Aralık 21, 2021 13:06 Europe/Istanbul
  • Yüz Yılda Yüz Gelişme-14

Bu bölümde Hicri Şemsi son yüzyılda sanatın yaşadığı dönüm noktalarını ele alacağız.

Birinci Dünya Savaşının ardından,  siyasi ve sosyal karışıklık zirveye ulaşmıştı.  Savaş kuşağı, tam bir titizlikle  sosyal çaresizlik ve ahlaki çöküşü  ele almaya  çalıştı. Bu tür bir yaklaşım ise sadece sert bir gerçekçilik ile ele alınabilirdi. Bu yüzden sanat,  saldırmak ve savunma ayrıca eleştiri ve propaganda aracına dönüştü.  Sohbetimizin devamında  1921 ila 1941 yılları arasındaki kimi önemli kültürel ve sanatsal  gelişmeleri ele alacağız. 

Sesli film, seslerin senkronize edildiği veya ses ve görüntü tekniklerinin bir arada kullanıldığı filmlerdir.  Aslında sesli film sessiz filmlerin zıt noktası sayılır.  İlk sesli film, 1900 yılında Paris'te kamuoyu için  sergilenmişti.  Ancak  sesli filmlerin ticarileştirilmesi uzun yıllar sürdü.  Filmlerin sesli hale getirilmesindeki yenilikler,  1923 yılında  filmlerin ticarileştirilmiş olarak sergilenmesine zemin hazırladı. Ardından da  1920'lerin ortalarında  daha da gelişti.

Sesli film,  senkronize diyaloglardan oluşan filmler için kullanılır. Ancak  ilk uzun metrajlı  sesli filmin yapımı için uzun bir zamanın harcandığını bilmek lazım.  Ekim 1927'de  "  Jazz Şarkıcısı" filmi,  ilk uzun metrajlı  sesli film olarak sergilendi.  Daha sonra 1920'lerden itibaren  sesli filmler  küresel bir olgu olarak kabul edildi. 

Bu filmde sadece 281 kelime kullanılmasına rağmen bu film, sinema tarihinde ile  sesli film olarak kayıtlara geçti.  Filmin sesi, vitafon sistemi aracılığı ile bir plak üzerine kaydedildi ve görüntüler ile senkronize bir şekilde yayımlandı.   Bu film o kadar ilgi gördü ki  Warner Şirketi  filmin yapımcı şirketi olarak  iflastan bile kurtuldu.   Sesli sinemanın bulunması ile   o dönem sessiz sinemanın birçok yıldızı örneğin  Buster Keaton bu sürece ayak uyduramadı ve unutulan yıldızlar arasına girdi.   Amerika'da  sesli filmler,  Hollywood'u en büyük sinema sistemleri ve propagandif yapı haline  getirdi. 

 1920'lerin sonunda, sesin de 21'inci yüzyıla kadar sinemalara eklenmesi ve  bilgisayar yardımı ile ortaya konulan görüntüler yardımı ile, uzun onyıllar sinema,  farklı tarzların ortaya çıkış ve yok oluşuna tanıklık  etti ve binlerce film üretildi. Ancak  aynı süre içerisinde, Hollywood dünya sinemasının büyük bölümü üzerindeki sultasını sürekli korudu ve  birçok ülke, dünyada kendine özgü sinemaya sahip Hint sinemasına bile etki yaptı. 

 Bu etki bırakmanın araçlarından biri de, şatafatlı törenlerin düzenlenmesi ve   sinema eserlerinin tanıtılması için medyatik reklam çalışmalarıdır.  Bu sürece Hollywood film üretiminde  rastlamak mümkün.  Sesin sinemalara giriş yapması ile aynı zamanda başlayan Oscar yıllık töreni Hollywood'un son yüz yıl içerisindeki  en önemli propagandif aracıdır. 

 Oscar'ın ilk dönem ödülleri, 16 Mayıs 1929'da  özel bir ziyafet sırasında  Amerika bilim ve sinema sanatları akademisi tarafından Los Angeles'te düzenlendi.  Bu törende   1927-1928 yılları arasındaki filmler ele alındı ve takdir edildi.  Bu törenin biletinin parası 5 Dolar kadardı.  270 kişi bu törene katılmış ve tören de toplam 15 dakika kadar sürmüştü.   Son 90 yıl içerisinde  film endüstrisinde  yaşanan değişikliklere rağmen Oscar sinemada iz bırakmaya devam etti. 

 Aslında Oscar sesin sinemaya ayak basması ile aynı zamana denk gelen bir dönemde ortaya çıktı.  Tabii ki bu ödül  1939 yılına kadar resmi olarak Oscar adı ile tanınmıyordu.  Sesin  filmlere eklenme sürecinin başlaması ile, Amerika film yapımcı şirketleri ve stüdyoları, film endüstrisini tam bir şekilde ele geçirdi ve Hollywood'un altın çağına imza attı.  Technicolor teknolojisinin de bulunması ile, çoğu filmler  renklendirilmiş bir şekilde  sergilendi. 

Sinema iki dünya savaşı arasında  en önde gelen sanat dalı idi.  Hollywood'un kahraman yaratma sistemi var gücü ile ileriye gidiyordu ve aynı zamanda  dünyanın siyasi durumunu  sert ve  iğneleyici bir dille hedef alıyordu.  Charlie Chaplin'in oyunculuğu , yazarlığı, yapımcılığı ve yönetmenliği ile çekilen Büyük Diktatör 1940'da çekilen bu eleştiri tarzı filmlerinin en büyüğü idi. Büyük Diktatör, Charlie Chaplin'in ilk sesli ve tamamen seslendirilmiş eseri idi.  

İlk kez  Charlie Chaplin'in arkadaşlarından biri  onun Hitler'e benzediğini söyleyince Chaplin, doğum haftasının da Hitler ile aynı olduğunu anladı. Bu benzerlikler  onu film yapmaya yöneltti.  Bu filmin üretimi  1937 yılında  birçok insanın Nazistleri bir tehdit olarak görmediği sırada başladı.    Diktatörün filmde Almanca olarak yaptığı nutukların bir anlamı yok ve hepsi reklam panoları ve  posterlerden alıntı ifadelerdir.  Filmin yapımına başlanmasının ardından Chaplin her gün  Hitler'in daha acı verici girişimlerinden haberler duyuyordu.  Böylece Hitler sonunda Fransa'ya saldırdığında Chaplin de filmin sonunu değiştirdi ve  ünlü konuşmasını yaptı.  Chaplin filmin sonundaki  5 dakikalık nutkunda 10'un altında gözlerini kırpmaktadır. 

 Film yayımlandığında, Hitler,  bu filmin  Almanya ve tüm işgal altındaki bölgelerde izlenmesini yasakladı.  Sonunda merak edilince Hitler filmin bir kopyasını Portekiz üzerinden elde edip  bu filmi bir değil  iki kez izledi.  Yakınlarının  söylediğine göre Hitler bile bu filmi komik ve çekici bulmuştur. 

Büyük Diktatör filminin Almanya ve Nazi işgali altında bulunan ülkelerde  sergilenmesinin yasak olmasına rağmen  bu film  bir kez de olsa Almanlar için sergilendi.  Direniş grupları üyeleri Yunanistan'dan elde ettiği filmin bir versiyonunu,  ordu sinemasındaki komedi opera kopyası ile değiştirdiğinde  askerler  de ister istemez filmi izlemiş oldular.   Filmin ne olduğunun farkına varmadıkları müddetçe  bu filmi izlediler. Ancak durumun ne olduğunu fark edince kimileri salonu terk etti ve bazıları da  sinema perdesine ateş açtı.  İtalya'da da  Benito Mussolini'yi temsil eden Napolyoni bölümleri, silindi ve filmin tamamı  2002 yılına kadar bu ülkede gösterilmedi. 

 "Kavgam" kitabı Adolf Hitler tarafından yazılan bir kitap olarak onun siyasi düşüncelerini yansıtmaktadır.  Hitler  1924 yılında  Lenderberg kalesinde tutuklu olduğu sırada  bu kitabın ilk bölümünü sekreteri  Rudolf Hess'e yazdırmıştır.  İkinci bölümü ise aynı yılın sonunda,  hapisten serbest bırakılmasından sonra yazılmıştır.  Almanya'da  milliyetçi sosyalizmin güç kazanması ve üçüncü Reich'ın kurulması ile,  bu eser Nazi Almanya'nın kutsal kitabına dönüştü.  Parti her fırsata, düğün merasimlerinde ve mezuniyet törenlerinde bile  bu eserden bazı parçaları yayımlıyor ve herkese hitaben bu yayınları yapıyordu.  1943 yılında  Almanya genelinde 10 milyon kadar Kavgam kitabı dağıtılmıştı.  

Almanya'da Nazilerin iktidara gelmesi ile  Kavgam kitabının  yayımlanması ve satışı da büyüdü.  Kitabın ikinci el kitaplarının satışı yasaktı.  Okullarda ise  Nazi Partisinin  propagandif çalışmalarının bir parçası olarak  okutuluyordu.  Kavgam kitabı   İkinci Dünya Savaşının ardından Almanya'da hiçbir zaman yayımlanmadı.  Adli makamlara göre,  " Almanya'nın tarihi sorumluluğuna" göre bu kitap insanlığa karşı bir eserdi ve bu yüzden de  eksik bir şekilde bile yayımlanmaması gerekiyordu.  1945 yılı öncesine ait versiyonlarını  alıp satmak ise  kışkırtma ve ırkçılık yapmamak kaydıyla  serbestti.   Bu yasak Ocak 2016 yılına kadar devam etti. 

Kavgam isimli Hitler'in kitabı tamamen ateşleyici bir dille yazılmıştır.  Kitabın tamamı, sıradan insanları ve toplumu muhatap almıştır.  Hitler, bu kitabında  her daim  kendisini bir kurtarıcı olarak göstermeye çalışmıştır.  Hitler bu kitapta   tiyatro, eğitim, ektin propaganda çalışmaları, ekonomi, ticari birlikler, edebiyat, evlenme ve Marksizm gibi çeşitli konulardan bahsetmektedir. 

Bu kitabın temel öğelerinden biri de  ırkçı yaklaşımıdır.  Hitler ise bu ırkçı yaklaşımı, Doğanın Demir Mantığı olarak adlandırıyor.  Hitler Aryan ırkını  üstün bir ırk sanıp  Almanların üstü ırkı ile ilgili görüşlerini,  bu ırkın temiz tutulması gereği, temiz olmayan dış unsurların bu ırka nüfuzunun engellenmesi gibi konulardan bahsediyor.  Aslında böyle bir düşünce 20'inci yüzyılda insanlığın en şiddetli savaşına yol açtı. 

Etiketler