Aralık 11, 2020 16:47 Europe/Istanbul

Bugün yine her hafta olduğu gibi Orta Asya ve Kafkasya bölgesinin geçen haftaki en önemli gelişmelerini gözden geçireceğiz.

Bültenimizi geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi yine Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan arasında devam eden Karabağ çatışmaları ve bu münakaşa ile ilgili Rusya’nın ara buluculuğu ile imzalanan ateşkes anlaşması ve ardından yaşanan son gelişmelere ayırdık.

Geçen hafta dağlık Karabağ savaşından yeni yeni feragat eden Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan oldukça farklı günleri tecrübe ediyorlar. Son bir ayda Karabağ münakaşasının taraflarının her biri acı tatlı çeşitli tecrübeleri yaşadı. Örneğin, son çatışmaların galip tarafı sayılan Azerbaycan Cumhuriyeti’nde esen bayram ve şenlik havasından başka farklı gelişmeler de yaşanmak üzeredir. Ancak karşı tarafta, yani Ermenistan’da savaşın sonucundan öfkelenen Ermeni halkı her gün başkent Erivan’da sokaklara dökülüyor ve Başbakan Nikol Paşinyan’dan barışçıl bir şekilde görevini bırakmasını ve iktidarın başından çekilmesini istiyor.

Ermenistan’da protesto eylemleri geçen 11 Kasım tarihinde, yani Azerbaycan Cumhuriyeti, Ermenistan arasında Rusya’nın ara buluculuğu ile on maddelik barış anlaşması imzalandıktan sonra  başladı. Karabağ barış anlaşması 9 Kasım 2020’de imzalandı ve 10 Kasım’dan itibaren uygulanması kararlaştırıldı. Ermenistan milli kurtuluş hareketinin başını çektiği Ermeni protestocular sokaklarda düzenledikleri eylemlerde, Karabağ barış anlaşmasını imzalayan Başbakan Nikol Paşinyan Ermenistan’ın milli çıkarlarını tehlikeye attığını savunuyor.

Her gün sayıları gittikçe artan Nikol Paşinyan hükümetinin karşıtları Ermenistan milli meclisi önünde düzenledikleri hükûmet karşıtı protesto eylemlerinde Başbakan Paşinyan ve kabinesinden barışçıl bir şekilde iktidarın başından çekilmelerini istiyor. protestocular geçen 8 Kasım Salı gününü da Paşinyan’ın görevini bırakması için son mühleti olarak belirlediler.

Bilindiği üzere Ermenistan’da Serj Sarkisyan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde Ermenistan anayasasında yapılan değişikliğe göre bu ülkenin siyasi sistemi başkanlıktan parlamenter sisteme değiştirildi. Buna göre de cumhurbaşkanının tüm yetkileri başbakana devredildi. Bundan başka yargı ve yasama kurumlarının da bazı yetkileri ve gücü başbakana verildi.

Aslında Ermenistan’ın son Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan yönetimi ve Ermenistan’da başbakanlık koltuğuna oturan son Karabağlı hiç bir zaman yürütmede hiç bir yeri olmayacağının yanı sıra yargı kurumundaki kendisine bağlı tüm yetkilileri kaybedeceğini aklının ucundan bile geçirmemişti. Üstelik Ermenistan meclisinde başında bulunduğu siyasi partinin ve karabağlı akımın tekelinde bulunan sandalyelerini de kaybetti. Sarkisyan son parlamento seçimlerinde de yüzde 5’ten daha fazla oy oranına ulaşamadı ve sonuçta milli mecliste sandalye sahibi de olamadı. İşte bu yüzden şimdi Ermenistan’da Başbakan güvenlik güçleri, ordu, yargı ve yasama kurumları ve diğer devlet erkanlarını elinde bulunduran tek siyasi güçtür. Bir süre önce Başbakan Nikol Paşinyan’ın görevinden çekilmesini gündeme getiren Cumhurbaşkanı da sadece bir protokol makamı sayılır ve yürütmede hiç bir etkisi ve rolü yoktur.

Hal böyleyken Ermenistan’da muhalifler ve protestocular ancak Başbakan Paşinyan bizzat görevini bırakmayı kabul ederse hedeflerine ulaşabilecekleri anlaşılıyor. Bu arada Rusya yetkilileri de dolaylı olarak Nikol Paşinyan’ın siyasi iktidarın başında bulunmasına yeşil ışık yaktığı anlaşılıyor; zira Paşinyan Ermenistan’da Azerbaycan Cumhuriyeti ile on maddelik barış anlaşmasını imzalamaya yanaşan tek siyasi yetkilidir. Nitekim Ermenistan’da başka hiç bir politikacının bu yönde herhangi bir adım atmasına imkansız gözüyle bakılıyor.

Buna göre ve dağlık Karabağ barış anlaşmasında göze çarpan muğlaklıklara bakıldığında, anlaşmanın gelecekte başka yönlere yönelmesine de muhtemel gözüyle bakılıyor. Özellikle son dönemde ülkelerinin dizginlerini Türkiye’ye teslim eden Azerbaycan Cumhuriyeti yetkilileri barış anlaşmasını uygulama şartlarını zorlayarak bölgede başka türlü şartları oluşturabileceğinden ve bölge milletleri yeni bir savaşa şahit olabileceğinden söz ediliyor.

Örneğin Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dışişleri eski Bakanı ve seçkin siyaset meseleleri uzmanı Tevfik Zülfikarov, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bakü ziyareti sırasında yaptığı açıklamada şöyle dedi: Bakü’nün Ermenistan topraklarında yer alan Mukri bölgesi üzerinde toprak iddiasında bulunması için henüz erkendir. Bu konu geleceğe bırakılmalıdır.

Musavat TV kanalına canlı yayında katılan Tevfik Zülfikarov şöyle ekledi:

Mevcut şartlarda Ermenistan’dan Zengzur’u talep etmek, Erivan’ın Karabağ savaşı ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin topraklarını uzun süre işgal etmesine karşı ödemesi gereken ağır tazminat bedeli karşısında mümkün değildir. Zengzur talebi de geleceğe bırakılmalıdır.

Ancak Azeri politikaca Zülfikarov’un Ankara yetkilileri ile istişarelerin ardından medyaya yansıtılan bu sözleri, Karabağ münakaşasının daimi çözümü daha onlarca yıl sürebileceğini ortaya koydu; gerçi Ermenistan halkının bu duruma katlanması da mümkün gözükmediği anlaşılıyor. Üstelik görünen o ki Türkiye devlet adamları şimdiden Güney Kafkasya’da uzun süre kalmak üzere şimdiden tedariklere başlamış bulunuyor. Bu durumun hiç kuşkusuz bölgenin bağımsız devletleri ve hatta Rusya’nın sert tepkisi ile karşılaşacağı kesindir. Öte yandan Ankara yetkilileri Suriye’de başta IŞİD ve El Nusra Cephesi terör örgütleri olmak üzere desteklediği terör örgütlerinden yararlanmayı da gündeminde tutuyor. Ancak bu durum bölgenin ve çevresinin güvenliğini şiddetle tehlikeye atacağı da kesindir.

Her halükarda son günlerde Ermenistan halkı her gün Erivan sokaklarına dökülerek Başbakan Paşinyan’ın istifa etmesi için eylem yaptığı bir sırada, Azerbaycan Cumhuriyeti yetkilileri bu ülkenin kurtarılan bölgelerini yeniden inşa etmek ve ayrıca bölge ülkeleri ile istişarelerde bulunmakla meşgul olduğu gözleniyor. Örneğin en son Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov İran’a bir ziyaret gerçekleştirdi.

Karabağ savaşı sona erdikten sonra ilk yurt dışı ziyaretini İran’a gerçekleştirmeyi tercih eden Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov Tahran’a geldi ve İranlı yetkililerle görüşmelerde bulundu.

Bakan Bayramov’un Tahran ziyareti başka Bakü ve Ankara olmak üzere bölge medyasında geniş yankı buldu. Bölge medyası Bakan Bayramov’un Tahran ziyaretini önemli telakki ederek, bu ziyaret Azerbaycan Cumhuriyeti’nin gelecek yıllarda dış politikasında İran İslam Cumhuriyeti’nin önemini yansıttığını dile getirdi. Örneğin Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Trend haber ajansı Bakan Bayramov’un Tahran ziyareti ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüşmesi hakkında yayımladığı raporda şu ifadeleri kullandı:

Bayramov Tahran ziyareti sırasında İran İslam Cumhuriyeti’nin Azerbaycan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne verdiği desteğe teşekkür etti ve Tahran yönetiminin Azerbaycan Cumhuriyeti kentlerinin yeniden inşa edilme sürecine katılmasını olumlu karşıladıklarını belirtti.

Bakü’de yayımlanan Yeni Musavat gazetesi de bir raporda Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Bayramov’dan naklen şöyle yazdı:

İran İslam Cumhuriyeti iyi dost ve komşu ülkedir ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve Bakü yönetiminin diğer üst düzey yetkilileri İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkilerini daha da geliştirme konusunda kararlıdır.

Tüm bu gelişmeler, Azerbaycan Cumhuriyeti Ermenistan’dan geri aldığı işgal altındaki toprakları yeniden inşa etme sürecini gündemine yer aldığını ve başta İran İslam Cumhuriyeti olmak üzere bölge ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmek istediğini ortaya koyuyor. Kuşkusuz bu politika, Azerbaycan Cumhuriyeti’ni gelecekte Güney Kafkasya bölgesinde en sevilen ülke yapacaktır. Gerçi bölgede sevilen ülke konumuna gelmek isteyen Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bu konuma gelebilmesi, Bakü yönetiminin izleyeceği olumlu politikalara ve ecnebi odaklara Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarına nüfuz etmelerine müsaade etmemesine bağlı olduğu da açık bir gerçek sayılır.

 

 

 

Etiketler