Kasım 30, 2020 08:14 Europe/Istanbul

Bu bölümde Tevbe suresinin 75 ila 77'inci ayetlerinin sebeb-i nüzulünü ele alacağız.

Sa'labe bin Hateb Allah Resulünün katıldığı kimi gazvelere ve savaşlara katılan Medine ahalisinden biri idi.  Buna rağmen çoğu tarihi kaynaklarda  onun Medine münafıklarından biri sayıldığı belirtilmektedir.  Bu doğrultuda Sa'labe'nin  Tebuk savaşında  söylentiler yayması ile  İslam ordusunun moralini düşürmeye çalıştığı belirtilmektedir. 

Buna rağmen Sa'labe her zaman yoksulluktan yakınan  biri olarak büyük kederler ve üzüntüler yaşamış eve kapanmıştı. Gün içerisinde bir tane arpa ekmeği ile  kuru hurmadan  oluşan tek öğün yemek yerdi ve çocukları ve eşine de  aynı şeyleri ısmarlardı.  Hatta kimi günler  bu kadar az miktarda  da yemek bulamazdı.  Böylece ev ahalisinden uzak kalmak için  camiye giderdi ve orada düşünceye dalardı.  

Günlerden bir gün cemaat namazının ardından  geçim sıkıntısını Allah Resulüne anlattı ve ondan  zengin olması için duada bulunmasını istedi.  Sa'labe'yi çok iyi tanıyan Allah Resulü ise şöyle buyurdu:" Ey Sa'labe!    Azla yetinmek ve Allah'ın katına şükretmek, şükrünü yerine getiremeyeceğin  bol mal ve servetten daha iyidir. "

Ardından şöyle buyurdular: "  Acaba benim hayat tarzım size örnek teşkil etmez mi?  Allah'a ant olsun ki  istersem  dağı  kendim için altın ve gümüşe dönüştürürüm. "  

Sa'labe o gün ümitsiz bir şekilde eve döndü. Ancak bir gün sonra  herkesten daha erken camiye gitti ve bu talebini tekrarladı.  Allah Resulü  yine de onu yetinmeye çağırdı ve Sa'labe'nin zenginleşmesi için dua etmekten sakındı.  Buna rağmen  Sa'labe  hep aynı talebini tekrarlıyordu.  Allah Resulünün yanına gittiği üçüncü günde şöyle dedi:" Seni haklı olarak gönderen Allah'a yeminler olsun ki, Allah beni zengin kılarsa  tüm haklarını yerine getireceğim. " Allah Resulü bu ısrarı görünce ellerini açtı ve  şöyle bir duada bulundu:" Ey Allah'ım!  Sa'labe'nin istediğini  ona  inayet eyle"

Allah Resulünün duasından kısa bir süre sonra  uzun bir süre hasta olan Sa'labe'nin zengin akrabalarından biri  hayatını kaybetti ve böylece Sa'labe'ye büyük bir miras geriye bıraktı.  Sa'labe bu miras yüzünden elde ettiği büyük serveti ile  birçok koyun aldı ve böylece hayvancılık yapmaya başladı.   Koyunlar git gide arttı. Sayıları o kadar arttı ki  artık koyunları Medine'ye sığmıyordu.  Bu yüzden  Salabe Medine etrafındaki  kırsal alanlara taşındı ve orada maddi hayata boğuldu.  Artık cuma ve cemaat namazına katılmaz oldu. 

Bu olaydan kısa bir süre sonra   Allahu Teala tarafından zekat verilme emri geldi ve 9 şey hususunda  zekat verilmesi Müslümanlara emredildi. Bunlar arasında ise koyunların  da zekatının verilmesi belirlendi.  Tabii zekatın ödenmesi hususunun  uygulanması için  koyunların da ahkamlarda belirlenen sayıda olması lazım. Ayrıca sahibi de  erişkin, akıl sahibi ve özgür biri olmalıdır.  Aslında paklık ve temizlik anlamına gelen zekat, zekat vereni  cimrilikten, ihtirastan ve servet biriktirmekten  uzaklaştırıp onu pak tutar. 

İşte Allahu Teala'nın zekat fermanının ardından zekat kapsamında yer alan Medine Müslümanları teker teker gelip zekatlarını ödediler.  Ardından Allah Resulü bazı kişileri Medine dışına gönderip  etraf ve çevrelerde yaşayan ilgili kişilerden  zekat toplamalarını istediler.  Allah Resulü Hz. Muhammed saa  sadaka ve zekatın alınması için  iki Müslüman'ı  Salabe ve  Beni Selim'den olan bir kişinin yanına gönderdi.  Allah Resulünün gönderdiği iki kişi   Salabe'nin yanına gidip Allah Resulünün el yazısını göstererek zekatın ödenmesini istediler. 

Bunu duyan Salabe  hüzünlü bir şekilde şöyle dedi:"  Hayat ne kadar da zormuş! Allah Resulüne söyleyin  Salabe koyunlarını zekat verecek kadar zenginleşmemiştir. " 

Salabe'nin zengin olduğunu  ve onun onlarca koyununu köylerin etrafında gören Allah Resulünün elçileri şaşkınlık içerisinde şöyle dediler:"  Salabe! Medine etrafındaki en büyük hayvancılardan birisin. Nasıl olur da böyle bir şey söylersin?    " 

Salabe bunu duyunca tekrar şöyle dedi:"   Koyun sürüsü gördünüz ve hepsinin bana ait olduğunu mu zannettiniz? Hayır böyle değil.  Böyle olsa da bu kadar şişman koyunların korunması ve yetiştirilmesi  masraflı bir şeydir.  İyi beslenmeleri, korunmaları, bakılmaları ve diğer işler benim üzerimde yüktür.  Nasıl bu yüke karşı dayanabilirim ki? "

Allah Resulü'nün elçilerinden biri öfke ile şöyle dedi" Biz Allah Resulü tarafından gönderilen elçileriz. Boynundaki hak ve hukukları ödemelisin,ehline teslim etmelisin.  Zekatını ödemenin  servetinden bir şey azaltmayacağını bilmelisin. Zaten bu serveti pak tutacak, bereketini de arttıracak ve ahirette büyük bir mükafat kazandıracaktır.  "

Salabe ise sesini yumuşattı ve şöyle dedi:"   Size bir sorum olacak. Yanıtlayacak mısınız?  " Elçiler evet deyince  Salabe gülümseyip zekat ile  cizye arsındaki farkı sordu. Elçilerden biri ise şaşkın şaşkın şöyle dedi:" Ne demek? Bilmiyor musun yani? "

Salabe  eli ile sakalını  kaşıyarak şöyle dedi:"  Gayrı Müslimler İslami devletin sayesinde yaşadıkları için cizye diye bir vergi öderler.  Doğru mu? "  Elçiler bunun doğru olduğunu söyleyince Salabe devam etti: "  O zaman zekat da cizyenin kardeşidir. Biz ise cizye ödememek için Müslüman olduk. Şimdi de zekat ödersek o zaman biz ve gayrı Müslimler arasındaki fark ne olacak? "

 Allah  Resulü'nün elçilerinden biri  şöyle dedi:"  Ne diyorsun sen.  O zaman belli ki sen cizyenin ne olduğunu zekatın kavramını  bilmiyorsun. Belki de bile bile bunu söylüyorsun. Ancak dünya düşkünlüğü  sana gerçekleri ve hakkı anlatmaya müsaade etmiyor.  Fakat zekatın  mustazaflar ve fakirlerin hakkı olduğunu bil.  Allahu Teala zenginlere böyle bir sorumluluk vermiş ve bunun cizye ile alakası yoktur.  " 

Bunu duyan Salabe  karşı çıkma anlamında kafasını sallayıp şöyle dedi:"  Hayır ben bu sözlerinizi kabul etmiyorum. "

İslam peygamberinin gönderdiği iki elçi bu sözleri duyunca   artık bir sonraki kişi yani Beni Selim'in yanına gidip ondan zekat ödemesini istediler.   O kişi ise  tam bir  bonkörlük içerisinde  en iyi develerini zekat olarak ödedi.  Ardından iki elçi tekrar Salabe'ye uğradılar ancak Salabe tekrar zekat ödemek istemediğini  vurgulayarak küstahça şöyle dedi:" Gidin ve Allah Resulüne  Salabe'nin zekat ödemek istemediğini bildirin. "  

Allah Resulü elçileri bunu duyduktan sonra Medine'ye dönüp Hz. Muhammed saa'in yanına giderek Salabe'nin tavırlarını ve bir yandan da Beni Selim aşiretinden olan zenginin tavrını anlattılar.  Allah Resulü ise  Salabe'nin sözlerini duyunca  teessüf duyduğunu belirtip  şöyle buyurdu:"  Salabe'ye eyvahlar olsun! Eyvahlar"   Ardından Beni Selim aşiretinden olan  kişi için hayır duada bulundu. 

İşte bu olayın ardından  Tevbe suresinin 75 ila 77'inci ayetleri indirildi. Aslında  kimi insanlar yoksulluk ve eli boşluk dönemde öyle imandan söz ediyorlar ki kimse  onların bir gün münafıkların safına katılacağını tahmin bile edemez. İşte bu ayetler bu hususu belirtmek için indirilmiştir. 

Bu çerçevede Tevbe suresinin  75 ila 77'inci ayetlerinde şöyle buyrulmaktadır: "« وَ مِنْهُمْ مَنْ عاهَدَ اللّهَ لَئِنْ آتانا مِنْ فَضْلِهِ لَنَصَّدَّقَنَّ وَ لَنَکُونَنَّ مِنَ الصّالِحینَ / فَلَمّا آتاهُمْ مِنْ فَضْلِهِ بَخِلُوا بِهِ وَ تَوَلَّوْا وَ هُمْ مُعْرِضُونَ / فَأَعْقَبَهُمْ نِفاقاً فی قُلُوبِهِمْ إِلى یَوْمِ یَلْقَوْنَهُ بِما أَخْلَفُوا اللّهَ ما وَعَدُوهُ وَ بِما کانُوا یَکْذِبُونَ

"(75﴿  Onların içinde öyleleri var ki, "Allah bize lutuf ve kereminden bahşederse biz de elbette hayır yolunda harcar ve iyi kimselerden oluruz" diye Allah’a söz vermişlerdi.

﴾76﴿  Ama Allah onlara lutuf ve kereminden ihsan edince hemen cimrilik gösterdiler ve yüz çevirdiler, zaten yan çizip duruyorlardı.

﴾77﴿   Bunun üzerine Allah da kendisine verdikleri sözden caydıkları ve hep yalan söyledikleri için, kendi huzuruna çıkacakları güne kadar yüreklerine münafıklığı yerleştirdi. 

İşte bu ayetlerin indirilmesinin ardından  ayetlerin içeriğini anlayan Salabe'nin yakınlarından biri  onun yanına gidip  ayetlerin indirilmesi olayını ona anlattı.  Salabe kaygılı bir şekilde  Allah Resulünün yanına gidip  ondan  zekat olarak varlığının bir parçasını almasını istedi.  Allah Resulü ise şöyle buyurdu:"  Allahu Teala beni senden zekat almaktan  sakındırmıştır. " 

Salabe  bunu duyunca daha da tedirginleşti ve  kendini azarlamaya ve kınamaya başladı.  Allah Resulü şöyle buyurdu:"  İşte bu senin tavırlarının sonucudur.  Ben emrettim ve sen uymadın ve Allah'ın emrine karşı itaatsizlik yaptın.  " 

Salabe  tam bir ümitsizlik içerisinde evine dönüp hayatını devam ettirdi.  Allah Resulünün mübarek hayatı sona erdiğinde  Ebu Bekir hilafeti döneminde  tekrar Ebu Bekirden aynı talepte bulundu. Ancak  Ebu Bekir de Allah Resulüne  uyarak bu talebi kabul etmedi.  Ömer ve Osman da  Salabe'nin sadakalarını kabul etmekten çekindiler ve böylece Salabe Osman hilafeti döneminde kafir olarak öldü.