Şubat 14, 2016 09:47 Europe/Istanbul

22 Behmen; İran milletinin yumuşak gücünün tecellisi

İran’da İslam inkılabı bundan 37 yıl önce 11 Şubat 1979 tarihine denk gelen hş. 22 Behmen 1357’de zafere ulaştı. Bu zafer İran milletinin tarihinde kalıcı dönüm noktası oldu. Bu muazzam zafer sadece İran’da derin değişimlere zemin oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda bölge ve dünya genelinde etkili bir modele dönüştü. Bu yüzden 22 Behmen günü İran’da İslam inkılabı ve İslamî nizamın canlılığı ve dinamikliği bağlamında büyük bir hadisenin yıl dönümü olarak tarihte kayda geçti.

Dünyanın büyük devrimlerini irdeleyen uzmanların bir çoğu, İran İslam inkılabı üzerinden otuz küsur yıl geçmesine rağmen ilk günkü ülkülerinden uzaklaşmadığı ve İran milleti inkılap ülkülerini gütme bağlamında ileriye dönük hareketini el ele vererek sürdürdüğü konusunda hemfikirdir.

Bir başka ifade ile dünyada gerçekleşen tüm devrimlerin zamanla ilk günkü ilke ve ülkülerinden uzaklaşarak sönmeye yüz tutmalarına karşın İran İslam inkılabı onca baskılara ve dayatılan savaştan tutun ta iktisadi kuşatmalara ve zalimane yaptırımlara kadar her türlü komploya karşın istikrarlı ve etkili bir inkılap olarak konumunu korumayı ve yoluna devam etmeyi başarmıştır.

Gerçekte ekonomik kuşatma ve İran milletinin ilerleme yolunu engellemeye yönelik tüm sabotajlar ve komplolar kendine özgü zorlukları olmuştur, nitekim İran İslam Cumhuriyeti de bu sorunları ve zorlukları inkar etmiyor, ancak zorluklardan inkılapçı deneyimlerini arttırmak için yararlanıyor. Bunun anlamı şu ki İran milletinin zorba güçlere karşı direnişi sadece basit bir slogan değildir ve İslam inkılabı dünyanın en halkçı inkılabı olarak İran milleti için büyük kapasiteler yaratmıştır. Öyle ki İran milleti güçlü azim ve iradesi ile sabit adımlarla belirlediği hedeflere doğru ilerlemiş ve bu yolda zerre kadar ülkülerinden taviz vermemiştir.

Gerçekte İran milletinin tüm inkılapçı hedef ve ülküleri İslam Cumhuriyeti nizamında tecelli etmiştir. Bu inkılabın düşünceleri ile tanışan insanlar, İran milletinin 22 Behmen zafer yürüyüşlerine katılması İslam inkılabı ülküleri ile biat tazelemek olduğunu da çok iyi bilir. Ancak İran milletinin İslam inkılabı zafer yıldönümü yürüyüşüne katılması, İslam inkılabının temellerini daha da pekiştirmenin yanında İran milleti arasında hakim olan vahdeti de yansıtır.

İran milleti 22 Behmen zafer yürüyüşlerine coşkulu katılımı ile İslam Cumhuriyeti nizamının getirilerini korumayı sarsılmaz bir ilke olarak gördüğünü ve asla hiç bir iç veya dış sapkın akıma bu kırmızı çizgiyi aşmasına müsaade etmeyeceğini göstermiştir.

Buna göre İran milletinin 22 Behmen zafer yürüyüşüne katılmasının en önemli mesajı, bu millete karşı askeri veya yumuşak savaş çerçevesinde kurulan komplolara verilen cevaptır. İran milletinin bu basiretli tutumu her zaman düşmanları hedeflerine ulaşmakta hüsrana uğratmıştır. Daha açık bir ifade ile İran milletinin 22 Behmen zafer yürüyüşüne katılımı her türlü sultacılığa hayır demek ve sultacı güçlere karşı kendi haklarını savunmakta azim ve kararlılığını vurgulamaktır. Nitekim bu gerçek küresel istikbarı çıldırtan ve öfkesine yol açan bir gerçektir.

İran İslam cumhuriyetinin son 37 yıllık karnesi, İran milletinin başı dik ve onurlu bir şekilde her türlü komployu ve düşmanın dayattığı askeri ve yumuşak savaşları başarı ile geride bıraktığını yansıtır. Nitekim İran milleti bundan böyle de zorba devletlere siyasi ve iktisadi baskılar veya askeri tehditle İran’ın ilerleme yolunu engellemelerine müsaade etmeyeceği kesindir.

İran’ın diplomasi arenasında başarısı ve nükleer meselede düşman tehditlerini büyük fırsatlara dönüştürmesi ve bu milletin nükleer haklarının tanınmasını sağlaması da İran’ın düşmanın karmaşık komplolarına ve planlarına karşı koyan yumuşak gücünü ortaya koymuştur.

Bu yüzden bu yıl 22 Behmen zafer yürüyüşü aslında, nükleer müzakerelerde ve Bercam nükleer anlaşması çerçevesinde ve siyaset arenasında elde edilen bir çok zaferin de kutlaması sayılır. Kuşkusuz bu başarı da İran milletinin direnişini yansıtır ve ayrıca bağımsızlık ve özgürlük isteyen başka milletler için de küresel zorba güçlere karşı direnme bağlamında umut kaynağı sayılır.

Bugün İran İslam Cumhuriyeti tüm alanlarda göz kamaştıran başarılara imza atan bir nizamdır. İlim ve bilim alanında İran İslam Cumhuriyeti bilim üretme konusunda en büyük ilerlemeyi kaydeden ülkedir ve kolonlaştırma ve kök hücrelerin üretimi ve çoğaltılması, nükleer bilim ve uygulama alanlarında nükleer tıpta gerekli olan radyoaktif ilaçların üretimi, nükleer santrallerin nükleer yakıt ihtiyacının karşılanması, nano teknoloji ve diğer bir çok teknolojik alanlarda dünyanın bir numaralı ülkeleri arasında yerini almıştır. Aslında tüm bu başarılar ve kaydedilen ilerlemeler, İran Batı’nın kendi tabiri ile felç edici yaptırımların altındayken ve hatta Batılı ülkeler İran’ın bilimsel makalelerini yayınlamaktan kaçındığı bir sırada gerçekleşti . ancak bugün tüm bunlar sona erdi. İran şimdi iktisadi teamüller alanında Bercam nükleer anlaşmasından sonra Asya ve Avrupa’nın dev ekonomilerinin işbirliği yapmak istediği ülkelerin başında yer alıyor ve tüm bu başarılar başta ABD olmak üzere sulta düzeninin tüm komplolarına ve sabotajlarına rağmen elde edilmiş bulunuyor.

İran İslam Cumhuriyeti, İslam inkılabının zaferi üzerinden 37 yıl geçtiği bir sırada hala ilk günkü gibi küresel istikbarın komplolarına karşı dik duruşunu sürdürerek haklı taleplerinden geri adım atmayacağını ve düşmanların zorbalıklarına karşı da asla teslim olmayacağını ortaya koymuş bulunuyor. Bugün bir çok gözlemcinin de belirtiği üzere başta Amerika olmak üzere Batı’nın İran’ın nükleer meselesine karşı tutumunu değiştirmesi ve İran ile müzakere masasına oturması, bu zümrenin İran’ın münzevi etme çabalarının sonuçsuz olduğunu anlamaları yüzündendi. Bu durum aynı zamanda Batı’nın İran İslam Cumhuriyeti nizamının bölgesel ve küresel dengelerde rolünü ve konumunu kabul ettiğini ortaya koyuyor.

Bu yıl yine İran milleti, son yıllarda tüm baskılara, tehditlere ve yaptırımlara karşı direndiği ve iktidarını bütün dünyaya gösterdiği bir sırada 22 Behmen zafer yürüyüşlerine her zamanki gibi en coşkulu biçimde katılacaktır.

İran düşmanları İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra askeri, siyasi ve iktisadi boyutlarda ellerinde ne varsa, İran milletine ve İslam inkılabına karşı seferber etti, ancak bu baskılar inkılabın değerlerini asla etkileyemedi. Gerçekte İran milletinin inkılabın zaferinden sonra attığı yüksek adımlar düşmanların tüm hesaplarını altüst etti. Düşmanların yanlış hesapları onları uzun yıllar İran’a karşı düşmanlık gütmeye yöneltti, ancak bu düşmanlıklar sadece İran milletinin onurunu ve azametini artırmaya yaradı, nitekim hatta düşmanlar bile bu gerçeği itiraf ediyor.

Gözlemciler bugün İran İslam Cumhuriyeti her zamankinden daha çok istikrarlı bir konumda olduğunu itiraf ediyor. Nitekim inkılap düşmanları da eğer bundan önce İran milletinin 22 Behmen zafer yürüyüşüne katılımının verdiği mesajı göz ardı etmeye çalıştıysa, şimdi bu hakikati ebediyen gizleyemeyeceklerini anlamış bulunuyor. İran milleti tüm alanlarda izzet, kimlik, güvenlik ve milli çıkarlarını isteyen her milletin direniş ve özgüven ve imanla tüm bunları elde edebileceklerini pratikte ispat etti.

Buna göre 22 Behmen zafer yürüyüşünün evrensel mesajı sadece bir inkılabın zafer yıldönümünü hatırlatmak değil, aynı zamanda İran milletinin vahdeti ve geleceğe umutla bakışının tecellisidir.

Gerçekte bugün İslam inkılabı bir çok zorlu ve tehlikeli dönemeçleri geride bıraktı ve gelişme ve ilerleme bağlamında da sürekli ileriye dönük hareket etti ve bu süreçte hiç bir zaman inkılap ülkülerinden ve değerlerinde zerre kadar taviz vermedi. Çünkü İran milletinin 22 Behmen zafer yürüyüşlerine coşkulu katılımı her daim İslamî nizamın en önemli dayanağı oldu ve bu yürüyüşün açık ve net mesajı, İran milletinin hala İslam inkılabı değerlerine bağlı olduğu ve İslam Cumhuriyeti nizamını desteklediği gerçeğidir.