Mayıs 05, 2016 15:45 Europe/Istanbul

Bugün yine tarihî İsfahan kentini gezmeye devam ediyoruz.

Geçen bölümün devamında bugün İsfahan kentinin Cuma camiini gezmek istiyoruz. İsfahan ulu camii olarak da anılan bu cami, İran’ın en değerli tarihî eserlerinden biri olmakla beraber, dünya kültürel mirası arasında da yer alıyor. Bu bina Al-i Buye, Selçuklu ve Safevi dönemlerinde yapılan onarım ve ekleme çalışmaları ile bugünkü şekline bürünürken, İran’ın son bin yıllık mimari tarihinin güzel örneklerini de sergiliyor.

Kameri 138 yılında inşa edilen İsfahan Cuma camii, kentin Sebze meydan adında ünlü bir meydanının yakınlarında bulunan Derdeşt semtinde yer alıyor. Eldeki bilgiler, Cuma camii İslam’ın ilk yıllarında inşa edilen camiler gibi sade bir mimari ile inşa edildiğini, ancak zamanla bir çok değişiklik yaşadığını ve camiye çeşitli bölümlerin eklendiğini, öyle ki her yeni bölüm belli bir dönemin mimarisini yansıttığını gösteriyor.

Cuma camiinde çeşitli dönemlere ait olan bölümlerinde farklı mimari tarzları açıkça göze çarpıyor ve uzmanların da bu konuda hemfikir olduğu anlaşılıyor.

İslam’ın birinci yüzyılında, bu semavi dine yönelmeye başlayan İranlılar yavaş yavaş muhteşem camiler inşa etmeyi düşünmeye başladı ve çeşitli binaların inşaatında deneyimli olan İranlı mimarlar asil İran mimarisinden esinlenerek bir çok cami inşa etti. Buna göre İran’da inşa edilen ilk camiler, Sasani dönemine ait mimari tarzını andırıyordu.

İslam’ın ilk yıllarında yaşayan ünlü tarihçi ve coğrafya bilgini Mukaddesi, İsfahan’ın Cuma camiinden söz ederken, caminin yerini kentin çarşısı olarak gösteriyor ve yuvarlak sütunları ve yüksek minaresinden söz ediyor.

İsfahan Cuma camiini kameri 443 ve 444 yıllarında ziyaret eden Nasır Hüsrev Kubadiyani ve Yakut Hemevi’nin anlatıklarına göre, bu cami kameri beşinci yüzyılda açıktı ve halk bu camiden yararlanıyordu.

İsfahan Cuma camii İslamî dönemin 14 asırlık süresinde İran mimarisinin değişiminin en iyi örneği olmakla beraber, bir çok acı tatlı tarihî olaylara da şahit olan bir camidir. Bugün kameri 138 yılında inşa edilen ilk sade camiden hiç bir iz geride kalmamış ve şimdiki binalar kameri beşinci ve altıncı yüzyıllarda inşa edilerek eski binaların yerini almıştır.

Cuma camiinin şimdiki binaları daha çok kameri beşinci ve altıncı yüzyıllara ve Selçuklu dönemine ait eserlerdir ve fayans işlemeleri ve mermer taşları daha sonraki dönemlerde yapılan eklemelerin sonucudur.

Bugün Cuma camiinde Deylemi, Selçuklu, Gurkani, Türkmenler, Safeviler ve Gacarlar dönemlerinde yaşayan mimarların ve zanaatkarların yarattığı eserler göze çarpıyor. Son yarım asırda da cami detaylı bir şekilde restore edildi ve bu çalışma halen devam ediyor.

İsfahan Cuma camii dört eyvanlı bir mimariye sahiptir ve eyvanlar binanın Kuzey, Güney, Doğu ve Batı kanatlarında birbirine karşı duracak şekilde inşa edilmiştir. Başka binalar ise bu eyvanların ve avluyu çevreleyen duvarın arkasında yer alır.

Camilerin inşaatında uygulanan dört eyvanlı tarz tamamen İran’a özgü bağımsız bir mimari tarzıdır ve dünyada başka camilerin inşaatında yoktur ve varsa eğer, İran mimarisinden alıntıdır.

Bu tarz, kameri 6. yüzyılın başlarında ve İsfahan Cuma camiinin kameri 515’te bir yangın sırasında yanmasının ardından ortaya çıktı. Söz konusu yangında caminin kütüphanesinde bulunan ve çeşitli ilimleri kapsayan enfes el yazması kitaplar tamamen yanıp kül oldu.

İsfahan Cuma camiinin 8 giriş kapısı vardır ve kapıların çoğu binanın güneydoğu kanadında yer alır ve her girişin üst kısmı Gacarlar döneminde süslenmiştir.

Caminin avlusu 70 metre boyunda ve 60 metre enindedir ve çevresinde dört eyvan yer alır.

Bu arada Cuma camiinin batısındaki eyvanın kuzeyinde Olcayto camii adıyla ün yapan küçük bir cami vardır. Olcayto, İlhaniler hanedanının kralıydı. Caminin enfes mihrabı, İran alçı işleme sanatının en seçkin eserlerinden biri sayılır.

İsfahan Cuma camiinde yer alan mevcut tarihî eserler, çeşitli mimari tarzları temsil etmenin yanında Küfi, Süls, Benai, Nash ve Nastalik hatları ile yazılan çeşitli kitebeleri de içerir, öyle ki cami adeta İslamî dönemi kapsayan 14 asrın mimari müzesi haline gelmiştir ve içinde çeşitli dönemlere ait tuğla, alçı ve fayans işleme örnekleri ziyaretçileri hayran bırakır. Bu yüzden bu cami, İran’ın İslamî dönemine ait tarihî eserlerinin zengin bir hazinesi sayılır.

Ünlü İran bilimcisi prof. Arthur Upham Pope bu değerli tarihî miras hakkında şöyle diyor: Bu bina ihtişamı ve esrarengiz azameti ile dünyanın en güzel mimari eserlerinden biridir.

Değerli dostlar, İsfahan Cuma camiinin batısında Safeviler döneminin iki büyük alim ve muhaddisi Molla Muhammed Tagi Meclisi ve oğlu Molla Muhammed Bagır Meclisi’nin mezarı yer alır. Bu iki büyük alimin dini ilimler alanında bir çok telifi vardır.

Muhammed Tagi Meclisi kameri 11. yüzyılın seçkin düşünürlerinden biridir. Kendisi fıkıh, kelam, irfan ve edebiyat alanları başta olmak üzere bir çok İslamî ilimde büyük bir bilgindi ve değerli eserlere imza attı. Bu eserlere “Şerhi Men La’yahzer-ul Fakih”, “Şerhi Sahife-i Seccadiye” ve “Kafi usulleri üzerine” adlı eserleri örnek verebiliriz.

Molla Muhammed Tagi Meclisi’nin oğlu Molla Muhammed Bagır Meclisi de İslam dünyasının en büyük ve en ünlü Şii alim ve fakihlerinden biridir. Molla Muhammed Bagır Meclisi kameri 1037 yılında İsfahan’da doğdu ve babasının yanında ilim öğrendi ve kameri 1110 veya 1111’de vefat etti.

Allame Muhammed Bagır Meclisi çağının hemen hemen tüm ilimlerini biliyordu ve çeşitli ilmi alanlarda önemli risaleler yazdı. Allame Meclisi fıkıh, usul, kelam, hikmet ve rical ve özellikle hadis ilimlerinde eşsiz bir alimdi. Bu büyük alimden 110 ciltte Bahar-ul Envar adlı eser geride kalmıştır. Bu eser aslında rivayetler ve hadislerle ilgili büyük bir ansiklopedidir ve şimdiye kadar dünyanın çeşitli dillerine çevrilmiştir.

Allame Meclisi telif ve tasnif bakımından en çalışkan İslam alimlerinden biridir ve telif ettiği eser sayısı, Farsça 86 ve Arapça 73 eser olduğu belirtilir. 015


Etiketler