Ekim 24, 2020 17:09 Europe/Istanbul

Bu bölümde Kermanşah'ta bulunan iki cazip noktayı ve mekanını ela almaya çalışacağız.

Sohbetimizin devamında Kermanşah şehrinde bulunan geçmişte, uzun yıllar önce  din adamları ve büyüklerinin toplanma mekanı olan, bu büyük isimlerin toprağa verildiği mekan sayılan tekyeler ile ilgili konuşacağız. Günümüzde ise bu mekanlar dini törenlerin özellikle de Muharrem ayı  matem törenlerinin düzenlendiği ve taziye diye bilinen gösterilerin sergilenmesi alanına dönüşmüştür. 

İran'da tekyelerin yapılması özellikle de 1848 ila 1896 yılları arasında Kaçarlar döneminde ve başta da Nasıreddin döneminde yaygınlaştı.   Takkelerin aldıkları isimler ise  daha çok  esnaf, başkentte yaşayan İran'ın farklı noktalarından gelen gurbetçiler, zenginler ve etkin isimler tarafından kurulduklarını gösteriyor.  Toplumun tanınan bu kesimi  ya tekyeler yapmış ya da  yaşadıkları binayı  özellikle de Muharrem ayında   matem törenlerine ve taziye gösterisine adamışlardır.  Bu yüzdendir ki  şehzadeler ve zengin kesimin o dönemki evleri öyle yapılmıştır ki  avlusunda büyük bir çadır kurulsun. Böylece avlunun ortasında  taziye gösterisinin oynanması için uygun ortam hazırlanmıştır. 

İran'ın en güzel ve en görkemli tekyelerinden biri de Kermanşah şehrinde bulunan Muavin-ül Mülk  tekyesidir. Bu tekye   Kermanşah kentinin Abşuran mahallesindedir.  Muavin-ül Mülk tekyesi  yüz yılı aşkın süre önce  Hüseyin Han Muin-ül Reâyâ tarafından yapılmış ve ardından da  Hasan Han Muin-ü Mülk tarafından tamamlanmıştır.  Muavin-ül Mülk tekyesi 1865 yılında Hüseyniye, Zeynebiye ve Abbasiye  olmak üzere üç bölüm olarak yapılmıştır.  

Kermanşah şehrinde bulunan Muavin-ul Mülk tekyesi    ülke genelinde eşsiz tekyelerdendir.   Bu tekye, İran'ın efsaneleri, kültürü ve dininin karışımı sayılan bir tablo gibidir.  Bu mekanı eşsizleştiren özelliği ise fayans işlemeleridir.  İranlı ve dünya tarihinin efsaneleri ve mitlerinden görüntüler taşıyan kabartmalı ve yarı kabartmalı fayans işlemeleri, yüzde yüz doğal boyalar, belki de bu tekyeyi dünyada eşsiz kılmıştır. Fayanslar üzerinde görülen görüntüler  İslam'ın başlangıç dönemi, Kerbela vakıasında yaşananlar, Ahamenişler olmak üzere İran'ın antik kralları ve de Persepolis gibi tarihi mekanları içermektedir. 

 

Bu mekan ilk yapıldığında  dini gösteriler ve ritüellerin yapılması ve aşiretler arasındaki ihtilafları çözme mekanı olarak kullanılıyormuş.   1871 yılında  Meşrutacılık  hareketinin mücadelelerinin sürdüğü dönemde ise  meşrutacılar Muavin-ül Mülk tekyesini, meşruta karşıtlarının toplandığı mekan olduğu mazereti ile top ile vurmuş ve binayı ateşe vermişlerdi.   Meşruta hareketinin alevlerinin sönmesi ile   Hasan Han Muavin-ül Mülk ise  bu binayı tekrar onarmaya başladı. 

Muavin-ul Mülk tekyesinin giriş kısmında, pencereler arasındaki alanda, geometrik desenler, çiçek ve çalı deseni, Arabesk ve Hatâyi  desenleri görülmektedir.   Bu süslemeler binayı çok güzelleştirmiştir. Aynı bölümde yine   Mohteşem Kaşani'ye ait şiir parçaları ve terkibi bentleri  taş yazıtları halinde yer almıştır.  Bu şiir parçası ise  Kerbela olayı ile ilgili olup  beyaz yazılı bir şekilde siyah fayanslar üzerinde yazılmıştır. Bu yazılar ise sanatsal ve estetik açıdan çok değerli eserlerdirler.  

Bu binada   ayna işlemeleri, eşsiz fayans işlemeleri ve çeşitli renkler göz kamaştırmaktadır.   Bunların yanı sıra düşey sürme pencereler ve asılı olarak kullanılan avizeler, bu binanın asaletini gözler önüne sermektedir.  Bu tekye  Kaçarlar döneminde   özel bir sanatsal yaklaşım içerisinde inşa edilen bina sayılır.  Bu bina kendine özgün bir şekilde döneminin özelliklerini anlatmaya çalışıyor. 

Muavin-ul Mülk  binası,  bulunduğu sokağa göre altı metre kadar daha aşağıda yer almaktadır. Öyle ki  Hüseyniye girişine ancak yedi merdiven inerek ulaşmak mümkün.  Giriş merdivenlerinin yanında    Hz. Ebulfazl Abbas as'ın görüntülerini yansıtan  fayanslar ile işlenmiş ve süslenmiş  küçük bir çeşme bulunmaktadır.   Bu tekyenin bariz özelliği ise  fayans işlemesi olduğu kesindir.  

Muavin-ul Mülk tekyesindeki fayanslar, yedi boyalı fayanslar ve kabartmalı fayanslar olarak ikiye ayrılmaktadır.  Bu fayanslar üzerinde çok güzel desenler kullanılmıştır.  Bu binadaki  resimler ise Kerbela olayları ve de   Kurani hikayeleri içermektedir.  Örneğin    Zeynebiye bölümünde   Kerbela vakıası olaylarından sayılan Hz. Ali Ekber'in mücadelesi, Hz. Kasım as'ın mücadelesi,  Hz. Ebulfazl Abbas'ın mücadelesi, Kerbela şehitlerinin toprağa verilmesi, Muhtar'ın toplantısı ve Ehlibeyt ve İmam Seccad as'ın Şam'a götürülmesi gibi  olayların resimleri bulunmaktadır.   

Muavin-ul Mülk tekyesinin  Doğu bölümünde bulunan Abbasiye bölümü ise   iki katlı büyük bir salon şeklindedir.   Bu binanın duvarları da  çok güzel fayans işlemeleri ile süslenmiştir.  Bu fayanslar üzerinde ise Yusuf as'ın Kenan'a dönüşü, Süleyman hazretlerinin sarayı ve de İmam Ali as'ın türbesi resimleri bulunmaktadır.  

Günümüzde ise Abbasiye bölümünde   Kermanşah  etnoloji müzesi isimleri ile bilinen iki müze yapılmıştır. Bu çerçevede kültür müzesi ve  giyim-kuşan ve mücevher müzesi halka hizmet vermektedir.  Bu salonlarda ise  Kermanşah eyaletinin Kaçarlar dönemindeki siyasi, dini ve benzeri şahsiyetlerinin görüntüleri göze çarpmaktadır.  Bu çerçevede Hasan Han Muavin-ul Mülk ve Ayetullah Seyyid Hüseyin Haeri Tabatabai'nün görüntüleri fayanslar ile işlenmiştir. 

Hüseyniye'nin etrafında ise iki katlı misafir odaları ve kavisli odalar yer almaktadır. Bu yapılar da güzel fayans işlemeleri ile süslenmiştir.   Bu bölümdeki  kavisli yapıların içi ise  fayans işlemeleri tablolar ile kaplanmıştır. Bu tablolarda  matem törenleri ve de İran'ın sultanları, kralları ve halifelerinin görüntüleri görülmektedir.   İnsan figürleri taşıyan fayansların yanı sıra geometrik desenli fayanslar da her yerde göze çarpmaktadır. 

Kermenşah şehrinin eski yapılı mahallelerinde  ise yine Kaçarlar dönemine ait tarihi bir tekye göze çarpmaktadır.  Beyglerbeygi tekyesi olarak bilinen bu tekyenin ayna işlemeleri o kadar görkemlidir ki  şehrin diğer tekyelerinden tamamen farklı gözüküyor. 

 Bu tekye  Beyglerbeygi lakabı ile tanınan Abdullah Han tarafından yaptırılması dolayısı ile bu isim ile bilinmektedir.   Bu tekyede iki tarihi müze de bulunmaktadır. Hat ve kitabet müzesi ile  Zagros paleolitik eserler müzesi. 

Beyglerbeygi tekyesinin yapım tarihi   19'uncu yüzyılın sonlarına dayanmaktadır. Daha sonraları ise   bu binaya alçı işlemesi ve ayna işlemeleri eserleri de eklenmiş ve çekiciliğini arttırmıştır. 

Beyglerbeygi tekyesi  24 odalıdır.  Her odanın farklı şekilde süslendiği görülmektedir.  Bu görkemli binanın en önemli bölümü  Batı kısmında  yer alan  Hüseyniye kubbesinin bulunduğu mekandır.  Hüseyniye'nin tavanı  kubbe şeklinde olup dışarıdan  kiremit çatı ve içeriden de ayna işlemelidir.  Alçı sütunları, geometrik desenler, bitkisel ve mumlu kandiller   bu bölümün güzelliğini kat kat arttırmıştır.  

Beyglerbeygi tekyesinin üç giriş kapısı bulunmaktadır.  Girişlerin hem önü hem arka tarafında ise kavisler bulunmaktadır.  Bu kavisler   alçı mukarnesler ve alçı işlemeleri ile süslenmiştir.  Kavislerin üst iç yüzü ise  Kaçar döneminin tanınmış isimlerinin  alçı kabartmaları ile kaplıdır. 

 

Beyglerbeygi tekyesi nispeten geniş bir avluya sahip olup   tabanı  sokağa göre daha aşağıda yer almaktadır.  Bu avlu, Muharrem ayında tıklım tıklım Hüseyin as için yas tutanlar tarafından dolup taşmaktadır.  Avlunun Batı kısmında bulunan kancalar ise   Kış aylarında   avluda çadırın kurulduğunu gösteriyor.  Avlunun ortasında  bulunan büyük bir havuz ise  binanın  güzelliklerini suya yansıtarak  bu mekanın cazibesini daha da arttırmaktadır.   Binanın  merkez avlusunun etrafında ise başta ayna işlemeleri salonu olmak üzere salonlar ve odalar inşa edilmiştir. 

Beyglerbeygi  tekyesinin  bodrum katında ise  havuzhane, dinlenme odası ve bir kaç oda bulunmaktadır.  Bodrum katının pencereleri de  müşebbek veya  arı kovanı desenlidir.  Bu pencereler aslında rüzgarı binanın içine alıyor.  Havuzhane ve yazlık dinlenme mekanının tavanı ise  ahşap işlemeler ile süslenmiştir. Buradaki odalar ise tuğla kavisler ile süslenmiştir.  Bu odaların  her birinin  tavan kısımlerı ise güzelce alçı işlemeleri ile süslenmiştir.  Ayrıca havuzhane ve dinlenme mekanı arasındaki  bölümde de  iki süslenmiş ahşap sütün bulunmaktadır.  Bu sütunların çok genli olup başları da  desenli ahşaplardan oluşuyor.   Bu bölümde ise mukarnes işlemeleri de görülmektedir.    

Binanın şahneşin kısmı ise alçı işlemeleri ile süslenmiştir. Burada alçı sütunlar, kartal, bitki, geometrik  desenler göze çarpmaktadır.   Şahneşin kısmının üst bölümünde ise  içinde " Ya Eba Abdullahül  Hüseyin " ve " 1262" yılı ibareleri yer alan  alçı bir çerçeve  görülmektedir.  

Beyglerbeygi tekyesinin Hüseyniye bölümünde  yarımçember kavisli  pencereler bulunmaktadır. Bu pencerelerin etrafında ise La İlahe İllallah Muhammed Resulullah  Aliyen Veliyullah  ibareleri ayna işlemeli olarak yazılmıştır.   Hüseyniye'de göze çarpan süslemeler arasında ise, alçıdan yapılan sütun başları, geometrik, bitkisel desenler ve mumlu kandillerdir.  

Hüseyniye bölümünün Güneyinde ise rengarenk camlara sahip  düşey sürme pencereler bulunmaktadır. Bu pencereler daha küçük bir avluya açılmaktadır.  Bu avlu vasıtası ile  Beyglerbeygi hamamına gitmek mümkün.  Bu bölümde kimsenin içine girmeye izni bulunmadığı bir hamam yapılmıştır. Bu da Beyglerbeyi tekyesinin başka sır dolu özelliklerinden biridir.