Mayıs 06, 2023 09:13 Europe/Istanbul
  • Nur’a giden yol ( 966 )

Nur suresinin 19 ila 30. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Necm suresinin 19 ila 23. ayetleri:

 

 أَفَرَأَیْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزَّى (53:19)

وَمَنَاةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى (53:20)

أَلَکُمُ الذَّکَرُ وَلَهُ الْأُنْثَى (53:21)

تِلْکَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِیزَى (53:22)

إِنْ هِیَ إِلَّا أَسْمَاءٌ سَمَّیْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآَبَاؤُکُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ إِنْ یَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَمَا تَهْوَى الْأَنْفُسُ وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مِنْ رَبِّهِمُ الْهُدَى (53:23)

 

Yani:

Gördünüz mü o Lât ve Uzzâ'yı?

 

Ve üçüncüleri olan ötekini, Menât'ı.

 

Demek erkek size, dişi O'na öyle mi?

 

O zaman bu, insafsızca bir taksim!

 

Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir.

 

Bu ayetler Mekkeli putperestlerin en önemli batıl inançlarından birini sorgulayarak şöyle buyurmakta:

Sizler bir yandan bu putları meleklerin temsili biliyor ve onlara tapıyorsunuz  ve öbür yandan melekleri Allah’ın kızları zannederek onlardan Allah katında şefaat etmelerini umuyorsunuz. Oysa evvela Allah’ın evladı yoktur ve melekler Allah’ın evlatları değildir; ikincisi, melekler insanlar gibi dişi ve erkek cinsiyetleri söz konusu değildir. bundan başka, sizler kız çocuğunu büyük bir ayıp olarak görüp hatta kızlarınızı diri diri gömerken şimdi nasıl oluyor da melekleri Allah’ın kızı biliyor ve onları Allah’ın evlatları sayıyorsunuz? Acaba bu iddianız için herhangi bir delil veya gerekçeniz var mıdır? Yoksa siz de babalarınız ve atalarınızın size anlattığı hurafelerin tutsağı olmuş ve hiç bir delile dayanmaksızın bu hurafeleri kabul mu ettiniz? Eğer gerçekten Allah’ı doğru tanımak istiyorsanız, Allah teala son peygamberini ve semavi kitabı Kur'an'ı Kerim’i göndermekle hepinizi hidayet yolunu göstermiş ve doğru yoldan sapmanıza mani olmak istemiştir.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Müşrikler Allah’a inanıyor, fakat O’na tapmakta hurafelere kapılarak taştan putları Allah’ın kızlarının temsili olarak bu putlara tapıyordu.

2 – Sapkın düşüncelerle mücadelede tartışma yöntemine başvurarak mantık ve delillerle karşı tarafı ikna edebiliriz. Kendi kızlarını ayıp sebebi bilen müşriklerin melekleri Allah’ın kızları zannetmeleri akıl almaz bir durumdur.

3 – Kızla erkek ayrımı yapmak ve birini ötekinden daha üstün saymak, zulüm ve adaletsizliğin mısdaklarından biridir.

4 – Atalarımızın inanç ve gelenekleri yeni kuşakların kültürü üzerinde önemli etkisi olduğundan, bu inanç ve gelenekleri körü körüne taklit etmek zemini beşeri toplumlarda hurafelerin yayılmasına hazırlayabilir.

5 – Gevşek ve mesnetsiz düşünceler ve nefsani heva ve hevesleri izlemek insanların doğru yoldan sapmalarına ve ilahi hidayetten mahrum kalmalarını sebebiyet verir.

 

Necm suresinin 24 ila 26. ayetleri:

 

أَمْ لِلْإِنْسَانِ مَا تَمَنَّى (53:24)

فَلِلَّهِ الْآَخِرَةُ وَالْأُولَى (53:25)

وَکَمْ مِنْ مَلَکٍ فِی السَّمَاوَاتِ لَا تُغْنِی شَفَاعَتُهُمْ شَیْئًا إِلَّا مِنْ بَعْدِ أَنْ یَأْذَنَ اللَّهُ لِمَنْ یَشَاءُ وَیَرْضَى (53:26)

 

Yani:

Yoksa insan, her arzu ettiği şeye sahip mi olacaktır?

 

Ahiret de dünya da Allah'ındır.

 

Göklerde nice melek var ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah'ın izin vermesi dışında, bir işe yaramaz.

 

Bu ayetlere göre müşrikler meleklerin şefaatine umut bağlayarak onlara tapıyordu; oysa bu tür bir arzu diğer birçok yersiz ve temelsiz arzular gibi asla gerçekleşmeyecektir; zira dünya ve ahiret ilahi istek ve iradeye göre yönetilir ve insanların umut ve arzularından bağımsızdır.

Kuşkusuz geleceğe doğru umutla bakmak insanların faaliyet etkeni ve gelişme sebebidir. Eğer umut olmazsa hiç kimse çaba harcamaz, emek sarf etmez ve yaşamının gelişmesi doğrultusunda adım atmaz. Bu arada insanın umut ve arzuları imkanları, yetenekleri ve kapasitelerine uygun olmalıdır, aksi takdirde kuruntulara ve hayallere kapılması kaçınılmaz olur. Bu ayetin reddettiği şey ise muğlak ve mesnetsiz ve akıl ve mantık veya ilahi vahiy tarafından onaylanmayan arzulardır; zira bu tür gerçekçi ve makul olmayan arzuları bir kenara bırakmak insanların ve beşeri toplumların gelişmesine ve yücelmesini zemin oluşturur.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – İnsanlara hidayet ve saadet yolunu gösteren akıl ve vahyi bir kenara bırakmak ve muğlak arzulara ve kuruntulara gönül bağlamak insanı gelişmekten, yücelmekten ve dünya ahiret ilahi merhametten yararlanmaktan alıkoyar.

2 – Hepimiz istek ve arzularımızı ilahi istek ve irade ile uyumlu hale getirerek istediğimiz sonuçları elde etmeliyiz, yoksa Allah’ın hikmetli iradesinin bizim istek ve irademize tabi olmasını beklemek yersiz bir beklenti olur.

3 – Madem Allah katına yakın melekler O’nun izin ve iradesi olmaksızın şefaatte bulunamadığına göre putlar gibi cansız ve güçsüz nesnelerden medet ummak büyük iptallık olur.

 

Necm suresinin 27 ila 30. ayetleri:

 

إِنَّ الَّذِینَ لَا یُؤْمِنُونَ بِالْآَخِرَةِ لَیُسَمُّونَ الْمَلَائِکَةَ تَسْمِیَةَ الْأُنْثَى (53:27)

وَمَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِنْ یَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنَّ الظَّنَّ لَا یُغْنِی مِنَ الْحَقِّ شَیْئًا (53:28)

فَأَعْرِضْ عَنْ مَنْ تَوَلَّى عَنْ ذِکْرِنَا وَلَمْ یُرِدْ إِلَّا الْحَیَاةَ الدُّنْیَا (53:29)

ذَلِکَ مَبْلَغُهُمْ مِنَ الْعِلْمِ إِنَّ رَبَّکَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبِیلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اهْتَدَى (53:30)

 

 

Yani:

Ahirete inanmayanlar, meleklere dişilerin adlarını takıyorlar.

 

Halbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez.

 

Onun için sen bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselere yüz verme.

 

İşte onların erişebilecekleri bilgi budur. Şüphesiz ki senin Rabbin, evet O, yolundan sapanı daha iyi bilir; O, hidayette olanı da çok iyi bilir.

 

Bundan önce de belirtildiği üzere müşrikler Allah’ı alemleri yaratan güç olarak kabul ediyor, fakat kıyamet gününe ve ahiret aleminde ceza ve mükafata inanmıyordu. Bu yüzden bu ayetler şöyle buyurmakta:

Bu hurafeleri Allah’ın adına mal etmeye çalışan ve ona göre putlara tapanlar aslında kıyamet gününe inanmıyor ve amellerinin sonucundan korkmuyorlar.

Ayetler daha sonra beşeri toplumlara zarar veren bir başka duruma işaret ederek şöyle buyurmakta:

Birçok insanın mebde ve Maad ile ilgili inancı zan temeline dayanır, oysa bu tür durumlarda insan inandığı şeyin hakkaniyetinden emin olabilmek için ilim ve yakin derecesine ulaşması gerekir.

Doğal olarak varlık aleminin başlangıcını doğru tanımak isteyen insanlar peygamberlere başvurur ve onların hidayetinden yararlanır, zira başkalarının hakikate ilişkin bilgileri sadece bu dünyayı ve lezzetlerini ve menfaatlerini tanıma seviyesindedir.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Gerçi sıradan ve önemsiz konularda zanne kapılmak pek fazla zarara yol açmayabilir veya verdiği zarar telafi edilebilir, fakat inanç meselesinde insana büyük ve telafisi mümkün olmayan zararlar verebilir; zira insan ömrü asla tekrar edilemez bir süreçtir.

2 – İnsanları talim ve irşad etmek ve Allah’a davet etmekte Allah’ı anmaktan kaçınan ve gözlerini ve kulaklarını hakikate kapatanların değil, hakkı tanımak isteyenlerin elini tutmalıyız.

3 – Dünyaya gönül vermek, Allah’ı ve kıyamet gününü unutma etkenlerinden biridir. Eğer bu dünyada yaşamın doğal lezzetlerinden doğru ve makul bir şekilde yararlanırsak, bu iyi bir ameldir; oysa bu dünyaya haddinden fazla gönül ermek tenkit edilen zararlı bir amel sayılır.