Nisan 19, 2016 10:22 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere, geçen bölümde İsfahan kentine yaptığımız seyahatimizin devamında tarihî Çarbağ caddesini ve yine Safevi döneminden geriye kalan Çarbağ medresesi ve Maderşah çarşısı ve kervansarayını gezdik.

Bugün seyahatimizin devamında İsfahan kentinin en ihtişamlı eserlerinden biri olan Abbasi kervansarayını gezmek istiyoruz. Çünkü eğer İsfahan kentine uğrar ve bu tarihî mekanda ikamet etmek isterseniz, günümüzde hotel olarak kullanılan bu tarihî binayı önceden tanımanızda yarar görüyoruz.

Safevi döneminde İran ekonomisinin güçlenmesiyle beraber çarşı, medrese, köprü, baraj ve diğer bir çok yararlı ve önemli binalar inşa edilirken, bu binaların arasında en çok kervansaraylar dikkat çekiyor.

Kervansaraylar o dönemde bezirganların ve tüccarın ikamet ettiği mekan olarak kullanılmalarının yanında, ticari ürünlerin saklandığı ve hatta ticaret yapıldığı mekanlar olarak da kullanılırdı.

Çarbağ medresesinin yanında inşa edilen ve Maderşah olarak da anılan Abbasi kervansarayı bu kervansaraylardan biri sayılır. Geçen bölümde de anlatıldığı üzere, bu kervansaray Safevilerin son kralı Sultan Hüseyin döneminde inşa edildi ve kral bu kervansarayı annesine hediye etti. Kralın annesi de kervansarayı Çarbağ medresesine vakfetti ve geliri bu medresenin bakımı ve talebelerin maaşlarının karşılanması için harcandı.

Sadeliği ve güzelliğinin yanında huzurlu bir ortam sunan Abbasi kervansarayı, İsfahan kentinin ünlü Nakş-i Cihan meydanı kadar ihtişamlıdır. Bu bina iki katta ve geniş bir avlu ile inşa edilmiştir ve içinde akan nehir, binanın güzelliğine ve azametine güzellik ve azamet katar.

Abbasi kervansarayı Afganların kameri 1134 ve miladi 1722’de İsfahan kentine saldırıları sırasında ağır hasara uğradı, fakat daha sonra Gacarların İsfahan hükümdarı Zillul Sultan döneminde bina yeniden restore edilerek hükümetin süvari birliklerine tahsis edildi. Bu bina kameri 1302’ye kadar askeri bir alan olarak kullanıldı ve bu tarihte depoya dönüştürüldü. 1957 yılında ise İran’ın dönem yönetimi İsfahan kentinin yabancı turistlerin ilgi odağında olmasını gözeterek kervansarayı uluslararası hotele dönüştürmeye karar verdi.

Abbasi kervansarayını uluslararası hotele dönüştürmek için ilk planlar, İran’da kervansaraylar üzerinde araştırma yapan Fransız ünlü mimar Maxsim Siroux tarafından hazırlandı. Kervansarayın restorasyon çalışmasında dış cephenin asaletinin korunması ve kervansarayda bulunan hücrelerin ikamet için uygun odalara dönüştürülmesi gibi iki önemli hedef gözetildi.

Binanın restorasyonu için İran’ın asil desenleri kullanıldı. Binanın içi de İran’ın asil mimarisini ve sanatını yansıtacak şekilde restore edildi.

Kervansarayın iç dekorasyonu İsfahan’ın usta zanaatkarları tarafından gerçekleşti ve restorasyon çalışmaları 1966 yılında tamamlandı.

Bugün Abbasi kervansarayı 300 yıllık mazisi ve içinde barındırdığı tarihî eserleri ile dünyanın en eski hoteli ve en değerli müzesi olarak ün yapmış bulunuyor.

Abbasi kervansarayı uluslararası standartlara göre inşa edilen 231 oda, suit ve dairesi ile her yıl dünyanın dört bir yanından binlerce yerli ve yabancı turistleri ağırlıyor. Bu mekanda ayrıca uluslararası şahsiyetler ve siyasi üst düzey liderler ve heyetler de ağırlanır.

Abbasi kervansarayı eski ve yeni olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Yeni bölümde odalar modern tarzdadır ve İsfahan’ın ünlü el sanatları ile süslenmiştir. Eski bölümde ise Safevi ve Gacar dönemlerine ait mimari tarzında suitler, güzel mukarnes ve alçı işlemelerle konukları adeta o çağlara götürüyor.

Abbasi kervansarayının çeşitli restoranları ve salonları da vardır ki her biri, İsfahan kentinin ünlü bir eserinin adı ile adlandırılmış ve içindeki dekorasyon da adına uygun seçilmiştir. Bu salonlara Çehelsütun, Aligapu, Nakş-i Cihan ve Firuze salonlarını örnek vermek mümkün.

Abbasi kervansarayı büyük ve çok sayıda salonları ile her yıl çok sayıda uluslararası bilimsel, kültürel, siyasi ve iktisadi oturuma ve konferansa ev sahipliği yapıyor.

Kervansarayın geniş bahçesi ve içinde akan nehir, konuklara özel bir huzur kazandırır. Yine bu tarihî mekanın spor salonları ve restoranları ve açık alanları da cazibesine ayrı bir cazibe kazandırdığı belirtilmelidir. Kervansarayın bahçesinin kuzeyinde yer alan geleneksel çayevi ise dünyanın ilk geleneksel çayevi sayılır.

Abbasi kervansarayının güzel bölümlerinden biri, Zerrine salonu adıyla anılan yemek salonudur. Bu salonun duvarları baştan başa altın suyu ile kaplanmıştır ve içindeki alçı işlemeli firuze ve altın sarısı renkleriyle şöminesi de güzelliğine güzellik katmıştır. Salonun Safevi mimari tarzı ile süslemeleri de bu güzel mekanın cazisebini arttırmıştır. Salonda ve hotelin çeşitli bölümlerinde İsfahan’ın tarihî evlerinden getirilen eski kapılar da konukları hayran bırakan eserlerdir.

Abbasi kervansarayını İran sanatının somut tecellisi şeklinde de değerlendirebiliriz. Kervansarayda yer yer İranlı usta zanaatkarların güzel eserleri boy gösteriyor. Kervansarayın salonlarında yer alan enfes halılardan duvarları süsleyen motiflere kadar, her şey, Safevi döneminin sanat ve mimarisi ile ziyaretçileri ağırlıyor.

Sanat uzmanları bu hotelde yaklaşık 700 bin saat sanat çalışması gerçekleştiğini belirtiyor. Umarız siz de bir gün bu güzel kervansarayda veya şimdiki adıyla uluslararası hotelde ikamet eder ve neden bu binanın mimari tarzı bakımından dünyanın bir numaralı ve eşsiz hoteli dendiğine kendiniz karar verirsiniz.

Değerli dostlar İsfahan seyahatimizde, geçen bölümde çeşitli el sanatlarından söz ederken metal üzerine oyma sanatı olan kalemzeniden söz ettik. Şimdi ise İsfahan kentinde bir başka yaygın el sanatı olan kalemkari sanatından söz etmek istiyoruz. Bu sanatın adsız ustaları gayet alçak gönüllü bir şekilde ve parmaklarının yardımıyla kumaş üzerinde şaheserler yaratıyor.

Kalemkari sanatında kullanılan kumaş sade ve motifsiz keten ve sade bezden oluşur ve kalemkari ustası elindeki kalıplar ve mühürlerle üzerine motifler ve desenleri işler. Bu motiflerin ve desenler genellikle tasarımcıların kişisel zevklerine göre hazırlanır. Ama yine de kullanılan desenler İran halılarında kullanılan desenlere yakındır ve bu da İsfahan kalemkari sanatının dünyaca ün yapmasına katkı sağlamıştır.

Biraz önce de belirtildiği üzere, kumaş üzerine işlenecek motifler ve desenler önceden hazırlanan özel kalıplar ve mühürlerin yardımıyla işlenir.

Günümüzde asil kalemkari ustaları üzerinde kabarık motif ve desenlerin işlendiği ahşap kalıpları ve mühürleri kullanır. Bu kalıplar ve mühürler genellikle armut ağacından yapılır.

Kalemkari zanaatının temel erkanlarından birini kullanılan kalıpları ve mühürleri yapma işi oluşturur ve meslekleri ahşap üzerinde yontma olan usta kişilerce hazırlanır.

Kalemkari ürünleri olan kumaşlar elbiseden perdeye, masa örtüsünden sofraya ve yatak örtüsünden seccadeye kadar çeşitli alanlarda kullanılır.

Kalemkari kumaşları oldukça güzeldir ve sade olmakla beraber geçmişlerden miras kalan güzel bir sanatın ürünü sayılır. 015


Etiketler