Ayetlerin Hikayesi-26
Bu bölümde Al-i İmran Suresinin 192 ila 195'inci ayetlerinin sebeb-i nüzulünü ele alacağız.
İslam Peygamberinin yaşadığını önemli olaylardan biri de yarenleri ile beraber Mekke'den Medine'ye hicretleridir. Medine'de İslam'ın yayılmasının ardından Allah Resulü Mekke Müslümanlarından daha fazla eziyet ve zulüm görmemek için Medine'ye hicret etmelerini istedi. Çoğu Müslümanlar ise azar azar ve yavaş yavaş gizli bir şekilde Mekke'den çıktılar ve çok az sayıda Müslüman Mekke'de kalmaya devam etti.
Kureyşliler Allah Resulü Hz. Muhammed saa'in Medine'de yarenlerinin arttığını ve Mekkede'ki Müslümanların da onlara katılmasını görünce Allah Resulü'nün de onlara katılacağını öngörüp bu yüzden Hz. Muhammed'i yatağında iken öldürmeye ant içtiler. Bu sırada Cebrail as Allah Resulüne olayı anlattı ve Kureyşlilerin şom planından onu haberdar edip geceyi yatağına yatmamasını istedi.
Artık gecenin geç saatleri idi. Kureyşliler Allah Resulünün etrafında toplanmış ve onun uyumasını bekliyorlardır. Böylece şom planlarını gerçekleştirmek için saniyeleri geri sayıyorlardı. Ancak bu gecede Ali bin Ebi Talip as Allah Resulünün yatağına yatmıştı. Böylece Allah Resulü de Mekke'den Medine'ye doğru yola çıkmışlardı.

Allah Resulü Hz. Muhammed saa Mekke halkının en emanettar ismi olarak tanınıyordu. Öyle ki her Mekkeli gerektiğinde mal varlığını ona emanet ediyordu. Bu yüzden Allah Resulü Medine'ye doğru yola çıkmadan önce her şeyden ziyade Ali as'a insanlar arasında Muhammed yanında emaneti veya malı olan herkesin gelip onu teslim almasını bildirmesini istedi. Emanetler sahiplerine teslim edildikten sonra Allah Resulünün talimatı üzerine Ali as ayrıca Peygamber Efendimiz'in kızı Hz. Fatıma as ve kendi annesi Fatıma'yı ayrıca Zübeyr kızı Fatıma'yı kalan Müslümanlar ile beraber Medine'ye götürmeli idi.
Ebu Sufyan ise Ali as, Allah Resulü ailesi ve diğer Müslümanların Medine'ye doğru hareketlerinden haberdar olduğunda hemen onları yakalamak üzere bir grup gönderdi. Ali as'ın ufacık kafilesi gecenin karanlığında, düz ve siyaha bürünmüş Hicaz çöllerinde yavaş yavaş ilerliyordu. Bu kafile Zaccenan dağının eteğine varınca birden bire 8 kadar silahlı ve maskeli Kureyşli kafir süvari pusularından çıkıp kafilenin önünü kestiler.
Bu sırada Ali as hemen kafilesinden Eymen ve Ebu Vakıd isimli iki kişiye şöyle emretti:" Siz develere diz çöktürün ve ayaklarını bağlayın. " Ali as bunu söyleyip ardından kılıcını kınından çekip saldırganlara karşı direndi. Saldırganlar ise Ali as'a iğneli sözleri ile şöyle hitap ettiler:" Kadınlar ile beraber kaçıp kendini kurtaracağını mı sandın? Hemen Mekke'ye geri dön... " Ali as ise şöyle buyurdular:" Ya dönmezsem? "
Onlar ise " O zaman seni, sana ölümden daha beter olan horluk ve zilletle geri götürürüz.
Bu konuşmaların ardından saldırganlar hızlı bir şekilde develer ve kadınlara doğru saldırıp onları korkutmaya ve morallerini düşürmeye çalıştılar. Mekke'de de Allah Resulüne büyük eziyetler eden Huveyres isimli saldırganlardan biri Hz. Fatıma as ve diğer kadınların binmiş olduğu deveye saldırdı. Bu saldırı sonucu Hz. Fatıma as deve üstünden düştü ve mübarek vücudu yaralandı. Ali as bu durumu görünce saldırganlar ve kadınlar arasına girdi ve onun düşmanlar ile birebir savaşı ve çarpışması da başlamış oldu.
Saldırgan çetenin başında ise Cenah isimli biri vardı. Cenah Ali as'a kılıçla saldırdı. Ancak Ali as özel bir çeviklik ile kendini ağır kılıç darbesinden kurtardı ve muhteşem bir dönüş ile o kılıcı Cenah'ın elinden kaptı ve onu attan yere düşürdü. Ardından diğer saldırganlara saldırarak Müslümanların kafilesini savundu ve onları geri püskürttü. İmam Ali as bu sırada hamaset dolu coşturucu şiirler mırıldanarak gönlünün derinliklerinden tam imanla vuruşlar yapıp düşmana ruhsal ve psikolojik darbeler de indirdi. Bu tarihi anlarda İmam Ali as şu beyti de okumuştu:" خَلُّوا سَبیلَ الجاهِدِ المُجاهِدِ آلَیتُ لا اَعْبُدُ غَیرَ الْواحِد
"Allah yolunda mücadele eden çalışkan mücahid için yolu açın
Ant içmişim Allah'tan başkasını tapmamaya"
Kureyşli elçiler Ali as'ın kahramanlıkları ve kararlılığını görünce yeise kapılıp Müslüman muhacirleri geri getirmeye güçlerinin yetmeyeceğini anladılar. Bu yüzden ikinci kez daha yumuşak bir dille şöyle dediler:" Gel de beraber Mekke'ye dönelim. " İmam Ali as ise tam cesaretle son sözlerini de şöyle dile getirdi:" Medine'de amca oğlum Allah Resulünün yanına gitmekte kararlıyım. Hiçbir zaman hiçbiriniz beni önleyemezsiniz veya yakınlaşamazsınız. Önüme çıkan hayatını kaybedecek ve parça parça olacaktır. "
İmam Ali as bu sözlerin ardından yarenleri Ebu Vakıd ve Eymen'e dönüp develerin ayaklarını açmalarını, yolcuları bindirmelerini ve kafilesinin harekete geçmesini emretti. İşte İmam Ali as'ın cesaret dolu direnişi ve duruşu ile kafile de düşmanlardan kurtuldu ve muzaffer bir şekilde Medine'ye doğru yola çıktı.
Allah Resulü ise Medine'ye gittikten sonra Kuba köyünde Ali as'ı beklemekte olduğu sırada Al-i İmran suresinin 191 ila 194'üncü ayetlerinin indiğine şahitlik etti.
Bu ayeti şerifelerde şöyle buyrulmaktadır:" «الَّذِینَ یَذْکُرُونَ اللَّهَ قِیَامًا وَقُعُودًا وَعَلَى جُنُوبِهِمْ وَیَتَفَکَّرُونَ فِی خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذَا بَاطِلًا سُبْحَانَکَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ :
﴾191﴿ Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru!
رَبَّنَا إِنَّکَ مَنْ تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ أَخْزَیْتَهُ وَمَا لِلظَّالِمِینَ مِنْ أَنْصَارٍ "
﴾192﴿ Rabbimiz! Sen kimi ateşe sokarsan hiç şüphe yok onu rezil etmiş olursun. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur."
رَبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِیًا یُنَادِی لِلْإِیمَانِ أَنْ آمِنُوا بِرَبِّکُمْ فَآمَنَّا رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَکَفِّرْ عَنَّا سَیِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الْأَبْرَارِ: "
﴾193﴿ " Rabbimiz! Doğrusu biz ‘Rabbinize inanın!’ diyerek, imana çağıran bir davetçiyi işitip iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi sil ve bize iyilerin ölümünü nasip et."
رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلَى رُسُلِکَ وَلَا تُخْزِنَا یَوْمَ الْقِیَامَةِ إِنَّکَ لَا تُخْلِفُ الْمِیعَادَ
"
﴾194﴿ Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığıyla bize vaad ettiklerini ver bize; kıyamet gününde bizi rezil etme. Sen asla sözünden caymazsın."
İmam Ali as ise Medine'ye doğru yürüyüşlerinde bir gece de Ziccenan bölgesinde kalıp Ümmi Eymen gibi kimi geride kalanların gelmesini bekledi. O akşam İmam Ali as ve yarenleri ibadet edip sabaha kadar zikir ettiler. Şafağın sökmesi ile herkes Ali as'ın ardında sıralar halinde namaz kıldılar. Bu küçük kafile Allah'ın adı ve hatırı ile bir bir yoldaki noktaları geride bırakıp Rebiülevvel ayının ortasında Allah Resulünün Kuba köyünde bulunduğu noktaya üç günün ardından vardılar.
Allah Resulü İmam Ali as ve beraberindekilerin gelişinden haberdar olduğunda şöyle buyurdular:" Ali'ye yanıma gelmesini söyleyin! " Herkes şöyle dedi:" Ey Allah Resulü Ali as uzun yürüyüşün ardından artık yürüyecek durumda değildir. " Allah Resulü şahsen İmam Ali as'ı görmeye gitti. Onu kucakladı ve onun yaralı ayaklarını görünce gözleri yaş ile doldu.
Allahu Teala da İmam Ali as ve diğer Müslümanların mücahedeleri ve çabalarından dolayı Al-i İmran suresinin 195'inci ayetini Allah Resulüne indirdi ve şöyle buyurdu: "« فَالَّذینَ هاجَرُوا وَ اُخْرِجُوا مِن دِیارِهِم وَ اُوذُوا فی سَبیلی وَ قاتَلُوا وَ قُتِلُوا لاَ ُکَفِّرَنَّ عَنهُم سَیِّئاتِهِم وَ لاَدْخُلَنَّهُمْ جَنّاتٍ تَجْری مِن تَحْتِهَاالاَنْهارُ ثَواباً مِن عِندِاللّهِ وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الثَّوابِ:
"Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda eziyete uğratılanların, savaşanların ve öldürülenlerin, işte onların günahlarını elbette sileceğim. And olsun ki, Allah katından bir mükâfat olarak onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Şüphe yok ki nimetin güzeli Allah’ın katındadır!"