Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri
Rusya savunma Bakanı Sergei Şoygo geçen hafta Bakü’ye iki günlük bir çalışma ziyareti gerçekleştirerek Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le görüştü.
İki yetkilinin iki ülke arasında askeri ve teknik işbirliğini görüştükleri belirtilirken, Rusya ve Azerbaycan savunma bakanlıkları yetkililerinin Bakü’nün Moskova’dan askeri teçhizat ve silah alımını arttırma talebi üzerinde görüşmeleri gözlerden kaçmıyor.
Bundan başka gözlemciler, Azerbaycan ve Rusya yetkilileri arasında gerçekleşen görüşmelerde en önemli gündem maddelerinden birinin de dağlık Karabağ münakaşası olduğunu belirtiyor.
Geçen hafta Rusya ve Ermenistan savunma bakanları da Ermenistan’ın başkenti Erivan’da bir araya gelerek ikili askeri ve güvenlik işbirliğini masaya yatırdı.
Rusya savunma Bakanı Sergei Şoygo görüşmede, Rusya savunma bakanlığı Erivan yönetiminin ikili müzakereye ve ayrıca toplu güvenlik paktına üye ülkelerin savunma bakanlarının oturumuna katılmak üzere davetini olumlu karşıladığını belirtti. Şoygo, bu oturum iki ülkenin arasındaki ilişkileri ikili boyutta ve ayrıca toplu güvenlik paktı çerçevesinde ele alınması için iyi bir fırsat oluşturduğunu belirtti.
Ermenistan savunma Bakanı da bu oturumların ikili ve çok yönlü askeri ve teknik ilişkileri geliştirme yönünde uygun bir fırsat oluşturduğunu açıkladı.
Kırgızistan’da anayasada reform paketinin onaylanmasına karşın bu konu hala Kırgızistan’ın siyaset çevrelerinin ilgi odağında yer alıyor. Bazı çevreler başbakanın yetkilerinin genişletilmesi ve parlamentonun yetkilerinin azaltılması, anayasa reform paketinin en önemli amaçları olduğunu belirtiyor.
Bölge meseleleri uzmanı Aleksandır Kenyazov, Kırgızistan’ın anayasa reform paketinin taslağını hazırlayan uzmanların iddia ettiğine göre bu paket ülkeyi tam parlamenter sisteme geçişini hazırlamak için hazırlandığı ileri sürüldüğünü, fakat reform paketinde yer alan bazı maddelere bakıldığında, gerçeklerin bu paketin zarureti hakkında ileri sürülen gerekçelerden farklı olduğu anlaşıldığını belirtti. Kenyazov’a göre anayasa reform paketinde üç erken görev ve yetkilerine bakıldığında, Kırgızistan’da yeni sistemin daha çok Başbakan eksenli olacağı anlaşılıyor.
Kırgızistan bağımsızlığına kavuştuğu 25 yıl içinde 28 Başbakan gördü. Son Başbakan Saran Bayjin Beykov’un ise daha ne kadar bu görevde kalacağı pek bilinmiyor. Bundan başka yeni anayasa reform paketinin 86. Maddesine göre Başbakan parlamentoya baskı uygulamak üzere yeni yetkilere kavuşuyor. 2010 yılında onaylanan anayasaya göre Başbakan bir yılda sadece bir kez parlamentodan güvenoyu talebinde bulunabiliyor ve güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı ya hükümetin istifasını kabul etmesi ya da parlamentoyu feshetmesi gerekiyor. Ancak yeni anayasa reform paketine göre Başbakan hiç bir kısıtlama söz konusu olmaksızın istediği kadar parlamentodan güvenoyu talep edebiliyor. Buna göre parlamento da muhtemel feshedilme meselesi ile karşılaşmamak için hükümetle uzlaşma yolunu tutmak zorunda kalacağı anlaşılıyor.
Öte yandan yeni anayasa reform paketinin 87. Maddesine göre Başbakan bağımsız bir şekilde bakanlar kurulunda herhangi bir üyeyi görevden alabiliyor veya kabinenin tümünü feshedebiliyor. Buna karşın parlamentonun hükümete güvenoyu vermesi bir nevi parlamenterleri başbakana karşı iyi niyetlerini ortaya koyacağı anlaşılıyor.
Gerçekte mevcut şartlarda daha çok aşiret ve etnik bir yapı sergileyen Kırgızistan’ın şimdiki toplumunda yeni reform paketinin gündeme gelmesi pratikte bu toplumu bölgesel bazda ayrışmasına ve daha fazla çıkar çatışmasına yol açacağı ve sonuçta ülkenin güvenliği açısından kaygı verici sonuçlar doğuracağı gözleniyor.
Geçen hafta Türkiye’nin Tacikistan büyükelçiliğinden Fatih Kahraman, Ankara yönetimi Tacikistan’da Fethullah Gülen’e bağlı tüm kurumların faaliyetini durdurmak için elindeki tüm imkanları ve kapasiteleri kullanacağını açıkladı.
Türkiye’nin Tacikistan büyükelçiliği müsteşarı Fatih Kahraman Tacikistan’ın başkenti Duşanba’da düzenlediği basın toplantısında Şelale adlı Tacik – Türk eğitim kurumlarına işaretle, söz konusu eğitim merkezi veya Tacikistan’da herhangi bir başka eğitim kurumu Fetuhallah Gülen’le ilişkisi olduğu anlaşılırsa, Ankara yönetimi hiç kuşkusuz Duşanba yönetiminden söz konusu eğitim kurumunun faaliyetinin durdurulmasını talep edeceğini belirtti.
Kahraman ayrıca Ankara yönetimi Tacikistan’da Fethullah Gülen’e bağlı tüm kurumların faaliyetini durdurmak için elindeki tüm imkanları ve kapasiteleri kullanacağını vurguladı.
Türkiye’nin Tacikistan büyükelçiliği müsteşarı Fatih Kahraman basın toplantısında yaptığı açıklamanın devamında, Tacikistan’da Gülen’e bağlı okulların ve diğer merkezlerin kapatılması zor bir iş olduğunun bilincinde olduklarını, çünkü bu kurumlar bir yandan insani ve barışçıl faaliyetlerin maskesi altında hareket ettiklerini, fakat öbür yandan her türlü kanlı terör eylemini planlama ve yapma gücüne de sahip olduklarını vurguladı.
Kahraman, hali hazırda Ankara için tek mesele, Tacikistan’da Gülen’e bağlı kurumların kapatılması önem arz ettiğini fakat gerektiği takdirde Türkiye yönetimi Tacik yetkililerden bu kurumların yetkililerini ve özellikle Şelale eğitim kurumlarının Başkanının iadesini de taleb edeceğini ifade etti.
Türkiye’nin Tacikistan büyükelçiliği müsteşarı Fatih Kahraman basın toplantısının devamında İstanbul Atatürk hava limanında düzenlenen kanlı terör saldırısında Tacik vatandaşların rol ifa ettiği ile ilgili spekülasyonları reddederek, şimdiye kadar hiç bir Tacik vatandaş, Türkiye’de terör eylemine veya başarısız askeri darbeye karışma suçundan yakalanmadığını kaydetti.
Türkiye’de Gülen’e bağlı üniversitelerde eğitimine devam eden Tacik öğrencilerin durumuna da işaret eden Türkiye’nin Tacikistan büyükelçiliği müsteşarı Fatih Kahraman, söz konusu üniversitelerin kapatılması durumunda Tacik öğrencilerin mağdur olmasını önlemek için gerekli tedbirleri alacaklarını ve onları başka üniversitelere transfer edeceklerini ifade etti.
Türkiye’nin Tacikistan büyükelçiliği müsteşarı Fatih Kahraman basın toplantısında bu açıklamayı yapmasına karşın, Tacikistan yönetiminin Şelale Eğitim Kurumları'na ait Tacik-Türk liselerinin adlarını, "Üstün Yetenekli Çocuklar Lisesi" olarak değiştirilerek, devletin eğitim kurumu statüsünü aldığı belirtildi. Star gazetesinde yer alan habere göre, Tacikistan Cumhurbaşkanı Rahman tarafından imzalanan karara esasen, ülkede faaliyet gösteren Şelale Eğitim Kurumları'na ait 7 Tacik-Türk Lisesinin adı, "Üstün Yetenekli Çocuklar Lisesi" olarak değiştirildi ve bu okullar, devletin eğitim kurumu statüsünü aldı.
Söz konusu liselerin Duşanba, Furkan Tepe, Tursunzade, Kulab ve Hucend kentlerinde faaliyetine devam ediyor.
Geçen hafta Rusya deniz kuvvetleri komutanlığı 20 savaş ve destek gemisinin katılımı ile Hazar denizinde geniş çaplı askeri tatbikat başlattı.
Söz konusu tatbikata fırkateynler ve kruvazörler ve lojistik destek gemileri katıldı. Rusya askeri yetkililerinin açıklamasına göre Rusya’nın hazar denizi donanması tatbikatta çeşitli füzeleri ve topları kullanarak önceden belirlenen hedefleri imha etti.
Geçen hafta Kazakistan ve Rusya terör ve radikalizmle mücadelede birlikte hareket etme konusunda anlaştı. Kazakistan içişleri Bakanı ve Rus mevkidaşı geçen hafta Kazakistan’ın doğusunda yer alan Uskmen kentinde radikalizmle mücadele konusunda bir anlaşma imzaladı. İki ülkenin karayollarında güvenliğin sağlanması da iki bakanın imzaladığı anlaşmada yer alan maddelerden biriydi. Bu arada Rusya ve Kazakistan arasında terör örgütleri ve radikal unsurların hakkında istihbarat paylaşımı da iki bakanın ele aldığı bir başka önemli konuydu.
Geçen hafta AGİT’e bağlı Minsk grubunun eşbaşkanları dağlık Karabağ münakaşası üzerine istişarelerde bulundu, istişare görüşmeleri kafkasya bölgesinde siyaset ve medya çevrelerinin ilgi odağında yer aldı.
Bu gelişme, iki komşu devlet olan Azerbaycan ve Ermenistan arasında dağlık Karabağ münakaşası devam ettiği halde yaşandı.
Geçen hafta bu çerçevede Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Fransız mevkidaşı Jan Mark Eiro ile bir araya gelerek dağlık Karabağ münakaşasında gelinen son durumu masaya yatırdı.
Dağlık Karabağ münakaşası üzerine son günlerde bölgede yaşanan istişareler, münakaşanın esas tarafları olan Azerbaycan ve Ermenistan yetkilileri barış müzakerelerinin devamında yıllardır süren bu münakaşayı sonlandırmak üzere bir takım anlaşmalara vardıkları bir sırada gerçekleşiyor. Ancak Bakü ve Erivan liderlerinin Moskova’da kapalı kapıların ardında anlaşmaya varmalarına karşın bölgede yaşanan erivan’da rehine olayı gibi gelişmeler bu anlaşmaya gösterilen olumsuz tepki şeklinde yorumlanıyor.
Buna karşın Amerika ile beraber Minsk grubunun eşbaşkanları olan Rusya ve Fransa Dışişleri Bakanlarının telefon görüşmesinin Karabağ münakaşasının çözümü bağlamında önem arz ettiği belirtiliyor.015