Nisan 14, 2021 19:55 Europe/Istanbul

Her bölümde bir ülkenin Ramazan etkinliklerini bir ravinin dilinden anlattığımız bugünkü sohbetimizde İran İslam Cumhuriyeti’nde bu ayla ilgili gelenek ve görenekleri ele almak istiyoruz.

İran oldukça eski, geniş ve çeşitli kavimlerin bir arada yaşadığı bir ülkedir. İran topraklarında yaşayan çeşitli kavimler ve etnik gruplar her yıl büyük bir şevk ve coşku ile milli ve dini bayramlarını ve etkinliklerini karşılıyor ve her birinde dini ve mili inançlarını en güzel şekli ile icra ediyor.

İran’da en önemli dini etkinliklerden biri ise ülkenin dört bir yanında yerine getirilen mübarek Ramazan ayı ile ilgilidir.

Benim adım Ali. Ben İranlı bir gencim, işim ise İran’ı dolaşmaktır. Ben İran’ın hemen tüm kentlerini ve köylerini gezmiş ve bu topraklarda yaşayan çeşitli etnik grupların merasimleri ile yakından tanışmış biriyim. Ancak mübarek Ramazan ayı olunca İran’ın neresinde olursanız olun, fark etmez. Bu diyarın her köşesinde akşam vakti güneş batarken her tarafta kurulan iftar sofralarından çeşitli İranlı yemeklerin hoş kokusu yükseliyor ve iftar vakti veya sahur vakti evlerden yükselen dua ve münacat sesi duyanlarda hoş bir duygu yaratıyor.

Biz İranlıların arasında en eski ve ilginç geleneklerden biri “Taş atanlar” etkinliğidir. Bu etkinlik halâ İran’ın çeşitli yörelerinde düzenlenir.

Bu etkinlikte mübarek Ramazan ayı başlamadan bir gün önce akşam

Olunca küçük büyük herkes eline bir parça kurumuş çamur veya bir taş alıp kıbleye doğru bakar ve şöyle derdi: ey yüce Rabbim, geçmişteki günahlarımızı ve kötü amellerimizi kırdık ve kendimizi Ramazan ayının ibadetleri ve orucu için hazırladık. Bu cümlenin ardından herkes elindeki taşı veya kurumuş çamur parçasını, kötü amelleri ve günahları kırılacağı inancı ile yere vurur ve kırardı.  

İranlı gençlerin tümü çocukken sahur vakti kalkıp bir şeyler yemekten hoş anıları vardır. Ben de hatırlıyorum; teknoloji henüz o kadar gelişmediği ve çalar saat icat edilmediği dönemde komşulardan biri diğerlerini uyandırmaktan sorumlu olur ve belli bir saatte evlerin ziline basar ve ev halkını uyanmak ve sahur yemek ve sabah namazını kılmak üzere uyandırırdı. Daha sonraları İran’ın kutsal kenti Kum’a bir seyahatim sırasında bu güzel geleneğin halâ bu kentte yaşatıldığını fark ettim. İnsanlar bu geleneğe “Sahurhani” yani “Sahur okuma” diyor. Bu geleneğe göre bazıları sahur vakti sahura özel münacatı okuyor ve ellerinde lambaları ile sokak sokak dolaşarak komşuları uyandırıyor. Bu gelenek sadece Kum kentinde değil, Humeyn gibi diğer bazı kentlerde de yaygındır. Humeyn kentinde bu işi genç çocuklar yerine getiriyor ve davul çalarak komşuları uyandırıyor.

İran’da Ramazan aylarında sahur vaktine özel geleneklerden biri de “Şohani” yani “Gece okuma” geleneğidir ve en çok Güney Horasan eyaletinde yerine getirilir. Bu gelenek de Sahurhani geleneğine benzer bir gelenektir. Bu geleneğe göre sahur vakti üç defa davul çalınır. Birincisi, insanları sahura uyandırmak ve sahur yemeğini hazırlamak içindir. İkincisi sahur yemeğini yemek ve üçüncüsü de sabah namazı kılmak içindir. Bu arada her davul çalışında sesi güzel olan erkeklerden biri sahura özel dua ve münacatı okur ve insanları sahura uyanmaya davet eder.

İran’da Ramazan ayında en yaygın geleneklerden biri ise kadınlar ve erkeklerin ayrı ayrı meclislerde Kur'an'ı Kerim hatmetmesidir. Bu etkinlik hem evlerde ve hem camilerde düzenleniyor. Genellikle Ramazan ayının her günü düzenlenen bu merasimde meclise katılanlar Kur'an'ı Kerim’in bir cüz’ini tilavet ediyor ve böylece mübarek Ramazan ayının sonuna gelindiğinde Kur'an'ı Kerim hatmi tamamlanmış oluyor.

Ramazan aylarında Kur'an'ı Kerim tilavet merasimi özellikle Kadir gecelerinde özel dualar ve münacatla beraber oluyor. Bu meclisler oruç tutan insanlara has bir manevi hava kazandırıyor; öyle ki yılın diğer günlerinde bu manevi atmosfer seyrek yaşanıyor.

Mübarek Ramazan ayında iftar merasiminin de İran’da özel bir yeri bulunuyor. İran halkının inancına göre İslam dininde oruç tutan insanlar için iftar sofrası kurmaya sık sık vurgu yapılmıştır. Öte yandan İran milleti dünyada konuksever bir millet olarak biliniyor.

Buna göre mübarek Ramazan aylarında İran halkının evi iftar vaktinde konuklara açıktır. İran’ın güneydoğusunda yer alan Sistan ve Bulucistan eyaletinde ilginç bir merasimin adı “Arek ve Berek”tir. Bu tabir getirme ve götürme anlamına geliyor; şöyle ki eğer herhangi bir evde iftar vakti ocaktan yemek kokusu yükseliyorsa, ev halkı kokunun ulaştığı en son eve kadar yaptıkları yemekten götürmek zorundadır. Bu ilginç geleneğin sayesinde insanlar birbirinin sofrasına konuk oluyor ve özellikle yoksul insanlar iftar sırasında nasipsiz kalmıyor.

İran’ın kuzeyinde yaşayan Türkmen halkının “Ya Ramazan” adı ile andıkları ilginç bir merasimi vardır. Bu geleneğe göre Ramazan ayının ortasında iftardan sonra Türkmen halkı dua okuduktan sonra camilerin cemaat imamı ile birlikte birbirinin evini ziyaret ediyor ve gençler bu ziyarette bazı şiirleri okuyor ve oruç tutan insanları mübarek Ramazan ayının geriye kalan günlerinde de oruç tutmayı sürdürmeleri için teşvik ediyor.

Biz İranlıların sofrası oldukça zengin ve rengarenk yemeklerle doludur. Bu özellik Ramazan aylarında daha da belirgin hale geliyor. Ramazan ayında İran’ın her tarafında sofralar çeşitleniyor. Örneğin Hemedan eyaletinde iftar sofrasının olmazsa olmaz tatlısı “Engoşt Piç” adında besin değeri yüksek bir tatlıdır. Yine İran halkının iftar sofrasının önemli bir yiyeceği “Fetir ekmeği”dir. Fiter ekmeği hurma ve sütten yapılan tatlı ve sıcak tüketilen bir nevi ekmektir.

İran’da Kürt kadınlar ise Ramazan ayında “Kulire ekmeği” yapar ve ayın 27.gününde komşulara dağıtır. Kürt kadınlar Kulire ekmeğini hurma ile birlikte camilerde namaz kılan vatandaşların arasında dağıtır.

Gilan yöresinin sofralarında pirinç unu ile yapılan ve sütlacı andıran bir nevi tatlı önemli bir yeri vardır. Gilan halkı bu besin maddesinin oruç tutan insanlar için yararlı ve besleyici olduğuna inanır.

Çay ise İran’da sahur ve iftar sofralarının olmazsa olmaz içeceğidir. Ancak tüm bu çeşitlerin yanında İran halkının en çok tercih ettiği besin maddeleri ekmek, peynir, hurma, ceviz, sebzevat ve toz şekerle tatlandırılan çaydır ve en çok iftar vakti tüketilir.

İran’da ve birçok İslam ülkesinde mübarek Ramazan ayında İran İslam inkılabından sonra yaygın halde yerine getirilen etkinliklerden biri ise dünya Kudüs günü yürüyüşüdür.

Dünya Kudüs günü mübarek Ramazan ayının son Cuma günüdür. Bu gün İran İslam Cumhuriyeti nizamının büyük kurucusu İmam Humeyni -ks- tarafından 1979 yılında Filistin milletine destek vermek amacıyla adlandırıldı. İmam Humeyni -ks- dünya Müslümanlarından gaspçı rejim İsrail’in elini Filistin üzerinden kesmek üzere birlik olmalarını istedi.

İmam Humeyni o yıl dünya Müslümanlarına hitaben yayımladığı mesajında şu ifadelere yer verdi:

Bismillahirrahmanirrahim,

Ben uzun yıllar şimdilerde Filistinli kardeşlerimize karşı barbarca saldırılarını şiddetlendiren ve özellikle Lübnan’ın güneyini Filistinli mücahitleri katletmek için evlerini sürekli bombardıman eden gaspçı İsrail rejiminin tehlikesi konusunda ikazda bulundum.

Ben dünya Müslümanları ve İslami devletlerden bu gaspçı rejim ve hamilerinin elini Filistin üzerinden kesmek için birlik olmalarını istiyor. Ben dünya Müslümanlarını Kadir günlerinden biri olan ve Filistin milletinin kaderini belirlemekte belirleyici olabilen mübarek Ramazan ayının son Cuma gününü Kudüs günü olarak benimsemeye ve düzenleyecekleri etkinlikle Müslüman Filistin halkının yasal haklarını desteklediklerini ilan etmeye davet ediyorum. Yüce Allah’tan Müslümanların küfür zümresine karşı zafer kazanmasını niyaz ediyorum.

Böylece mübarek Ramazan ayının son Cuma günü dünya Kudüs günü olarak Müslüman milletlerce benimsendi ve şimdi her yıl bu günde İran’dan başka diğer birçok İslam ülkesinde Kudüs günü yürüyüşü düzenleniyor.

Mübarek Ramazan ayı sona erinci İran halkı diğer Müslüman milletler gibi Ramazan bayramını bir ay oruç tutmayı nasip eden yüce Allah’a şükretmek üzere büyük coşku ile kutluyor ve Ramazan bayramı namazından sonra namaz kılanların arasında yiyecekler dağıtılıyor. Örneğin Yezd kentinde Ebulfazl Abbas adı ile anılan bir nevi çorba bayram namazından sonra namaz kılanlara sunuluyor. Şiraz kentinde bayram sabahı namaz kılmaya gelenlere kahvaltı veriliyor. Şiraz halkı komşuları ve yoldan geçenlere ekmek ve peynir lokmaları dağıtıyor.

İran’ın kuzeyinde de halk bayram günü yerel kıyafetlerini giyerek bu güzel bayramı karşılıyor.

Ramazan bayramında İran’da yaygın olan güzel geleneklerden biri de “Barışma” geleneğidir. Bu eski geleneğe göre büyükler aralarında anlaşmazlık ve küskünlük olan insanları birbiriyle barıştırıyor. Bu hasene amel bayramın güzelliğini ikiye katlıyor.

Yine bayram günü yeni damatlar gelinlerine yeni elbise ve tatlı ve meyve götürüyor. İran’ın Sistan ve Bulucistan gibi bazı yörelerinde genç kızlar ve kadınlar bayram gününden bir gün önce ellerine kına bağlıyor ve çizdikleri çiçek motifleri ile bayramı karşılıyor.