Aralık 03, 2019 19:38 Europe/Istanbul

Bu bölümde Trump'ın git gide yalnızlaşarak azil soruşturmasına doğru sürüklenmesi ve kendisini eleştirenlere ağır yüklenmesini konu edineceğiz.

Amerika başkanı Donald Trump Beyaz Saray'a girer girmez her hafta Tweetleri, açıklamaları ve kararları ile yeni bir tartışmaya neden olmuştur. Onun karakteri, davranışları ve öngörülemez ahlak ve siyaset dışı tavırları Trump'ı her zaman manşetlere taşımıştır. Hali hazırda ise Trump iktidarı kötüye kullanmak ve bu yüzden de Kongre tarafından sorguya çekilmek yani hakkında gensoru ve azil soruşturması başlatılması ile yüz yüzedir.

Washington Post gazetesi bu husustaki analizinde şöyle yazıyor: " Amerika başkanı Donald Trump uzun süreden beri iktidar güç gösterisinde bulunmayı kendi asıl kaygısı edinmiş ve en tartışmalı başkanlık dönemine ayak basmıştır. Öyle ki her yandan zayıflamış ve onun aleyhinde azil soruşturmasının başlaması ile görevinden alınma tehlikesi ile baş başa kalmıştır. Hükümet makamları bile azil soruşturması ile ilgili araştırmalara katılarak açıkça onun isteklerine karşı gelmektedirler. Federal mahkemeler onun aleyhinde kararlar alıyorlar. Cumhuriyetçi yasa koyucular bile onu eleştirmeye başlamış. Trump muhafazakar medya organlarına olan kontrolünü bile kaybetmiştir. Anketler Amerikalıların günden güne ondan daha fazla memnuniyetsiz olduklarını ve onun azil soruşturmasını desteklediklerini gösteriyor. "

Amerikan Senatosunun çoğunluğunu elinde bulunduran Cumhuriyetçilerin lideri Mitch McConnell ise Washington Post gazetesindeki köşe yazısında şöyle diyor: "Amerikan askeri güçlerinin Suriye'den çıkarılması açık bir stratejik hata idi. Bu karar, Amerika'daki güvensizliği arttırıp Amerikan rakipleri ve düşmanlarını güçlendirerek Washington'un ortaklarını da zayıf konuma düşürmüştür. "

Alman haber ajanslarından biri ise bu husustaki bir yazıyı şöyle paylaşıyor: "McConnell'in sözleri diğer Cumhuriyetçilere göre daha ağır basıyor. McConnell Senato'nun çoğunluğunu elinde bulunduran Cumhuriyetçilerin lideri olarak partisinin en güçlü isimlerinden sayılır. "

Amerika'nın eski Almanya büyükelçisi John Kornblum  ise Almanya radyolarına verdiği demeçte Trump'ın yürütme gücünü dağınık niteleyerek çoğu Cumhuriyetçilerin artık Trump'a fazla saygı duymadıklarına vurgu yaptı. 

Barack Obama Başkanlığı dönemindeki Beyaz Saray baş danışmanı David Axelrod ise Trump hakkında şöyle diyor: "Perdeler aralandığında, Oez Şehrinin büyücüsünün bir cüce olduğu gözler önüne seriliyor. Dilinizdeki büyücü sözler güçlü olup ancak nereye adım basarsanız zayıf noktalar ortaya çıkarsa o zaman büyük bir tehlike söz konusudur." 

Axelrod " Trump ruhsal açıdan hep kendinden güçlü bir görüntü vermeye odaklanmıştır ancak görünen o ki onun bu zannettiği karizmanın hiç alıcısı yoktur. "

Donald Trump son zamanlarda seçim kampanyasında Dallas'ta yaptığı konuşmasında 20 bini aşkın insana hitaben şöyle söyledi: "Ekonomimiz filizlenmiş, insanlar gelişmektedir, ülke de filizlenme yoluna ayak basmış ve milletimiz her zamandan daha güçlüdür. Ancak Amerika ne denli gelişirse bu Demokratlar daha delirir, nefret ve öfkeden dolup taşar. Çıldırır. Onlar deli."

Trump'ın bu aşağılayıcı sözleri ve ekonomik gelişme açıklamaları Amerikan halkını ona doğru cezbetmeye yol açmamıştır. Şimdiye kadar ise Trump'ın en büyük avantajlarından biri de muhafazakar medyanın pozitif yayın yapması ve onu topyekun savunması idi. Ancak görünen o ki bu savunma duvarı da yavaş yavaş yıkılmaya başlamıştır. 

Trump son zamanlarda daha önce destekçisi sayılan Fox News kanalına bile kızmıştır. Bunun sebebi ise bu kanalın Trump aleyhinde olan bir anketi yayımlamasıdır. Fox News kanalı Amerikan halkının yüzde 51'inin Trump'ın azil soruşturmasından yana olduğunu yayımlamasının ardından Trump bir Tweet paylaşarak " Fox iyi günlerinden uzaklaşmıştır. " diyerek bu yüksek reytingli kanalı eleştirdi. 

Muhafazakar siteler arasındaki en güçlülerden sayılan drudgereport.com ise son haftalarda Trump aleyhinde yazılar yayımlamış ve hatta manşetler atmıştır. Bunların hepsi Trump'ın çok kırılgan bir durum yaşayarak seçim sezonuna ayak basması demektir. Tabii bu Trump'sız bir Amerika hayalleri kuranlar için âlâ bir haberdir. 

Pew Araştırma Merkezi'nin son anketleri ise Amerikan halkının yüzde 54'ünün Trump'ın Ukrayna Soruşturması ile ilgili soruşturulmasına olumlu baktığını gösteriyor. Bu sonuçlar ise Trump karşıtı olanların geçen Eylül ayına göre arttığını gösteriyor. 

Kongre'de Temmuz ayında Joe Biden ailesinin faaliyetleri konulu oturumda Trump ve Ukraynalı mevkidaşının telefon görüşmesi ile ilgili tanıklık yapan  Amerika'nın geçici Ukrayna büyükelçisi William Tiller ise Trump'a tam karşı görüşü çerçevesine şöyle bir açıklamada bulundu: "Trump, Amerika'nın Ukrayna'ya yapacağı askeri yardımı ve ayrıca Ukrayna Cumhurbaşkanı ile görüşmeyi bu ülkenin hükümetinin Demokratlar ve Joe Biden'in ailesi ile bağlantılı şirket hakkında soruşturmaların başlatılmasına bağlı bilmiştir. "

Bu tanıklık ve diğer açıklamalar ise Demokratların daha ciddi bir şekilde Trump'ın azil soruşturmasında ısrarına neden olmuştur. Amerikan kamuoyu ise eskiye göre daha ciddi bir şekilde Trump'ın iktidarı kötüye kullanmasının araştırılmasını talep etmektedir. 

Amerika temsilciler meclisi başkanı Nancy Pelosi, Trump'ın azil soruşturulmasının gereği hakkında bazı kanıtlar ve deliller içeren rapor yayımlayıp Cumhuriyetçilerden de daha katı bir şekilde bu yönde adım atmalarını istedi. Bu raporda özet olarak Trump'ın Ukrayna cumhurbaşkanı ile yaptığı telefon görüşmesinin ana hatlarından söz edilmiştir. Gün geçtikçe, Amerikan seçimleri ciddileştikçe Trump daha da yalnızlaşıp tanınan Cumhuriyetçi isimlerden uzaklaşmaktadır. Böylece tanınan Cumhuriyetçi isimler bile Trump ile mesafelerini koruyarak onun kötü performansından etkilenmemeye çalışıyorlar. 

Bu noktaya Trump'ın kendisi bile itiraf etmiştir. 

Donald Trump son günlerde onu sert dille eleştiren Senato meclisinin Cumhuriyetçi temsilcisi ve 2012 Amerikan başkanlık adayı Mitt Romney'yi bile eleştirerek şöyle demiştir: "Demokratlar bir ve beraber olup Romney gibi birine sahip değiller. "

İster Demokratlar ister Trump'ın kendi partisi, Cumhuriyetçilerden gelen eleştirilere karşılık olarak Trump da anormal ve ahlak dışı dili ile bu eleştirilere tepki göstermeye çalışmıştır. 

Bu çerçevede Trump paylaştığı Tweet'le Hillary Clinton'u bir dolandırıcı ve hilekar niteleyerek şöyle bir açıklamada bulundu:"Yozlaşmış Hillary Clinton, çevre dostu sayın Jale Justin'i ve Yeşil Parti adayını Rusya'nın taşınmazı olarak adlandırdı. "

Trump kongre liderleri ile ortak oturumunda da çok sert bir dille Nancy Pelosi'nin Amerikan askeri güçlerini Suriye'den geri çekme kararına dair eleştirilerine tepki göstererek kimi liderlerin bu oturumu terk etmesine yol açtı. Trump bununla da yetinmeyip bir diğer Tweet'inde şöyle yazdı: "Nancy Pelosi'nin acil yardıma ihtiyacı vardır!  Pelosi, ya kafasında bir sorun var ya da ülkemizi sevmiyor. Bugün Beyaz Saray oturumunda tamamen kendini kaybetti. Bunu görmek üzücü idi. Onun için dua edin, o ciddi derecede hastadır! "

Mevcut yılın başında da Trump ve Pelosi Beyaz Saray'da düzenlenen bir başka toplantıda da bir birine girmiş ve sözlü tartışma yaşamıştı. Bu toplantıda da Demokratlar terk etmeyi tercih etmişlerdi. 

Pelosi o dönemde ise Trump'ı Rusya'nın seçimlere karışması hususunda gerçekleri gizlemekle itham etmişti. 

Temsilciler meclisi Demokratlar lideri Pelosi Trump ailesinin Amerika'ya hizmet vermek istedikleri takdirde en iyisi kendi dengesiz davranışlarından sakınmaları gerektiğini söylemişti. 

Trump da bu iddiaya cevaben Pelosi'yi deli ve işe yaramaz niteleyip onun ruhsal sorun yaşadığını söylemişti. 

İşte bu sözler, süper güç olduğunu iddia eden, dünyadaki hegemonyasını korumak için her türlü ahlak ve insanlık dışı ilkeye baş vuran bir ülkenin liderlerinin sözleridir. İşte Donald Trump'ın iş başına gelmesinin sonuçlarından biri de Amerika yönetimindeki karanlıkların ve çirkinliklerin açıkça gün yüzüne çıkmasıdır.

Etiketler