Allah'n Ayı Ramazan-5
Bu bölümde oruç tutma adabı ile ilgili konuşacağız.
Ramazan Allah'ın ayıdır. Bu ayda oruç tutanlar ise Allah'ın misafiridir. Kuşkusuz her ziyafete katılmak için dış görünüş, süslenme ve giyinip kuşanmak önemlidir. Ev sahibini tanımak, ziyafet süresini ve mekanı gibi detayları da bilmek şarttır bu ziyafete yola çıkarken.
Ramazan Allah'ın ayıdır. Allah'ın ayında ilahi ziyafete katılmak için kendimizi her açıdan hazırlamamız gerekiyor.
Oruç ahkamında, Ramazan ayının mübarek günlerinde güneşin doğuşundan Akşam ezanına kadar yemek ve içmekten sakınılması emredilmiştir. Bu emirde, hasta veya yaşlılar veya yolcular oruç tutmaktan muaftırlar.
Kuranı Kerim'in Bakara suresinin 185'inci ayetinde şöyle buyurulmuştur:"
(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir."
Ancak önemli nokta ise İslam'da oruç tutmanın sadece yememek ve içmemekten ve imsakten ibaret değildir. Bunun yanı sıra oruç için belli şartlar ve adaplar belirlenmiştir. Dinimiz tarafından öngörülen bu adaba oruç tutanların uyması şart.
Oruç tutmak için ilk olarak niyet etmek gerekiyor. Niyet etmek, tüm ibadetlerin ruhu ve kalbidir. Çünkü her ibadet Allah'ın rızası maksadı ve motivasyonu ile yapılması gerekiyor. Allah Resulü Hz. Muhammde saa Ebuzer'e yaptığı tavsiyelerde bu konuya şöyle değinmişlerdir:" Ey Ebuzer! Her iş için hatta yemen ve içmen için bile temiz niyetli olman lazım. "
İlahi ve pak niyete sahip olmak amelin değerini arttırıp ne denli halis ve kapsamlı ise amelin değerini de o derece büyütecektir. Buna karşın yanlış bir niyet, pak görünüşlü ameli bile zayi edip değersiz kılar. Buna esasen Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyorlar:" Gerçekten de ameller ve davranışlar, niyetlere bağlıdır."
Oruçta, niyet etmek ise Allah'ın emrini yerine getirmek için yapıldığını dile getirmektir. Bu yüzden tam bir ihlasla yapılmalıdır. Böyle olunca tuttuğunuz oruç da sizde muhlis ve halis kulluk ve iman ruhunu güçlendirecektir. Hazreti Zehra sa bilinen hutbelerinin bir kısmında şöyle buyurmuşlardır:" Allahu Teala, orucu, sizin ihlasınızın sağlanması ve sağlamlaştırılması için bir araç olarak belirledi."
İmam Seccad as da Ramzan ayını, fikir ve ruhun arındırılması ayı olarak nitelemişlerdir.
Oruç tutup Allah'ın ziyafetine katılmanın bir başka zaruretlerinden biri de edepli olmaktır. Edep, başkalarına karşı ölçülü ve özel davranmak demektir. Doğru yetiştirilmekten kaynaklanan bu davranış, konuşmak tarzı, yürüme, sorma, talep etme, cevap verme, vb gibi meselelere bağlıdır.
Oruç tutuma süresince edep ise insanın ahlakını ve davranışlarını denetlemesi, yakınlar ve akrabalara iyi davranması ve mahrem olmayanlara bakmaması ve iyi davranması demektir. Tabii bunları uygulamak zor ancak imkansız değildir. Çünkü bu ayda yani İlahi ziyafet ve Allah'ın rahmet ayında, herkes bu rahmet ve ziyafetten faydalanabilir. İnsanoğlu, kalbindeki huzur duygusu ve Kur'an tilaveti, namaz okuması, tövbe ve istiğfar etmesi, sadaka verme ve başkalarına yardım eli uzatmak sureti ile yüce mertebelere ulaşabilir.
Mevlana, Mesnevi kitabında bu meseleyi şöyle anlatmaktadır:"
Birçok gün tatlı ve yağlı yemekler yedin
Gel de birkaç gün de orucu dene
Birçok gece uykunun esiri oldun
Gel de birkaç gece uykusuzluğu dene
Bir gece kalk da hükmet her şeye
Dudaklarını kapa, içme, yeme
Serilen semavi sofraya gel
Çuvalın ekmekten boşalsa da
Bil ki bu çuval dolacak inciler ile
Oruç tutan insanın kalbi tuttuğu oruç ile aynı yönde hareket etmesi gerekir. Oruçlu bir insan çoğu işlerden sakınmasının yanı sıra kalbini de orucun hürmetinden dolayı isyancı ve kirli fikirlerden arındırmalı ve bu fikirlerden de uzak durmalıdır.
İmam Sadık as'dan şöyle bir rivayet nakledilmiştir:" Allahu Teala Tevrat'ta şöyle buyurdu: Ey insanoğlu! Kendini serbest bırak, kalbini ve vaktini benim ibadetime ayır ki
-Gönlünü İhtiyaçsız kılıp ihtiyaç sahibi olmana müsaade etmeyeyim
-Seni nefsinin isteklerine araç olmanı ve onun esiri olmanı engelleyeyim ve bundan seni kurtarayım
-ne hacetin ve işin varsa sana kolaylaştırayım
-kalbini tatlı korkumdan doldurayım ki artık kimseden ve hiçbir şeyden korkmayasın.
Oruç tutma adabı arasında en önemli olanlarından biri de iç ve dış beden uzuvlarının da günahlardan sakındırılmasıdır. Cami adlı yorum kitabında İmam Cafer Sadık as'dan şöyle bir rivayet nakledilmiştir:" Oruç tuttuğun zaman, kulağın, gözün, dilin, elin, ayağın ve cildin bile oruç tutacaktır…"
İmam Cafer Sadık şöyle buyuruyorlar:" Oruçlu olduğunuz zaman, kavga etmeyin, kıskançlık yapmayın, dedikodu yapmayın, tartışmayın, yalan yanlış yeminler etmeyin, küfür etmeyin, zulüm etmeyin haksızlık yapmayın, Allah'tan gafil olmayın, gerektiğinde susun ve sabredin….
Sakin olun, huşu ve kırık bir yürekle onu çağırın. Allah'ın azabından korkun ve rahmetine ümit besleyin….
Halis bir vilayet ile Allah'ın nehyettiğinden sakının. Gönlünüz ve cisminizi onun yadı ve muhabbeti için boşaltın. Dediklerime uyarsanız oruç tutmayı layıkıyla yerine getirip Allah'ın emirlerini yerine getirmişsiniz demektir. Ancak bu meselelere ne denli umursamaz davranırsanız orucunuzun sevabı ve fazileti de o kadar düşecektir.
Gıybet etmek gibi işler, orucu batıl etmemesine rağmen ancak orucun insan ruhunu olumlu etkilemesini önleyip bu ilahi farizadan feyz almayı engeller. Çünkü başkalarının arkasından konuşmak, orucun hikmetini bozup insanı takvadan uzaklaştırır. Yalan söylemek, iftira atmak, dalga geçmek, küfür etmek, ihanet etmek ve başka yanlış davranışlar oruç tutmanın hikmetine ters düşüp değerini azaltmaktadır.
Gerçek oruçlu, oruç tutmanın hikmetini anlayan ve onu korumak için çalışandır. Böyle bir insan orucu batıl edecek eylemlerden uzak durarak, orucun gerçeğine ters düşen her girişimden sakınmalıdır. Bu şekildedir ki gerçek bir oruçlu insan, orucun hedefine varır. Böyle bir oruç Allah katında da kabul görecektir muhakkak. Allah Resulü bu hususta şöyle buyurmuşlardır:" Kulağını gözünü ve dilini muhafaza eden birinin orucu, Allah tarafından kabul edilecektir."
Oruç tutma, iftar ve sahur yapma gibi adetler ile beraber anılır. Bunlar Ramazan ayının sünnetlerindendir. O kadar ki Müslümanların sahur ve iftar yemeden oruç tutulması bile nehyedilmiştir.
Şeyh Mofid, El-Muknıa adlı kitabında şöyle diyor:" Alı Muhammed saa'den velev su veya şerbet içilmesi sureti ile sahur yemenin mustahap olduğu söyleniyor. Sahur için en çok tavsiye edilen yemek, hurma ve hurma çekirdeği tozudur. Çünkü Peygamber Efendimiz de sahurlarda bu yemeği yiyorlardı.
İmam Ali as Peygamber Efendimizin Ramazan ayındaki siyeri ile ilgili şöyle buyurmuşlardır:" Allah Resulü Ramazan ayının son on gününde yer yatağını toplayarak belini ibadet yapmak için sıkı bağlıyorlardı. Ramazan ayının 23'ü gelince Ehli Beyti kaldırıp uykulu olanın yüzüne su serpiyordu. İşte Peygamber Efendimizin değerli kızı Hz. Zehra sa da o kutsal gecede ev ahalisinin uyumasına izin vermiyordu. Onların uyumaması için onlara az yemek verip gündüz vaktinden kendilerini sabahlamaya hazırlıyordu:" Bu gecenin hayrından yararlanamayan biri, mahrum sayılır."
Hz. Musa as Allahu Teala'ya şöyle diyor:" Ey Allahım! Ramazan ayında senin hatırın için oruç tutanın mükafatı nedir? Allahu Teala rıza ve memnuniyet il şöyle buyurdu:" Ey Musa! Kıyamet gününde seni öyle bir konuma getireceğim ki hiç korku ve vahşet yaşamayasın."
Oruçlar ve ibadetlerinizin Hak Teala tarafından kabul olunması dileği ile bereketli Ramazan ayınızı tekrar kutluyoruz.