Nisan 04, 2020 20:43 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde Rus yazarlar ve düşünürlerden Leo Tolstoy'un İslam'a ve İslam Peygamberi'ne olan bakışını ele alacağız.

Hz. Muhammed saa her gören insanı kendine çeken hidayet nurudur. Bu hidayet nuru insanlık yolunda adım atan insanları nihai hedefe götüren, zamanın geçişi ve yolunda devamı ile sönmeyen insanların kalbinde yer eden nurdur. Hz. Muhammed saa herkesi hakkında yazmaya ve konuşmaya yönlendirmektedir. Bu yüzdendir ki Peygamber Efendimiz'e inanmayan birileri bile onu öğretmen, uzlaşmacı, lider, kahraman ve özet olarak tam bir insan olarak tanımlamaktadırlar.

Batı'nın bilimsel gururlanma çağı olarak adlandırılan 19'uncu yüzyılda çoğu Batılı düşünürlerin tüm insanlığın sorunlarını tecrübeye dayalı bilimler aracılığı ile çözmeye çalıştıklarını söyledik. Bu yolda ise Batılılar o kadar ilerlediler ki felsefe, kıyamet bilimi ve yaratılışı bile beşeri bilimler ile araştırmaya başladılar. 

Yirminci yüzyılda siyasi ve toplumsal koşullar  Batılı bilim adamlarını dinlere özellikle de İslam'a yönelik yeni bir yaklaşım  içerisine yönlendirdi. Bu yönde yeni değerlendirmeler yapıldı. Bu değerlendirmeler kah bilimsel araştırma ilkesi ve gerçekçiliği kah da emperyalizm istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda yapıldı. 

Ünlü Rus yazar ve edebiyatçı Leo Tolstoy İslam Peygamberi hakkında tarafsız ve isabetli araştırmalar yapan, onun manevi şahsiyetine vurulan Batılı isimlerden biridir. Tolstoy, Muhammed isimli kitabında şöyle yazıyor: "Kuşkusuz Muhammed dünyanın en büyük müslihlerinden biridir. Hem de insanlık topluluğuna büyük hizmetler veren bir müslih. Muhammed kan döken vahşi bir milleti kötü huylar ve tiksindirici adetler şeytanının ellerinden kurtaran, onlara gelişme yolunu gösteren bir uzlaşmacıdır. Sıradan bir insan bunu yapamaz. Yaparsa da sonuca ulaşamaz. Bu yüzden İslam Peygamberi saa takdire ve saygıya değer biridir. İslam şeriatı akıl ve hikmet ile bağından dolayı gelecekte dünyayı kapsayacaktır. "

Savaş ve Barış adlı şaheserin yaratıcısı Leo Tolstoy İslam Peygamberi'ne saa yönelik duyduğu özel saygısı ile bu eserinde Peygamber Efendimiz'den bir hadisi belirginleştirerek şöyle yazıyor: " Peygamber'den imanın en yüksek derecesi ne diye sordular. Peygamber şöyle cevapladı: Sana nasıl davranılmasını istiyorsan diğerlerine de öyle davran, kendine beğendiğini diğerlerine de beğen" 

Leo Tolstoy yakınları ve arkadaşları ile her daim İslam ve Allah Resulü'nün eşsiz karakteri ile ilgili konuşurdu. Tolstoy'un İslam'ı en yüce din olarak kabul etmesi ve Müslüman olmasının ilk adımı ise onun Peygamber Efendimiz'i tanıması oldu. Tolstoy şöyle  yazıyor: "Muhammed bir peygamber olarak her zaman ve her yerde Mesih'ten daha büyük oldu. Muhammed insanı gevşetmeyip onu ve hatta kendini Allah katında görmedi. Müslümanların Allah'tan gayrı ilahları yoktur. Muhammed onların peygamberidir. Bu toplumda sır ve muamma diye bir şey yok. "

Tolstoy'dan hangisi daha üstün? Hristiyanlık mı İslam mı diye sorduklarında o şöyle cevaplıyor: "Benim için Muhammed'e bağlı olmak, Haç'a tapmaktan daha üstündür. Bu kıyaslamada ben İslam'ı seçerim. İnsanlar seçim hakkına sahip olsalardı Hristiyan dinine bağlı herkes kuşkusuz tereddütsüz Allah'ın tek olduğunu ve Peygabmerini kabul ederdi. "

 

Tolstoy'un Allah Resulüne hayranlığı " Muhammed saa'in Hadisleri " isimli küçük kitapta görülmektedir. Tolstoy bu kitapta Peygamber Efendimiz'in sözlerini toplamış ve Muhammed'in Sözleri adı ile yayımlamıştır. 

Profesör Telman Hurşudoğlu Aliyev bu kitap hakkında şöyle diyor: " Tolstoy bu eseri ile Rus okuru İslam Peygamberi'nin hadisleri ile tanıştırmıştır. Bu eserin, okuru İslami ahlak, terbiye ve dini düşünceler ile tanıştırdığı söylenebilir. Burada Muhammed saa'in karakteri, sonsuz ilahi düşünceye ilaveten Tolstoy'un hakikati arayan müminliğe dayalı yazısı bu yazının etkisini kat kat daha da arttırmıştır. " Tolstoy'un İslam Peygamberi ile ilgili yazıları ve topladıkları, onun İslam'a ve İslam Peygamberi'ne olan sevgisi ve hürmetinin göstergesidir. Tolstoy açısından Hz. Muhammed saa'in insanseverliği, Allah severliği, hoş görüsü, iyi huyluluğu, adaleti, doğruluğu ve sadakati ve uluslararası toplumun arayışında olduğu tüm iyilikler ve iyi özelliklere dair sözleri  insan olarak kendilerini görenlerin hepsini etkilemektedir. Ona göre bu sözler derin düşüncelerden kaynaklanan her kişiyi ve her düşünceyi etkilemek için yeterli olan sözlerdir. 

Tolstoy da bu sözlerin etkisi altında kalıp bu kadar azamet karşısında boyun eğdi. Tolstoy iman ve umudu Peygamber'in bu sözlerinde bulduğunu ve bu ruha dayanarak kendini güçlendirdiğini ve bu ruhu yansıtmaya çalıştığını belirtmiştir. 

Adalet yanlısı olmak, Leo Tolstoy'u da ruhen ve fikren derin bir şekilde etkileyen Hz. Muhammed saa'in sözlerindeki temel hususlardandır. Tolstoy toplumsal adalet yanlılığını güçlendirmek ve buna çağırmak için Peygamber Efendimizin hadislerini naklederek şöyle yazıyor: "Allah Peygamberi şöyle buyurmuştu: " İster zalim ister mazlum olsun kardeşlerinize yardım edin. "  Ey Resulallah " mazlum olsa tamam ama zalim olsa nasıl ona yardım edelim ki?" diye sordular.  Peygamber şöyle buyurdu: "Onu zulüm yapmaktan sakındırırsanız ona yardım etmişsiniz demektir. "

İslam Peygamberi'nin insanları muhabbete, şefkate ve hayırseverliğe, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye davet etmesi Tolstoy'un da dikkatinden kaçmamıştır. Öyle ki Tolstoy da paranın sultasına karşı mücadele etme adına kendi servetini paylaşıp mülkiyet ve zulüm arasında bağın olmasını düşünüyordu. Tolstoy bu ilişki ve bağı, Kıyamet isimli romanında iyi bir şekilde yansıtmıştır. 

Tolstoy'un mektuplarından biri ise Müslüman olan çocuğu ile ilgili Tostoy'a danışan bir annenin mektubudur. Yelena adlı kadın çocuğunu İslam'dan uzak tutmak için yardım istemek amacı ile Tolstoy'a şöyle yazıyor: "İki oğlumdan biri öğrenci diğeri subaydır. Onlar Hristiyanlar, ancak dinlerini bırakıp İslam'a yönelerek Müslümanlara yardım etmeyi düşünüyorlar. ... Ben ne yapabilirim? " Tolstoy hayret verici bir cevap vererek çocukların İslam'a yönelmesini överken bu konuda ilgi çekici sözler ifade eder. O şöyle yazıyor: "

Bayan Yelena, 

İnsan mahlukların en yücesi olarak içindeki müthiş yetenekleri ile, hayat yolunu ve yöntemini seçmeye hakkı vardır. Buna saygı duyulmalıdır. Bu doğrultuda semavi dinler de insanı ve şerefini savunmak adına birleşmiş onun sapkınlıklarına karşı durmuşlardır. Dinler, ortak manevi ve ahlaki ilkeleri ile insanların ahlaki ve değerler açısından kılavuzluğu ve hidayeti için değerli kaynaklar içermektedirler. Buna rağmen hangi din daha kapsamlı ve sapkınlıklardan korunabilmiştir acaba? " 

Tolstoy bu mektubunda da İslam'ı överek bu dinin insanı yücelteceğini ve doğru yaşam tarzını ona göstereceğini düşünüyor. 

Tolstoy mektubunun devamında şöyle yazıyor: "Sizin çocuklarınızın bu semavi düşüncenin yolunda hizmet vermelerine canı gönülden katılıyorum onları kutluyorum. Size bu kelimeleri yazan kişi de bir Hristiyan'dır. Yıllarca Hristiyanlık öğretilerine alışsam da ancak İslam dini ve Muhammed'in öğretilerinin tüm özellikleri ile görünüşte de belli olduğu gibi Hristiyanlıktakilere göre daha mükemmel ve daha değerli olduğunu söylemem gerekiyor. İslam'ın görünüşte kalan özellikleri bile Hristiyanlıkla kıyaslanamaz. Her insan için İslam ve Hristiyanlık arasından birini seçmesi imkanı doğsaydı ve Allah'a ona göre tapma yöntemi belirlenseydi ilk önce sadece tek bir Allah'tan söz edilmesi ve çok tanrılığın tamamen yanlış olduğu anlaşılırdı. Ancak İslam'da böyle bir düşünce hakimdir. Tek Allah'a tapılıyor. Sırf bundan dolayı İslam'ın Hristiyanlıktan üstün olduğu söylenebilir. Tabii sağ duyulu ve yeterli düzeyde zekaya sahip olan her insan da bu seçimde muhakkak İslam'ı seçer, başka bir dini değil.  İslam dininin şahsiyetlerinin başında ise Hz. Muhammed gelir. Muhammed'in sunduğu öğretilerde tüm kutsal dinlerin öğretileri görülmektedir. Bu öğretiler Hristiyanlıktaki öğretiler ile büyük oranda yakınlık arzetmektedir. Çünkü ilahi dinlerin temeli Allah'tır. Dinlerin öğretileri de insanları Allah'a iman etme yönünde teşvik etme doğrultusundadır. Bu yüzden bu görevi ve misyonu daha iyi yerine getiren  İslam dinidir. "