Dünya'da su krizi, endişeler ve umutlar – 46- son
Su kaynaklarının kıtlığı veya kirlenmesi, sağlıklı içme suyun olmaması, dünyada milyonlarca insanın hayatını tehdit etmekte ve eğer bu sorun için bir çözüm bulunmazsa çok da uzak olmayan bir gelecekte büyük bir facia ile karşı karşıya geleceğiz.
Suyu korumak aslında ortak geleceğimizi korumaktır, hepimizin yer kürede yaşayacağımız gelecek; dünyanın neresinde olursa olsun çocuklarımızın geleceği, suya ve suya ulaşabileceklerine bağıdır.
Su dünyada en değeri doğal kaynaklardan biri olarak tüm canlıların yaşaması için hayati bir kaynaktır. Gerçeği kabul edelim, tatlı su kaynakları, dünyada nüfusun artışı, zayıf yönetim, zayıf hijeyn ve iklim değişikliği ile tehdit ediliyor. Su talebin artması, katı ve sıvı atıkların artan üretimi ve sulara dökülmesi ve akıtılması, sadece insanların değil, bitkiler ve hayvanların da hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Bu yüzden bir program yapılmadan ve doğru koordinasyon olmaksızın, gelişme fırsatları yok olurken milyonlarca insanın hayatı ise tehlikeye girer.
Su, hayat kaynağıdır ve tüm insanlar ve diğer canlıların hayatının tüm boyutları ile direkt ve inkar edilmez bağlantıda bulunuyor. Örneğin eğer su olmazsa çevrenin de bir anlamı olmaz. Ağaçlar ve canlılar hayatlarının sürmesi için suya ihtiyaçları vardır. Yer kürenin şekillenmesinden günümüzde kadar büyük hayvan ve insan toplulukları her zaman su kaynakları çevresinde oluşarak şekillenmiştir. Büyük insanlık uygarlıkları nehirler, denizler ve göllerin yanında oluşurken çeşitli ülkeler muazzam su kaynakları sayesinde gelişerek yaşam boyutlarını bu hayat kaynağı maddenin varlığına dayanarak takviye ettiler.
İran coğrafyası iklim bakımından kuru bir bölgede yer alıyor ve her zaman su sorunu ve kuraklık sorunu ile karşı karşıya bulunmuştur. Fakat İranlılar arasında suyun kutsal olması sadece su sorunu ile ilgili değildir, zira ılıman bölgelerde de bu unsur çok değerli ve kıymetlidir ve kendine has kutsallığa sahiptir. Buna ilaveten suyun ayna gibi olması, berraklığı, akışkanlığı, hayat vermesi ve temizliği ise eski zamandan beri her zaman övülmüş ve bir çok benzetmeler ve simgelerde kullanılmıştır.
İslam kültüründe su değerli ve kendine has öneme sahiptir. Kur'an-ı Kerim ayetlerine göre su paklık, mübarek olmak, bereket ve hatırlatma unsuru olarak zikredilmiştir. Örneğin Kur'an-ı Kerim’de cennet, nehirlerinde sular akan bir bağ şeklinde resmedilirken aynı zamanda hayatın da su ekseninde yaşadığına vurgu yapılıyor.
İran kültüründe su ilim, hayat, paklık ve aydınlık sembolüdür. Tasavvuf metinlerinde bu unsur daha da derin anlam kazanıyor ve iç temizlik, ebedi hayat, nur ve ilahi tecellilerin sembolüdür. Bu metinlerde suyun sembolik anlamlarına orantılı olarak susuzluğun sembolü de özel anlam kazanıyor. Tabi ki bu arada salik insanın maşuka ulaşması için heyecan ve sabırsızlığı ise en belirgin ve seçkin anlamdır.
Yer yüzünde ve altındaki su miktarı “Q” ise neredeyse sabittir ve bu su içme, tarım, endüstri vb. alanlarda tüketilirken insanın hayatı ve refah seviyesini yükseltiyor. Eğer uzaydan yer yüzüne bakılırsa doğal rengi mavidir, bu da yer yüzünün büyük bir bölümünün su ile kaplı olduğu anlamındadır. Yer yüzünün büyük bir bölümü okyanuslar ve denizlerle kaplıdır. İnsan hayatının bir çok alanında hayret verici ilerlemeler yaşanmasına rağmen su hala en büyük enerji ve tarımda üretimin kaynağı olarak önemini koruyor. Bu sebepten dolayı bazı bilim adamları suyun dünyada yaşanan siyasi çatışmaların temel fakat gizli sebebi olduğu kanaatindeler.
Görünüşte dünya nüfusuna oranla yer küredeki su çok fazladır fakat okyanuslar ve deniz sularının tuzlu olduğu, içme ve tarıma elverişli olmadığı, büyük ve yüklü harcamalar yapılmadan tüketilemeyeceği biliniyor. Tatlı su sadece nehirler ve doğal pınarldan akan dağlarda biriken kar ve yağmur sularıdır. Bu miktar su ise yer yüzündeki tüm sulara oranı ise en fazla yüzde 3 kadardır. Fakat yine de bu yüzde 3’lük su oranı yıllık ortalama yağışları az olan ülke veya yaz aylarında bir çok soruna ve hatta krizlere sebep oluyor.
Dünyada su eksikliğinden duyulan endişe ve bu konudaki krizler, bizim 45 hafta bölümde bu alandaki sorunlara değinmemize sebep oldu. İran’ın güney doğusunda yaşayan Beluçların bir atasözü vardır; derler ki “ اپء سرء َکشک کشیت” “Aape sara keşk ey kaşit” anlamı ise “su üzerine çiziyor” demek oluyor; burada sahte konuşan ve bir işi ciddi olarak yapmak istemeyen kast edilir. Buna dayanarak bizler de 45 bölümlük sohbetimizde sahte ve gerçek dışı konulardan söz etmeyerek gerçekleri aktarmaya ve az da olsa krizin giderilmesi için bilinç oluşturmaya çalıştır. Başka bir ifade ile “su üzerine çizmek istemedik.”
Hatırlayacağınız üzere su kaynaklarının önemi ve yer yüzündeki oranı hakkından söz ederek su kaynakların doğru yönetilmesinden konuştuk. Ayrıca suyun kirlenmesine sebep olan faktörlerden, halkın bilinçlenmesinden ve çevrenin korunması için bu bağlamdaki yasaların değişmesine değindik. Tüm bu faktörlere ilaveten su kaynaklarının saygın şekilde kullanılması için halk ve kamu iradesine, her bireyin bu önemli konudaki belirleyici etkinliğinden konuştuk.
Fakat bizin su ve yer yüzündeki su kaynaklarının önemi hakkındaki ana başlıklarımız bu alandaki krizler, eksiklikler ve sorunları ile özetlenmedi. İnsan her zaman geleceğe umut ve ileriye doğru hareketle uygarlıkları geliştirmeyi başarmıştır. Çevreye ilgi ve bağlılık da sadece endişe ve sorunları haykırmakla bir yere varamaz. Bu yolda yaratıcı, yeni ve akıllı planlar ve projeleri modern ve güncel tekniklerle beraber, yerli yöntemler ve geçmiştekilerin tecrübeleri ile birlikte kullanmak gerekir.
Su sorunundan kaynaklanan krizlerin çözümlenmesi için uzmanlar tüm dünya çapında son on yıllarda bir çok çalışmalar yürütmüş, karmaşık ve yeni teknolojiler kullanarak krizin hafifletilmesi için çalışmışlar. Fakat geleneksel ilim de su kaynaklarının korunması için onların yardımına gelerek önemli oranda, yapılan planların mükemmel hale gelmesinde rol alırken veya hatta kilit rol bile oynamıştır.
Biz bu programda İranlıların su kaynaklarının korunması ile ilgili çözüm yollarına değindik ve İran’ın kuru ve yarı kuru ikliminde bu yöntemlerin, suyun eksikliği ve sorununa duyulan endişelere olumlu yanıt verebildiğine işaret ettik. Tabi ki onlardan bazıları günümüzdeki hayat şartları nedeni ile kullanamaz fakat bir tasarımcıya fikir vererek etkili olabilir.
Geçen bölümlerde İran’ın muhteşem eski mimarisine ve suyun en verimli kullanım şeklinin bu binalar ile sıkı sıkıya bağlarına değinerek onların yenilikçi sanatçıların emeklerinin iklim şartları ile bağlarının sembolü olduğunu ifade ettik.
Kanat veya Kariz, İranlılar arasında su mühendislerinin tarihini gözler önüne seriyor. İran’ın ortasındaki çölün en sıcak ve kurak şartlarında inşa edilen yapılarda var olan su adeta binalara hayat veriyor; bu su bazen kanat mazharlarından kilometrelerce uzak olan kaynaklardan en uygun eğim ve dakik ve titiz bir hesaplamayla dağların kalbinden yer yüzüne akıtılarak etrafa hayat veriyor.
Kanat her zaman tarih boyunca İran’da suyun sağlanması için en büyük kaynak olmuştur ve Taht-ı Cemşid’deki (Perspolis) boru sistemi veya Şuşter su yapıları, Çoğa Zenbil arıtma tesisi, İran mimarisi ve su mühendisliği şaheserlerindendir. İran buz ocakları (yahçal) ve sarnıçları (abanbar) insanı büyüleyen bahçeleri ve çöl ortasında bu bahçeler için kullanılan su, İranlıların bu tarihi topraklarda su kaynaklarını en iyi şekilde ve tasarruflu kullanılması için yaratıcılığının diğer örnekleridir.