Eylül 24, 2019 22:12 Europe/Istanbul

Bu bölümde iyi konuşmanın daha iyi bir yaşamdaki rolünü konu edineceğiz.

İyi yaşamak için iyi sosyal ilişkilere ihtiyacımız vardır. Yüce Allah insanı öyle yaratmıştır ki çoğu ruhsal ve fiziksel ihtiyaçları toplumda karşılanır. Bir kişi kendini tecrit ederek hayattan haz alamaz. İnsan fıtratından dolayı kendi türünden olanlar ile irtibat kurmaya ihtiyacı vardır. İşte arkadaşlıklar ve dostluklar da buradan kaynaklanıp sinerji ve empati duyguları da bu şekilde ortaya çıkarak filizlenir. Aile, dostlar, çalışma arkadaşları ve diğer insanlar ile uygun şekilde ilişki kurmak bir kişinin karakterinin tamamlandığı  göstergesidir. 

Diğer insanlar ile irtibat kurmanın anahtarı ise iyi ve doğru şekilde konuşmaktır. 

İnsanların bir birleri ile irtibat kurmanın ilk yolu söz ve konuşmaktır. Eskiden beri selam vermenin her konuşmanın başlangıcı olduğu söylenmiştir. İnsanların diğer insanlar ile konuşurken güzel ve pozitif kelimeler içeren cümleler kullanmaları ve iyi sözler sarf etmeleri ne kadar da hoştur. Tabii burada karşı tarafı kandırarak rol yapmamız kastedilmiyor. İyi bir söz, hayır ve maslahat içeren güzel kelimeler ile bürünmüş sözdür. 

Tüm insani toplumlarda ve semavi dinlerde konuşmak ve sözlü irtibat kurmak büyük bir öneme sahiptir. Bunun için ise belli görgü kurallarına uymak gerektiği de belirtilmiştir. Bu görgü kurallarına uyanların konumu ve şanı da artarken insani ilişkilerdeki birçok anlaşmazlıktan korunmaları garanti edilir. İran'a ait bir atasözü şöyle diyor: "Her sözün bir yeri, her nüktenin bir mekanı vardır."

İnsan konuşmadığı müddetçe

Kusurları ve marifetleri gizlidir 

Her konuştuğumuzda ettiğimiz sözler ve kelimeler, kişiliğimiz ve bilgi dağarcığımızın, anlayış seviyemizin göstergesidir. İnsan ağzını açmadığı müddetçe kişiliği gizli kalır. Ancak konuşmaya başladığı andan itibaren değeri ve kıymeti belli olmaya başlar. 

Kuran-ı Kerim ve İslami hadislerde de bu konuya büyük bir önem verilmiştir öyle ki Kuran-ı Kerim bu alanda Müminlere hitaben Bakara suresinin 83'üncü ayetinin bir kısmında şöyle buyurmaktadır: " İnsanlara güzel söz söyleyin" 

Peygamber Efendimiz ve masum ehlibeyt imamlarımız da iyi ve güzel konuşmaya vurgu yapmışlardır. 

İslam Peygamberi saa bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "İmanı güçlü ve iyi düzeyde olan bir insan faydasız boş laflar etmekten sakınır. Çünkü iyi ve faydalı konuşmak iyi bir iman seviyesine işaret eder. "

İmam Bakır as ise bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "İnsanlarla sizinle nasıl konuşulmasını istediğiniz şekilde konuşun." 

Sözü tartarak konuşmak, yalan söylememek, az ve öz konuşmak, saygısızlık etmemek, küfür etmemek, boş söz konuşmamak, boşboğazlık yapmamak, yalakalık yapmamak ve saire konuşma kurallarından sayılır. 

Daha iyi bir şekilde ilişki kurup isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı iyi bir şekilde ifade etmek için konuşmanın görgü ve nezaket kurallarını öğrenmemiz gerekiyor. Bu doğrultuda dilden gelecek zararlar ve faydaları bilmemiz gereklidir.

Örneğin ağzı bozukluk, sert sözler etme, saygısızlık ve hürmetsizlik etme, konuşurken yakalandığımız en büyük sorunlardandır. Kimi zaman tartılmamış, saygısızlık içeren, aşağılayıcı, iğneleyici  bir söz eski ve samimi dostları bile incitebilir hatta ilişkilerin kesilmesine ve düşmanlaşmaya da yol açabilir. 

Sır tutma da bir kişinin karakterinin kemale erdiği emarelerinden biri olup konuşma adabından sayılır. Sırları tutamayan insanlar diğer insanların sırlarını ilk fırsatta ifşa edip güvenilmez bir karakter haline gelerek toplumsal prestijlerini kaybederler. Kimi zaman sözlerimiz ile söylentilerin meydana gelmesine yol açıp bir şekilde yalancılığı yaymış olabiliriz. Bu ise tüm dinlerde kabul edilemez bir hareket olarak günah sayılmaktadır. İmam Ali as ise bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "Duyduğun her şeyi insanlara söylemene gerek yok."

Ünlü Fransız biyolog Lamarck ise sır tutma konusunda şöyle söylemiştir: "Konuşmak için sözün yoksa izin ver de diğeri konuşsun, onları iyi dinlemeye çalış. "

Evet arkadaşlar her zaman konuşmanın hep yararlı olacağı diye bir şey yoktur. Kimi zaman iyi bir dinleyici olmak, sessiz kalmak insanın değerini ve konumunu daha da arttırır. Ne demişler söz gümüşse sükut altındır. Az ve öz konuşmak ayrıca yerinde sessiz kalma insanı iç  dünyasına yöneltip onun düşünce ve fikir yürütme gücünü pekiştirir. Az ve öz, yerinde konuşmakla insanın kusurları da gizli kalıp böylece şanı da artar. 

İmam Ali as boş laf etme ve gevezelik hakkında şöyle buyurmuşlardır: " Çok konuşan, çok da hata yapar. Hataları bol olan ise iyiliklere davet eden kalbindeki hissi kaybedip kalbi de ölür. Kalbi ölen ise cehennem ateşine düşmekten kaçamaz. "

Söze başlamadan önce sözlerimizin sonuçlarını düşünmemiz ve tartmamız gerekiyor. Büyüklerimiz sözün de tıpkı yemek gibi belli aşamalardan geçerek pişmesi gerektiğini söylemişlerdir. 

Sözün tartılması demek düşünüp taşındıktan sonra maslahatın göz önünde bulundurulmasının ardından ortaya atılmasıdır. Tartılmamış sözler ettikten sonra artık geri dönüp sonuçlarını değiştiremeyiz. Kimi zamanlar insanlar anlaşmazlıklara ve düşmanlıklara yol açacak sözler sarf edip kendisi için ciddi sorunlar yaratır. Bunun ardından ise böyle bir şahıs pişmanlık duyup keşke düşünüp taşınarak sözlerimi tartarak konuşsaydım diyecek. Ancak olan olmuş ve duyulan bu pişmanlık da hiçbir şekilde önceden düşünüp taşınmanın yerini almayacaktır. Halbuki konuşmadan önce kısa bir zaman düşünülmeye ayrılsa böyle pişmanlıklar da duyulmayacak. Demek sarf ettiğimiz sözlerin değeri de önceden ayırdığımız süreye bağlı. 

Yunan bilgin Aristo'ya şöyle sormuşlardır: "En iyi söz nedir?" 

Aristo şöyle demiştir: "Akla yatacak söz." 

Sordular: "O zaman bu ne demek? "

Aristo dedi: "Dinleyicinin kabullendiği söz." 

Yine bu ne demek sordular.

Aristo " Bize zarar vermeyecek sözün akıbetinden emin olmaktır." dedi.

Yine de bu ne demek sordular.

Aristo "Sarf ettiğimiz söz bu şartlara sahip olmasa, hayvanların çıkardığı seslerden farklı olmaz." 

Çoğu zaman yumuşak sözlü şefkatli birinin sinirli ve sert huylu kaba birini kontrol edebildiğini görmüşsünüz. Görgü kurallarına sözlerinde de uyan bir kişi güzel sözleri, uygun davranışları ve hareketleri ile diğer insanlara edep ve saygı dersi verebilir. 

Diğerlerinin siniri ve kızgınlığı karşısında, küfürleri, saygısızlıkları ve iğneleyici sözleri karşısında sessiz kalıp şefkat ve iyi huyluluğu, terbiyenizi takındığınız zaman uygun bir cevap vermişsiniz demektir. Böylece karşı tarafı etkilemenizin ihtimali de artıp onun ahlakının düzeltmesinde de etkili olabilirsiniz. 

İyi huylu olmak, güzel ve yumuşak sözler sarf etme ruhu okşayan huzura yol açan bir esinti gibidir.

İmam Ali as ise iyi huyluluk ve yumuşak konuşmakla ilgili şöyle buyurmuşlardır: "Dilini yumuşak söz söylemeye, selam vermeye alıştır ki dostların artsın, hasımların azalsın. "

İslam Peygamberi Hz. Muhammed saa'in adetlerinden biri de kim ondan bir istekte bulunursa ona uygun ve iyi huylulukla karşılık vermesi idi. 

İnsanın sözleri ve konuşma tarzı onun karakterinin göstergesidir. Nezaketli ve karakterli insanlar en kötü koşullarda bile şanlarına uymayan laflar etmezler. Bu tip insanlar iyi ve güzel söz edip ses tonları ve konuşma edalarına bile dikkat ederek konuşurlar. Konuşmanın tonu ve edası büyük bir öneme sahiptir öyle ki yumuşak ve nezaket çerçevesinde gerçekleşirse konuşmacı ve dinleyici arasında samimiyet yaratıp pozitif enerji medyana getirir. Ancak iğneleyici veya azarlayıcı bir ton veya eda, sözlerin gerçek anlamlarından uzak bir şekilde dinleyici kulağına gelmesine yol açar. 

İnsan dediğin dilinin altında gizlidir. 

Dil dediğin ağzındaki perdedir. 

Şimdi güzel sözün bir kaç bariz özelliğine değinmek istiyoruz. Güzel söz söylemenin birçok özelliği olsa da en önemlisi yalan olmamasıdır. Güzel söz gerçeklere dayalı doğruluk payı bulunan sözdür. İkinci özellik ise yumuşak huyluluk ve şefkat ile söylenmesidir. Üçüncüsü sözün yani söylemin eylem ile bağdaşmasıdır. Yani kişinin sözü ve davranışları birbirine uysun. Dördüncüsü ise sözün yorucu ve usandırıcı olmaması yani az, öz ve zengin olmasıdır. Öyle ki konuşmacı ve dinleyicinin şanını düşürmesin. Beşinci özellik, sarf edilen sözlerin, mantıklı ve tartılmış olması, belli bir düzen ve nizam temellerine dayandırılarak söylenmesi, herkesçe anlaşılır olmasıdır. Ayrıca güzel söz, güzel kelimelerden oluşmalı uygun edalı bir şekilde söylenmelidir.