Mayıs 10, 2019 15:53 Europe/Istanbul

Bu bölümde İslam aleminin seçkin kadınlarından Hz. Hatice sa ile ilgili söz edeceğiz.

Hz. Hatice sa fedakarlık ve özveri örneği olarak İslam'da adını ebedileştirmiştir. Hz. Hatice sa'nın hayatının incelenmesi ile onun hem cahiliye döneminde ve hem biset sonrası dönemde ahlaki faziletler ve manevi kemalatlara sahip olduğu gözlemlenmektedir.

Tabi Hz. Hatice'nin ismi doğrudan Kuranı Kerim'de anılmamaktadır. Ancak kimi Kuran ayetlerinde dolaylı bir şekilde konu edinmiş seçkin bir kadındır.

Hz. Hatice sa, Kureyş gibi büyük bir hanedanda olan Huveylid'in kızı olup kendi döneminde özel bir ailevi konuma sahip olan biri olarak yüce ve derin basiretli ve düşünceli bir kadındı. Bu kadın Kureyş'in en saygın ve en zengin kadını idi. Onun ticari kervanı Şam'a gittiğinde Kureyş hanedanının tüm kervanları büyüklüğünde idi. Bu yüzden Kureyş kabilesinin tüm erkekleri onunla evlenmek istiyordu. Bunlar Hatice'nin evlenme teklifini kabul etmesi halinde büyük bir servet elde edeceklerini biliyorlardı.

Hatice sa, Hz. Muhammed saa ile ticaret aracılığı ile tanıştığı zaman, onun özelliklerini ve başka erkeklerden farklı olduğunu görünce kendisi Peygamber Efendimiz'e evlenme teklifinde bulundu.

Hicaz bölgesinin büyükleri ve zenginlerine ret cevabı veren Hatice, Hz. Muhammed saa ile evlenmek isteğini şöyle açıkladı:" Ey Muhammed! Ben senin saygınlığın ve emanet sahipliğinden, iyi huyun ve doğru olduğundan dolayı sana sevgi duymaya başladım."

İşte bu tekliften sonra Hatice'nin Peygamber Efendimiz ile evlenmesinin ardından, Hatice sa, tüm kölelerini ve hizmetkarlarını Peygamber Efendimiz'e bağışladı.

Hatice sa, hak ve hakikat elçisi Allah Resulünün Allah'a tapma çağrısına canı gönülden olumlu yanıt veren ilk kadındı.  O dönemin ünlü tacirlerinden Afif ise bu konuda şöyle bir hatıra anlatmaktadır:" Mescidül Haram'a ayak bastığımda hayret verici bir görüntü ile karşılaştım. Eğilip doğrulmakta olan üç kişiyi gördüm. Abbas'tan onlar ile ilgili bilgiler aldım. Şöyle dedi:" İlk kişi peygamberlik iddiası olan erkek kardeşimden olan yeğenimdir. Onun arkasındaki ise amcaoğlum Ali'dir. O kadın ise Muhammed'in eşi Hatice'dir. Bu kişilerden başka bu dinde olanı tanımıyorum. "

Hz. Ali as ise o dönemi şöyle anlatmaktadır:" O dönemde Allah Resulü saa, Hatice sa'dan başka kimse İslam'a iman getirmemişti. Ben ise İslam'a yönelen üçüncü kişi idim. Vahiy ve risalet nurunu görüp nübüvvet konusunu canımla seziyordum."

Hatice sa Peygamber Efendimizin en hassas dönemlerinde ister ona vahiy edildiği zaman ister Peygamberimizin mebus olduğu zaman sürekli Peygamber Efendimizin yanında idi. Bu fedakar kadın, Hz. Muhammed saa'in büyük görevini anlayarak var gücü ile İslam'ın yayılması ve sabitlenmesinde çaba gösterdi. O kadar ki Peygamber Efendimiz bu hususta şöyle buyurdular:" İslam, Ali'nin kılıcı ve Hatice'nin serveti olmadan ayağa kalkamazdı."

Hatice sa, özel toplumsal konumuna ve büyük bir servete sahip olmasına rağmen Peygamber Efendimiz'e karşı üstünlük taslayacak en ufak harekette bile bulunmadılar.

Hz. Hatice sa, bir Müslüman kadının iyiliklerinin, paklığının ve kemallerinin tecellisidir. Bu yüce kadın, cahiliye döneminde cahil ve sapkın bir çevrede bile pak ve iffetli yaşamanın mümkün olduğunu hurafe ve cehaletten uzak kalınabileceğini gözler önüne serdi. Hatice sa'nın mesajı ise saadete ve iflaha ulaşmak için önemli hedeflerin göz önünde bulundurulması ve bu hedeflere erişmek için zorluklara katlanılması gerekli olmasıdır.

Hatice sa, Allah Resulünün hayatının sıcaklığı olup zorluklarda ve musibetlerde hep onun yanında idi. Hz. Hatice 25 yıl kadar İslam'ın başlangıcındaki bunalım dolu yıllarda Peygamber Efendimizin yanında yer alıp tüm malvarlığını da Peygamberimizin yetkisine bıraktı.

İslami rivayetlere göre Pergamberimiz Hz. Muhammed saa Hatice'nin servetini, borçluların serbest bırakılması, yetimlerin ve acizlere yardım etmek yolunda harcadı. Hatice sa'nın bağışları o kadar büyük ve içtenlikli idi ki Allahu Teala bile bunun ne kadar değerli olduğunu göstermek için Hatice'nin bu büyük işinden dolayı onun seçilmiş kulu Hz. Muhammed saa için büyük bir nimet olduğunu Duha suresinin 7'inci ayetinde şöyle buyurdu:" Seni fakir bulup zengin etmedi mi?" Bu ayette Hatice'nin malvarlığı Allah'a ait olduğu ve Hatice'nin işinin de Allah katında kabul gördüğü anlatılmaktadır.

Cahiliye döneminde yani İslam Peygamberinin bisetinden önce kadın, en temel haklardan mahrum olmasının yanı sıra tam sefalet ve felaket içinde yaşıyordu. Kimi kabilelerde kız çocuğu, utanç kaynağı olarak nitelenip diri diri gömülüyordu. İşte böyle bir dönemde Hatice sa, İslam dininden destek alarak bir kadının hayat ve yaşama hakkına sahip olduğunu ve bu hakkını arayabileceğinin yanı sıra çaba ve iyi davranışlar ile Peygamber Efendimiz tarafından alemin dört seçilmiş kadını olarak adlandırılabileceğini gösterdi. Böyle bir kadın Allah tarafından da Cebrail aracılığı ile takdir edilmiştir.

Peygamber Efendimiz bu konu ile ilgili şöyle buyurmuşlardır:" Miraç'ta olduğum gece, dönerken Cebrail yanıma geldi. Cebrail'e "Ey Cebrail! Hacetin mi var" diye sordum. Şöyle yanıt verdi:" Hacetim, Allah ve benim tarafımdan Hatice'ye selam söylemektir."

Peygamber Efendimiz Hatice'ye selamı getirdiğinde Hatice şöyle cevapladı:" İşte Allah selamdır, Selam ve sağlık da ondandır. Selamlar onundur. Cebrail'e de selam olsun. "

Hz. Hatice sa'nın faziletlerinden biri de Allah tarafından ona cennette vadedilen konum ve makamdır. Peybgamber Efendimiz Hz. Muhammed saa de bu konuyu defalarca Hatice'ye müjdeleyerek şöyle buyurmuşlardır:" Cennette çile ve dert görmeyeceğin bir eve sahip olacaksın."

Hatice sa kendi toplumunda üstün bir kadın örneği olarak insanlığı ve iyi vasıfların yayılmasında büyük bir etkisi olan bir kadındı. Cömertlik, keramet, fedakarlık, iffet, basiret, dirayet, fakirlere ve acizlere yardım etmek, şefkat ve direnmek, bu değerli ve yüce kadının hayatındaki faziletlerden birkaçıdır. Bu yüzdendir ki Hz. Hatice, Hz. Muhammed için en uygun hayat yoldaşı idi. Kuşkusuz Hz. Hatice böyle vasıfları ve özellikleri ile Allah Resulünün hayatında da önemli ve temel role sahip olmuştur.

Evlenmek, kutsal bir bağ olup yücelme ve gelişmenin yollarından biridir. İslam dininde de bu toplumsal kurumun oluşmasına vurgu yapılmıştır. Peygamber Efendimiz ise Allah katında evlenmekten daha değerli ve sevilen bir kurum olmadığını söylemişlerdir.

Hz. Muhammed saa, halktan evlenmelerini istemekle topluma güvenlik aşılamalarını ve nesillerini de devam ettirmelerini ve böylece aile ocağının kuvvetlendirilmesine vurgu yapmışlardır.

Allah Resulü, karı kocaların ortak hayatlarını sıcak ve samimi tutmalarını tavsiye ediyor. Çünkü aile ocağı, sağlam ve salih çocukların yetiştirilmesi için ilk okul sayılır.

Hz. Hatice'nin faziletlerinden biri de onun Hz. Fatıma sa gibi değerli ve saygın bir kadının annesi olmasıdır. Bu iki büyük kadın birbirine bağlı olup tüm Kureyş kadınlarının Hatice'yi yalnız bıraktıkları zaman Fatıma, annesinin çile çekmiş kalbinin merhemi oluyordu. Hatice de Fatıma sa'yı canı  gönülden sevip onun mevki ve makamından haberdardı.

Hatice sa, Peygamber Efendimizi her zaman sevip Şaab Abitalib'te olduğu gibi zor günlerde bile Hz. Muhammed saa ile evlenmekten pişman olmadığını dile getirdi. Hz. Muhammed saa de Hatice'ye vefakarlığını onun vefatından sonra döktüğü matem gözyaşları ile ispatlamış oldu. Peygamber Efendimiz mübarek ömrünün sonuna kadar Hatice sa'ı unutmayarak her daim onun yaptığı fedakarlıklardan söz ediyordu.