Eylül 20, 2021 07:09 Europe/Istanbul

Bu bölümde Şehit Süleymani suikastını Amerika düşünce merkezleri ve kuruluşları açısından ele alacağız.

Uluslararası meseleler uzmanı John Bellinger " Şehit Süleymani'ye yönelik Amerikan suikastı,  yasal normları ihlal ediyor mu? "başlıklı 6 Ocak 2020 tarihli  yazısını  Amerika dış ilişkiler konseyi düşünce merkezi sitesinde yayınlattı.  Bellinger  bu suikast ve terör eyleminin Amerika iç hukuku ve uluslararası hukuk açısından boyutları hakkında şöyle diyor: " Beyaz Saray bu saldırının iç hukuktaki  temelini henüz kamuoyuna açıklamamış olsa da, Kongre'nin böyle bir saldırıya izin vermediği göz önüne alındığında, Donald Trump'ın anayasal otoritesi dahilinde silahlı kuvvetlerin baş komutanı ve yürütme komutanı olduğuna dayandığı söylenebilir.  "

Bellinger'e göre Trump, 2001 ve 2002'de Kongre tarafından kabul edilen Askeri Güce Baş Vurma Yetkileri-AUMF  yasasına dayanmamıştır.  Ona göre 2001 tarihli AUMF Yasası 11 Eylül saldırılarından sorumlu olan ülkeler, kuruluşlar ve bireylerle sınırlıdır, bu nedenle General Süleymani'ye karşı güç kullanma izni veremez.

Bellinger, General Süleymani suikastının uluslararası hukuk açısından meşruiyeti konusunda şüphelerin söz konusu olduğuna inanıyor. BM Anlaşmasına göre, bir başka ülkeye karşı veya başka bir ülkede,  kaba kuvvet ve güç kullanılması, o ülkenin rızası olmadan ve BM Güvenlik Konseyi'nin izni olmaksızın, silahlı bir saldırıya karşı kendini savunmak veya bir saldırıya engel olmak için güç kullanmadıkça, yasaklanmıştır. Bu bağlamda yakında vuku bulacak bir saldırı söz konusu ise bu imkan sağlanabilir. Buna rağmen Amerika dönem Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, terör eyleminin meşru müdafaa amacıyla yapıldığını iddia etti, ancak Amerika hükümeti hala bu yönde bir  kanıt bile sunmadı. ABD hükümeti saldırıyı meşru müdafaa olarak görseydi, BMT Anlaşmasının 51'inci maddesine göre saldırıyı derhal Güvenlik Konseyi'ne bildirmeliydi, ancak bunu yapmadı.

David Mednicoff, ; 13 Ocak 2020'de Amerikan National İnterest Enstitüsü'nde yayınlanan "ABD-İran Çatışması ve Uluslararası İhlalin Sonuçları" başlıklı bir makalesinde, General Süleymani suikastının ABD üzerindeki etkilerini ele almış ve bu yöndeki soru işaretlerine yanıt aramaya çalışıyor.  Mednicoff şöyle düşünüyor: "Amerika'nın İran askeri yetkilisine yönelik saldırısı uluslararası hukukun ihlalidir.  ABD tarafından bir İran yetkilisinin görünürde herhangi bir tehdit veya saldırı tehdidi olmaksızın suikastle öldürülmesi, yasadışı bir eylem ve bir savaş eylemidir. ABD'nin Irak'ın rızası olmadan Irak topraklarında böyle bir saldırıyı gerçekleştirmesi ve başka bir resmi yetkiliye suikast düzenlemesi de ayrı bir sorundur. ABD'nin Irak topraklarındaki faaliyeti ikili bir anlaşmaya dayanmasına rağmen, Washington'un Irak topraklarında diğer ülke yetkililerine özgürce saldırmasına izin vermiyor. Uluslararası hukukta güç ve kaba kuvvet kullanımı için zorunluluk, aciliyet ve orantılılık gibi hususlar hesaba katmalıdır. Ancak uluslararası toplum, resmi İran askeri yetkilisi General Süleymani'nin suikastında aciliyet, zaruret ve orantılılık gibi üç ilkesinden hiçbirini görmedi.  Aslında, İran'ın nükleer anlaşmaya bağlılığı ve General Süleymani'nin IŞİD ve El Kaide terörizmini ortadan kaldırma yönündeki mücadelesi, General Süleymani ve İran hükümetinin ABD için büyük bir tehdit olmadığını göstermişti. "

Amerika'nın Natiyonal İnterest merkezi  uzmanı olan Mednicoff, İran'ın Irak'taki ABD üslerine füze fırlatmasıyla ilgili makalesinde de şu ifadelere yer veriyor: "Uluslararası hukuk misillemeye izin veriyor.  İran'ın tepkisi de bu yasal çerçeve içerisindeydi.Buna ek olarak, bir yetkilinin Trump tarafından öldürülmesi ve suikasta hedef olunmasını bir savaş olarak yorumlamak bile mantıklı geliyor. Bu nedenle, meşru savunma çerçevesinde, İran'ın misilleme ve karşılık verme eylemine izin veriliyor. Buna ilaveten İran'ın tepkisi, ABD saldırısıyla ve askeri hedefleriyle orantılıydı. "

Mednicoff , Amerikalıların neden defalarca zorlayıcı ve emir veren mahiyet taşıyan uluslararası hukuk kurallarını ihlal ettiği hususunda da şöyle diyor: "Trump da dahil olmak üzere Amerikalıların eylemleri uluslararası hukuka aykırı olduğunda, uluslararası toplum uluslararası hukukun ihlalini görmezden geliyor. Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası hukuku ihlal etmesi, diğer ülkelerin Washington'a olan güvenini ciddi şekilde baltalamaktadır. Amerika'nın askeri harekatı ve operasyonları rakipleri kızdıracak ve kararlılıklarını arttıracaktır. Nitekim insanların her kesiminden İranlılar bir araya gelerek, General Süleymani suikastını birlikte protesto etti. İranlılar, ABD'ye karşı eşi görülmemiş düzeyde bir dayanışma ve öfke örneği gösterdi. Ayrıca, bir ülke uluslararası hukuku ihlal ettiğinde, diğer ülkeler de öfkelenir. Uluslararası düzen, karşılıklı işbirliği ve güven gerektirir. Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası hukuku ihlal etmeleri, diğer ülkeleri yasa dışı göç, ticaret ve uluslararası suçla mücadele gibi konularda Washington ile işbirliği yapma konusunda isteksiz hale getirir. "

Atlantik Konseyi düşünce kuruluşu  kıdemli üyesi Abbas Kazım'ın yazdığı " Şehit Süleymani'ye yönelik Trump Talimatı ile Suikast; Irak Anayasasının İhlali ve Amerika ile Stratejik Anlaşma" başlıklı makalede şu ifadeleri yayınlattı: "Irak parlamentosunun Amerikan güçlerinin bu ülkeden çıkmasına yönelik kararı, Şehit Kasım Süleymani ve de Haşdi Şabi başkan vekili  Ebu Mehdi Mühendis'in suikastı ile şehit düşürülmesinin Amerika ile İran gerilimlerine paralel olarak Amerika ile Irak arasındaki ilişkileri de gerilime sürüklediğini gösterdi. Irak parlamentosunun bu kararı ise hem sembolik hem de doğası gereği çok önemlidir. Irak geçmişte de gösterdiği gibi, egemenliğini ve  bağımsızlığını ulusal çıkarlarına tercih ediyor. Irak parlamentosu, Iraklıları sözde eğitmek ve terörle mücadelede desteklemek isteyen ABD'nin Irak'taki askeri varlığına son vermek için harekete geçti. Çünkü bu askeri varlık, Irak anayasasına ve ABD ile Irak arasındaki stratejik anlaşmaya aykırı olan Şehit Süleymani'ye yönelik saldırı gibi başka kötü amaçlar uğrunda kullanıldı."

Brookings Enstitüsü düşünce kuruluşu uzmanı Mahdia Afzal tarafından General Süleymani suikastına ilişkin yazılan analizlerden birinde, General Kasım Süleymani suikastının "son derece iğrenç" olduğu  çünkü kendisinin İran'ın askeri temsilcisi olduğu ve Tahran'ın bunu bir savaş eylemi olarak gördüğü belirtilmiştir. 

Brookings Enstitüsü tarafından yayınlanan Thomas Wright'ın Trump'ın İran Tarafından Aşağılanma Kaygısı" başlıklı yazısında şu ifadelere yer veriliyor: "General Süleymani suikastı stratejik bir hata idi. Bu ABD için kısa süreli bir mutluluk kaynağı olabilir, ancak Batı Asya bölgesi ve ötesinde ABD çıkarlarına zarar verecektir. Olayların olumsuz boyutlarının çoğu Trump için önemsizdir. Böyle bir yaklaşım tehlikelidir. Trump, IŞİD'in dönüşünün nasıl olabileceğini düşünemiyor.  Suudi Arabistan'ın şimdi her zamankinden daha fazla tehlikede olduğunu anlamıyor. Ayrıca uluslararası hukukta bir görevlinin öldürülmesinin olumsuz bir rekor yaratması onun için önemli değil."

Bugünkü sohbetimizde, Natinal İnterest, Dış İlişkiler Konseyi, Atlantik Konseyi ve Brookings gibi  Amerikan düşünce kuruluşlarından bir dizi uzmanın General Süleymani ve arkadaşlarına yönelik suikastına ilişkin görüşlerini ele aldık. Bu düşünce kuruluşlarındaki uluslararası hukuka aşina olan uzmanlar, Trump'ın üst düzey İranlı askeri bir komutanına suikast düzenlemesinin uluslararası hukuk kurallarını ihlal ettiğini ve Batı Asya'daki ve dünyadaki Amerikan siyasi imajını baltaladığını kabul ediyor. Ayrıca unutulmamalıdır ki nefsi müdafaa ilkesine göre, İran ve Irak, General Süleymani, Ebu Mehdi Mühendis ve arkadaşlarına yönelik suikastın faillerine ve azmettiricilerinden intikam alma hakkına da sahiptir.