Mayıs 05, 2020 06:23 Europe/Istanbul

Bu bölümde Amerika başkanı Donald Trump'ın İranlı büyük komutan Korgeneral Kasım Süleymani'ye suikast talimatının farklı boyutlarını ele almaya çalışacağız.

Amerika başkanı Donald Trump Beyaz Saray'a girdiğinden beri her hafta Tweetleri, açıklamaları ve kararları ile tartışmalara yol açmıştır. Trump'ın siyasi ve etik dışı öngörülemez davranışları ve söylemleri onu hep haberlerin manşetine taşımıştır. Bu kez ise Trump bölgede terörizm ile mücadelede öncü olan isimlere suikast talimatını verdi. Trump  IŞİD gibi tekfirci terör örgütleri ile mücadeledeki tanınmış komutanlardan  İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Ordusu komutanı Korgeneral Süleymani'ye suikast düzenlenmesi talimatını vererek öyle bir cinayet işledi ki Trump'tan önceki başkanlar onun sonuçlarını bile düşünmeye cesaretleri yoktu. 

Amerika eski başkanı Barack Obama  Irak eski başbakanı Hayder El İbadi ile 2014 yılındaki görüşmesinde Korgeneral Kasım Süleymani ile ilgili şöyle demişti: " Benim düşmanım olsa da ancak ona özel bir saygım var. "

Amerika eski dışişleri bakanı John Kerry ise İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif ile görüşmesinde " Bir kez bile olsun Kasım Süleymani'yi yakından görmek istiyorum." diye konuşmuştu. 

Amerika eski Afganistan büyükelçisi Zelmay Halilzad ise Korgeneral Süleymani ile ilgili şöyle bir açıklamada bulundu: "Amerikan makamları Süleymani'yi savaş çıkarmakla suçlaması kadar onun hedeflerine varmak için barışı da inşa etmeye çalıştığını biliyoruz. "

İşte bu açıklamalar İran'ın büyük komutanı Korgeneral Kasım Süleymani'nin Amerika hükümeti tarafından da iyi tanındığını gösteriyor. Ancak Donald Trump şehit Kasım Süleymani'nin ismini terörist listesine alarak onu Irak Haşdi Şabi başkan vekili Ebu Mehdi Mühendis ile beraber Bağdat hava limanından çıkarken İHA saldırıları ile füzelerle şehit düşürdü. Bu cinayet aslında General Süleymani'nin Irak başbakanının resmi daveti ile Bağdat'a gittiği bir sırada gerçekleşti. İranlıların sevilen generalinin şehit edilmesi İran halkının Trump ve emperyalist Amerika devletine yönelik derin öfkesine neden oldu. General Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis ve yarenlerinin İran ve Irak'taki yas ve cenaze törenleri de bu öfkenin açık bir örneği idi. Milyonlarca insan Irak ve İran'da geçmişte görülmemiş bir törende kelimeler ile anlatılamayan keder ve hüzün ile Kahrolsun Amerika sloganları atıp Trump resimlerini  ateşe verdi. 

Trump'ın Kasım Süleymani'ye yönelik suikast talimatı sadece İran ve Irak  halkının öfkesine ve kızgınlığına değil tüm direniş ekseni ülkelerinde buna yol açtı. Amerika'nın içinde de Trump büyük bir eleştiri dalgası ile karşı karşıya kaldı. Amerika eski başkan yardımcısı ve de 2020 Amerikan başkanlık seçimleri demokrat parti aday adayı Joe Biden ise Trump'ı bu suikast talimatı ile bir dinamiti yakıp barut deposuna atmakla suçladı. 

Massachusetts eyaleti senatörü ve Demokratların bir diğer başkanlık adayı Elizabeth Warren da bu girişimin  Batı Asya''da yeni bir çatışmaya ve daha fazla zayiata neden olacağını bildirdi. 

Vermont eyaleti senatörü Demokratların bir başka başkanlık adayı Bernie Sanders de Trump'ın suikast talimatını " gerilimlerin şiddetlenmesi" girişimi olarak değerlendirerek  bu suikast girişiminin Amerika'yı potansiyel bir savaş yoluna soktuğunu söyledi.  

Amerika'nın eski Bulgaristan büyükelçisi James W. Pardew ise Hale sitesindeki köşe yazısında " Kuşkusuz İran ölümcül bir güç ile Amerika'nın bu suikast girişimine yanıt verecektir. Bu da Amerika'nın İran  ile savaşa girdiği anlamına gelir. İster Beyaz Saray bunu itiraf etsin ister etmesin. "

Bu eski Amerika ordusu istihbarat memuru  Trump'ın bu savaşta kırılgan taraftan girdiğine değinerek sözlerine şunları da ekledi: "Amerika güçlü ve kararlı bir düşman ile savaşmak istiyor. Bu da Amerika'nın tüm dünyadaki çıkarlarına beklenmedik durumları dayatabilir. Amerika yavaş yavaş değil beline dek Batı Asya bataklığına saplanmış ve boğulmaktadır. 

Amerika eski Bulgaristan büyükelçisi Pardew Trump'ın Batı Asya'daki girişimlerini analizinde şöyle yazdı: "Trump'ın Batı Asya'daki stratejisi ilk baştan da safça ve işlevsiz bir strateji idi. "

Aslında Amerika'da siyasi ve akademik şahsiyetlerin İranlı büyük general Kasım Süleymani'ye yönelik suikast girişimini eleştirmelerinin yanı sıra Hollywood'un tanınmış isimleri de medyatik düzeyde Trump'a ağır eleştiriler yönelttiler. 

Amerika sinemasının tanınmış aktörü ve yönetmeni Morgan Freeman  Twitter'daki şahsi sayfasında Trump'ı terörist, çocuk tacizcisi, ırkçı, dolandırıcı, ödlek, yalancı, sahtekar ve cinayetkar olarak adlandırdı. Freeman " Donald Trump benim başkanım değil " açıklamasında da bulundu. Freeman ayrıca Trump'ın İran'ı tehdit ederek Amerika ve dünyaya yeni bir savaşı dayatmak istediğini bildirdi. Morgan Freeman ayrıca Trump'ın İran'ın kültürel mekanlarını hedef alması konusundaki iddiasını da eleştirerek böyle bir şeyin savaş suçu olduğunu duyurdu. Bu tanınmış Amerikan oyuncusu ayrıca Trump'ın başkanlık döneminin devam etmesinin de Amerika halkının güvenliği için büyük bir tehdit olduğunu söyledi. 

Trump milyonlarca İranlının Amerika'dan intikam alınması haykırışlarını duyduktan sonra Amerika'nın çıkarlarına yönelik her türlü saldırının yapılması halinde İran'ın 52 tarihi ve kültürel noktasını hedef alacağı tehdidinde bulundu. 

Trump'ın bu açıklamaları ise ona yönelik eleştirileri de arttırdı. Çünkü uluslararası anlaşmalara göre kültürel merkezlere saldırı savaş suçudur. Eleştiriler o kadar büyüktü ki Trump hükümeti makamları Amerika başkanının sözlerini düzeltmeye çalıştılar. 

IŞİD terör örgütü Irak ve Suriye şehirlerini ardı sıra ele geçirdiği işgal ettiği bir sırada da bu terör örgütü mensupları organize bir şekilde tarihi ve dini mekanlara saldırıp çekiçleri ve balyozları ile bu iki Arap ülkenin tarihini yok etmeye çalışmışlardı.  Şimdi de IŞİD yeniden ortaya çıkmıştır. Bu kez sakal, kirli saçlar, kirli giysiler ile değil kravatlı, takım elbiseli, tıraşlı ve sarışın saçlarla. 

Trump ne kadar uygar insanları oynasa da ancak Amerika başkanı kisvesinde bir IŞİD'lidir. Ne IŞİD'liler  ne de Trump medeniyet ve tarihin ne olduğunu bilmiyor. Dünya halkı da hala Buda heykelinin Taliban tarafından patlatıldığını unutmamıştır. Dogmatik ve bağnaz insanların tarihin kalbine saldırıları unutulmamıştır. Trump'ın biraz da tarih okumasında fayda vardı. 

İnsanlık kültürü ve tarihini yok etmeye azimli olanlar aslında  mezardan başka yatacakları yer yoktur. Ebu Bekir El Bağdadi bunun açık ve son örneğidir. O da tarihin yok edilmesinde azimli idi. Ancak o gitti ve Şam ve Suriye'nin yarı yıkık medeniyeti hala ayaktadır. Bağdadi ise balıkların yemi oldu. Trump danışmanları ve Amerika halkı, kütüphanelere baş vurup başkanlarına tarih kitaplarını hediye etmeleri gerekiyor. Trump İran'ın nerede olduğunu, hangi konumda yer aldığını bilmek için tarihi bilgiye ihtiyacı vardır. Trump  hangi millet ile ilgili konuştuğunu anlamak için bunu yapmalıdır. 

Amerikalı yazar ve aktör Misha Collins ise Trump'ın İran'ın kültürel ve tarihi mekanlarını hedef alma hususundaki Tweet'ine tepki olarak şöyle bir mesaj yayımladı: "Biz Amerikan halkı İran halkı ve kültürünün dünyanın hazinelerinden olduğunu biliyoruz. Biz başkanımız gibi değiliz." 

Çin'in Tahran büyükelçisi Çang Hua ise İran'ın tarihi ve kültürel mekanlarından fotoğraflar paylaşarak şöyle bir mesaj yayımlamıştı: " İran'ın kültürel mirası tüm insanlığa aittir. " 

Değerli dinleyiciler bu haftaki programımızı tanınmış Amerikan aktör Robert De Niro'nun sözleri ile noktalamak istiyoruz. Robert De Niro sosyal medyadaki sayfasında şöyle bir mesaj yayımladı: " Başkanımız İran ile yeni bir savaş peşindedir. Çünkü müzakere yapmak kabiliyetine sahip değildir. Trump zayıftır. Bence onun İran'a saldırmaktan hedefi gelecek seçimleri kazanmak içindir. Trump tekrar başkan olmak için bunun tek çare olduğunu düşünüyor. "

İşte Korgeneral Kasım Süleymani şehadetinin bu yansımaları Trump'ın kaybeden bir başkan olduğunu ve Amerikan güçlerinin zannedilenden daha erken Batı Asya bölgesini terk etmek zorunda kalacağını göstermektedir. Şehit Süleymani'ye düzenlenen suikast ve büyük komutanın şehadeti Batı Asya bölgesinde yeni bir dönemin başlangıcıdır. 

Etiketler