Eylül 13, 2020 13:51 Europe/Istanbul

Bu bölümde bu tarihi bölgedeki tarihi yolları ve hanlar ve kervansarayları konu edineceğiz.

İran'ın Batısında bulunan Kermenşah eyaletinin bariz özelliklerinden biri de Kraliyet yolu ve de İpek Yolunun bir kolunun da bu bölgeden geçmesidir.  Bu eyalet geçmişten beri   tüccar, dini mekanlar ziyaretçileri ve gezginler gibi farklı kesimlerin geçiş yaptığı bir bölge olmuştur. 

Yollar ve ulaşım hatları,  ülkelerin ve milletlerin  gelişme ve kalkınmasının nedeni olmuş ve yine milletler, etnik gruplar ve medeniyetler arasındaki  kültürel, toplumsal ve ekonomik etkileşimlerine zemin hazırlamıştır.  Tarihi ve arkeolojik  incelemeler de   geçmişte  İran'ın engin platosu boyunca  şehirleri ve medeni merkezleri bir birine bağlayan birçok karayolu ve ulaşım hattının  yapıldığını gösteriyor. 

Araştırmalar   İpek Yolu'nun  geçmişteki medeniyetler arasındaki  ortak bir tarihi anayol olduğunu, insanlık topluluklarının koordinasyonu ve yakınlaşmasında  ve genel olarak da farklı tarihi  yeni medeniyetlerin de meydana getirilmesinde  önemli bir rol oynadığını gösteriyor.  Bu anayol, tarih boyunca  bölge ülkelerinin  ekonomik şahdamarı sayılırdı.   Büyük kervansaraylar ve hanların bu şahdamar yolu üzerinde inşa edilmesi  ülkeler için büyük gümrük gelirlerini kazandırıyormuş. 

İşte bu özelliklerinden yola çıkarak  İpek Yolu'nun İran'ın platosundan geçen tarih boyunca en önemli yollardan biri olduğu söylenebilir.  Bu 8 bin kilometrelik  yol 4 bin yıl boyunca   Asya ve Avrupa kıtalarının ana ticaret hattı sayılmış ve genel olarak da Çin'den Akdeniz'e kadar bir bölgeyi kapsamıştır. 

İpek Yolu ayrıca  düşüncelerin de aktarılması için en önemli yollardan sayılmıştır. Yazmak, ilkel dikiş ve dokuma makineleri, tarım ve binicilik gibi temel insani teknikler de bu anayol üzerinden  dünyanın  farklı noktalarına yayılmıştır. Buna ilaveten  dini düşünceler ve inançların  gelişmesinin de bu ana yol üzerinden sağlandığını söylemek mümkün.  

İpek Yolu  birçok antik dönem şehirlerinin şekillenmesinin de nedeni olmuştur. Bu çerçevede bu şehirler özellikle de bu stratejik  ve ticari karayolu etrafında şekillenmişlerdir.  Bu anayol aslında çevresinin gelişmesine neden olmuştur. Bu da ulaşım hatları etrafında oluşan gelişme türlerinden sayılmıştır.

Antik Çağ'da   Doğu ve Batı'yı bir birine bağlayan İran platosundan geçen birçok önemli yol  söz konusu olmuştur. Bunlardan biri de Kraliyet veya Kral yoludur. Bu yolun bazı kısımları daha sonraları İpek Yoluna katılmış ve sonraki dönemlerdeki ticari gelişme zeminlerini hazırlamıştır. 

Kral yolunun  iki kolu vardır. Batı kolu  Şuş'tan  Sard ve Lidi'ye ulaşır. Doğu kolu ise  Şuş'tan Ekbatan'a oradan da Rey, Part ve İran İmparatorluğunun Doğu bölgelerine ulaşır. Bu yol boyunca  birçok kervansaray, han ve garnizon yapılmıştır. Bu yol özellikle de güvenliği ile bilinen tarihi bir yolmuş. 

Tarihi, doğal ve turistik açıdan İran'ın en zengin bölgelerinden biri de Kermanşah eyaletidir.  Gerçekte Kermanşah, stratejik ve coğrafi açısından geçmişten beri çok önemli bir bölge sayılmış ve Kral yolu, İpek Yolu, Büyük Horasan Yolu ve Irak'a açılan anayolların da üzerinde yer almıştır. 

Kermanşah şehri ise tarihi açıdan antik çağdan itibaren Asya kıtasının  Mezopotamya'ya açılan kapısı isimleriyle de biliniyormuş.   Tarihi belgeler ve metinlerde de görüldüğü gibi bunun nedeni   İran platosu, Çin ve Hindistan'ın  Mezopotamya bölgesine bağlanan en önemli yolun bu bölgeden geçmesidir.   İşte buradan geçen yola Kral yolu deniyor. 

Milat öncesi 4'üncü milenyumda   Kermanşah eyaleti   önemli ticari merkezlerden biri olmuştur.  Bu bölgenin tüccarı, Şuş ve Mezopotamya gibi bölgelerin tüccarı ile alışverişte bulunmuş ve ticaret yapmıştır.   Kengaver bölgesinde bulunan Godin ve  İslamabad Garb'da bulunan Çegavane tarihi çarşıları bu iddiayı ispatlamaktadır. 

Kermanşah eyaletindeki  Bistun gölünün üst bölgesinde   Kral yolunun kalıntılarına rastlanmaktadır.  Yapılan tarihi araştırmalar ve incelemeler ise  Babil'i Ekbatan'a bağlayan Kral yolunun   İran'ın Batı'sındaki en uğrak yollarından biri olduğunu ve yolun Bistun bölgesinden geçmesinin  bu bölgedeki  nüfusu da arttırdığını ve bölgeyi kalkındırdığını gösteriyor. 

Ahameniş İmparatorluğu döneminde ise Beğestan olarak bilinen Bistun dağının  kutsallığına ilaveten Kral yolunun yakında bulunması ve hancıların ve kafilelerin de bu bölgeden geçmesi, bölgenin önemini iyice arttırmış ve sonuçta  Büyük Daryuş'un bu bölgede  taşıtlar yazdırmasına  neden olmuştur.  Ayrıca Selefkos imparatorluğu döneminde de bu yol  tüccarların sık kullandığı bir yoldu ve Medlerin Mezopotamya ile bağlantılarında da önemli bir rol oynuyordu. 

İkinci Mehrdad, İkinci Guderz, Vologases ve Herkül gibi resmilerin taşlar üzerindeki oymalarının bu yol kenarında olması ise  bu yolun Part İmparatorluğu, Arşak veya Eşkaniyan imparatorluğu döneminde de büyük bir öneme sahip olduğunu gösteriyor. Çünkü  antik çağda  önemli yolların üzerinde veya kenarlarında taş oymaları sık sık görülürdü. Bu taş oyma sanatı aracılığı ile insanlara özel olaylar hatırlatılıyordu.  Eşkaniler döneminde ise  bu yol, birçok ekonomik ve askeri açıdan da önem taşıyordu.   Sasaniler döneminde İslam'ın başlangıç döneminde ise  bu yol, Mezopotamya'ya geçen tek yol olarak tanıtılıyor.  

Bu çerçevede kervansaraylar ve hanların bu yol üzerinde önemli bir role sahip oldukları söylenebilir. Kervansaraylar,  kervanlar, kafileler ve yolcuların rahatlığı ve dinlenmesi için inşa edilen büyük  konaklara verilen isimdir.  Büyük bir avluya sahip olan bu tür konaklarda yolcular geceyi geçiriyordu. 

Dörtgen veya dikdörtgen şeklinde binalar olan kervansaraylar  büyük bir giriş kapısına sahip olup genellikle yüksek duvarlı sade yapılı binalardı.  Avlu ve giriş kapısı arasında  kavisli bir  koridor yer alırdı. Bu binalarda  yük taşıyan binek hayvanlar için de belli bir yer ayrılırdı.   Avlunun etrafında,  iç ve avlu alanını ayıran belli kavisler yapılırdı. Bunlar duvarlar ile birbirinden ayrılırdı.  Bu eyvana benzer alanların arkasında  yolcuların konaklaması için küçük odalar bulunuyordu.   İki katlı kervansaraylarda ise   alt hücreler ve odalar  depo ve üst hücreler misafir ve yolcu odaları olarak kullanılıyordu. 

İran'da kervansaraylar ve hanların yapıldığı en başarılı dönem ise Safeviler dönemi idi.  Birinci Şah Abbas Safevi   İpek Yolunu canlandırmak ve yeninden yapılandırmak istediği dönemde bu yolun olmazsa olmazlarından sayılan kervansaraylar ve hanlar yeniden inşa edilmeye çalışıldı. 

Kermanşah eyaletinde ise İlhanlılar ve Safeviler döneminden kervansarayların geri kalması  bu bölgenin o dönemdeki önemini de gözler önüne seriyor.   Bu kervansarayların en tanınmışlarından birisi de  " Bistun Kervansarayıdır. Şah Abbasi Kervansarayı isimi ile de bilinen bu kervansaray  Kermanşah şehrinin Kuzey Doğusuna 3 kilometre uzaklıkta yer almaktadır.   

Şah Abbasi Kervansarayı  dört eyvanlı olarak yapılıp dört köşesinde dört gözlem kulesi yer almaktadır.   Batı tarafı kuleleri silindir biçiminde, Doğu tarafı  kuleleri ise sekizgendir. Kervansarayın duvarları kavislidir. Kavislerin aşağı yanı   yontulmuş taşlar ile, üst tarafı da tuğlalardan inşa edilmiştir.  Avlunun dört köşesinde , dört altıgen eyvan bulunuyor. Karşı tarafında ise kervansarayın giriş kapısı ve şahneşin alanı bulunmaktadır.  Kervansarayın odalarının arkasında ise uzun ahırlar bulunmaktadır. 

Bu tarihi kervansaray şimdi de  Bistun dünya mirası kompleksi yanında yer almaktadır. Bir kaç yıldır  imar çalışmaları sonucu  Bistun Lale Uluslararası Oteli ismi ile bilinmektedir.  Bu tarihi eser  6 bin metre kareyi aşan yüzölçümü ile   yüz yolcu ve misafir kabul etme kapasitesi ile  standart, royal ve emperial odalara sahip geleneksel ve asil Safevi dönemine has mimarisi ile hizmet sunmaya hazırdır.  Bu otel-kervansaray,  Kermanşah'ın tarihi eserleri ve mekanlarının hemen başında bulunuyor. 

Hosrevi sınır kapısı, İran'ın Batısında bulunan en önemli ve stratejik sınır kapısıdır.  Aslında mevcut dönemin yanı sıra bu bölge geçmişten beri de stratejik bir konuma sahip olmuştur. Antik Çağda  bugün Hosrevi adı ile bilinen sınır kapısı efsanevi  İpek Yolu üzerinde yer almış ve bir şekilde Doğu ve Batı dünyasının bağ köprüsü ve bağlanma noktası sayılmıştır.  

Hosrevi sınır kapısı bölgesi  ayrıca geçmişten beri Bağdat ve dini mekanların giriş kapısı da sayılmıştır. İster Safevi ve Kaçar kralları ister sıradan insanlar  Kerbela ve Necef ve de diğer kutsal mekanları ziyaret etmek için bu bölgeden geçmişlerdir.  İşte bu belirgin özelliklerden dolayıdır ki  Alman şarkiyatçı ve arkeolog Ernest Herzfeld de  Kermanşah'ı  Asya'ya giriş kapısı olarak tanımlıyor. 

Irak'ta Baas Rejiminin işbaşına gelmesi ile Hosrevi sınır kapısı  bir kaç yıl kapalı tutulmasına rağmen kritik dönemlerde yine de kritik rollerini uygun bir şekilde yerine getirmiştir.  Kutsal savunma yıllarında Irak ordusunca esir tutulan ardından da savaşın sonrasında serbest bırakılan esirlerin bu sınır kapısından İran'a ayak bastıkları unutulmamalıdır.  Buna ilaveten   Saddam Rejiminin devrilmesinin ardından  ilk kutsal mekanları ziyaret kafilelerinin de Hosrevi sınır kapısından Kerbela ve Necef'e doğru hareket ettikleri unutulmamalıdır.  Ayrıca Saddam'ın düşmesinin ardından Irak ile ilk resmi ekonomik işlemlerin de bu sınır kapısından yapılması bu kapının önemini kat kat arttırdı. 

Şimdi de Irak'taki kutsal mekanları ziyarete giden kafilelerin  çoğu  karayolları üzerinden Kermanşah eyaleti aracılığı ile  bu manevi yolculuklarına çıkıyorlar.  İran'a Baas Rejimi ve emperyalizm tarafından dayatılan savaşın üzerinden 30 yıl geçmiş ve şimdi de  tüm bu yıllar içerisinde bu eyalette yollar hep kalabalık olmuştur.  Yeni karayolları ve otoyolları yapılmış eskileri de onarılmıştır.  Bu yolların gelişmesi ise bu eyaletteki güzelliklerin keşfedilmesine yol açmıştır.   Ziyaretçiler de bu yolları sık sık kullanmışlardır.  İşte son yıllarda da Kermanşah eyaletine  yapılan ziyaretlerde yerli ve yabancı turistlerin sayısı artmıştır. 

Etiketler