Ekim 29, 2022 14:24 Europe/Istanbul
  • Nur’a giden yol ( 951 )

Kaf suresinin 23 ila 30. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Kaf suresinin 23 ila 26. ayetlerine kulak veriyoruz:

 

وَقَالَ قَرِینُهُ هَذَا مَا لَدَیَّ عَتِیدٌ (50:23)

أَلْقِیَا فِی جَهَنَّمَ کُلَّ کَفَّارٍ عَنِیدٍ (50:24)

مَنَّاعٍ لِلْخَیْرِ مُعْتَدٍ مُرِیبٍ (50:25)

الَّذِی جَعَلَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آَخَرَ فَأَلْقِیَاهُ فِی الْعَذَابِ الشَّدِیدِ (50:26)

 

Yani:

Yanındaki arkadaşı: "İşte yanımdaki hazır" dedi.

 

(İki meleğe şu emir verilir:) "Haydi ikiniz her inatçı kâfiri, cehenneme atın!"

 

"Hayra bütün gücüyle engel olanı, azgın şüpheciyi"

 

"O ki Allah ile beraber başka ilâh edindi, bundan dolayı onu şiddetli azaba birlikte atın!"

Geçen bölümde insana eşlik eden iki melekten söz ettik. Bu melekler insanın fani dünyada iyi kötü, tüm amellerini kaydeder ve kıyamet gününde onu cennete veya cehenneme atar. Bu ayetler ise şöyle buyurmakta:

Meleklerin hazırladığı amel mektubuna göre insan kıyamet mahkemesine çıkar ve Allah teala ona göre suçlu kafirleri iyi ve mümin kullarından ayırır ve onlara hak ettikleri cezayı verir; zira onlar hakka karşı inat ederek Allah’a kafir oldular ve pratikte de her hayır işi engellemeye çalıştılar. Bu tür insanlar ilahi haddi aşan ve başkalarını da hakkı benimsemekte kuşkuya sürükleyen kişilerdir. Bunlar Allah’ın yanında başka tanrıları ileri sürerek insanları batıl tanrılara tapmaya sevk ederler.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Eğer küfür cahillik ve bilinçsizlik yüzünden olursa, insanın geri dönmesine umut vardır. Ancak eğer küfür inat ve bağnazlık yüzünden ise her geçen gün daha şiddetlenir, daha derinleşir. Bu tür insanları doğru yola geri dönmesi imkansızdır.

2 – Hayır işleriyle uğraşan ve başkalarını da hayır işlere teşvik ve davet eden müminlerin aksine hakkı inkar edenler başkalarını hayır işlerden alıkoymaya çalışır.

3 – Cehennem azabının dereceleri vardır ve insanın küfür, şirk ve günahlarına bağlıdır.

 

Kaf suresinin 27 ila 30. ayetleri:

 

قَالَ قَرِینُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَیْتُهُ وَلَکِنْ کَانَ فِی ضَلَالٍ بَعِیدٍ (50:27)

قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَیَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَیْکُمْ بِالْوَعِیدِ (50:28)

مَا یُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَیَّ وَمَا أَنَا بِظَلَّامٍ لِلْعَبِیدِ (50:29)

یَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَزِیدٍ (50:30)

 

Yani:

Müşrikin arkadaşı (şeytan) der ki: Rabbimiz! Ben onu azdırmadım. Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi.

 

O esnada (Allah) buyurur: Huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce uyarı göndermiştim!

 

Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmedici değilim.

 

O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz. O da "Daha var mı?" der.

 

Bu ayetlerde insanı cehennemlik eden arkadaşlarından söz ediliyor; kötü dost, küfür elebaşıları ve en başlarında şeytan gibi.

İnsanlar kıyamet gününde kesin kaderleri ile karşılaşınca, birbiriyle ve fasık önderleri ve ayrıca şeytanla tartışmaya başlar ve herkes günahını ötekinin üzerine yıkmaya çalışır. Suçlular, eğer siz olmasaydınız, biz iman edecektik, der; ya da biz sizi izlediğimiz için bu felakete ve kara güne düştük, derler. Ancak bu tartışmaların ve çekişmelerin onların cezaları üzerinde hiç bir etkisi yoktur ve cezalarını hafifletmez.

Bu arada şeytan da kendisini savunup şöyle arz eder: Allah’ım, ben hiç kimseni senin fermanına karşı çıkmaya ve küfre sapmaya zorlamadım. Asıl onlar kendileri senin yolunu unuttular ve derin sapkınlığa sürüklendiler. Ancak cehenneme düşenler şeytanı suçlayarak kendilerini aklamaya çalışır.

Tam bu noktada ilahi nida onların tartışmalarına son verir. Allah teala artık bu sözlerin zamanı olmadığını, herkesin kaderi belli olduğunu ve günahlarına göre ne eksik, ne fazla, cezalandırıldığını, hiç kimse cehennemin kapasitesi kısıtlı olduğunu ve büyük günahkarlar varken ona sıra gelmeyeceğini zannetmemesini, cehennem günahkarları içine aldığında, daha da var mı, diye sorduğunu buyurur.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Anne, baba veya kardeşimizi kendimiz seçmeyiz; ancak iyi veya kötü dostu kendimiz seçeriz ve bunlar kaderimizin belirlenmesinde çok etkilidir.

2 – Kıyamet gününde hiç kimse kendi suçunu kötü dost, fasık önder veya şeytanın üzerine yıkarak sorumluluktan kaçamaz.

3 – Allah teala ne insanları hidayete erdirmekte müsamaha ederek, onlara zulmeder, ne de zalimleri cezalandırmaktan vazgeçer. Zira zalimlerin cezasını hafifletmek iyilere ve mazlumlara zulümdür.

4 – Suçlular Allah’ın onlara zulmettiği için değil, kendi kendilerine ettikleri zulüm yüzünden cehenneme düşer. Zira Allah teala asla kimseye zulmetmez