Haziran 18, 2019 09:54 Europe/Istanbul
  • Hazar denizinde petrol kirliliği ve BP’nin rolü

Aslında bu programı hazırlamakla ulaşmak istediğimiz amaç, İngiliz BP firmasının Hazar denizinde sebebiyet verdiği çevre faciasını açıklamak ve kıyı ülkelerin insanlarına ne kadar zarar verdiğini gün yüzüne çıkarmaktır.

Geçen bölümlerden hatırlanacağı üzere, petrol kartelleri dünyanın en önemli havyar üreticisi olan Hazar denizini dünya petrol ihtiyacının yüzde bir kadarını üreten bir sahaya dönüştürdüklerini anlattık. Yine geçen bölümlerde Hazar denizi kıyı ülkeleri Hazar çevresini korumak üzere hukuki bir sistem oluşturmaya çalıştıklarını, fakat başta BP firması olmak üzere bölgede faaliyet yürüten petrol kartelleri bu çabaları umursamadan Hazar’ı kirletmeye devam ettiklerini beyan ettik.

Şimdi bugünkü sohbetimizde ise Hazar denizi ekosisteminin başta İran İslam Cumhuriyeti olmak üzere kıyı ülkeler için ne kadar önemli olduğunu ve buna karşın petrol kartelleri bu ekosistemi tahrip etmeye devam ettiklerini gözden geçirmek istiyoruz.

İngiltere devleti 20 Mart 1951’e kadar, yani İran’da petrol sektörü milli ilan edilmeden önce İran ve İngiltere petrol firması üzerinden İran’da petrol kaynaklarının imtiyazını elinde tutuyordu. İngiltere böylece İran’ın petrol kaynaklarını talan ederek İran’ı ağır zararlara uğrattı.

Şimdi ise eski sovyetler birliği dağıldıktan ve Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığına kavuştuktan sonra İngiltere Azerbaycan BP firması adlı firma üzerinden Azerbaycan Cumhuriyeti’nde benzer bir imtiyazı elde ettiği söylenebilir. Nitekim bu yüzden Azerbaycan Cumhuriyeti Hazar denizi kıyı ülkeleri arasında Hazar petrolü bağlamında en çok konuşulan ülkeye dönüştü ve özellikle bu denizin çevre sorunlarını en çok etkileyen ülke oldu.

Oysa Hazar denizi sadece Azerbaycan Cumhuriyeti için değil, bu denize kıyısı bulunan tüm ülkeler için ve hatta bölge için hayati önem arzeden bir ekosistemdir. Hazar denizi dünyanın en büyük göletidir ve bir bakıma dünyanın eşi benzeri olmayan bir ekosisteme sahiptir. Hazar denizi 400 kadar canlı ve bitki türüne sahiptir, ki bu de bu denizin eşsiz bir ekosistem olduğunun bir başka işareti sayılır. Hazar denizi ayrıca çevre bakımından büyük önem arzeden eşsiz sulak alanlara sahiptir.

Maalesef Hazar denizinde biyolojik kaynakların çok çeşitli olduğu gibi bu denizi kirleten kaynaklar da çok çeşitlidir. Hazar denizinin kirleticileri için çeşitli kaynaklardan söz ediliyor. Bu kaynaklara petrol kirliliği,  kıyı kentlerin ve köylerin kanalizasyonlarının bu denize akması, tarım ilaçları ve fabrika atıkları, katı atıklar ve deniz kıyısından kum çıkarılması, Hazar denizine zarar veren etkenlerdir. Ancak bu arada petrol kirliliği, Hazar denizini kirleten en önemli etken sayılır. Gözlemciler her yıl en az bir milyon ton petrol bu denize aktığını belirtiyor.

Öte yandan petrol kirliliği Hazar denizinde yaşayan havyar balığı türlerini olumsuz yönde etkilediği anlaşılıyor. Bu bağlamda Tahran’ın önerisi üzerine Hazar denizi kıyı ülkeleri bu denizde havyar balığı avının on yıllık bir süreliğine yasaklanmasını gündemlerine aldılar. Hazar denizi canlı kaynaklarından optimum biçimde yararlanma ve koruma komisyonu 2018 Kasım ayının sonu ve Aralık ayının başında Bakü’de düzenlediği oturumda havyar balığı av yasağını ileriki yıllar için de uzattıklarını açıkladı.

Şimdi ise Hazar denizi canlı kaynaklarından optimum biçimde yararlanma ve koruma komisyonunun 2019’un ilk yarısında Rusya’da bir oturum düzenlemesi ve Hazar denizinde havyar balığı kaynağının azalma sürecinin sebeplerini ciddi bir şekilde ele alması bekleniyor.

Görünen o ki Hazar denizinin kirlenmesinde en önemli etken bu denizde yürütülen petrol çalışmalarından ibarettir ve bu süreçte İngiliz BP firması Hazar denizinde en olumsuz rolü ifa ediyor.

Öte yandan Hazar denizi, suyu petrol faaliyetleri yüzünden kirlenmekten başka hava kirliliği sorunu ile de karşı karşıya bulunuyor. Gerçekte Hazar denizi çevresinde yaşanan bu olumsuzluklar bir takım yan tesirleri de bulunduğu ve bölgede türlü hastalıklara yol açtığı anlaşılıyor. Bugün Hazar denizi kıyı ülkelerinde yaşama umudu ortalaması gelişmiş ülkelere nazaran 15 ile 20 yıl daha azdır. Aslında Hazar denizinde petrol kartelleri ve BP gibi firmaların genel çıkarları yüzünden uluslararası medya organları da bu denizin kirliliği hakkında yeteri kadar ifşaatta bulunmuyor ve bu konuya bir nevi sansür uygulandığı gözleniyor.

Ancak Hazar denizi çevre sorunu İran İslam Cumhuriyeti’nde her zaman önemli konulardan biri olmuştur. Zira Hazar denizinde su seviyesinde her türlü yükseliş veya alçalma ve özellikle suyun temizliği doğrudan İran’ın bu denizin kıyısında yer alan Gilan ve Mazandaran gibi kalabalık nüfusu olan eyaletlerinde yaşayan insanların hayatını doğrudan ve diğer vatandaşların hayatını da dolaylı bir şekilde etkiliyor.

Hazar denizinin İran kıyıları, kıyı halkının iktisadi ve geçim şartları ve özellikle turizm, eğlence, çevre, siyasi ve güvenlik bakımlarından büyük önem arzediyor. Öte yandan havyar balığı avı da İran ve kıyı ülkelerin ihracatı bakımından önemli bir konudur. İran havyarı dünya piyasalarının en kaliteli havyarıdır. Ancak İran’ın bu önemli ihracat ürünü Hazar denizinde çevrenin korunmasına bağlıdır. Oysa petrol kirliliği Hazar denizinde havyar balığı üretimini ve bunun doğal sonucu olarak havyar üretimini olumsuz etkiliyor.

Bu arada BM çevre programı UNEP’nin Hazar denizinde havyar balıklarını korumak için büyük çaba sarf ettiği de belirtilmelidir. Ancak bazen Hazar denizinde kirliliğin şiddeti, bazı kıyılarda yüzme bile yasaklanacak seviyeye ulaşmıştır. Zira Hazar denizinde su akımları ve denizin eğimi yüzünden petrol kirliliğinin önemli bir bölümü İngiliz BP firmasının faaliyet yürüttüğü bölgelerden İran kıyılarına doğru akmaktadır.

Aslında Hazar denizinde petrol kirliliği ve yine kimyasal maddelerin verdiği zararlar İran İslam Cumhuriyeti’ne fazladan bedel dayatmaktadır. Bu yüzden İran yönetimi son zamanlarda Noşehir ve Enzeli gibi büyük limanlarında petrol emici cihazları kullanarak petrol kirliliği ile mücadele etmeye başlamıştır. Oysa gerçekte İran’ın Hazar denizinde petrol çıkarma yönünde hiç bir faaliyeti yoktur.

İran İslam Cumhuriyeti her daim Hazar denizi ve ekosistemine özel ilgi duymuştur. İran bu doğrultuda bir kaç özel araştırma merkezi açarak Hazar denizi çevresi, hukuki meseleleri ve diğer konuları üzerine araştırma yapmaktadır.

İran İslam Cumhuriyeti Enerji Bakanlığı, Su Etüt Müessesesi’ne bağlı Hazar denizi milli etüt ve araştırma merkezi üstlendiği görev ve yükümlülükleri itibarı ile Hazar denizinde su seviyesini ve denizin su hacmini ve çevresindeki havzayı gözetlemekten sorumludur.

Hazar denizi milli etüt ve araştırma merkezi İran İslam Cumhuriyeti’nin Hazar denizine kıyısı bulunan beş ülkenin “Hazar denizi hidroloji ve meteoroloji komitesi” adlı komitede imzaladıkları anlaşmada temsilcisi olarak Hazar denizinde su seviyesini kaydetme, Hazar denizi su kaynakları bilgi bankasının ihtiyaç duyduğu bilgileri toplama ve Hazar denizi su seviyesinde yaşanan dalgalanmaların hakkında rapor hazırlayarak kıyı ülkelere sunma işlerinden sorumludur.

Yine merkezi Sari kentinde bulunan Hazar denizi su canlıları ekoloji araştırma merkezi ve Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı okyanus bilimi milli araştırma merkezi, İran’da Hazar denizi çevre meselesi ile ilgilenen diğer bazı uzman kurumlardır.

Merkezi Sari kentinde bulunan uluslararası Hazar denizi etüt merkezi de İran’da bir STK olarak Hazar denizi ve siyasi ve hukuki ve çevre meseleleri ile özel olarak ilgilenen bir kurumdur. Bu arada İran Çevre Kurumu İran’da Hazar denizi çevresini korumaktan doğrudan sorumlu yasal kurumu olduğu belirtilmelidir.

Hazar denizi çevresine özel özen göstermekten başka İran İslam Cumhuriyeti bu denizde petrol kaynaklarından yararlanmayan tek kıyı ülkesi olduğu belirtilmelidir. Ancak buna karşın Hazar denizinde su akıntıları kuzeyden güneye, yani İran kıyılarına doğru olduğundan ve yine bu denizin güney kıyıları daha derin olması yüzünden İran Hazar denizinde petrol kirliliğinden en çok olumsuz yönde etkilenen kıyı ülke sayılır. Kuşkusuz bu tehdit Hazar denizi tabanında boru hatları inşa edildiği takdirde muhtemel sızıntıların yüzünden daha da artacaktır.

İran İslam Cumhuriyeti’nden başka, Hazar denizine kıyısı bulunan diğer dört ülke Hazar denizinden petrol çıkarıyor ve sonuçta bu denizin petrol kirliliğinde payı bulunuyor. Hazar denizinin kuzeyinde Kazakistan NCOC konsorsiyumu aracılığı ile Kaşağan petrol sahasından günde 400 bin varil ham petrol çıkarıp ihraç ediyor. bu konsorsiyumda Kazakistan’ın Kazmonay Gaz firması, Fransa’nın Total firması, Amerika’nın Exon Mobile firması, İngiltere ve Hollanda’nın Royal Dutch Shell firması, Çin petrol milli firması ve Japonya’nın Inpex firması yer alıyor.

Türkmenistan ve Rusya da her yıl Hazar denizinden petrol çıkarma faaliyetlerini genişletiyor. Ancak bu denizden en çok Azerbaycan Cumhuriyeti ve ortağı İngiliz BP firması günde 800 bin varil ham petrol çıkarıyor.

Kasım 2012’de Hazar denizinden petrol çıkarma işleminde düşüş yaşanması yüzünden İngiliz BP firması ile Bakü yönetimi arasında anlaşmazlık yaşandı. Bu yüzden Azerbaycan Cumhuriyeti lideri İlham Aliyev açık bir şekilde BP firmasını eleştirmeye başladı ve hatta bu firmanın Hazar denizi çevresini tahrip ettiği yönünde Bakü medyasında bazı raporlar yayımlandı. Ancak ne var ki bu anlaşmazlık hemen örtbas edildi ve bir kez daha BP firmasının Hazar denizini kirlettiği konusu rafa kaldırıldı.

O günlerde Almanya’da çevre alanında faaliyet yürüten ve Hazar denizi çevresi üzerinde araştırma yapan İranlı uzman Ali Mahcubi şu açıklamayı yaptı: yeraltı kaynaklardan yararlanma sürecinde uluslararası kurallara uyulmuyor. Bu süreçte önem arzeden tek şey, devletlerle uluslararası kartellerin anlaşmasıdır. Ancak bu anlaşmalarda çevreye ve doğaya verilen zararın bedeli belirlenmemiştir, zira ABD, Çin ve Rusya gibi büyük devletler buna karşı çıkıyor. Büyük kartellerde devletlerle imzaladıkları anlaşmaların arkasında saklanarak çevre tahribatı konusunda hesap vermekten kaçınıyor. Bugün Hazar denizinde bu denizin çevresinden hiç bir kaygı duymayan ülkelerle karşı karşıyayız. Bunlar sadece Hazar denizinden ne kadar fazla petrol ve doğalgaz çıkarabileceklerini düşünüyor. Eğer herhangi bir kıyı ülkesi Hazar denizinin kirliliğini uluslararası platformlarda gündeme getirecek olursa, doğal olarak öteki kıyı ülkeleri bu denizden menfaat elde etme konusunda biraz daha temkinli davranacaktır.