Nisan 30, 2016 06:58 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde geçen hafta başladığımız süslenme ve temiz görünmenin önemi hakkındaki İslam’ın görüşünü irdelemeye devam edeceğiz.

Geçen bölümde insanoğlu fıtratı itibarıyla sürekli tertemiz, güzel ve araste olmak isteğini ve çirkin olmaktan ve üstü başı düzgün olmamaktan sakındınını anlattık. Araste olmak veya süslenmek, insanın kendini süslemesi, üstüne başına çeki düzen vermesi anlamına gelir. Bazen bundan uyumlu olmak ve hazırlanma şeklinde de söz edilir. Kuşkusuz bu anlamlar birbiriyle bağlantılıdır, zira süslenmek bir nevi düzenli olmak, uyumlu olmak ve hazırlıklı olmakla beraberdir.

Aslında hiç bir insana dış görünüşünün güzel ve uyumlu olması öğretilmemiştir ve her insan zaten böyle bir duygu ile doğmuştur. Hatta çocuklar bile elbise seçerken seçtikleri elbisenin güzel ve renkleri uyumlu olmasına ve en güzel elbiseyi seçmeye özen gösterir.

Bireysel ve toplumsal görgü kurallarında temiz ve araste olmak önemli bir ilke sayılır. Kur'an'ı Kerim ve rivayetlerden hareketle araste olmanın iki açıdan söz konusu olduğu söylenebilir. Bunlar iç ve dış arasteliktir.

İslam dini en mükemmel din olarak insanın batını ve iç sefa ve temizliğine önem verdiği kadar insanın ve toplumun dış görünüşünün de temiz olmasına ilgi duymuştur. Müslüman bir insan kendisini ve yaşadığı çevresini temiz tutmaya özen göstermesi gerekir. Dış temizliğin çeşitli cilveleri vardır. Bilindiği üzere dış görünüşün temiz olması insanların giydiği kılık kıyafetleri ile ilgilidir ve hatta insanlara ibadet sırasında da bunu unutmamaları tavsiye edilmiştir.

Rivayetlere göre İmam Hasan (sa) namaz sırasında en güzel ve en temiz elbiselerini giyerdi. Kendisinden bunun sebebi sorulur. İmam şöyle karşılık verir: Allah güzeldir ve güzellikleri sever. Bu yüzden ben de kendimi Rabbim için bezeyorum, zira Rabbim camiye giderken zinetinizi yanınıza alın diye buyurmuştur. Bu yüzden ben de en güzel elbiselerimi giymeyi severim.

Allah resulü (sav) de din kardeşimizle karşılaştığımızda tertemiz olmanın önemi hakkında şöyle buyurmuştur: Allah ne zaman mümin bir kul kardeşini ziyarete gidecek olursa, kendini bunun için hazırlamasını ve tertemiz olmasını sever.

Güzel ve uygun elbise insanın Allah katına yakınlaşmasında da etkilidir. İmam Sadık (sa) bu bağlamda şöyle buyurur: Kendinizi elbiselerinizle güzelleştirir, zira Allah güzeldir ve güzellikleri sever.

Dolaysıyla eğer insan güzel elbise giyerek Rabbinin sevgisini kazandığını hissedecek olursa, bu his onun ruhi açıdan mutlu olmasına yardımcı olur ve bu da kişiliği üzerinde büyük etkisi olacaktır. Temiz elbise ve görünüş, insanlardan gam ve kederi uzaklaştırır, çünkü temizlik neşe ve mutluluk getirir.

Her toplumda değişim ve değişiklik ve yenilik sevilen bir durum ve durgunluk, eskilere eğilim ve irtica tenkit edilen çirkin durumlardır. Dış görünüşe özen göstermek, elbiselerin düzgünlüğü, saçların dengeli bir şekilde kesilmesi, ev ve işyerinde eşyaların güzel ve uyumlu olması, yaşam ortamında şad renklerin kullanılması ve genel anlamda insanın ve yaşadığı çevrenin temiz olması ve içinde yenilikler göze çarpması, insanın iç düzeni, neşe ve mutluluğu ve güzel zevkinin işaretleridir.

Öte yandan dağınıklılık, düzensizlik, değişmezlik gibi durumlar bireyin durgunluğunu, tembelliğini, inziva eğilimli olduğunu yansıtır.

Fakat burada hemen şu noktaya vurgu yapmak gerekir ki her türlü değişim, değişiklik ve yenilik de mantıklı ve dengeli olmalıdır. Eğer yenilikler, değişimler ve değişiklikler akıl ve mantık ilkelerine uygun olmazsa, sapkınlık meydana gelir ve topluma hakim olan düzeni bozar ve bireyin ve toplumun makul olmayan değişiklikleri de mantıksız bir şekilde benimsenmesine vesile olur. Bazen yeni modalar toplumun düzenine ve normlarına aykırıdır. Modaya tapan insanlar ve her gün yeni bir moda peşinde koşanlar hedefsiz bir şekilde dış görünüşünü değiştirmeye başlar. Bu tür insanlar ise toplumda ecnebi kültürü hayranı olan kişiler şeklinde telakki edilir. Radikal bir şekilde ve her türlü sabit düşünceden yoksun olarak taklit etmek bu tür insanların özellikleridir.

Kuşkusuz müslüman kadınlar toplumda hicat ve tesettürünü koruyarak üzerlerine bakmaları gerekir. Bir başka ifade ile müslüman kadın güzelliklerini eşi ve mahremlerinden başka hiç kimseye göstermemelidir. Kısacaı kadınlarda güzel ve temiz görünmek onların iffat ve ağır başlı olmaları ile uyumlu olmalıdır.

Bazen yolda giderken yanınızdan farklı insanlar geçer. Bu insanların her biri farklı kılık kıyafetle görünür. Peki siz bu insanlar hakkında nasıl yargıda bulunursunuz? Gerçekte her insanın giydiği elbisesi ve kılık kıyafeti onun fikri düzeni ve dünya görüşü ve saydığı değerleri yansıtır. Her toplumda insanların elbisesi iklim ve çevre şartlarından başka o topluma hakim olan kültür ve normlara da uyumlu olmalıdır. Örneğin müslüman kadın dini bir toplumda İslam ilkelerine uygun kıyafatlerle görünmelidir.

İnsanların kılık kıyafeti ayrıca onların hangi kültüre mensup olduklarını gösterir. Uygun kılık kıyafat her milletin dini ve milli kültürü ile uyumlu olmalıdır, aksi takdirde o kişinin ecnebi kültürü hayranı olduğu ortaya çıkar.

Gerçi araste ve temiz olmak bireysel ahlakın bir parçasıdır, fakat içinde çevreye yönelik ilgi de yatmaktadır. Çünkü bir müslümanın çevresindeki insanların duygu ve beklentilerini de göz önünde bulundurması gerekir. Hatta başkaları karşısında temiz ve düzgün olmak, karşı tarafın sosyal hakkı olduğu söylenebilir. Buna göre İslam peygamberi (sav) de müslümanlara başkalarını ziyaret ettiklerinde kendilerini bezemelerini tavsiye buyurmuştur. Allah resulü (sav) herkesten daha çok bu tavsiyeye uyardı, öyle ki İmam Ali (sa) bu konuda şöyle buyurur: Resulüllah (sav) saçlarını tarar ve genellikle su ile düzeltirdi.

Tarihte de Allah resulü (sav) bir meclise gitmek veya insanlarla görüşmek istediğinde dış görünüşüne büyük özen gösterdiği, aynaya baktığı, saç ve sakalını düzelttiği ve taradığı, temiz elbise giydiği ve ta uzaklardan hissedilecek şekilde hoş koku sürdüğü beyan edilir.

Dış görünüşün temiz ve düzgün olması insanların cazibe gücünün gelişmesinde de etkilidir. Temiz ve araste görünüş ayrıca insanın iç temizliğini ve düzenini yansıtır. Temiz ve araste olmak ayrıca insanda ruhi ve psikolojik huzur yaratır. Oysa üstü başı dağınık olmak, iç huzuru kaçıran ve özgüven duygusunu olumsuz etkileyen bir durumdur.

Eğer insanın dış temizliği iç temizliği ile beraber olursa ve insan dış görünüşü kadar iç temizliğine de özen gösterecek olursa, bu durum kişiliğini dengeli hale getirir ve bir başka tabirle içi dışı bir olur ve başkaları üzerinde nüfuz gücünü arttırır. Gerçekte başkalarının kalbini etkilemek ancak nefsin tezhibi ve iç temizliğe özen gösterilmesi ile mümkün olur.

Bundan önce de belirtildiği üzere İslam dini dış görünüşün yanında insan batını ve ruhu ile ilgili olan iç temizliğe de özen gösterir. İslam’ın bir önemli özelliği, geniş kapsamlı olması ve tüm insani boyutları gözetmesidir.

Dış görünüşün güzelliği İslami insani bir edeptir, fakat bunun yanında her müslümanın iç temizliğine de özen göstermesi gerekir ve ancak bu durumda İslam açısından ideal yaşam tarzına kavuşabilir.

Akılcı olmak, içten temizlik, sabır, rıza, huşu, cömertlik, adil olmak, insan ruhunun süsleridir ve eğer insan içini bu süslerle bezeyecek olursa Allah’ın takdirini toplar. Gerçekten de iman, insan ruhunun temizliğinin en belirgin süsüdür.


Değerli dostlar sözü İmam Seccad’ın Mekarimul Ahlak duasında insanın batını ve ruhunun temizlik hakikatini beyan eden bölümü ile noktalamak istiyoruz. İmam yüce Allah katına şöyle arz ediyor:

Ey yüce Rabbim, Muhammed’e ve hanedanına selam gönder ve beni şayeste insanların zineti ile beze ve insanların arasında adaleti yaygınlaştırma, öfkeyi yatıştırma, kin ateşini söndürme ve fesadı ıslah etme tevfiki ile, hayırları ve iyilikleri ifşa etme, alçak gönüllü olma, insanlara karşı iyi ve vakarlı davranma ve muttakilerin süsleri ile bezenme ile onurlandır. 015