Şubat 25, 2019 10:38 Europe/Istanbul
  • Turistlerin Bakışından İran-4

Bu bölümde yabancıların bakışından İranlıların kimi toplumsal ahlaki özellikleri ve davranışlarını konu edineceğiz.

Yüzyıllar önce İran'a seyahat eden yabancı seyyahlar ve gezginlerin seyahatnameleri, İran toplumu ve kültürünün yabancılar bakımından daha iyi anlaşılması ve tanınması için çok değerli bir fırsat yaratmıştır. Bu seyahatnameler İran'daki eski toplumlardan farklı rivayetler sunmaktadır. Bu yüzden İranlılar ve yabancılar için bu seyahatnamelerin okunması ilgi çekici ve heyecan verici bir olaydır.

İtalyan ünlü tacir ve gezgin Marco Polo bakımından İranlıların ahlaki özelliklerinden biri de yardımlaşma ve işbirliği yapma özelliğidir. Marco Polo İranlıların bu özelliğini açıklayan cümlelerinde şöyle yazıyor:" Ben İran'da sevgi ve istek ile birbirine yardım eden insanlar ile karşılaştım. Bu istek beni çok şaşırttı."

Ünlü Fransız coğrafyacı ve tacir Jean-Baptiste Tavernier İranlıları ile ilgili düşüncelerini şöyle ifade etmiştir: " İranlılar Doğu Asya'da en zeki insanlar olup akıl ve liyakatte geri kalmayan bir toplumdur. İranlılar insafı sevmesinin yanı sıra öğrenmeye yönelik acayip bir zevki vardır. "

Günümüzde seyahatname yazma, geçmişe göre biçimi ve görünüşü değişmesine rağmen dışarıdan topluma bakma açısından hala çekiciliğini korumuştur. Geçmişten günümüze kadar süregelen İran toplumunun en bariz özelliklerinden biri de  toplumdaki ahlaki değerlerin korunması meselesidir.

Suriyeli bir turist olan Rima Yusufi İran ile ilgili şöyle düşünüyor:" Doğunun tipik mimarisi ve doğasında açıkça görülen İran'ın olağanüstü güzelliğine rağmen bu ülkenin en bariz özelliği de İran halkı ve milletidir. Sıcaklığı, şefkati, samimiliği ve yardımlaşma hissidir. Bu mükemmel insanlar açık gönüllük, samimilik ve aşkları ile hayatlarına renk katmayı başarmışlar. "

Letonya vatandaşı Valentina Kolikova Ekim 2009 yılında eşi ile beraber İran'a yaptığı yolculuk ile ilgili şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur:" Bu yolculuk hayatımdaki en hayret verici yolculuklarımdandı. Bu yolculuk bir çok hatıranın aklımızda kazınmasına neden oldu. İran'da yolculuk yapmanın mükemmelliğinin belli başlı nedenleri vardır. Zengin kültür, mükemmel mimari, tarihi eserler, lezzetli yemekler, Doğu tarzı çarşı pazarlar, modern altyapı ve konfor vb.

Ancak bunlar o kadar da önemli değildir. Bizim İran'da bulduğumuz en büyük servet ise bu diyarın insanları olmuştur. İran'daki Yezd şehrinin dolambaçlı sokakları, İsfahan'ın renkli çarşıları ve Şiraz'ın hoş kokulu parkları ve yeşilliklerinin arasında gizli ve gerçek bir hazinesi vardır. Bu saklı hazine ise insanlarının kalbidir. İşte bu kalpler, efsaneler ortaya çıkarıp İran'ın sembolü haline gelmiştir."

Avrupa ülkelerinde ve Batıda insanlar genellikle İranlıların Arap olduklarını zannediyorlar. Polonyalı turist Anna Karsten 2017 yılında Batıdaki bu yaygın hatalı algıyı düzeltmek için şöyle bir bilgilendirme yapmaktadır:" İranlılar Arap değillerdir. Birçok Avrupalı, İranlıları ve Arapları karıştırıyor. İran halkının resmi dili Arapça değil Farsça'dır. Tabii farklı bölgeler ve şehirlerde de birçok dil ve lehçe de konuşulmaktadır. Birçok Farsça kelimenin Arapça olmasına rağmen yine de Arapça bilseniz bile Farsça konuşulanları anlayamayacaksınız. Yazıları da birçok benzerlik ve farklılık taşımaktadır. İran'a girdiğim ilk anlarından beri bunlar ile karşılaşmak benim ilgimi çekmişti."

Birçok turistin İran'a yolculuk yaptıktan sonra değindiği noktalardan biri de İranlıların gelenek göreneklerinden olan hürmet gösterme, iltifat etme, buyur etme ve ikram etme geleneğidir. İkram etme geleneği İranlılar arasında başkalarına saygı etme ve hürmet etmek için çocuklara ilk dönemlerden itibaren öğretilir. Bunun bir örneği de birkaç kişinin birlikte bir yere girmesi sırasında başkasının ilk önce girmesini istemesidir. Tabii kimi zamanlar da bu buyur etmek daha çok sadece lafta kalır. Bunun örneği de İran'daki  taksi şoförlerinin yolcusuna kirayı ödemesi sırasında söylediği " kalsın" cümlesidir. İşte burada James gibi yerli olmayan turistlerin kafası karışabilir.  İran'a gelen bir turist olarak James şöyle düşünmeye başlamıştır:" İranlıların ikram ve buyur etmeleri benim için bir kabus gibidir.

Başka yabancı bir turist olan Nik ise İranlıların bu özelliğini eli açık olduklarını göstermeye yönelik bir çaba olduğunu söylüyor.

İran'da turistler için dehşet verici bir deneyim olan araba kullanmak da her zaman yabancıların ilgisini çekmiştir. Bunun yanı sıra beyler ve bayanların toplu taşıma araçları, metro ve otobüs gibi bölümlerinin ayrı olması da turistlerin her zaman şaşkınlıkla yaklaştığı bir konu olmuştur.

Yabancı bir turist olan Anna Carsten Tahran'da metroya binme deneyimini şu şekilde ifade etmektedir:" İran'da metrolar, kadınlar ve erkekleri ayrı ayrı bölümlerde taşıyor. İsterseniz kadınlara özel vagonlara binebilirsiniz. Yerdeki sarı çizgiyi takip ederseniz kadınların vagonlarına binebilirsiniz. Kadınların illa ki bu özel vagonlara binmesi söz konusu değildi. Bu da ilgi çekici bir mesele idi. Acelesi olan kadınların erkeklerin bölümlerine ve vagonlarına bindiğini görüyordum. "

Gerçekte hanımlar bütün vagonlara bir ayırma söz konusu olmadan binebilir. Ancak metroda çalışan memurlar erkeklerin hanımlara özel bölümlere girmesine izin vermiyor. Kuşkusuz bu mesele toplumda kadınlar için daha güvenli bir ortamın sağlanmasına zemin hazırlamıştır.

Avusturyalı turist Susi Grig de bu özelliği İran'daki toplu taşıma sisteminde kadınlar için daha güvenli bir ortam hazırlamasına değinerek şöyle dedi:" Geceleyin bile trene ve metroya binip hiçbir korkunuz olmadan seyahat edebilirsiniz. Gerçekten bu çok sevdiğim İran'ın özelliklerinden biri idi. "