Nisan 18, 2016 08:01 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı gibi geçen programda kürtajın kadınlara verdiği fiziksel ve psikolojik hasarlara değindik. Ayrıca İslam bakış açısı ile feministlerin bu bağlamdaki görüşlerini kıyaslayarak, İslam açısından ceninle ruhun birleşmesi ardından artık ceninin de diğer insanlar gibi hayat ve yaşam hakkına sahip olduğunu belirttik.

Bu yüzden doktorlar ve cenin ebeveynleri, hiçbir yasal gerekçe veya tıbbi sorun olmadan, kürtaj yapmaları suç sayılır. Sadece ve sadece hamileliğin anneye tehlike oluşturduğu ve ona fiziksel veya ruhsal hasar verdiği, ceninin sahip olduğu tehlikeli bir hastalık veya sakatlığın doktor tarafından saptanması ve ispat edilmesi durumunda, kürtaj yasal sayılır.

Radikal feministlerin üremeyi değersiz gösterme çalışmalarından bir diğeri ise, annelik rolünü tahkir etmeleridir. Fakat İslam açısından annelik, bir kadının çok önemli ve temel rolüdür. Bu haftaki sohbetimizi bu konuya ayırdık. Hepinizi programı dinlemeye davet ediyoruz.

Aile her toplumun en temel kurumudur. Bu arada kadınlar bir anne olarak, ailenin sağlığı ve güçlü olmasını sağlayarak, dolaylı olarak toplumun sağlığı ve güçlüğünü sağlayabilirler. Fakat günümüz batı dünyası, kadın, aile ve annelik konusunda çıkmaza girmiş durumda, zira kadının annelik rolü ile ilgili fıtratı ve değerlerine ilgisiz duruyor. Günümüzde batı dünyasında yaşanan ve uzun vadede aile temelini yok etme ortamını hazırlayan ise, gelecek kuşakları yetiştiren anne rolünü tahkir etmektir. Aile kurumu değersiz sayıldığında, hiç şüphesiz anne ve babalığın geleneksel rolleri de sorgulanır.

Radikal feministler, kadınların çok önemli ve etkili rolünü tahkir ediyor ve onların toplumda kariyer edinmesinin onlara gerçek hüviyet kazandırdığını söylüyorlar. Fakat İslam açısından kadının sosyal çalışması, onun annelik rolünü ihlal etmiyor. İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyit Ali Hamenei bu bağlamda şöyle buyuruyor: İslam gerçek anlamda kadını onurlandırmıştır. Eğer annelik ve annenin ailedeki saygınlığına vurgu yapıyorsa, veya kadının ailedeki rolü, etkinliği, hakları, görevleri veya kısıtlamaları konusu üzerinde duruyorsa, kadını sosyal konular veya mücadeleler ve faaliyetlere katılmasını yasakladığı anlamında değildir. Bir grup konuyu ya yanlış veya kötü anlamışlar.

Bazı feministler, ailede kadın için anne kalıbındaki roller ve sorumlulukların, kadının zayıflaması, teslim alması ve boyun eğmesi bağlamında olduğunu iddia ediyorlar. Fransa'da feminizm akımın önderlerinden Mary Wolsstoner Craft, evde kısıtlanmak, sosyal fırsatlar ve özgürlüklerden mahrum kalmanın, kadınların aşağılanmasına sebep olduğunu savunurken, söz konusu kısıtlamaların kalkması ile kadınların erkeklerle eşit olarak akılcı hareket edebileceklerini belirtiyor. Craft ve aynı düşünceyi paylaşanlar, kadınların fıtri ihtiyaçları, gerçekleri ve içgüdülerini göz ardı ediyorlar. Fakat annelik, kadının özgürlüğü için bir engel değildir. Hatta büyük insanların anlayışlı, sorumluluk sahibi ve bilinçli anneler tarafından yetiştiği, inkar edilemez bir gerçektir.

Amerikalı Doktor Jessica Anderson şöyle diyor: Kadının asıl görevi, çocuk yetiştirmektir. Fakat batının tüketici kültürü, kadının ev dışında çalışmasını temel alarak, annelik görevinin marjinalleştiriyor. Bu sürecin sürmesi, batıda kadın ve annelere yoğun psikolojik baskı uyguluyor.

Annelik görevinin tahkir edilmesi ve küçük düşürülmesi bağlamında radikal feministler, kadının annelik rolünün onlara ayrımcılık yapılması ve ezilmesine sebep olduğunu iddia ediyorlar. Nitekim radikal feministlerden Şulamit Fayreston (Shulamith Firestone), anneliğin insanlık kültüründen silinmesi gerektiğini iddia ediyor. Ona göre biberon ve yuvalar, doğal anneye olan ihtiyacı gideriyor. İngiliz sosyolog Ann Oakey, kadınların özgürlük yolunun annelik rolün kaldırılması ve aile yapısının imha edilmesinden geçtiğini savunuyor; bu da radikal feministlerin bu bağlamda ne kadar aşırıya kaçtığını gösteriyor.

Fakat İslam açısından annelik, bir kadının yaşamındaki önemli yönlerinden biridir. İslam, anneliğin manevi boyutlarının altını çizerken, annelerde ruhsal sağlık ve mutluluk duygularını sağlamaya ve güçlendirmeye çalışıyor. Bu yüzden her toplumun saadetini, ailedeki eğitim ve terbiyeye bağlı olduğunu, bunun ise daha çok annenin görevi olduğunu belirtiyor. Günümüz dünyasında annelerin ev dışında çalışarak, çocuklarından uzak kalmaları, hiçbir şeyin anne kucağı olamayacağı gerçeğini daha da gün ışığına çıkarıyor. Hiçbir donanımlı yuva veya kreş, annenin duyguları, verdiği huzuru ve psikolojik desteğinin yerini alamaz.

Amerika'da kadın işleri uzmanı Dr. Henry Makow feminizmin batı dünyasında kadın ve aile üzerindeki etkisi ve de Amerika'da Müslüman olan ve olmaya kadınlar arasındaki farklar hakkında şöyle diyor: Müslüman kadının ilgi odağı, ailesidir, çocuklarını doğurduğu ve yetiştirdiği yuvası. O,bu yuvanın kurucusudur ve ailenin manevi yaşamını sağlayan direktir. Çocuklara bakıyor ve onları yetiştiriyor, eşi için destek ve sığınaktır.

Dr. Makow fakat Amerika'da kadınların kültürel değerinin cinsellik cazibesi ve çekiciliği ile ölçüldüğünü belirterek, şöyle diyor: Bu değerlendirme sonucu perişan, sinirli, kompleksi bir kadın yaratılıyor ki eş veya anne olmaya asla uygun değil.

Kadının temel görevlerinden biri çocuk yetiştirmektir. İmam Ali –as- Nehc-ul Belaga'nın 31. mektubunda şöyle buyuruyor: Genç adamın gönlü, bir şey ekilmemiş alana benzer; oraya ne ekilirse tutar, boy atar.

Evlat, Allah tarafından ebeveyne verilen bir emanettir, bu yüzden onlar da en iyi terbiye ile emaneti, sahibine geri vermeli. Çocukları doğru yetiştirmek, insanlığın en hayati ve zaruri ihtiyaçlarından biridir. Doğru yetişmeyen biri, sadece kendi ömrünü heba etmekle kalmıyor, sosyal açıdan da topluma büyük zararlar verir. Doğru terbiye etmek, Allah tarafından insan yaratılışının hedefindeki erdemlik doğrultusunda, iç yetenekleri yetiştirmektir. Bu yüzden anne, çocuk yetiştirmek için en önemli ve büyük eğitmendir. Yüce Allah kadınları duygu ve sevgi dolu yaratarak, terbiye vermek için onlara sabır vermiştir, böylece salih insanlar yetiştirme temel görevlerini, sabırla gerçekleştirebilecekler.

Fakat batı dünyasına hızla yayılmakta olan acı gerçek, annenin evlatlarından uzaklaşması ve kendini ev dışındaki çalışmalarına adamasıdır. Batıda birçok ailenin sorunu, çocukların para ve servetten ziyade sevgi ve desteğe ihtiyacı olduğu gerçeğinin unutulmasıdır. Günümüzde bir çok kadın, annelik adını sadece üzerinde taşıyor. Bu anneler toplumdaki görevlerini gerçekleştiremiyorlar, zira bunun için fırsatları bulunmuyor. Bu annelerin çocukları ve evlatları tam anlamı ile çeşitli tehlikeler ve sapmalara maruz kalan yetim evlatlar gibidir.

İmam Humeyni –ra- açısından kadının önemi, onun annelik rolüne bağlıdır. İmam Humeyni bu bağlamda şöyle diyor: İslam'ın kadınlara inayeti, erkeklere olan inayetinden daha fazladır...kadınlar cesur erkekleri eteklerinde yetiştiriyorlar, Kur'an Kerim insan yetiştiriyor ve kadın da insan yetiştiriyor.

İmam Humeyni –ra- kadınların en önemli görevinin evlat yetiştirmek olduğunu, bu görevin Enbiyaların görevi ile eşit olduğunu belirterek, şöyle buyuruyor: Enbiyalar insan yetiştirmek için görevlendirmişler, enbiyalar, hayvanlardan farksız olanları insan etmekle görevlendirilmişler. Enbiyaların işi budur. Annelerin de eteklerindeki çocuklara karşı iş budur, onları tezkiye ile yetiştirmeli.

İmam Humeyni –ra- annelik görevini en şerif meslek bilerek şöyle buyuruyor: Eteğindeki çocuğu yetiştiren anne, en büyük sorumluluğu ve en şerif mesleğe sahiptir. Dünyada en şerif meslek, bir çocuğu yetiştirmek ve topluma bir insan kazandırmaktır.

İlginç ve önemli olan ise İmam Humeyni'nin –ra- kadınları iki kutsal şeye benzetmesidir, ilki anneyi insan yetiştirmek bakımından Kur'an Kerim'e benzetmesi, ikincisi ise eğitim ve tezkiye açısından anneyi Enbiyalara benzetmesidir.

Bugünkü sohbetimizi İslam cumhuriyeti kurucusu İmam Humeyni'den –ra- bir anısı ile noktalamak istiyoruz. İmam Humeyni'nin –ra- gelini, bayan Tabatabi şöyle anlatıyor: İmam –ra- evde anne rolünün çok belirleyici bilir, çocuğun yetişmesine büyük önem verirdi. Bazen şaka ile, "Öyle ise kadın her zaman evde mi kalmalı?" diye sorunca, bize şöyle buyururdu: Siz evi hafife almayın, çocuk yetiştirmek az bir şey değil. Eğer bir kimse birini yetiştirebilse, topluma büyük hizmet etmiştir."

İmam erkeklerin çocuk yetiştiremeyeceğini belirterek, bu işin tam da kadına bağlı olduğunu; zira kadının daha duygusal olduğunu ve aile yapısının da sevgi ve duyguya dayalı olması gerektiğini belirtiyordu.009-015