Temmuz 03, 2021 08:13 Europe/Istanbul

İslam dini Mısır’a ayak bastıktan ve Mısır halkı ilahi kelamla tanıştıktan sonra Mısırlı Müslümanların arasında hoş bir seda ile Kur'an'ı Kerim tilaveti yaygınlaştı. Buna göre Mısır’ı İslam dünyasında Kur'an'ı Kerim tilavetinin beşiği nitelemek mümkün.

İslam Peygamberi -s- Kur'an'ı Kerim hakkında şöyle buyurmakta:

Kur'an'ı Kerim en iyi yola doğru yol gösterendir; içinde hakikatlerin detayı, aydınlatıcı noktalar ve hakikati öğrenmek vardır. Hakla batılı birbirinden ayırır ve mizah değildir. Bu kitabın bir zahiri ve bir batını vardır. Zahiri hükümler ve emirler ve batını ilimdir. Zahiri güzel ve batını derindir. Acayipleri asla son bulmaz.

Kur'an'ı Kerim Allah tealanın kelamı ve İslam dininin temelidir ve tevhide dayalı dünya görüşünü ve ideolojisini beyan eder ve insanlara hidayete ermenin en iyi imkanlarını sunar.

Kur'an'ı Kerim baştan başa nur ve saadettir; ona talip olanlara nuraniyet kazandırır ve insanların hidayete ermek üzere en sağlam yolu gösterir. Kur'an'ı Kerim ehli olan insanlar ilahi ayetlerin nuraniyetini idrak eder ve mesajlarını büyük bir şevk ve basiretle dinler. İslam öğretilerinde Kur'an'ı Kerim tilavetinden sonra insanların gönlü aydınlandığı ve ilahi ahlaka kavuştukları ve melekuti sıfatlarla onurlandırıldığı ifade edilmiştir.

Kur'an'ı Kerim’i güzel ve hoş sedalarla tilavet etmek ilk önce Mısır’da başladı. Mısır ta eski zamanlardan beri hoş ve güzel sesli insanları ile ün yapmıştır. Eski Mısır halkı hakkındaki kaynaklarda bu insanların musikiyi çok seven ve çeşitli sazların eşliğinde şarkılar söyleyen ve çok güzel sesleri olan insanlar oldukları beyan edilir.

İslam dini Mısır’a ayak bastıktan ve Mısır halkı ilahi kelamla tanıştıktan sonra Mısırlı Müslümanların arasında hoş bir seda ile Kur'an'ı Kerim tilaveti yaygınlaştı. Buna göre Mısır’ı İslam dünyasında Kur'an'ı Kerim tilavetinin beşiği nitelemek mümkün.

Gerçekte Mısırlı karilerin hoş sesi ve çeşitli ahenkleri ve yerinde inişli çıkışlı okumaları çok güzel tilavetleri yarattı ve ilahi kelamı dinlemeyi daha hoş hale getirdi. Mısır’da tilavet sanatı en az yedi asırlık mazisi söz konusudur.

Mısır’ın Kur'an'ı Kerim tilavet tarihinde birçok ünlü şahsiyet ortaya çıktı; ancak günümüzde bu insanlardan sadece adları biliniyor ve Kur'an'ı Kerim’i nasıl tilavet ettikleri pek bilinmiyor. Hatta 19. yüzyılın sonlarına doğru Kur'an'ı Kerim tilaveti alanında efsane üne kavuşan Ahmet Nida’nın Kur'an'ı Kerim tilavetinin ses kaydı bulunmuyor. Bu yüzden Mısırlı karilerin Kur'an'ı Kerim tilavet tarihini tanımak için zaman bakımından bu sanatın ünlülerinin sesi kayda alınmaya başladığı ve sesleri radyo aracılığı ile insanlara ulaştığı tarih başlangıç tarihi olarak kabul edilmiştir.

Bu gelişmelerin üzerine Mısır’da ilginç olay yaşandı. Zira Mısırlı seçkin karilerin sesini duymak isteyen Mısır halkı radyo satın almaya başladı ve böylece bu ülkede radyo fiyatlarında patlama yaşandı.

O tarihten sonra Abdulbasit, Mustafa İsmail, Muhammed Seddik Menşavi ve diğer bazı Kur'an'ı Kerim tilavet üstatları muhteşem sesleri ile muazzam ve fevkalade tilavetleri gerçekleştirerek uluslararası üne kavuştular.

Mısırlı karilerin tilavet tarzları çeşitli evrelerde bazı farklılıklar göstermeye başladı. Yani Mısır’da Kur'an'ı Kerim karilerinin sesleri kayda alınmaya başladığı tarihten itibaren çeşitli evrelerle farklı tilavet tarzları ortaya çıktı.

Mısır’da Kur'an'ı Kerim tilavet tarihini dört evreye ayırmak mümkün. Birinci evrede Muhammed Selame, Ali Mahmut, Muhammed Rafet ve Abdulfettah Şaşai gibi kariler ön plana çıktı.

İkinci evrede ise Ebulayneyn Şaişa, Mustafa İsmail, Abdulbasit Muhammed Abdussamed ve Muhammed Seddik Menşavi gibi ünlü kariler yer alıyor.

Mısır’da Kur'an'ı Kerim tilavetinin birinci ve ikinci evresi Kur'an'ı Kerim tilavetinin aldın evresi olarak adlandırılmıştır. Bu evrelerde tilavetler maneviyat kokuyor ve tarzlar insanların ruhunu okşayacak kadar hoş oluyordu. Bu evrelerde yaşayan kariler daha sonra da gelecek kuşaklarda karilere örnek oldular. Bu kariler tilavet tarihinde birer yıldız gibi parlayarak ebedileştiler. Altın evrenin en seçkin karisi ise kuşkusuz Abdulbasit’ti. Mısır halkı onun tilavetini dinlemek için camileri doldurmakla kalmıyor, cami çevresi de kalabalıkla dolup taşıyordu. İnsanlar Abdulbasit’in sesi ile coşuyordu. Bu evrede Mustafa İsmail de büyük üne kavuştu ve Kur'an'ı Kerim tilavetinde yeni bir tarz geliştirdi. Altın evrede her kari kendine özel tarzı vardı.

Mısır’da Kur'an'ı Kerim tilavetinin birinci ve ikince evresinin en temel özelliklerinden biri, karilerin kıraatinde göze çarpan maneviyattı. Bu evrelerde Kur'an'ı Kerim tilaveti mahzun ve yakıcı ve müthiş bir şekilde coşkulu eda ediliyor ve her biri Kur'an'ı Kerim tilavetinden kusursuz örnekler sergiliyordu.

Dini emirlere göre de kari Kur'an'ı Kerim’i mahzun bir şekilde tilavet etmesi gerekiyor; zira hüzün insanı düşünmeye yönelterek uyarıyor ve sonuçta içinde maneviyata yönelme duygusunu takviye ediyor.

Ancak Kur'an'ı Kerim tilavetinde kullanılan makamlar karşılaştırıldığında, birinci evrede tilavetlerin daha hüzünlü olduğu gözleniyor. Bunun sebebi, belki de o evrede şimdiki evreye nazaran maneviyata daha çok önem verilmesiydi. Gerçi unutmamak gerekir ki bu hüznün veya ferahlığın bir bölümü da ayetin muhtevasına ve bir bölümü da karinin sesinin cinsi ve tilavet tarzına bağlıydı. Bu önemli nokta bazen tilavette hüzün şiddeti tilavetin musiki yönünü etkileyecek kadar önem kazanıyordu. Ancak ikinci evrede hüzünlü ve doğru tilavetin yanı sıra tilavetin musiki boyutu da çok gözetiliyordu.

Kur'an'ı Kerim tilavetinin üçüncü ve dördüncü evrelerinde kıraatler hüzünlü olmak ve ayetlerin kavramını gözetlemekten uzaklaşmaya başlıyor ve kariler daha çok tilavetlerini ses ve nağmeleri ile ayetlerin kavram ve mealini gözetlemeksizin güzelleştirmeye çalışıyor.

İlk evrelerin tilavetlerinde dikkat çeken bir başka özellik, birinci ve ikinci evrelerde karilerin enstantane tilavet etmeleriydi; oysa üçüncü ve dördüncü evrelerde kariler daha çok tilavetten önce nağmeleri ve ahenkleri belirleme üzerinde odaklanmaya başladı.

Tilavet tarzına uyma bakımından birinci evrenin karilerinin tilavet tarzında belli bir çizgiyi izlediklerini mümkün olmadığı söylenebilir. Bir başka ifade ile bu evrede karilerin tilavetinde bir nevi dağınıklık ve düzensizlik göze çarparken, daha sonraki evrelerde tilavetlerin daha düzenli olduğu ve bir başka ifade ile klasikleşmeye başladığı gözleniyor.

Her halükarda çeşitli evrelerin karileri sonradan gelen karileri etkilediği ve özellikle ikinci evre karileri birinci evrenin Ali Mahmut ve Muhammed Rafet gibi karilerinden etkilendiği söylenebilir.

Yine ikinci evrenin Mustafa İsmail gibi karileri daha sonraki karileri ve hatta çağdaş karileri etkilediği gözleniyor.

Tarz bakımından ise birinci ve ikince evrelerin karileri daha sonraki kuşakların karilerini derinden etkilediği de söylenebilir.

Etiketler