Nur’a giden yol ( 963 )
Tur suresinin 32 ila 40. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
Tur suresinin 32 ila 34. ayetleri:
أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَامُهُمْ بِهَذَا أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ (52:32)
أَمْ یَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ بَلْ لَا یُؤْمِنُونَ (52:33)
فَلْیَأْتُوا بِحَدِیثٍ مِثْلِهِ إِنْ کَانُوا صَادِقِینَ (52:34)
Yani:
Onlara akılları mı bunu emreder, yoksa onlar, azgın bir topluluk mudur?
Yahut "Onu kendisi uydurdu!" mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmezler.
Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz getirsinler.
Geçen bölümde muhaliflerin İslam Peygamberi’ne -s- haksız iftiralarda bulunduğundan söz ettikten sonra bu ayetler şöyle buyurmakta:
Acaba akli selim sizleri bu tür yaftaları dile getirmeye ve sizlerle delil ve mantıkla konuşan Allah’ın peygamberini kahin, şair ve mecnun ilan etmeye mi zorluyor? Bu sözler, büyüklük taslamanız ve Hak teala karşısında isyan etmekten başka hiç bir haklı gerekçesi olamaz. Sizler iman etmemek için peygamberi önceden bazı sözleri hazırlamak ve Allah’ın adına mal etmekle suçluyorsunuz. Maden öyle siz de yapabiliyorsanız, onun kelamına benzer bir söz söyleyin ve peygamberin iddia ettiklerinin yalan olduğunu ve başkaları da bu sözlere benzer sözler edebileceğini gösterin.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Küfür ve inkarın temel kökü, akıl ve düşünce değil, Hak teala karşısında isyandır.
2 – Enbiyanın muhalifleri kendi küfürlerini haklı göstermek ve halkı onları izlemekten vazgeçirmek için ilahi peygamberlere her türlü haksız iftirada bulunur.
3 – Kur'an'ı Kerim İslam Peygamberi’nin -s- risaletini ispat eden açık mucizesidir. Muhalifler eğer doğru söylüyorsa bu kitaba benzer bir kitap getirsin.
Tur suresinin 35 ve 36. ayetleri:
أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَیْرِ شَیْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ (52:35)
أَمْ خَلَقُوا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بَل لَا یُوقِنُونَ (52:36)
Yani:
Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?
Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır! Onlar bir türlü anlayıp inanmazlar.
Bu ayetler Allah’ı tanımanın delillerinden biri olan illiyet burhanına işaret ediyor. illiyet burhanına göre hiç bir sonuç sebepsiz meydana gelmez ve hiç bir sonuç kendi sebebi olamaz; o zaman kendisinden başka bir sebebe ihtiyacı vardır. Yerde ve göklerde tüm mahlukların bu ilkeye tabi olduğundan o zaman kendisi sonuç olmayan bir sebebe ulaşmamız gerekir; aksi takdirde aklın kabul edemeyeceği bir çelişkiye düşmüş oluruz.
Hiç bir insan kendiliğinden ve sebepsiz yaratıldığını iddia etmez. Yine hiç kimse kendi kendini yarattığı iddiasında bulunmaz. Bu iki varsayım akli açıdan imkansızdır, zira insan bir mahluktur ve her mahluk bir sebebe dayanması gerekir. üstelik insan önceden var olmadığından kendi varlığının sebebi olamaz. Dolayısıyla yaratana olan ihtiyaç fıtri ve akılcı bir konudur, nitekim Mekkeli müşrikler de bunu kabul ediyor ve inkar etmiyordu.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Kur'an'ı Kerim bazı soruları gündeme getirerek insanları düşünmeye ve böylece kendilerine gelmelerine ve muhalefet etmekten el çekmeye yöneltiyor.
2 – Eğer insan hakikat peşinde olursa, akıl ona yol gösterir.
3 – İnsan ne kendini ne de yeri ve gökleri yaratmıştır.
4 – Yaratılışı düşünmek insanı Allah’a ulaştırır ve kalbine yakin kazandırır.
Tur suresinin 37 ila 40. ayetleri:
أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَبِّکَ أَمْ هُمُ الْمُسَیْطِرُونَ (52:37)
أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ یَسْتَمِعُونَ فِیهِ فَلْیَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِینٍ (52:38)
أَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَکُمُ الْبَنُونَ (52:39)
أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَ (52:40)
Yani:
Yahut Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hakim olan kendileri midir?
Yoksa onların, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsinler.
Yoksa kızlar O'nun, oğullar da sizin mi?
Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında eziliyorlar mı?
Önceki ayetlerin devamında bu ayetler de İslam Peygamberi’nin -s- muhaliflerini hitap ederek bazı soruları yöneltiyor. Ayetler şöyle buyurmakta:
Eğer siz kendinizi ve alemi yaratan olmadığını kabul ediyorsanız, acaba bu alemin ve insanların ve rızkların ve nimetlerin dağıtılma tedbiri size mi emanet edildi? Acaba siz Allah’ın sizin istediğimiz birini veya kendiniz sevdiğiniz birini peygamber olarak seçmek ve bu sorumluluğa veya diğer sosyal sorumluluklara atamak istiyorsunuz? Acaba siz göklere uzanan bir yolunuz mu var ki dünya işlerini tedbir etmekten veya insanları hidayete erdiren vahiyden haberdar olup ona göre davranıyorsunuz?
Acaba siz melekler Allah’ın kızlarıdır, gibi hurafe ve mesnetsiz sözlerinizi ispat etmek için herhangi bir delil gösterebilir misiniz? Ya da peygamber sizden risaletinin karşılığı olarak ödenmesi güç olan bir ücret mi talep etti ki risaletini kabul etmek istemiyorsunuz?
Kuşkusuz bu soruların tümünün cevabı olumsuzdur, zira muhaliflerin muhalefetleri için hiç bir mantıklı gerekçeleri yoktur ve sadece hakkı benimsemekten kaçmak için bir yol bulmaya çalışmaktadır.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Eğer muhaliflerin mantıklı sözü varsa yersiz bağnazlık gösterilmemeli ve kabul edilmelidir.
2 – Allah’a kız evladı sahibi olduğu gibi mesnetsiz iftiralarda bulunanlar, ilahi peygamberlere haksız iftiralarda bulunmaktan asla çekinmez.
3 – Dini tebliğ etmek ve insanları hakka davet etmekte peygamberler gibi maddi taleplerde bulunmaktan kesinlikle kaçınmalıyız, zira bu durum çabalarımızın boşa çıkmasına sebep olur. Gerçi halk gönüllü olarak yardımda bulunduğu veya hibe ettiği takdirde kabul edilmesinde bir sakınca yoktur.