Velayet Güneşinden
İmamet ve velayet bayramı olan Gadir-i Hum bayramı nedeni ile çeşitli halk kesimleri, İslam inkılabı reberi Ayetullah Seyyit Ali Hamenei tarafından kabul edildi.
İslam İnkılabı rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, 20 eylül 2016 Salı günü Gadir-i Hum bayramı münasebetle İmam Humeyni –ra- hüseyniyesine giden kalabalığa hitaben yaptığı konuşmasında Gadir-i Hum dolayısıyla tebriklerini ileterek, Gadiri Hum hadisesinin en önemli mesajının İslam’da hükümet kuralları ve ilkelerinin kural ve kaidesi olarak 'imamet'in belirlenmesi olduğunu hatırlattı ve hz Ali’nin –as- şahsına münhasır benzersiz özelliklerine değinerek, Emir’el Mü’minin Ali’nin –as- velayetine bağlılığın gerekliliğinin, o seçkin insanın yolunda ilerlemek ve eşsiz tavsiyelerini yerine getirmek olduğunu belirtti.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamenei, Gadir-i Hum‘da çok önemli olayın yaşandığını vurgulayarak, bu mesajın İslam’da hükümet kurallar ve ilkelerinin kural ve kaidesi olarak “imametin” belirlenemsi olduğunu belirtti. Ayetullah Hamenei Maide suresinin 3.ayetinde “Bugün kâfirler sizi dîninizden döndüremedikleri için yeise kapıldılar.”bölümüne işaretle,
“Bugün dine, düşmanı umutsuzluğa düşürecek olan ne eklendi? Maide suresinin başında, bu konudan önce ve sonra gelen hükümlerin ne kadar önemi var? Bu tabir, namaz konusunda bile gelmedi, zekat konusunda gelmedi, cihat konusunda da gelmedi, ilahi ahkâm-ı fer'iyyenin hiç biri hakkında gelmedi ki «اَلیَومَ یَئِسَ الَّذینَ کَفَروا مِن دینِکُم»“Bugün kâfirler sizi dîninizden döndüremedikleri için yeise kapıldılar.” Bu konu tüm ilahi ahkâm fer’iyyeden farklıdır. Bu konu nedir? İslami toplu liderlik konusu; İslami toplumda imamet ve hükümet düzeni konusudur. Gadir-i Hum gününde yüce Allah kendi peygamberine şöyle buyurdu:” Ey Resûl! Rabb’inden sana indirileni tebliğ et (duyur). Eğer bunu yapmazsan, o taktirde O’nun Risaletini (sana gönderdiğini) tebliğ etmemiş (duyurmamış) olursun.(maide 67)” Bu ayetin nazil olması ardından müslümanlardan büyük bir kalabalıkla haccdan dönen Resulullah, kervana durmasını buyurdu ve ardından müminlere velayet hakkı ile bilinen hutbesinde Ali’nin –as- elini kaldırarak onu kendi halefi olarak tanıttı. Bu olayın ardından vahiy meleği nazil olarak şöyle beşaret verdi: “Bugün kâfirler sizi dîninizden döndüremedikleri için yeise kapıldılar. Artık onlardan korkmayın, Ben'den korkun. Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim. Ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için dîn olarak İslâm’dan razı oldum.”
İslam inkılabı rehberi sözlerinin devamında, Gadir-i Hum olayının, İslam toplumunun ve hükümetinin temelini attığını belirterek, ''İslam’ın imamet ve velayet kuralları dışında, monarşi, kişisel zorba güçler ve aristokrasi gibi hiçbir modeli kabul etmeyeceğini göstermiştir.” Buyurdu.
Şia düşüncesine göre Allah teala emri üzere Peygamber tarafından kendinden sonraki dönem için belirlenen hükümet modeli imamet ve velayettir. Masum imamlar –as- döneminde müminlere “velayet” sorumluluğu masum İmam’a aittir ve gaybet döneminde de toplumun idare görevi, tedbir alma, adil olma ve toplumu yönetme kabiliyeti gibi bazı has özelliklere sahip olan din adamaı ve fahike aittir. Bu hükümette, gerçek hakim ise yüce Allah’tır ve İmam veya veliy-i fahik sadece yüce Allah’ın emirlerini yerine getiren yöneticilerdir ve kendi istek ve iradeleri ile toplumu yönetemezler. Bu yüzden masum İmam dönemi ve gaybet dönemindeki veliy-i fahikin dönemindeki hükümet tarzı farksızdır. Gerçi masum İmam döneminde halkın hidayet ve hükümet kalitesi, çok daha yüce ve yüksektir.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamenei sözlerinin devamında “Allah-u Teala tarafından Peygamber’in risaletinin tamamlanmasının imametin açıklanmasına bağlı olduğu belirtilmiştir. Bu İslami inanış, sağlam ve inkar edilemez delillere dayanmaktadır ama bu inanca bağlı kalmada ve onu açıklamada, Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin duyguları tahrik edilmemelidir. Çünkü böylesi bir durum, masum İmamlar’ın yaşantısına aykırıdır.” dedi.
İslam dünyasında vahdetinin önemine bir kez daha vurgu yapan Ayetullah Hamanei, Ehl-i Sünnet’in önde gelen şahsiyetlerine yapılacak bir hakaretin, aslında imamet inancının mantıklı delil ve kaynaklarının duyulmasına engel olacağını belirterek “İslam’ın diğer mezheplerinin duygularının Şia adı altında tahrik edilmesi aslında ‘İngiliz Şiiliğidir’ ve bunun sonucu, Amerika ve İngiltere casusluk ajansına bağlı, bölgede birçok yıkım ve cinayete neden olan IŞİD ve Nusra gibi grupların ortaya çıkmasıdır” hatırlatmasında bulunarak bu konuda son derece dikkatli ve uyanık olunması gerektiğini söyledi.
Hali hazırda Şia çehresini zedelemek amacı ile tümü Amerika ve İngiltere tarafından finanse edilen 17 uydu kanalı çalışmalarına devam ediyor. “Ehli Beyt”, “Fedek” ve “Envar” Şia’dan çirkin ve şidde yanlısı bir tablo çizerek, müslümanlar arasında tefrika çıkartmaya çalışan söz konusu uydu kanallardan sadece bazılarıdır.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyyit Ali Hamenei Gadir-i Hum bayramındaki sözlerinin devamında, bugünde hükümet kriterlerinin belirlenmesine ilaveten, yüce, nurlu, kudsi ve çizilmez bir şahisyet olan Hz. Ali’nin –as- “imamet” mısdakı olarak tanıtıldığını belirterek, o hazretin manevi, derin iman ve ihlası gibi eşsiz sıfatlarının bizim için anlaşılmaz olduğunu, fakat o hazretin seçkin insani sıfatlarını anlayıp izleyebileceğimizi söyledi.
Ayetullah Hamenei cesaret, acıma, isar ve fedakarlığı, Hz. Ali’nin –as- insani özelliklerinden olduğunu belirterek, “İnsanın saygı duyduğu tüm değer ve sıfatlar, Ali bin Ebitalib’de toplanmıştır; yani Ali bin Ebi-Talib –as- öyle bir şahsiyet ki eğer siz Şii olursanız ona saygı duyarsınız, eğer Ehli Sünnet olursanız, ona saygılı olursunuz, hiç bir dine inanmayan biri bile Emir-ul müminin şahsiyetini tanırsa da onun karşısında huşu içinde eğilir” dedi.
Ayetullah Seyyit Ali Hamenei sözlerinin devamında Hz. Ali’nin –as- diğer özelliklerine değinerek, "İmam Ali (as)ın özellik ve vasıflarından diğer bazıları o hazretin devlet idareciliğiyle ilgilidir. Adalet, insaf, tüm halk fertlerini eşit görmek, dünya özelliklerinden kaçınmak, tedbir, görevinin yerine getirtilmesinde hızlı olma, beyan etme, toplumun takvaya yönlendirilmesi ve hak ve adalete amel etmede korkusuz olmak bu özellik ve vasıflardan sadece bazılarıdır" dedi.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamanei, Hz. Ali as'ın çok geniş yönlü ve vasfedilemeyecek bir kişiliğinin olduğunu ve bizlerin vazifemizin de bu zirve istikametinde hareket etmek ve kendi çapımızda o sıfatlardan yararlanmak olduğunu söyledi.
Sözlerinin bir diğer bölümünde masum imamların velayetine bağlılığa işaret eden Ayetullah Hamenei, velayete bağlılığın bir bölümünün gönülden olduğunu, bunun ise velayeti kabul etmek olduğunu, bunun ise gerekli ve çok etkili olduğunu belirterek, fakat tüm bağlılığın bundan ibaret olmadığını belirtti, önemli olanın ise anlayabileceğimiz sıfat ve özellikleri kendimizde de oluşturmak olduğunu, gerçi o hazret gibi asla olunamayacağımızı fakat bu yönde hareket edebileceğimizi, bunun ise Emir-ül müminin Ali’ya –as- bağlılık olduğunu söyledi.
Şia'ların Ehli Beyt imamlarına uymak ve onları kendilerine örnek edinmek suretiyle Ehli Beyt için zinet olmaları gerektiğini belirten İslam inkılabı Rehberi, rüşvet alanlar veya Beyt'ul Mal'dan kendilerine daha fazla pay çıkanlar, veya kötülüklere gözlerini yuman ve toplum karşısında hiçbir sorumluluk hissetmeyenlerin nizam ve İslami toplum için bir zinet olamadıklarını ve gerçekte şia için yüz karası olduklarını söyledi.
İmam Cafer Sadık –as- bir vecizde Şiilerin kendilerine bağlı olduğunui öyle ise ziynetleri olmaları gerektiğini, onların haysiyetini yok etmemek gerektiğini belirtiyor. İmam Sadık –as- ayrıca Allah’a yemin ederek babasından şöyle naklediyor: eğer Ali bin Ebi-talib’den bir Şii bir kabilede olursa en iyilerinden olması gerekir, halkın ona vasiyette bulunmak, emanet bırakmak ve ondan yardım almak için emanettarlık, hakka uyma ve doğrulukta örnek olması gerektiğini” belirtti.
İslam inkılabı rehberi bizim toplumun Emir-ül müminin Ali’nin –as- takvası yönünde hareket etmesi gerektiğine işaretle, bizlerin emir-ül müminin kadar ne takvalı olabileceğimizi ve ne de mükellef olduğumuzu belirtip, fakat o yönde hareket etmemiz gerektiğini, yani israf, aşırıcılık ve uzaklaşarak, Emir-ül müminin Şia’sı olmamız gerektiğini söyledi. Ayetullah Hamenei ayrıca israf etmenin kötü sonuçlarından birinin ise ülke ekonomisine darbe indirmek olduğuna değinerek, eğer bir toplum ekonomide güçlenmek hedefinde ise kesinlikle israfın önünü alması gerektiğini belirtti.
Ayetullah Hamanei, İran İslam Cumhuriyetinin gençlerin bereketi sayesinde İslam'ın ihyası yönünde ilerlediğini ve dinin ikamesi için kesintisiz çabalarla devam ettiğini belirterek, bu çabaları iyi olarak niteledi ve ''bu gençler Amerika ve siyonist rejim gibi düşmanları yenilgiye uğratacaktır' dedi. Ülkede cihada ve ülkeyi savunmaya hazır, imanlı ve hazırlıklı gençlerin sayısının fazla olduğunu belirten İslam İnkılabı Rehberi, bu durumun ülkeyi kurtaracak sebep olduğunu ve takviye edilmesi gerektiğini söyledi./