Gizli Güneş – 26
Bugünkü sohbetimizde nükleer bilim ve teknolojiden besicilik ve balıkçılık alanlarında ihtiyaç duyulan yemlerin hazırlanmasında nasıl yararlanıldığını gözden geçirmeye devam etmek istiyoruz.
Hatırlanacağı üzere geçen bölümde nükleer teknolojiden yararlanılarak nasıl besicilik ve balıkçılık sektörlerinde verimliliğin arttırıldığından söz ettik. Bugün yine aynı konunun devamında hayvanların, kuşların ve deniz canlılarının çeşitli hastalıkları ile mücadelede ve aşıların hazırlanışında nükleer teknolojinin ne kadar faydalı olduğunu gözden geçirmek istiyoruz.
İranlı bayan uzmanımız nükleer teknolojilerden hayvanların, kuşların ve deniz canlılarının aşılarını hazırlamakta nasıl yararlandıklarını şöyle anlatıyor: Biz bu merkezde hayvanların, kuşların ve deniz canlılarının aşılarını nükleer teknolojilerin yardımıyla hazırlama üzerinde çalışıyoruz. Gerçekte nükleer teknolojiden pasif aşıların üretilmesinde kimyasal maddelerin yerine yararlanıyoruz. Zira pasif aşıların üretilmesinde kullanılan kimyasal maddeler üç önemli soruna yol açabilir. Birincisi nihai üründe izleri kalabilir, ikincisi, hastalığa yol açan virüs veya bakteriyi pasifleştirme süresini uzatabilir ve üçüncüsü de kimyasal maddelerle üretilen pasif aşılarda hastalığa sebebiyet veren etkenin kaçışı söz konusu olabilir.
İranlı bayan uzman şöyle devam ediyor: Oysa kimyasal maddelerin yerine iyon üreten ışınları kullanmak her üç sorunu bertaraf ediyor. Zira bu yöntem nihai üründe hiç bir iz bırakmaz, ayrıca ışınlamada gama ışınlarını kullandığımız için bu ışının fevkalade yüksek nüfuz gücü vardır ve ancak kurşun veya kalın beton nüfuzunu önleyebilir, dolaysıyla gama ışınları önünde ne varsa nüfuz eder ve virüsleri veya bakterileri öldürür. Dolaysıyla ülkemizde var olan güçlü ışınlama sistemleriyle kimyasal madde kullanarak iki üç gün süren pasifleştirme süreci nükleer teknoloji sayesinde iki üç dakikaya indiriliyor.
İranlı bayan uzman açıklamasına şöyle devam ediyor:
Bizim İran’da yaptığımız çalışmalardan biri ise, besicilerin korkusu şap hastalığının aşısı üzerindeydi. Yine bizim gama ışınları yardımıyla üzerinde çalıştığımız ve sonuca ulaştırdığımız bir başka aşı da karidesleri olumsuz etkileyen ve beyaz leke adı verilen bir hastalığın aşısıydı, ki bu projeyi başarı ile sonuçlandırdı. Biz bu projeyi İran balıkçılık kurumu araştırma merkezi ile birlikte yürüttük. Şu anda üzerinde çalıştığımız en son aşı ise kuşların yakalandığı kuş gribi hastalığının aşısıdır. Bu aşıyı da gama ışınları yöntemi ile üretmek istiyoruz. Gerçi bu projede henüz yolun başındayız ve kesin sonuca ulaşmış değiliz, ama önümüzdeki yıllarda bu projeyi de sonuçlandırmayı umuyoruz.
İranlı bayan uzman kobra yılanı sokması hakkında yürütülen çalışmaları da şöyle anlatıyor:
Bu konuda da İran Razi serum ve aşı müessesesi ile ortaklaşa bir proje hazırladık. Bu projede de gama ışınlama yöntemi ile kobra yılanlarının zehirlerinin etkisini hafifletmek istiyoruz. Bilindiği üzere kobra yılanının panzehirini elde etmek için yılanın zehiri atın vücuduna enjekte edilir ve böylece insanlarda kullanılabilecek panzehir elde edilir. Ancak ata enjekte edilen zehir atı fizyolojik açıdan etkilediği ve atın ömrünü kısalttığı için attan elde edilen panzehir miktarı çok azdır, fakat biz gama ışınlaması yöntemini kullanarak zehrin ata verdiği zararı çok düşük düzeylere indirmeyi başardık.
Öte yandan küçük ve büyük baş hayvanların yemlerinde besin değeri olmayan veya hayvanların beslenmelerine zarar veren maddelerin ölçümü özel önem arz eden bir konudur. Bu yüzden hayvanlarda ve kuşlarda besin maddelerini sindirme kabiliyeti radyoaktif izotopların yardımıyla ölçülüyor. Bu süreçte hayvanların beslenmeleri ile ilgilenen nükleer uzmanlar ilkin yemleri oluşturan unsurları işaretliyor ve ardından işaretlenen unsurları hayvanların sindirim sistemlerinde ve dışkılarında sayımını gerçekleştiriyor. Günümüzde nükleer teknoloji eşsiz özellikleri sayesinde hayvanların beslenmelerinde her türlü kirliliği yok etmenin yanında yemlerin yapısını değiştirerek daha verimli hale getirmeyi başarmıştır ki bu da nükleer teknolojinin meziyetleri sayesinde mümkün olan bir başarıdır.
İranlı bayan uzman bu konuda da şöyle diyor:
Gerçekte bu süreçte biz üretim randımanını yükseltmek için nükleer teknolojiden yararlanıyoruz. Hayvanların beslenme alanında gama ışınlamasından yararlanarak yürüttüğümüz faaliyetlerle çeşitli hedefleri izliyoruz. Bu hedeflerden biri hayvanların ve kuşların yemlerinden her türlü kirliliği arındırmaktır. Yemlerin sindirimini kolaylaştırmak ve kalitesini yükseltmek bir başka amaçtır. Yine bu süreçte bir başka amacımız, beslenmeye zarar veren maddeleri yemlerden çıkarmak ve yerlerine özellikle ithal maddelerin yerine ülkede var olan maddeleri yerleştirmektir.
İranlı bayan uzman şöyle devam ediyor:
Örneğin kuşların yeminde kolza atıklarını kullanmakta bazı kısıtlamalarla karşı karşıyayız, zira bu maddede anti besin bileşenler bulunuyor. Bu kısıtlamaya galip gelmek ve bu bileşenleri kaldırmak için gama ışınlamasına başvuruyoruz ve böylece kolza küspesini, soya küspesinin bir bölümünün yerine kullamak istiyoruz. Yine mısır yerine buğday ve arpa gibi maddeleri kullanabiliriz, fakat buğday ve arpayı enzimsiz kullanmakta kısıtlama ile karşılaşıyoruz,üstelik enzim başlı başına bir ithal maddesidir. Ancak biz gama ışınlaması ile buğdayda ve arpada var olan anti besin etkenlerini ortadan kaldırmayı başardık ve böylece mısırın yerine bu iki üründen yararlanmaya başladık.
İranlı bayan uzman şöyle devam ediyor:
Biz burada nükleer teknolojiden yararlanarak hem tarımsal ürünlerin atıklarını hayvanların ve kuşların yemi olarak kullanabiliyoruz, hem de hayvanların sindirim sistemlerinde mikro organizmalarda mutasyon yaparak vücutlarında besin maddelerini daha iyi sindirme şartları oluşturabiliriz. Bundan başka hayvanların yemi olarak tüketilen bitkilerde genetik değişim yaparak besin değeri daha yüksek ve hacim olarak da daha fazla olan bitkileri elde edebiliriz. Nükleer teknolojilerin bir başka kullanım alanı da hayvanlarla ilgili bilimlerdir. Kerec nükleer tarım araştırma merkezinde biz gama ışınlarının yardımı ile buğday ve arpa gibi hayvanların yemi olarak kullanılan tarım ürünlerinde bazı zararlı ve zehirli unsurları yok ediyor ve böylece küçük baş hayvanlarda ve piliçlerde daha fazla et üretebiliyoruz. Bu çalışma ülkenin bu tür ürünleri ithal etmesinde büyük bir azalmaya vesile olmuştur.
Kerec nükleer tarım araştırma merkezinde nükleer uzman olarak faaliyet yürüten bir başka bayan uzmanımız kendi faaliyet alanlarını şöyle anlatıyor: hayvanların yemleri üzerinde yapılan gama ışınlama çalışmasının bir başka etkisi, üretilen proteinin kalitesini geliştirmektir. Gama ışınlaması hem kuşların ve hem geviş getiren hayvanların beslenmesinde olumlu etkisi oluyor ve sonuçta üretilen proteinin kalitesini geliştiriyor. Bu bağlamda Kerec nükleer tarım araştırma merkezinde bazı araştırma projelerini yürütüyoruz.
İranlı bayan uzman şöyle devam ediyor:
Bu arada akademik çevreler ve firmaların gama ışınlaması ile yakından tanıştığını biliyoruz. Ancak bizim İran’da ışınlama konusunda karşı karşıya bulunduğumuz kısıtlama, ışınlama sistemlerimizi geliştirmektir ki bu da gündemimizde yer alan bir programdır. İnşaallah ülke genelinde şu ışınlama işini genişleterek hayvanların yemlerinin kalitesini iyice geliştirmek istiyoruz.
Nükleer teknolojilerden tarım alanında yararlanma yöntemleri uzmanlara DNA gibi veraset etkenlerini işaretleyerek hayvanların ve kuşların genetik özelliklerini rahatlıkla inceleme imkanı sağlıyor. Bu araştırmaların sonuçlarından hayvanların ve kuşların cinsiyetini tespit etmek, her hayvanı bireysel olarak tanımak, genetik hastalıklarını tespit ederek değerlendirmek, genlerin konumlarını belirlemek ve önemli ve iktisadi değeri olan genleri ortaya çıkarmak gibi durumlarda yararlanmak mümkün.
Hayvanların gebelik durumu ve ceninin ne durumda olduğu radyoaktif ışınların yardımı ile tespit edilebilen konulardır. Yine radyo izotoplardan biyolojik numunelerde belli bir molekülü ölçmek ve ayrıca hayvanlarda ve kuşlarda spermlerin üreme gücünü arttırmak için ışınlama tekniğinden yararlanmak, nükleer teknolojilerin bu alanda sağladığı bazı faydalardır.
Nükleer teknolojilerin bir başka kullanım alanı, hayvanların üreme alanında rol ifa etmeleridir. Bu yöntemden yararlanarak hayvanların beslenmesinde antibiyotikleri uygulamayı kaldırmakla daha sağlıklı üreme imkanı sağlayabiliriz.
İranlı bayan uzman şöyle devam ediyor:
Hali hazırda üzerinde çalıştığımız bir proje de spermlerin üreme gücünü geliştirmektir. Bundan önce horozların spermlerinin üreme gücünü geliştirme üzerinde bir çalışma yürütülmüş, ancak burada ilk kez gama ışınlaması ile bu işi yapmak istiyoruz, yani gama ışınlamasının yardımıyla spermlerin üreme gücünü antibiyotikleri kullanmaksızın arttırmak istiyoruz. Genetik faaliyetlerinin yürütüldüğü merkezlerde sperm örneklerini toplama sırasında sürece antibiyotik eklenir. Ancak biz ışılamayı üreme gücünü arttırmak amacıyla yaptığımızda aynı zamanda antibiyotiklerin kullanılmamasını sağlamak istiyoruz, yani ışınlama ile iki işi birden yürütüyoruz. Şimdi ise doz miktarını belirleme aşamasındayız. Yani gerçekte hangi dozda hem spermlerin üreme gücü arttığını ve hem spermlere zarar verilmediğini öğrenmek istiyoruz. Eğer bu çalışmada iyi sonuç elde edecek olursak sonuçta bu dozu kullanıyoruz.
Evet, günümüz dünyasında insan nüfusu sürekli ve hızlı bir şekilde artıyor. Bu yüzden gıda maddelerini temin etmek de büyük önem arzetmeye başladığı anlaşılıyor. Bu arada et ve süt ürünleri gibi hayvan temelli besin maddeleri insanların yaşamında önemli rol ifa eden besin kaynaklarından biridir. Buna göre de insanların en temel kaygıları bu tür besin maddelerinin sağlıklı olması ve kalitesidir. Bazen haberlerde falanca et veya süt ürünü ambalajlı olduğu halde virüslere veya bakterilere bulaştığını duyuyoruz. Bu tür durumlarda tüketiciler bir süre söz konusu markanın tüm ürünlerini kullanmamayı tercih ediyor.
Ancak günümüzde nükleer teknolojilerin yardımıyla hayvansal ürünlerin sağlığı ve temizliği güvence altına alınıyor. Öte yandan bazı hayvanlarda veya kuşlarda veya deniz canlılarında herhangi bir hastalığın zamanında tespit edilmemesi yüzünden her yıl çeşitli hastalıkların epidemik hale geldiğine ve ardından da hayvansal besin ürünlerinin azaldığına şahit oluyoruz. Ancak günümüzde nükleer teknoloji yöntemleri bu sorunun çözümüne büyük katkı sağlıyor.