Nisan 17, 2016 07:24 Europe/Istanbul

Bundan önce de beyan edildiği üzere yaşam tarzı, insanın nasıl giyindiğinden yediği yemeklere, çalışmasından boş zamanına ve bireysel ilişkilerinden sosyal ilişkilerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.

Tüm bunlar yaşam tarzının birer parçasıdır ve insanın dünya görüşü ve inançlarından ilham alır. Batı düşüncesi olarak ün yapan maddi düşüncede yaşam tarzı, dini veya tevhide dayalı inançlarda belirtilen yaşam tarzından oldukça farklıdır. Gerçekte bu iki bakıştan iki farklı yaşam tarzı ortaya çıkar. Dini düşünce, insan yaşamında her noktanın yüce Allah tarafından programlandığını ve güdümlü olduğunu savunur. Dini yaşam tarzı Batı yaşam tarzından farklı olarak sadece bireysel zevk ve lezzetleri tatmin etmekten ibaret değil, aynı zamanda yaşamı güdümlü ve hikmetli hale getirmeyi de kapsar. Bu mantık insanlar hatta dinlendiği veya eğlendiği anlarda bile hâkimdir. Peki, İslam dini boş zamanlarımız ve sağlıklı eğlenceler hakkında nasıl düşünür? Gelin ona bir göz atalım. Boş zamanlarımız, günümüzde bilinen hali ile aslında kentleşmenin, sanayi ve modernite çağının ürünüdür. İnsanlar güncel yaşamlarında geçimini karşılamak için sürekli faaliyet halinde olması gerekir ve gerçekte yaşamında saatlerce kapalı ve sınırlı ortamlarda çalışmaz zorundadır. Bu durum tabi ki bir takım ruhi ve cismi sorunlara yol açar ve bu yüzden bazı düşünürler insanların çalışma gücünden daha fazla yararlanmak amacıyla boş zamanlarını yönetme üzerinde düşünmeye başlamıştır. Bu arada bazıları boş zamanları insanın her türlü yasal ve ahlaki kısıtlamalardan kurtulma zamanı olduğunu savunur. Bu kesime göre boş zamanımız demek, her türlü sorumluluktan kurtulmak ve mutlak özgürlük demektir. Ancak bu düşünce İslam’ın düşüncesinden farklıdır. İslam açısından boş zamanlarımız asla başı boşluk veya sorumsuzluk zamanı değildir, çünkü insanın aklı, yetkisi, bilinci ve gücü yettiği yere ve zamana kadar her şeyden sorumludur. Bu yüzden boş zamanları mutluk sorumsuzluk ve özgürlük ve görev ve yükümlülüklerden kurtulma zamanı sayamayız. Boş zamanlarımız, işsizlik zamanı da değildir. Çünkü işsizlik demek, insanın yapacak hiç bir işi olmaması demektir. Oysa boş zamanlarımızda yapabileceğimiz bir çok iş söz konusudur. Bazı rivayetlerde işsizlik tabir edilen boş zamanlar şiddetle tenkit edilmiş ve işsiz insan Allah’ın gazabına uğrayan kimse olarak tanıtılmıştır. Örneğin bir rivayette, yüce Allah’ın çok uyuyan ve işsiz olan kulunu düşman saydığı beyan edilir. Boş zamanın bir göstergesi, insanın günlük ve resmi mesaisinden kurtulmuş olmasıdır. Belki bu yüzden bazıları insanların boş zamanını işsizlik zamanı olarak telakki eder, fakat açıktır ki bu ikisi aynı şeyler değildir. Boş zamanın bir başka özelliği şu ki insan bu zamanlarda yapacağı işi kerhen ve zorunlu olarak seçmez ve sevdikleri işleri yapabilir. Bir başka ifade ile boş zamanlarımızda insan sevdiği faaliyetlerini seçme ve yerine getirme konusunda daha fazla insiyatife ve yetkiye sahiptir. Bu yüzden her insan boş zamanında sevdiği işlerle uğraşır. Bazen bir insan boş zamanında oldukça zorlu bir işi yapabilir. Bu yüzden boş zamanların değerlendirilmesi bireyin kişiliği ve sosyal kimliği ve terbiyevi ve ahlaki özelliklerine bağlı olduğu söylenebilir. Birçok insan boş zamanlarında maddi ve çıkarcı düşünmez. Gerçi boş zamanları iktisadi ve mali açıdan daha verimli değerlendirmek mümkündür. Öte yandan boş zamanlar belli bir kesime veya yaş grubuna da özgü değildir. Toplumun tüm bireyleri boş zamanları olmaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç ise boş zamanlar için planlama yapmanın önemini ortaya koydu. İslam dininin zamanın önemine vurgu yapması ve boşuna harcanmasını tenkit etmesine bakıldığında, bu semavi dinin boş zamanlara bakışı terbiyevi ve ahlaki bir bakış olduğu ve bu zamanın asla boşa harcanmasını istemediği söylenebilir. Boş zamanların en önemli yönlerinden biri, kültürleri geliştirmek için en uygun zaman olmasıdır. Gerçekte insanların boş zamanını iyi değerlendirerek inançlarını, değerlerini, davranışlarını ve isteklerini geliştirmek mümkün. Çağımızda Batı dünyasında kültürel yatırımlar en çok film, dizi, animasyon, oyuncak ve bilgisayar oyunları yapımı üzerinde gerçekleşir ve hepsinin amacı insanların boş zamanını doldurmaktır. Söz konusu kültürel ürünlerse batılı değerler telkin etmek ve yaymak sureti ile diğer toplumları etkilemeye çalışıyor. Boş zamanları bir çok şekilde değerlendirmek mümkün. Boş zamanlarımız yaşamımızı monotonluktan kurtarmak ve cismi ve ruhi yorgunluklarımızı gidermek için uygun bir fırsattır. Bu zamanlarda insanların yetenekleri geliştirilerek çalışma hayatında verimlilikleri arttırılabilir. Boş zamanlarımız bir çok psikolojik sıkıntılarımızı, korku, öfke ve ızdıraplarımızı kontrol altına almak ve cismi ve ruhi huzura kavuşmak için de iyi bir fırsattır. Boş zamanlar sosyal faaliyetlerle doldurulduğu vakit, bireyin sosyal gelişmesine ve sosyal ilişkilerinin iyileşmesine katkı sağlar. Boş zamanları iyi değerlendirmek bireyi birçok bireysel ve sosyal zararlardan korur veya bu zararların şekillenmesini engeller. Boş zamanlarda yapılacak en iyi işlerden biri dini ve ibadi işlerle uğraşmak ve dini bilgilerimizi geliştirmektir. Bu konuda İmam Ali (sa) şöyle buyurur: Sağlığınızdan, gücünüzden, boş zamanınızdan, gençlik ve neşenizden ahiretiniz için yararlanmayı unutmayın. Boş zamanlar tüm olumlu ve bereketli yönlerinin yanında doğru biçimde değerlendirilmediği takdirde bireyin ve toplumu ahlaki ve ruhi sağlığı içen en ciddi tehdit haline gelebilir. Hatta bir çok sapkınlığın, suçun ve günah işlemenin en önemli etkenlerinden biri boş zamanlarımız için plan yapmamış olmaktır. Bu konuda İmam Ali (sa) şöyle buyurur: Boş zamanlarla beraber şeytani isteklere eğilim oluşur. Kur'an-ı Kerim öğretileri ve Allah resulü (sav) ve masum imamların (sa) tealimleri boş zamanlarımız için genel kuralları ve tem kriterleri ve pratik çerçeveyi belirlemiş ve istisna durumların dışında detaylara ve mısdaklara girilmemiştir. Gerçekte bir çok detay ve mısdak, zaman ve mekânın değişen şartlarına göre değişir. Kur'an-ı Kerim ayetleri ve rivayetlerden anlaşıldığı üzere İslam dini müslümanlardan yücelme yolunda hiç bir fırsatı elden vermemeyi istemektedir, şöyle ki ne zaman önemli bir işi bitirince bir başka yararlı işe başlamalıyız. Bunun için ise yaşamımızda sürekli planlı hareket etmeli ve esas amacımıza doğru ilerlemeliyiz. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim’de peygamberinden de ne zaman önemli bir işi bitirdiğinde bir başka önemli işe yönelmesini istemektedir. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim’de peygamberinden yücelmek ve ilerlemek için hiç bir fırsatı kaybetmemesini istiyor. İşte bu yüzden yüce Allah bizlerden ne zaman önemli bir işi bitirdiysek, O’nun hoşnut olduğu bir başka işe yönelmemizi istiyor. İslam kültürüne göre biz müslümanlar ömrümüzün bir tek anını bile boşa harcamamalıyız, çünkü yaşamımızın her anı için yüce Allah’a hesap vermemiz gerekir. Rivayetlere göre kıyamet gününde hesap vermemiz gereken konulardan biri, ömrümüzü nasıl geçirdiğimizdir. Bu yüzden din önderleri ve evliyalar sürekli elimize geçen fırsatları ve zamanı değerlendirme konusunda uyarıda bulunmuştur, çünkü zaman ne tasarruf edilebilir, ne de geri getirebilir bir nimettir. İmam Sadık (sa) şöyle buyurur: Sizlerden bir genci ya âlim ve bilge, ya da öğretmen ve öğretici olma durumundan başka bir durumda görmek istemem. Muhammed’i peygamber olarak seçen Allah’a and olsun eğer bir genç bu iki durumun dışında bir durumdaysa, demek ki az çalışmış ve müsamahakar davranmış ki bu durumda da ömrünü heba etmiş olur ve ömrünü heba eden kimse, günahkardır ve günahkar kimseni yeri de cehennemdir. İslam dinin bizlerden boş zamanlarımızı aktif bir şekilde değerlendirmemiz ve doğru ve çok yönlü yöneterek en iyi şekilde yararlanmamızı istiyor. Bu konuda İmam Seccad (sa) Sahife-i Seccadiye’de yüce Allah’tan şu niyazda bulunuyor: Ey Rabbim, eğer bizim için boş zaman mukadder buyurduysan, onu sağlıklı yap ki içinde günah işlemeyelim ve yorgunluk galip gelmesin ki meleklerden kötülükleri yazanlar günahlarımızın yazıldığı dosya boşken bizden ayrılsın ve iyilikleri yazanlar da bizim iyiliklerimizi yazmaktan şad olsun. 015