Medeniyetin Beşiği, Kermanşah-4
Bu bölümde Kermanşah'ın tarihteki konumu ve tarihi belgelerdeki varlığı ile ilgili konuşacağız.
İran, zengin medeniyeti, stratejik konumu ve ilişkilerinde de ekonomik ve siyasi avantajlarından dolayı geçmişten beri birçok seyyahın hedef noktası olan önemli ülkelerden biri sayılmıştır. Bu seyyahlar ve gezginler ise bu yolculuklarında İran'ın farklı dönemlerdeki kültürel ve toplumsal özelliklerini kayda almışlardır. Örneğin 1800 ila 1891 yılları arasında İran'a yolculuk yapan seyyahlar arasında İngiliz Yazar George Nathaniel Curzon 192 kişiden bahsetmektedir.
Nathaniel Curzon'un adını andığı bu kişilerin bazıları ise İran'da gördüklerini seyahatnamelerine dökmüş ve böylece kayda almışlardır. Bu seyahatnameler tarihi kaynaklarda genellikle göz ardı edilen ufak ve detaylı bilgilere işaret etmişlerdir. Bu doğrultuda genellikle de tarihçilerin gözünden kaçanlara bu seyahatnamelerde değinilmiştir. Tarihçiler aslında daha çok siyasi hususlara önem vermişler. Ancak seyyahlar eserlerine baktığımızda İran'ın kültürel, toplumsal ve ekonomik özelliklerini anlamak mümkün. Sohbetimizin devamında ise Kermanşah'a işaret eden kimi seyahatnameler ile ilgili konuşacağız.
Kermanşah bölgesinde dış ticaret kavramı 19'uncu yüzyılda meydana gelen bir kavramdır. Çünkü bu dönemde küresel koşullar öyle gelişti ki bu bölge İran'ın ticari merkezlerinden birine dönüştü. Kaçarlar hanedanı döneminde ülkenin Batısındaki gümrük merkezi Hemedan'dan Kermanşah'a taşındı ve bu şehir İran ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ticari bağ merkezine dönüşüp gelişti.
O dönemde Kermanşah'ın gümrük gelirleri yönetimin döviz kaynaklarından sayılıp Britanya devletine borçların ödenmesi için kullanılıyordu. Britanya'nın dönem baş konsolosu William Andrew Price ise 1899'da şöyle demiştir:" Günümüzde İran'da yerli hakimlerin ve yöneticilerin zulmü ve ihlalleri yüzünden, karayollarının güvensizliği yüzünden Kermanşah kadar ticari açıdan iyi durumda olan çok az bölge bulunur. "
Fransa büyükelçisi Eugene O'Bann ise kitabında bu hususta şöyle diyor:" Kimi zaman bir ay içerisinde 20 bin kadar yük taşıyan binek hayvan bu şehrin hanları ve kervansaraylarından geçiyor. "
Bu şehrin ticari açıdan iyi bir durumda olmasına rağmen bu bölgenin Irak'taki ehlibeyt türbeleri yolu üzerinde yol alması da bölgenin önemini arttırmaktadır. Bu çerçevede kervanların geliş gidişlerinde de her zaman belli bir artış söz konusu olmuştur. İranlı, Kafkasyalı, Afgan ve Orta Asya Müslümanlarının kutsal mekanlara götüren yolun göbeğinde de Kermanşah bulunmaktadır. Kimi kaynaklar ise geçmişte bu yol üzerinden yaklaşık 60 bin kişinin kutsal mekanları ziyaret amacı ile yola koyulduğunu bunların çoğunun da İran, Kafkas ve Azerbaycanlı olduğunu bildiriyor.
Doğu Hindistan Şirketi araştırmacılarından biri ise 1816'da Kermanşah'ı ziyaretinin ardından şöyle yazıyor:" Yaklaşık yarım yüzyıl önce Kermanşah sakinlerinin çoğu tarımcılık ve hayvancılık ile uğraşan büyük bir kasaba idi... Muhammed Ali Mirza bu bölgeye hakim olduğunda ise bu kasaba gelişmeye başladı. Fransa'nın Bağdat konsolosluğu sorumlusu Reuso'nun bildirdiğine göre ise Kermanşah'ın 1807'deki nüfusu yaklaşık 16 bin ila 18 bin kadar olmuştur. Günümüzde ise şehrin nüfusu 30 bine ulaşmıştır. Her gün şehir genelinde imar çalışmaları artmakta ve yoğunlaşmaktadır. Bence şehrin nüfusu Bağdat'ın yarısı kadardı. Kermanşah yöneticisi İran'ın en güçlü yöneticilerinde olup geniş bir bölgeye hüküm sürmektedir. "
Tarihçiler, araştırmacılar ve şarkiyatçıların eserleri ve yazıları ise farklı dönemlerde İran'ın Batı Asya bölgesinde hep eksen konumda olduğunu gösteriyor. İpek Yolu ise Asya ve Avrupa arasındaki şahdamarlardan biri olmuş ve dünya ticaretinde tarih boyunca önemli bir konuma sahip olmuştur. Bu yol birkaç dala ayrılmakta ve Güney dalları Anadolu'da birleşmektedir. Bu çerçevede İran'ın Batısındaki tarihi yollar yani Rey-Hemedan ardından Kermanşah-Tisfon(Bağdat) yolları mezopotamyanın Kuzey kolları ile birleşmektedir. Kimi seyyahlar ve yazarlar ise geçici bile olsa bu bölgelere ayak basmış ve bu arada Kermanşah'ın da kimi özelliklerine değinmiştir.
Bu çerçevede İtalyan seyyah Pietro Della Valle İran'ın Kasrışirin, Kerend, Harunabad ismi ile de bilinen İslamabad Garb şehirlerinden geçerek 16 Ocak 1617'de Kermanşah'tan da geçen seyyahlardan biridir. Bu seyyah ise bu ziyareti hakkında şöyle yazıyor:" Kar ve yağmurdan dolayı dinlenmek ve korunmak amacı ile Karasu köprüsü üzerinde inşa edilen köye sığınmak zorunda kaldık. Birçok kadın ve erkeğin bulunduğu bir Kürt ailenin evine gittik. Bu evde dikkatimi çeken ise ateşlerin sobada değil yerdeki çukurlarda yani ocaklarda yakılması idi. Buna tandır deniyordu. Ateşi yakıp ardından da közleri bu tandırlara bırakıyorlardı. Bu tandır üzerinde küçük bir masa şeklinde dört ayaklı bir alet bırakıp kalın bir battaniyeyi üzerine atıyorlardı. Bu da sıcağı içeride tutuyordu. " İşte bu seyyah bu durumu aynı detayları ile anlatmaya devam ediyor.
Nadir Şah Afşar döneminde 15'inci Luis tarafından İran'a gönderilen Jean Otter ise Kermanşah'ın valisi Abdulbaki Han tarafından saygı ile karşılanır. Bu Fransız yazar seyahatnamesinde şehir ile ilgili pek detay vermiyor. Ancak şehri gören diğer Batılı seyyahlar ve yazarlar ise insanların hayatı ve şehrin durumu ile ilgili güzel bilgiler vermişlerdir.
Örneğin 1890 yılında Kermanşah şehrini ziyaret eden Ms. Bishop İsabella Kermanşah'a geldikten sonra ilk olarak Hac Hasan Vekilüddevle evine yerleşmiş ve onun tarafından karşılanmıştır. Bu seyyah şehir ile ilgili şöyle yazıyor:" Kermanşah çarşısı büyük sayılıp Avrupalı ticari mallar özellikle de İngiltere'nin ip kumaşları ile dolup taşmıştır. "
Nasıreddin Şah Kaçar yönetiminin sonlarında İran'a gelen Henry Binder ise Kermanşah'daki hatıraları etrafında bu bölgenin bereketli topraklara sahip olduğunu, ovaları ve dağlık bölgeleri ile büyük zenginliklere ev sahipliği yaptığını belirterek şöyle yazıyor:" Ovalarda, tahıl, susam ve pamuk ekilir. Dağlardaki meralar da hayvancılık için muhteşem ortamlar hazırlamıştır. "
1797 yılında tam da saltanatın Aga Muhammed Han'dan Fethali Şah'a geçtiği bir sırada İran'da bulunan Fransız Olivier ise Bağdat üzerinden Tahran'a yolculuğunda bu şehir ile ilgili açıklamalarda bulunuyor. Bu seyyaha göre Kermanşah'ın nüfusu yaklaşık 8 ila 9 bin kadardır. Bu seyyah şehir ile ilgili şöyle yazıyor:" Çok derin bir hendek ve çok kalın bir hisar ile çevrilidir. Evler tamamen çamurdan yapılmıştır. Kermanşah bölgesi İran'ın en sulak ve en tarımcılığa elverişli topraklarından birine sahiptir. Her dağın eteğinden su akmaktadır. Bu da bölgedeki nimetleri arttırmıştır. Bu topraklarda her türlü meyva ve baklagilleri görmek mümkün. Buğday ve arpa bolca görülür ve iyi bir üzüm ekini de mevcuttur. "
Birinci Dünya Savaşı ve ardından İran'ı ziyaret eden Alman seyyah Fan Blusher Wilbert ise Kermanşah'ı ziyaretinin ardından benzer açıklamalarda bulunarak şöyle yazmıştır:" Kermanşah her daim nispeten büyük bir şehir olarak tarihi bir yolun kenarında Mezopotamya ovalarından başlayıp İran'ın yüksek ovalarından geçerek İran'ı Asya'nın kalbine bağlayan bir bölgedir. Bu bölgenin özel bir önemi bulunmaktadır. Bu şehir barış döneminde birçok kafilenin geçiş yolu üzerinde yer almıştır. Hem ticari mallar hem de ziyaret amacı ile yoldan geçenler bölgeyi ziyaret etmiş ve bu bölgeyi geride bırakmışlardır.
1840 ila 1839 yılları arasında İran'a gelen Count Dumors ise Kermanşah nüfusunun yaklaşık 12 bin olduğunu belirterek şöyle yazıyor: " Kermanşah halıları, Asya genelinde tanınan halılardır. " Bistun ve Tagı Bostan tarihi alanlarını da ziyaret eden bu seyyah bu iki mekanın güzelliklerine kendini kapmış ve bu bölgede bulunan taş yazıtları hakkında tahminler yürütmüştür. Tabii o dönemde bu tarihi taş yazıtlar hala deşifre olmamıştı. Bu seyyah kitabının devamında şöyle yazıyor:" Bistun taş yazıtları dünyaca ünlü yazıtlardırlar. Çünkü çok eskiler, Kimileri bu taş yazıtların Ekbatan'a geldiği sırada Semiramis talimatı ile hazırlandığını söylüyorlar. "
1841'de Fransa'dan İran'a gelen Eugene Flandin ise Kermanşah üzerinden Irak'a geçtiği sırada bölge ile izlenimlerini ve genel olarak da Bistun hakkında şöyle yazıyor:" Bistun'da hiçbir köy bulunmamakta. Sırf yolcuların dinlenmesi için bir hana sahiptir. Yakındaki nehir etrafında da kadim eserlerin kalıntıları görülmektedir. Bu bölgedeki yıkık duvarların kalıntıları etrafa dağılmış durumdadır. Aralarında ise Kufi yazılı büyük beyaz mermer taşları bulunmaktadır. Şeyh Alihan Zengene tarafından hasar verdirilen Yunan yazılı bir taş yazıt da bulunmaktadır. Buna rağmen Kermanşah'ın tarihinin görkemi ve büyüklüğünü bu eserlerde görmek mümkün. Yüzyılların ardından bile bu eserler herkesi hayran bırakmaktadır.