Medeniyetin Beşiği, Kermanşah-10
Bu bölümde Kermanşah'ta bulunan iki cazip noktayı ve mekanını ela almaya çalışacağız.
Sohbetimizin devamında Kermanşah şehrinde bulunan geçmişte, uzun yıllar önce din adamları ve büyüklerinin toplanma mekanı olan, bu büyük isimlerin toprağa verildiği mekan sayılan tekyeler ile ilgili konuşacağız. Günümüzde ise bu mekanlar dini törenlerin özellikle de Muharrem ayı matem törenlerinin düzenlendiği ve taziye diye bilinen gösterilerin sergilenmesi alanına dönüşmüştür.
İran'da tekyelerin yapılması özellikle de 1848 ila 1896 yılları arasında Kaçarlar döneminde ve başta da Nasıreddin döneminde yaygınlaştı. Takkelerin aldıkları isimler ise daha çok esnaf, başkentte yaşayan İran'ın farklı noktalarından gelen gurbetçiler, zenginler ve etkin isimler tarafından kurulduklarını gösteriyor. Toplumun tanınan bu kesimi ya tekyeler yapmış ya da yaşadıkları binayı özellikle de Muharrem ayında matem törenlerine ve taziye gösterisine adamışlardır. Bu yüzdendir ki şehzadeler ve zengin kesimin o dönemki evleri öyle yapılmıştır ki avlusunda büyük bir çadır kurulsun. Böylece avlunun ortasında taziye gösterisinin oynanması için uygun ortam hazırlanmıştır.
İran'ın en güzel ve en görkemli tekyelerinden biri de Kermanşah şehrinde bulunan Muavin-ül Mülk tekyesidir. Bu tekye Kermanşah kentinin Abşuran mahallesindedir. Muavin-ül Mülk tekyesi yüz yılı aşkın süre önce Hüseyin Han Muin-ül Reâyâ tarafından yapılmış ve ardından da Hasan Han Muin-ü Mülk tarafından tamamlanmıştır. Muavin-ül Mülk tekyesi 1865 yılında Hüseyniye, Zeynebiye ve Abbasiye olmak üzere üç bölüm olarak yapılmıştır.
Kermanşah şehrinde bulunan Muavin-ul Mülk tekyesi ülke genelinde eşsiz tekyelerdendir. Bu tekye, İran'ın efsaneleri, kültürü ve dininin karışımı sayılan bir tablo gibidir. Bu mekanı eşsizleştiren özelliği ise fayans işlemeleridir. İranlı ve dünya tarihinin efsaneleri ve mitlerinden görüntüler taşıyan kabartmalı ve yarı kabartmalı fayans işlemeleri, yüzde yüz doğal boyalar, belki de bu tekyeyi dünyada eşsiz kılmıştır. Fayanslar üzerinde görülen görüntüler İslam'ın başlangıç dönemi, Kerbela vakıasında yaşananlar, Ahamenişler olmak üzere İran'ın antik kralları ve de Persepolis gibi tarihi mekanları içermektedir.
Bu mekan ilk yapıldığında dini gösteriler ve ritüellerin yapılması ve aşiretler arasındaki ihtilafları çözme mekanı olarak kullanılıyormuş. 1871 yılında Meşrutacılık hareketinin mücadelelerinin sürdüğü dönemde ise meşrutacılar Muavin-ül Mülk tekyesini, meşruta karşıtlarının toplandığı mekan olduğu mazereti ile top ile vurmuş ve binayı ateşe vermişlerdi. Meşruta hareketinin alevlerinin sönmesi ile Hasan Han Muavin-ül Mülk ise bu binayı tekrar onarmaya başladı.
Muavin-ul Mülk tekyesinin giriş kısmında, pencereler arasındaki alanda, geometrik desenler, çiçek ve çalı deseni, Arabesk ve Hatâyi desenleri görülmektedir. Bu süslemeler binayı çok güzelleştirmiştir. Aynı bölümde yine Mohteşem Kaşani'ye ait şiir parçaları ve terkibi bentleri taş yazıtları halinde yer almıştır. Bu şiir parçası ise Kerbela olayı ile ilgili olup beyaz yazılı bir şekilde siyah fayanslar üzerinde yazılmıştır. Bu yazılar ise sanatsal ve estetik açıdan çok değerli eserlerdirler.
Bu binada ayna işlemeleri, eşsiz fayans işlemeleri ve çeşitli renkler göz kamaştırmaktadır. Bunların yanı sıra düşey sürme pencereler ve asılı olarak kullanılan avizeler, bu binanın asaletini gözler önüne sermektedir. Bu tekye Kaçarlar döneminde özel bir sanatsal yaklaşım içerisinde inşa edilen bina sayılır. Bu bina kendine özgün bir şekilde döneminin özelliklerini anlatmaya çalışıyor.

Muavin-ul Mülk binası, bulunduğu sokağa göre altı metre kadar daha aşağıda yer almaktadır. Öyle ki Hüseyniye girişine ancak yedi merdiven inerek ulaşmak mümkün. Giriş merdivenlerinin yanında Hz. Ebulfazl Abbas as'ın görüntülerini yansıtan fayanslar ile işlenmiş ve süslenmiş küçük bir çeşme bulunmaktadır. Bu tekyenin bariz özelliği ise fayans işlemesi olduğu kesindir.
Muavin-ul Mülk tekyesindeki fayanslar, yedi boyalı fayanslar ve kabartmalı fayanslar olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu fayanslar üzerinde çok güzel desenler kullanılmıştır. Bu binadaki resimler ise Kerbela olayları ve de Kurani hikayeleri içermektedir. Örneğin Zeynebiye bölümünde Kerbela vakıası olaylarından sayılan Hz. Ali Ekber'in mücadelesi, Hz. Kasım as'ın mücadelesi, Hz. Ebulfazl Abbas'ın mücadelesi, Kerbela şehitlerinin toprağa verilmesi, Muhtar'ın toplantısı ve Ehlibeyt ve İmam Seccad as'ın Şam'a götürülmesi gibi olayların resimleri bulunmaktadır.
Muavin-ul Mülk tekyesinin Doğu bölümünde bulunan Abbasiye bölümü ise iki katlı büyük bir salon şeklindedir. Bu binanın duvarları da çok güzel fayans işlemeleri ile süslenmiştir. Bu fayanslar üzerinde ise Yusuf as'ın Kenan'a dönüşü, Süleyman hazretlerinin sarayı ve de İmam Ali as'ın türbesi resimleri bulunmaktadır.
Günümüzde ise Abbasiye bölümünde Kermanşah etnoloji müzesi isimleri ile bilinen iki müze yapılmıştır. Bu çerçevede kültür müzesi ve giyim-kuşan ve mücevher müzesi halka hizmet vermektedir. Bu salonlarda ise Kermanşah eyaletinin Kaçarlar dönemindeki siyasi, dini ve benzeri şahsiyetlerinin görüntüleri göze çarpmaktadır. Bu çerçevede Hasan Han Muavin-ul Mülk ve Ayetullah Seyyid Hüseyin Haeri Tabatabai'nün görüntüleri fayanslar ile işlenmiştir.
Hüseyniye'nin etrafında ise iki katlı misafir odaları ve kavisli odalar yer almaktadır. Bu yapılar da güzel fayans işlemeleri ile süslenmiştir. Bu bölümdeki kavisli yapıların içi ise fayans işlemeleri tablolar ile kaplanmıştır. Bu tablolarda matem törenleri ve de İran'ın sultanları, kralları ve halifelerinin görüntüleri görülmektedir. İnsan figürleri taşıyan fayansların yanı sıra geometrik desenli fayanslar da her yerde göze çarpmaktadır.
Kermenşah şehrinin eski yapılı mahallelerinde ise yine Kaçarlar dönemine ait tarihi bir tekye göze çarpmaktadır. Beyglerbeygi tekyesi olarak bilinen bu tekyenin ayna işlemeleri o kadar görkemlidir ki şehrin diğer tekyelerinden tamamen farklı gözüküyor.
Bu tekye Beyglerbeygi lakabı ile tanınan Abdullah Han tarafından yaptırılması dolayısı ile bu isim ile bilinmektedir. Bu tekyede iki tarihi müze de bulunmaktadır. Hat ve kitabet müzesi ile Zagros paleolitik eserler müzesi.

Beyglerbeygi tekyesinin yapım tarihi 19'uncu yüzyılın sonlarına dayanmaktadır. Daha sonraları ise bu binaya alçı işlemesi ve ayna işlemeleri eserleri de eklenmiş ve çekiciliğini arttırmıştır.
Beyglerbeygi tekyesi 24 odalıdır. Her odanın farklı şekilde süslendiği görülmektedir. Bu görkemli binanın en önemli bölümü Batı kısmında yer alan Hüseyniye kubbesinin bulunduğu mekandır. Hüseyniye'nin tavanı kubbe şeklinde olup dışarıdan kiremit çatı ve içeriden de ayna işlemelidir. Alçı sütunları, geometrik desenler, bitkisel ve mumlu kandiller bu bölümün güzelliğini kat kat arttırmıştır.
Beyglerbeygi tekyesinin üç giriş kapısı bulunmaktadır. Girişlerin hem önü hem arka tarafında ise kavisler bulunmaktadır. Bu kavisler alçı mukarnesler ve alçı işlemeleri ile süslenmiştir. Kavislerin üst iç yüzü ise Kaçar döneminin tanınmış isimlerinin alçı kabartmaları ile kaplıdır.
Beyglerbeygi tekyesi nispeten geniş bir avluya sahip olup tabanı sokağa göre daha aşağıda yer almaktadır. Bu avlu, Muharrem ayında tıklım tıklım Hüseyin as için yas tutanlar tarafından dolup taşmaktadır. Avlunun Batı kısmında bulunan kancalar ise Kış aylarında avluda çadırın kurulduğunu gösteriyor. Avlunun ortasında bulunan büyük bir havuz ise binanın güzelliklerini suya yansıtarak bu mekanın cazibesini daha da arttırmaktadır. Binanın merkez avlusunun etrafında ise başta ayna işlemeleri salonu olmak üzere salonlar ve odalar inşa edilmiştir.
Beyglerbeygi tekyesinin bodrum katında ise havuzhane, dinlenme odası ve bir kaç oda bulunmaktadır. Bodrum katının pencereleri de müşebbek veya arı kovanı desenlidir. Bu pencereler aslında rüzgarı binanın içine alıyor. Havuzhane ve yazlık dinlenme mekanının tavanı ise ahşap işlemeler ile süslenmiştir. Buradaki odalar ise tuğla kavisler ile süslenmiştir. Bu odaların her birinin tavan kısımlerı ise güzelce alçı işlemeleri ile süslenmiştir. Ayrıca havuzhane ve dinlenme mekanı arasındaki bölümde de iki süslenmiş ahşap sütün bulunmaktadır. Bu sütunların çok genli olup başları da desenli ahşaplardan oluşuyor. Bu bölümde ise mukarnes işlemeleri de görülmektedir.
Binanın şahneşin kısmı ise alçı işlemeleri ile süslenmiştir. Burada alçı sütunlar, kartal, bitki, geometrik desenler göze çarpmaktadır. Şahneşin kısmının üst bölümünde ise içinde " Ya Eba Abdullahül Hüseyin " ve " 1262" yılı ibareleri yer alan alçı bir çerçeve görülmektedir.

Beyglerbeygi tekyesinin Hüseyniye bölümünde yarımçember kavisli pencereler bulunmaktadır. Bu pencerelerin etrafında ise La İlahe İllallah Muhammed Resulullah Aliyen Veliyullah ibareleri ayna işlemeli olarak yazılmıştır. Hüseyniye'de göze çarpan süslemeler arasında ise, alçıdan yapılan sütun başları, geometrik, bitkisel desenler ve mumlu kandillerdir.
Hüseyniye bölümünün Güneyinde ise rengarenk camlara sahip düşey sürme pencereler bulunmaktadır. Bu pencereler daha küçük bir avluya açılmaktadır. Bu avlu vasıtası ile Beyglerbeygi hamamına gitmek mümkün. Bu bölümde kimsenin içine girmeye izni bulunmadığı bir hamam yapılmıştır. Bu da Beyglerbeyi tekyesinin başka sır dolu özelliklerinden biridir.