Başarılı Aile Kriterleri-5
Bu bölümde başarılı ailelerde özel alan, haysiyet ve itibara verilen önemi ele alacağız.
Güvenlik ve huzur alanı olan aile ocağı, güven verici ve huzur oluşturucu bileşenlere ihtiyaç duymaktadır. Bu da karı ve kocanın ailenin asıl koruyucuları ve yöneticileri olarak aile fertleri ve bir birleri için fiziksel ve ruhsal güvenlik ve huzur duygusunu sağlamaları demektir.
Eşler başarılı bir ailede bir kuşun iki kanadı gibi tamamlayıcıdırlar. Onlar bir birlerine sevgi besleyip, aralarında güven ve psikolojik güven duygusunu oluşturarak ilişkilerinin temellerini sağlamlaştırmaktadırlar. Başarılı bir çift bir birlerinin ayıplarını ve kusurlarını diğerlerinin karşısında belli etmeyip bir birlerinin haysiyetini korurlar. Eşler iyi sözler ve yapıcı davranışları ile ilişkilerini en iyi şekilde yönetip eşlerinin incitici özelliklerini ona hatırlatmaya çalışarak bu kusurların düzeltilmesinde ona yardımcı olmaya çalışmalıdır. İşte ayıpları gizlemek ve haysiyeti korumak başarılı bir ailenin olumlu özelliklerindendir.
haysiyet demek bir kişinin itibarı, onuru, namusu ve şerefi demektir. Ancak bu kelime Allahu Teala'nın insana bahşettiği şahsiyet ve birçok varlığa karşı üstünlük verdiği kişilik demektir. Kuran-ı Kerim'deki İsra suresinin 70'inci ayetinde bu konuya şöyle işaret edilmiştir: " وَلَقَدْ کَرَّمْنَا بَنِی آدَمَ....
" Andolsun biz insanoğluna şan, şeref ve nimetler verdik...."
İmam Sadık as ise bu hususta şöyle buyurmaktadırlar: " Müminin hürmeti, kabenin hürmetinden daha üstündür. "
Her kişi için, onun insani kerameti ve şerefi en önemli zenginlik ve varlıktır. Bu yüzden herkes haysiyeti ve onuru için canını ve malını bile vermeye hazırdır. Kimse mal elde etmek için haysiyeti ve şerefinden odun vermez ta ki insani fıtratından uzaklaşıncaya kadar. İnsan fıtratından uzaklaşırsa o zaman her türlü onur kırıcı eylemde de bulunur.
İmam Ali as şeref ve onur hususunda şöyle buyurmuşlardır:" kim ki onuru ve haysiyetinin korunması için mali ve dünya olaylarından vazgeçerse, bu onun asaleti ve büyüklüğünün göstergesidir. "
İmam Ali as kişilere kendileri ve diğerlerinin onurları ve haysiyetlerinin değerini bilmeleri ve kimsenin onurunu sarsacak eylemde bulunulmaması böyle bir durumun kişinin ilk olarak karakterini kaybetmesine daha sonra da her şeyini kaybetmesine yol açacağı konusunda uyarıda bulunmuştur.
Güvenlik ve huzur mekanı olan aile ocağı güven ve huzur yaratıcı tüm bileşenlere ihtiyaç duymaktadır. Bu da eşlerin, ailenin asıl koruyucuları olarak fiziksel ve ruhsal güven ve huzur duygusunu hem kendileri hem aile bireyleri için sağlamaları demektir. İranlı psikolog bu hususta şöyle diyor: " Aileyi oluşturmaktan daha önemlisi de, sağlam, sağlıklı, pak, duygu zengini ailenin kurulması ve şefkatli, sempatik ve yüreğe yakın eşlerin aile olmasıdır.
Kimi zaman karı veya koca eşlerinin kötü huyları ve davranışlarından bezip büyük bir hata yaparlar. Onlar yakınlarına sığınarak eşlerinin kötülüklerini anlatarak dertlerini paylaşarak huzura kavuşmaya çalışırlar. Onlar bu yolla biraz olsun huzura kavuşabilirler ancak eşlerinin onurunu sarsarak onu diğerlerinin gözünde küçük ve hor düşürüp kimi zaman da ailelerinin şan ve konumunu da aşağıya çekerler. Buna karşın eşlerin bir birlerinin onuru meselesine dikkat etmeleri ailevi kerametin de korunmasına yol açıp tüm aile bireylerinin değerini arttırır. İslam dini ise kişilerin hürmeti ve onurunun korunmasının önemi hususunda eşlerin seçiminde erkeklere, takvalı, asil, iyi huylu eşleri seçmelerini tavsiye etmiştir.
Kimi aileler başarıya ve saadete ulaşmak için daha fazla zorluklara katlanmak zorunda kalırlar. Onlar bir birlerinin kötü sıfatları ve huylarını en iyi şekilde ıslah edip ardından saadet ve mutluluk kapılarını aralarlar. Onlar zor bir yolu kat edip birçok zorluğa katlanırlar. Örneğin eşlerin ağzı bozuk ve küfürbaz olduğu bir ailede hayatta zor günler daha fazla yaşanır. Gerçekte ailenin saadetinin afetlerinden biri de ağzı bozukluktur. Dil, insanların en önemli ilişki kurma aracıdır. Dil, saygısızca ifadelerde bulunan organa dönüşürse o zaman sonucu da fitne, büyük günahlar, yıkıcı sapkınlıklar ve aileyi yok eden olaylar olacaktır. Bu yüzdendir ki İslami rivayetlerde de dile mukayyet olunmasına ve sükuta vurgu yapılmıştır. Çünkü sükut ve az konuşmak da dili kontrol etme mekanizmalarındandır.
Çoğu zaman, maalesef eşlerin sözlü tartışmaları küfürler ve ağır laflar ile noktalanır. Aslında aşağılanmış veya sözlü saldırıya uğramış şahıs karşı tarafın bu davranışından dolayı ona karşı kin güder ve böylece eşinden nefret eder. Saygısızlık ve küfürbazlık eşlerin arasındaki merhamet ve sevgi duygusunu zedeleyip saygısızlıkta bulunan kişinin de haysiyetini sarsar.
İmam Ali as ise bu hususta şöyle buyurmaktadır: " Küfür etmek ve yalandan uzak dur çünkü bu ikisi, söyleyenini de küçük ve hor düşürür. "
Ailede kimi zaman kötü huylu ve bozuk ağızlı eşi tahammül etmek imkansız hale gelir. Ancak aile danışmanları eşlerin kötü özelliklerinin de tedavi edilebileceğini düzeltilebileceğini düşünüyorlar. Bu çerçevede ağzı bozukluğun da çözüm yolu vardır. Aile uzmanları huysuz, ağzı bozuk, ayıp arayan, kıymet bilmez ve benzeri bir eşe davranmak için belli becerilere ihtiyaç duyulduğunu ve eşlerin özellikle kötü sözler dinlememe hakkına sahip olmalarını savunuyorlar.
İranlı üniversite hocası, aile uzmanlarından Dr. Nilçizade bu hususta şöyle düşünüyor: "Eşlerin riayet etmesi gereken haklardan biri de ağzı bozukluk ve kötü sözler etmekten uzak durmalarıdır.Çünkü ağzı bozukluk ve saygısızlıklar karı ve koca arasındaki şefkat ve sevgi duygusuna halel getirerek belki de şefkatin köklerini tamamen kurutur."
Bu İran'lı uzman, başarılı bir karı ve akıllı bir kocanın, eşinin anormallikleri karşısında ilk başta öfkesini ve üzüntüsünü yatıştıran ve bundan bıkmayan biri olduğunu düşünüyor. İran'lı uzman şöyle diyor: "Kimi zaman eşler "o kadar beni rahatsız etmiş ve incitmiş ki artık iyiliklerini görmek istemiyorum. " söyleme aşamasına gelirler. İşte bu dediğim öfkenin kontrol edilmediği husustur. Aslında bu öfke, eşe karşı kötü laflar etme ve onu haysiyetsizleştirmeye yol açar. Ortak yaşamın zehri ve tehlikeli hususu da budur. Karşı tarafın iyiliklerinin unutulması en büyük tehlikedir. "
Eşlerden biri ağzı bozuk ve küfürbaz olması halinde aile danışmanları eşinin ona bu özelliğini değiştirmek için yardımcı olması gerektiğini düşünüyorlar. Bu çerçevede, gereken beceriler kazanılmalı ve kademeli olarak iyi sözlü insana dönüştürme çalışmaları başlatılmalıdır. Danışmanların bu konudaki tavsiyelerinden biri de eşlerin iyi özelliklerinin hatırlatılmasıdır. Danışmanlar, bozuk ağızlı eşinize olumlu ve beğenilen özelliklerini hatırlatmanızı, en ufak ve önemsiz iyilikleri bile ona hatırlatmanızı tavsiye ediyorlar.
Dr. Nilçizade bu hususta şöyle bir hatırlatmada bulunmaktadır: " Eşinize iyiliklerini ve olumlu yanlarını hatırlatarak onun, erdem ve gelişme yoluna katılmasına yardımcı olup beğenilmeyen kötü özelliklerini bırakmasında onu teşvik edin. Ağzı bozuk bir eş, eşinin onun olumlu özelliklerini gördüğünü anlayınca yavaş yavaş küfürbazlığı da azalır ve tedricen iyi sözler etmeye başlar. Tabii bu yolda büyük bir sabır ve toleransa da ihtiyaç vardır.
Maalesef küfürbaz bir eş, çocukları da olumsuz yönde etkiler. Çocuklar da duydukları ve görüklerini model olarak seçmelerinden dolayı bu husus daha da belirgin hal alır. Çocuk anne ve babasının sözde bir birlerine şefkatli ve duygusal davrandıklarını görünce, onların onurlarını ayakları altına almadığını, bir birlerine saygı duyduğunu görünce onlardan bu özellikleri öğrenmeye çalışır. Çocuklar bunun tam karşı noktasında da küfürbazlık ve ağzı bozukluğu da erken öğrenirler. O zaman her şeyden önce kendimizi ıslah etmeye çalışalım.
Evet dostlar, saadet, evvela kendi ahlaklarını düzelten, kendi kusurları ve yanlışlarını gören ve davranışlarını ıslah eden bireylerin bulunduğu ailenin evindedir. Böyle bir ailede herkes yumuşak bir şekilde, saygısızlıkta bulunmadan kötü söz etmeden aile bireylerinin kötü davranışlarını da ona hatırlatır ve bu özelliğin düzeltilmesi için fırsat yaratır.