İran'ı gezelim, görelim - 5
Dizi halinde hazırladığımız programımız boyunca her bölümde İran’ın çeşitli yörelerini ve her yörenin bazı kentlerini ve ünlü bölgelerini ele aldıktan sonra her kentin tarihî, kültürel ve doğal cazibelerini tanıtmaya çalışacağız, böylece siz de İran diyarının tarihî ve kültürel çeşitliliği ile tanışmış olursunuz.
İran’da Fars, Kürt, Arap, Lor, Buluç ve Türkmen gibi çeşitli kavimlerin yaşaması bu topraklara özel bir kültürel çeşitlilik kazandırdığını şimdiden belirtmek isteriz.
Bu arada İran’da yaşayan çeşitli kavimlerle tanışmanın İran diyarının gelenek ve göreneklerini daha iyi tanımakta yardımcı olabileceğinden, her programın bir bölümünü de bu kavimlerden birinin gelenek ve göreneklerine ayırdık.
Hatırlanacağı üzere geçen bir kaç bölümde Fars eyaletini ziyaret ettik ve bu güzel bölgenin bazı güzel yerlerini gezdik.
Şimdi Fars eyaletine düzenlediğimiz seyahatimizin devamında eyaletin merkezi, yani İran diyarının kültür başkenti Şiraz’a gitmek ve bu kentin tarihçesini gözden geçirirken, kentte yer alan güzel tarihî eserleri tanıtmak istiyoruz sizlere.
Fars eyaletinin merkezi Şiraz, İran’ın güneybatısında ve denizden 1486 metre yüksekte ve Zagros sıradağlarının eteğinde ve başkent Tahran’dan 919 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Şiraz İran’ın en güzel kentlerinden biridir ve içinde barındırdığı değerli tarihî eserleri ve güzel doğal manzaraları yüzünden yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağındadır, öyle ki hatta bir çokları İran’ı Şiraz’ın adıyla tanır.
Şiraz’ın nüfusu son nüfus sayımı sonuçlarına göre 1.7 milyon kadardır. Şiraz kenti yine aynı adı taşıyan Şiraz ovasında yer alıyor. Şiraz ovası yaklaşık 40 kilometre uzunluğu ve 10 kilometre eni ile dikdörtgen şeklindedir. Ovanın eğimi ise batıdan doğuya doğrudur ve çeşmeleri ve Kanat adı verilen kuyuları da ovanın batısında bulunur.
Ovanın doğusunda ise yaklaşık 200 kilometrekarelik yözölçümü ile Maharlu tuz göleti yer alıyor. Ovayı kısmen yüksek dağlar çevreliyor.
Şiraz ovasının iklimi ılıman ve mevsimleri de kısmen düzenlidir. Bu bölge eski zamanlardan beri önemli ve itibarlı bir bölgedir ve Taht-i Cemşid kalıntıları arasında bulunan eski İlamiler dönemine ait kibabelerde de adı geçmektedir.
Hahameneşiler döneminde Şiraz kenti, bu hanedanın başkenti Şuş’tan Taht-i Cemşid ve Pasargad’a uzanan karayolunun üzerindeydi ve Sasaniler döneminde Bişabur ve diğer bazı önemli kentlere uzanan karayolları da Şiraz ovasından geçiyordu. Kuşkusuz bu denli güzel iklimi ve verimli toprakları ve stratejik konumu olan bir yöre her zaman yörede kurulan devletlerin ilgi odağındaydı.
Arkeolojik bulgulara göre, Şiraz kentinin mazisi İslam öncesine dayanıyor. Hali hazırda Newyork’un Metropolitan müzesinde saklanan ve bu bölgeden çıkarılan tarihî eserler ve sikkeler, Şiraz kentinin Sulukiler, Eşkaniler ve Sasaniler dönemlerinde sahip olduğu ihtişam ve azameti yansıtıyor.
Bundan yakllaşık 82 yıl önce Taht-i Cemşid’in doğusunda Hazine adıyla anılan bölümünde yapılan arkeolojik kazılarda İlamiler dönemine ait 30 bin kadar kitabe bulundu. Bu kitabelerin üzerinde Şirazlı işçilerin yaşam alanı ile ilgili bilgiler yer alıyor. Söz konusu kitabelerin mazisi ise milattan önce 496 yılına uzanıyor. Bu kitabelerin bulunması ve üzerindeki yazıların uzmanlarca okunmasının ardından, Şiraz kenti Hahameneşiler döneminde de var olan bir kent olduğu ve bu kentten bazı işçilerin Taht-i Cemşid’in inşaatında çalıştığı ve maaş aldığı ortaya çıktı.
Gerçi tarihî bulgular Şiraz kentinin mazisinin Hahameneşiler dönemine uzandığını gösteriyor, fakat kentin İslamî dönemdeki ünü ve itibarı da kayda değer sayılır. İslamî dönemde Şiraz kenti çok gelişti ve dört dönem başkent olarak seçildi. İlk kez kameri 4. yüzyıldı Deylemiler ve daha sonra kameri 6 ve 7. yüzyıllarda Etabekler Şiraz’ı başkent olarak seçti. İncu ve Muzaffer hanedanları ise kameri 8. yüzyılda ve ardından Zendiye hanedanı da kameri 12. yüzyılda bu kenti başkent yaptı.
Bu dönemlerin her birinden Şiraz kentinde çok değerli eserler miras kaldı. İslam’dan sonraki dönemde Şiraz kenti ilim, marifet ve irfan merkezine dönüştü ve medrese ve kütüphane ve cami sayısının bolluğu ile ün yaptı. Bu kentten büyük alimler, şair ve arifler de çıktı. İran diyarının iki büyük şairi Sadi ve Hafız kameri 7 ve 8. yüzyıllarda Şiraz kentinde yaşadı. Bu iki şairin eserleri, İran ve dünya edebiyatının en önemli edebi eserleri arasında yer alıyor.
Bu arada Şiraz kentinden Sadi ve Hafız’ın dışında Sibuye, İbni Mukaffa, Molla Sadra, Kutbeddin Şirazi ve Şeyh Ruzbahan gibi bir çok bilgin, arif, şair ve filozofun da çıktığı ve bu yüzden bu kent Dar-ul İlim olarak adlandırıldığı belirtilmelidir.
Günümüzde de Şiraz kenti İran’ın kuzeyini güneyine ve doğusunu batısına bağlayan en önemli yolların kesiştiği noktada yer alması itibarı ile özel bir stratejik önem arz ediyor. Kentin üniversiteleri ve yüksek eğitim kurumları da Şiraz’ı İran’ın en önemli bilim merkezlerinden biri haline getirdiği anlaşılıyor.
Fars eyaleti ve Şiraz kentinin çeşitli üniversitelerinde çeşitli teknik, mühendislik, tıp, insani bilimler, İslamî ilimler vesaire branşlarda okuyan binlerce öğrenci, İran diyarının bu yöresinde çeşitli bilimsel alanlarda yeniliklere imza atılmasına imkan sağlıyor. Bu yüzden arada bir yöreden yeni bir icat ve ayrıca başta tıp bilimi olmak üzere çeşitli bilimsel alanlarda büyük başarılara şahit oluyoruz. Bugün Şiraz kenti çeşitli organ nakli ameliyatları ile İran’ın en önemli tıp merkezlerinden biri sayılıyor. Yine başta Şiraz olmak üzere Fars eyaletinin genelinde var olan donanımlı hastaneler ve tıp merkezleri, yöre halkı ve çevre eyaletlerin yanı sıra başta Fars Körfezi kıyı ülkeleri olmak üzere komşu ülkelerden de yüzlerce hastaya hizmet veriyor.
Fars eyaleti ayrıca son yıllarda elektrik ve elektronik sanayii ve metalürji alanlarında da göz kamaştıran ilerleme kaydeden bir eyalettir, nitekim Şiraz kenti de çok sayıda elektronik sanayii alanındaki firmaları ve fabrikaları ile İran’ın elektronik kutbu haline gelmiştir.
Değerli dostlar, Fars eyaleti ve Şiraz kentinin cazibeleri bu anlattıklarımızla sınırlı kalmıyor. Çok sayıda fabrika, üniversite ve kültürel merkezin yanında, Şiraz kenti tarihî eserleri ve kutsal mekanları ile de İran’ın önemli kentleri arasında özel bir yeri vardır. Nitekim bu kent içinde barındırdığı tarihî ve kültürel eserleri yüzünden UNESCO tarafından dünyanın en seçkin kültürel kentlerinden biri olarak seçilmiştir.