Nisan 26, 2016 09:28 Europe/Istanbul

Geçen bölümlerde esas konumuza geçmeden önce İran’ın coğrafyasından ve kültürel etki alanından söz ettik ve İran’ın kültürel nüfuz alanının İslam’ı benimsedikten sonra genişlediğini beyan ettik.

Geçen bölümlerde ayrıca eski çağlarda Fars dilinin yaygınlaşmasından da söz ettik. Şimdi ve daha ileriki bir kaç bölümde Fars dinini dünyada nasıl yayıldığını ve nüfuz alanı nerelere kadar uzandığından söz edeceğiz. Dil, her kültürün yapıcı, önemli ve belirleyici unsurlarından biridir. Dil, bir kültürün kuşaktan kuşağa aktarılmasında en önemli etken ve araç olduğundan, aktardığı kültürün sürekliliğin sağlanması ve işlevinde de önemli rol ifa eder. Bir dilde yaşanan değişimler ve engebeler gerçekte kültürel bir toplumun zaman sürecinde karşılaştığı acı tatlı deneyimlerin ve sınavların yansımasıdır. Bu yüzden dilin yaşadığı değişimleri irdelemek, her kültürel toplumun yaşadığı çevrede ve sosyal ilişkilerinde gösterdiği tepkileri ve konumunu değerlendirmek için baş vurulan yollardan biridir. Fars dili diğer tüm kültürel unsurlara kıyasla İran’ın eşsiz ve seçkin kültürünün özelliklerini ve kimliğini korumakla beraber esnekliğini daha iyi sergileyen bir unsurdur. Fars dili de İran’ın kültürel toplumu gibi bir kaç bin yılda sürekli değişime uğramış ve türlü uyumlara ve dengelenmelere ve uyum sağlamaya maruz kalmış ve böylece çeşitli şartlara ve zamanın ve farklı dönemlerin değişen koşullarına uyum sağlama ve bekasını sürdürme imkanına kavuşmuştur. İşte bu yüzdendir ki günümüzde konuşulan Fars dili, eski Fars dili ve pehlevi diline pek benzemese bile, İran kültürünün değişim tarihinde yaşadığı tüm değişimlere ve değişikliklere karşın hala İranlı mahiyetini ve kimliğini korumayı başarmıştır. Fars dili ister sözcük, ister yapı bakımından olsun, tüm tarihi evrelerde İranlı kavimlerle ve kültürü ile savaş veya barış yolu ile tanışan tüm kavimlerle kültürel alış verişinde bulunmuş ve esas kimliğini kaybetmeden yer yer etkilenmiştir. Fars dili, sürekli diğer kültürle ve dillerle alış verişe hazır olan İran’ın kültürel toplumunun tümü gibi büyük bir özgüven ve kendinden emin bir şekilde kapılarını başka dillerden gelen sözcüklere ve terimlere açık tutmuş ve bu yoldan kavramsal ve iletişim kapasitesini geliştirmiş ve zenginleştirmiştir. İran tarihinde çeşitli kavimler ve farklı kültürleri ile yana yana yaşamak İran’ın özel kimliğine ve kültürüne zarar vermediği gibi, bilakis daha da zenginleşmesine vesile olmuştur. Nitekim çeşitli dillerden onca sözcük ve kavramın Fars diline girmesi bu dilin evrensel boyutunu kavramsal ve iletişim kabiliyetleri açılarından daha da geliştirmiştir, öyle ki Fars dili ortaçağ döneminde dünyanın geniş bir alanında iletişim kurma diline dönüşmüştür. Gerçekte Fars dili hala eskilerinin dillerine borçludur, nitekim bazı kelimelerin mazileri bundan üç bin yıl öncesine ve Aria kavimlerine uzanır. Bu sözcüklerin bazıları çok eski zamanlarda Hint - Avrupa kavimlerinin ortak kullandığı sözcüklerdir. Birader, peder, mader, leb, ebru, gari ve ab gibi sözcükler hala hem Fars dilinde ve hem Avrupa dillerinde kullanılan ortak sözcüklerdir. Fars dili yapı itibarı ile hala Hint – Avrupa özelliğini korumuş ve tarih boyunca temasta bulunduğu başka dillerden yapısal olarak pek fazla etkilenmemiştir. Bugün hala Fars dilinde ve yine Hint – Avrupa dillerinde her cümlenin başında ilkin isim gelir ve ardından fiil kullanılır. Fars dilinde sözcüklerin yapısı da uzak geçmişlerde olduğu gibi Hint – Avrupa yapısına sahiptir ve sözcüğün başına veya sonuna eklemelerle çeşitli şekillerde sarf edilir. Aria kavimleri İran platosuna ayak bastıkları günden itibaren İranlı dillerin daha geniş kapsamlı dillerle birleşme süreci başladı. İran’da Hahameneşi imparatorluğu kurulmadan önce Mezopotamya kavimleri arasında yaygın olan Arami dili, eski çağ dünyasında çok yaygındı. Hahameneşi imparatorluğunda ilk kez farklı dilleri konuşan farklı kavimler bir biri ile irtibat kurmaya başladı ve kavimler arasında dil açısından alış verişler için uygun zemin oluştu. Gerçi Yunanca İskender döneminden önce de İran’da bilinen bir dildi, ancak daha sonra İskender’in halefleri tarafından resmi dil olarak Arami dilinin yerine geçti. Bugün elde edilen bulgulara göre İranlı kavimler kendilerine özgü özel dilleri olması ve bu dilleri korumalarına karşın her zaman kendi dillerinden daha çok gelişen ve dünyada daha fazla irtibat kurmalarına imkan sağlayan bir dili resmi dil olarak benimseyecek kadar gerçekçiydi. Hahameneşi ve Eşkani dönemlerinde İran’ın eski Fars dili, pehlevi dili ve Deri dili Arami ve Yunan dillerine paralel olarak kullanılıyordu ve İranlı kavimler güncel yaşamlarında sokaklarda ve çarşı pazarda yine kendi dillerini konuşuyordu. Sasaniler döneminde İran’ın saray dili ve resmi dili, Pehlevi diliydi ve geçmiş dönemlerin aksine resmi dil artık ecnebi dili değildi. Gerçi Hahameneşi döneminde temeli atılan tercüme geleneği, Sasaniler döneminde de devam etti. Tercümeye yönelik bu ilgi sayesinde Yunan kültürü kendi ana vatanında sönmeye yüz tuttuğu dönemde bu kültürün büyük getirileri İran’da yapılan tercümeler sayesinde unutulmadı ve bu çeviriler İslam’dan sonraki dönemde Pehlevi dilinden Arap diline çevrildi ve buradan da Avrupa medeniyetine ulaştı. İranlılar İslami dönemin ilk yüzyıllarında pek de pişkin ve yerine oturmuş bir dile sahip değildi ki bu dille İslam dünyasına musallat olsun. O dönemde dini ve saray dili olan Pehlevi dili, yazarken ve sözlü karmaşıklığı yüzünden evrenselleşecek kapasitede değildi ve İranlılar bu dili o dönemin dünyasında kullanamıyordu. Bu yüzden İranlılar ilkin edebiyatçıların ve bilginleri yardımı ile Arapçanın basit ve bedevi dil ve hattını İslam dünyasında benimsenen bir dile dönüştürdü ve ardından bu dili dünya çapında kültürel faaliyetlerinde kullandı. Kameri 4. Ve 5. Asırlarda İran’ın Harezm kentinde doğan ve yaşayan ünlü bilgin Ebu Reyhan Biruni, ana dili olan Harezmi dili İranlıların kullandığı dillerden biri olduğunu, fakat bu dilin evrensel olma yeteneğinden yoksun olduğunu belirtiyor. Biruni’ye göre eğer her hangi bir bilim Harezmi dilinde kayda geçseydi tuhaf gözüküyordu. Biruni Harizme dilinden başka Arapça, Farsça, Sanskrit, süryani ve Yunanca da biliyor ve bu dilleri kullanıyordu. İslam’dan sonraki ilk asırlarda Arapça ve Farsça yan yana büyük İslami kentlerde kullanılırdı, öyle ki hatta Basra ve Küfe gibi iki Arap kentte bile halkın büyük bir bölümü Arapçadan ziyade Farsça konuşuyor ve halkın büyük bir bölümü her iki dili biliyordu. İranlılar Arap dilini öğrendikten sonra hızlı bir şekilde bu dile musallat oldu, nitekim Eşkaniler döneminde de Yunanca dilini öğrenmişlerdi. Ancak bu dönemin eski dönemden farkı, İranlıların Araplara nazaran daha karmaşık ve daha büyük bir kültüre sahip olmaları ve kültür ve medeniyet inşa etmekte Araplardan daha deneyimli olmalarıydı. Arap kültürü daha çok sözlüydü ve Araplar bilim ve maarifleri yazmaya pek değer vermez ve daha çok geleneklerini dilden dile aktarmayı tercih ederdi. Lübnanlı yazar Georgi Zeyden İslami medeniyet tarihi adlı eserinde şöyle yazıyor: İranlılar hatta Arap dili ve lugatı ile süreklilik arz eden bilimlerde, bu dile yabancı olmalarına karşın yine de üstatların konumuna yerleşti ve Arap lugat kitaplarının ilki de Horasan yöresinde yazılmaya başladı ve Arapça nehiv’in yazılmasının temeli de Fars yöresinde atıldı ve daha sonralar Arap edebiyatı olarak ün yapan her şey daha çok İranlı bilim adamlarının eli ile gerçekleşti. Kameri dördüncü yüzyılın coğrafya bilgini Muhammed Bin Ahmet Mukaddesi İslami beldelere yaptığı seyahatlerinde Horasan yöresinde yaşayan insanların en güzel ve en saf Arapçayı kullandıklarına rastladığını belirtiyor. Combridge İran tarihi adlı eserde ise İranlıların esas yazarlar ve mütercimler olarak Arap edebiyatının oluşmasında önemli rol ifa ettikleri ve bir çok Arap yazar ve bilginin aslında İranlı olduğu belirtiliyor. Kameri ilk yüzyıllarda ise Farsça sözcüklerin Arap diline ve Arapça sözcüklerin de Fars diline girme süreci başladı ve iki dil arasında bu yapıcı alış veriş gelişti. Cahez, Ummani adlı bir Arap şairden söz ederken, şairin Halife Harun’un methinde kafiyeleri tamamen Farsça olan şiir mecmuası yazdığını belirtiyor. 015

Etiketler