Mayıs 17, 2021 20:38 Europe/Istanbul

Bu bölümde Şehit Kasım Süleymani'ye yönelik suikastın, ayrıma ilkesi, zarureti ilkesi ve uyum ilkesi bakımından insan haklarına aykırılığını ele alacağız.

BMT Güvenlik Konseyi   son onyılda   defalarca bildiriler ve kararnameler çıkartarak  hükümetlerden  uluslararası ve uluslararası olmayan çatışmalarda  sivil ve asker arasında ayrım yapmaya dikkat etmelerini ve bu ilkeye saygı duymalarını istemiştir.  Bu hukuksal ilke,  çatışmalara doğrudan  dahil olmayanların  destekleri ile mümkün olacaktır.     Amerika'nın G. Washington  Üniversitesinde  uluslararası ceza hukuku ve uluslararası insan hakları hocası William Fenrick  şöyle diyor: "      Uluslararası   Kızılay Komitesi tarafından öngörülen  örfe dayalı insan hakları kuralları arasında 6'ncı kural,    sivillerin çatışmalarda ve saldırılarda  desteklenmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak onların doğrudan savaşlara ve çatışmalara katıldığı zaman bu desteğin çekilebileceği belirtiliyor. "

İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif ise şöyle diyor:"      Bir çatışmayı  silahlı çatışma adlandırmak için  iki devlet veya devletle alakası olmayan aktörlerin  arasında savaşın çıkması şarttır. Bunun örneği de iç savaştır.  Böyle bir çatışma, sürekli, devamlı, topyekun ve organize olması lazım.  "

 Sivil ve asker arasında ayrım yapma ilkesine göre   General Kasım Süleymani'ye yönelik suikastın de  bu ilkeye karşı  olduğu açıkça görülmektedir.  Çünkü  İran ve Amerika  ilişkileri  Ocak 2020'de doğal olarak İslam İnkılabı zaferinden sonra  en soğuk ve düşük seviyede olsa da   hukuki açıdan iki ülke arasında  doğrudan ve silahlı bir saldırı veya çatışma söz konusu değildi.    Zaten Amerikan suikastı döneminde hiçbir doğrudan temas ve  saldırı söz konusu bile değildi. 

Korgeneral Kasım Süleymani'ye yönelik suikast, sivil ve asker arasında ayrım yapma ilkesine karşı olmasının yanı sıra   zaruret ve  uyum  hukuksal ilkeleri ile de çelişmektedir.  Çünkü    zaruret dendiği zaman askeri zaruret akla gelmektedir. Bu bağlamda sırf makul bir askeri amaca ulaşmak için askeri güç kullanılabilir.    Zaruret ilkesine dayalı olarak askeri güce baş vurmak son strateji olsa bile  o zaman uyum ilkesine de uyulması şarttır.  

İranlı tanınmış  hukukçu Dr. Cemşid  Mümtaz  ise bu hususta şöyle diyor:"   Uyum ilkesinden kasıt,   bir saldırının  pratik avantajlarının askeri  zaruretler ile uyumlu olmasıdır.   "

İran'ın Şiraz kentindeki siyasi bilimler ve hukuk fakültesi  hocası  şöyle diyor:"  Uyum ilkesine göre  yasal sayılan kasıtlı ve kasıtsız zayiatlar ve hasarlar hesaplanır." 

Sohbetimizin devamında Şehit Kasım Süleymani'ye yönelik suikastı insan hakları kuralları ve de kasıtlı adam öldürme açısından ele alacağız.   

Kasıtlı adam öldürme Uluslararası Ceza Mahkemesi anlaşmasının  7'inci maddesinin ilk  paragrafının ilk fıkrasında   yasaklanmıştır.  Bu maddeye göre  kimse diğer şahsın hayat, özgürlük ve güvenlik hakkını alamaz ve onun yaşama hakkını ihlal edemez.  Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin  5'inci maddesinde de  kimsenin  insanlık dışı cezalara, tavırlara ve işkencelere  maruz kalamayacağını  belirtiyor.    1966 onaylı   Uluslararası Medeni ve Siyasi  Haklar Sözleşmesinin 6'ncı maddesinin 1'inci ilk fıkrasına göre kimse başına buyruk bir şekilde insanların hayat hakkını onlardan alamaz. 

Uluslararası  insan hakları kurallarına esasen, sırf yakında vuku bulacak ve insanların hayatını tehlikeye sokacak tehdide karşı  kasıtlı olarak  veya potansiyel olarak  öldürücü olan  kaba kuvvet kullanılabilir.      Halbuki  Şehit Kasım Süleymani ve yarenleri saldırı yapmamaktaydı.  Bu yüzden  Şehit Kasım Süleymani, Ebu Mehdi Mühendis ve yol arkadaşlarının   yaşama haklarından hem de  Amerika'nın stratejik planlı terör eylemleri sonucu mahrum kalmaları başına buyruk, yasa dışı, gayrı meşru ve  devlet terörizmi örneği sayılan bir girişimdir. Bu girişim, yaşama hakkının alınmasının yasaklanması gibi uluslararası insan haklarının açık bir ihlali sayılır. 

American University üniversitesinin hocalarından  Kenneth Anderson ise bu planlı ve kasıtlı adam öldürme girişimi hususunda şöyle diyor:"  Uluslararası insan haklarına esasen, üç şart olması halinde  planlı adam öldürme; kasıtlı ve  yasa ötesi infaz sayılmaz. İlk şart  kasıtlı adam öldürmenin  silahlı çatışma sırasında yaşanmasıdır.  İkinci şart,   silahlı çatışmanın kendisinin de  BMT anlaşmasının öngördüğü meşru savunma hakkı çerçevesinde olmasıdır. Üçüncü şart planlı adam öldürmenin  uluslararası insan hakları hukukuna göre  silahlı çatışma sayılması ve savaş hukukunun uygulanmaya başlanmasıdır. "

Amerika'nın  Şehit Kasım Süleymani ve yol arkadaşlarına yönelik suikast girişiminin de  silahlı çatışma sırasında vuku bulmaması yüzünden  Amerika'nın  savunma ve askeri zaruret ilkelerine uygun  bir şekilde  bu girişimde bulunduğu söylenemez. Geçen bölümde de değindiğimiz gibi  Amerika'nın bu terör eylemi, meşru savunma hakkı çerçevesinde de değerlendirilemez.   Ayrıca  Amerika ile İran arasında da silahlı bir çatışma söz konusu olmamıştır.  Bu yüzden  Amerika'nın bu girişimi  planlı adam öldürme şartlarından hiçbirine sahip değildir. 

Buna esasen   Uluslararası insan hakları, planlı ve yasa ötesi infazlar özel raportörü  Agnes Callamard'ın raporuna göre İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Kuvvetleri komutanı Şehit Kasım Süleymani'ye yönelik  terör eylemi  uluslararası kurallara ve  BMT anlaşmasına aykırıdır. Callamard'ın söylediğine göre  uluslararası insan hakları kurallarına esasen  sırf ciddi bir tehdit olduğu zaman   ölümcül silahlar kullanılabilir.      Ancak  Amerika  Kasım Süleymani hususunda ciddi bir tehdidin  olduğuna dair kanıtlar ve belgeler sunamamıştır. "

Bu yüzden  Amerika'nın  Şehit Kasım Süleymani'ye karşı  suikast girişiminin  hem de Irak topraklarında bunun yapılmasının  değinilen  sivil ve asker arasında ayrım yapma, zaruret ve uyum ilkelerini ayrıca insan haklarını  ihlal ettiği aşikardır. Korgeneral Süleymani   İran'ın üst düzey ve resmi bir makamı idi.  Bu yüzden de İranlı makamlar hep  kabul gören uluslararası kurallara göre  bu cinayetin amirleri ve faillerinin yargılanmasını ve cezalandırılmalarını istiyorlar.  

Bu doğrultuda İran İslam Cumhuriyeti'nin üst düzey  yargı makamı  Ayetullah Reisi Şubat 2021'de  İslam İnkılabı  zaferinin 42'inci yıldönümünde Irak'a yaptığı  ziyarette Irak Cumhurbaşkanı  Berhem Salih ve Irak  yargı erki konseyi başkanı Faik Zeydan ile görüştü.  İran İslam Cumhuriyeti yargı erki başkanı   üst düzey Iraklı makamlar ile  görüşmesinde  Kasım Süleymani ve  Ebu Mehdi Mühendis'in kanlarının   İran ve Irak'ın siyasi, ekonomik ve kültürel olarak ilişkilerinin gelişmesinde  olumlu etkiler bıraktığını ve berekete vesile olduğunu belirtti. 

İran İslam Cumhuriyeti yargı erki başkanı  Bağdat hava limanına girişinde    Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis'in  suikasta uğradığı noktada bulunarak    Iraklı medya organları temsilcileri ve  halk arasında konuşma yaptı.   İran İslam Cumhuriyeti yargı başkanı,  " bu iki büyük  İslam ordusu komutanının  şehadetinin yanıtsız kalmayacağını belirtip " şöyle dedi:"   Bu iki kahraman ve yol arkadaşları, terörizm ile mücadele yolunun kahramanları idiler.  Bu iki kahraman,  Irak, İran ve de bölge için güven oluşturucu olmuştur.   Şehit Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis, tarih boyunca  izzet, iktidar, halka şefkat, birlik ve İslami tutarlılığın ve birliğin, düşmanları tanımanın ve direnişin simgeleri olacaklardır.  Amerika direnişin simgesini  hedef almış ve hiçbir uluslararası kurala riayet etmemiştir.  Amerika   tüm uluslararası kuralları ve Irak toprak bütünlüğünü  ayakları altına alarak  cinayet işlemiştir.  Hangi mantıkla  Irak halkı ve hükümetinin değerli  misafirlerini  kurşunlarla hedef aldılar?  Hangi mantıkla  onu şehit düşürdüler? "