham Aliyev’in Donald Trump’ın katıldığı Riyad zirvesine katılması aslında Bakü tarafından İran ve Rusya’ya yumuşak bir uyarı niteliğindeydi.

Bu arada Bakü’de yayımlayan bazı gazeteler ise Aliyev’in Riyad zirvesine katılmasını sırf bir şov ve Suud hanedanının davetine diplomatik cevap olarak ve özellikle Arabistan’ın Karabağ krizinde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne verdiği sözlü desteğe bir nevi takdir gibi göstermeye çalıştı.

O sıralarda Suud rejimi ve Amerika devleti Riyad zirvesini tekfirci IŞİD terör örgütünün Irak ve Suriye’de İslam dünyasının direniş ekseni karşısında uğradığı art arda hezimetlerini telafi etmek için düzenledikleri açıkça belliydi. Öte yandan bu zirve Suud rejiminin kurduğu ve başını çektiği askeri ittifaka destek arayışı ve Yemen’de işlediği cinayetleri meşru gösterme doğrultusunda sarf edilen çabaların bir parçasıydı.

Suud rejiminin üst düzey yetkilileri de Bakü ile ikili diplomatik temaslarında defalarca Azerbaycan Cumhuriyeti’nden bu sözde askeri ittifaka katılmaya davet etmişti.

Azerbaycan Cumhuriyeti lideri İlham Aliyev’in Suud rejiminin başını çektiği askeri bir ittifakı takviye etmek için düzenlenen bu zirveye katılması, hatta Azerbaycan Cumhuriyeti siyaset meseleleri uzmanları bile bu ittifakın saçma ve anlamsız bir ittifak olduğunu belirttikleri halde gerçekleşti.

Bakü Network düşünce kurumu uzmanlar grubu Başkanı Alhan Ali Asgerov, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin terörle mücadele için İslamî askeri ittifak adı ile adlandırılan bu anlamsız ittifaka katılması konusunda şöyle demişti: Bu ittifak, Suriye’ye karşı kurulan ilk ittifak sayılmıyor. Bu bağlamda ilk ittifak Batılı devletler, Suudi Arabistan, Umman, Katar ve Ürdün’ün katılım ile ile kurulmuştu ve bu ittifak uzun süre Suriye’de faaliyet yürüttü, hem de çok aktifti. Ancak ilginçtir ki bu ittifakın faaliyet yürüttüğü dönemde IŞİD Suriye’de işgal ettiği alanları genişletti. Bundan başka Suud rejimi Yemen’de savaşmak üzere de başka bir ittifak kurdu. Bu ittifak bir Arap ittifakıydı, ama Pakistan’da bu ittifaka davet edilmişti. Mısır yönetimi bu ittifaka katılmayı ilkin onayladı, fakat daha sonra ordusunu bu ittifaka katmadı. Bu ittifakın faaliyeti sonucu Yemen’de çatışmalar halâ devam ediyor. peki, bu ittifakın faaliyetinin sonucu ne oldu ki? Azerbaycan Cumhuriyeti’nin böyle bir ittifaka katılması anlamsızdır.

Bakü Network düşünce kurumu uzmanlar grubu Başkanı Alhan Ali Asgerov ayrıca Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Suud rejiminin başını çektiği bir askeri ittifaka katılmasına sıcak bakmamasının gerekçesini de şöyle açıkladı:

Amerika, Fransa ve Rusya AGİT’e bağlı Minsk grubu olarak dağlık Karabağ münakaşasını çözümlemeleri konusunda birlikte hareket ettikleri halde Suriye meselesinde farklı ittifaklarda yer alıyorlar. Bu şartlarda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin üçüncü bir ittifaka katılması tamamen yanlış olur. Bence böyle bir ittifak Karabağ’da askeri operasyon yapıldığı zaman Azerbaycan Cumhuriyeti ordusuna yardım etmek üzere askeri birlik gönderemez. Bu tür ittifaklar Azerbaycan Cumhuriyeti’ne sadece maddi yardım yapabilir, zira Suudi Arabistan’ın elinde var olan tek şey, paradır. Yine unutmamak gerekir ki Arabistan İran’ın bu ittifakta yer almasını istemiyor, dolaysıyla Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bu ittifakta yer alması İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkilerine zarar verebilir. Her halükarda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bu ittifaka katılmaktan sakınması için bir çok sebep bulunuyor, fakat Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı bu ittifaka katılmayı incelediğini ve müzakere ettiğini söylüyor.

Gerçi Azerbaycan Cumhuriyeti Arabistan’ın bölgede başını çektiği söz konusu askeri ittifaka katılmadı ve İlham Aliyev Riyad’da düzenlenen Arap İslam ülkeleri ve ABD liderler zirvesine katılarak Suud rejimi ile simgesel dayanışmada bulunmakla yetindi, fakat Suud hanedanı hatta bu durumdan bile Azerbaycan Cumhuriyeti’ne askeri açıdan nüfuz etme yolunda yararlanmayı ihmal etmedi.

Bu bağlamda Arabistan’ın General Ali bin İbrahim Fuat başkanlığında Şubat 2018’de Bakü’yü ziyaret eden askeri heyetin ziyareti sırasında Bakü Riyad arasında her türlü askeri ilişkilerin özellikle teknik ve askeri hizmet alanlarında geliştirilmesine vurgu yapıldı ve bu ilişkilerin gelişmesinde Bakü ve Riyad liderlerinin özel ilişkileri temel rolü ifa ettiği ifade edildi.

Aslında Riyad rejiminin Bakü ile askeri ve güvenlik alanlarında işbirliği yapmak ve Azerbaycan Cumhuriyeti’ni başını çektiği ittifaka üye olmaya davet etmekle ulaşmak istediği hedefi, sırf bu Cumhuriyette İran karşıtı etnik fitne çıkarmak ve kışkırtmalarda bulunmak üzere askeri ve güvenlik alanlarında müdahalelerini örtbas etmeye yöneliktir.

Gerçekte Azerbaycan Cumhuriyeti ile Suudi Arabistan arasında askeri işbirliğinin artması Bakü yetkilileri ve medya organlarının ileri sürdükleri iddialara karşın dağlık Karabağ münakaşasının çözümünde hiç bir olumlu etkisi olmamıştır. Öte yandan Bakü medyasının sözde Arap NATO’su yönündeki onca propagandalarına karşın Suudi askeri ittifakı da içi boş bir iddianın ötesine geçmediği ortaya çıktı.

Gerçek şu ki, Bakü yönetiminin askeri alanda Riyad’la yakınlaşması, dağlık Karabağ münakaşası üzerinde hiç bir olumlu etkisi olmadığı gibi sadece sapkın vahabilerin Azerbaycan Cumhuriyeti askeri yapısına nüfuz yolunu açmaya ve bu ülkede kışkırtıcı entrikalarını yaygınlaştırmaya yaradı. Zira Azerbaycan Cumhuriyeti askeri yapısı, Karabağ topraklarını geri almayı ülkü edinen İslamî dindar kesimleri sürekli dışlamaya yönelik olmuştur.