Ekim 31, 2016 09:20 Europe/Istanbul

Bugünkü bültenimizi geçen hafta Filistin’de yaşanan gelişmeler ve siyonist rejim İsrail’in Beytulmukaddes’e yönelik yayılmacı politikalarına karşı uluslararası camianın tepkileri ile açıyoruz. Bültenimizin devamında Bahreyn, Irak ve Yemen gelişmelerini de gözden geçireceğiz.

Geçen hafta siyonist rejim İsrail’in Beytulmukaddes’e yönelik yayılmacı politikalarına karşı uluslararası camianın tepkilerinin devamında BM bilim, kültür ve eğitim kurumu UNESCO’nun eli kanlı rejimin işgal altındaki Filistin topraklarında dini ve tarihi eserleri tahrip etmesini kınamayı öngören bir kararname taslağını oylamaya sunacağını açıklandı. Söz konusu kararname taslağı, geçen Çarşamba günü ve yahudilerin işgal altındaki Kudüs’te bulunan kutsal mekanlarla hiç bir bağlantıları bulunmadığını ortaya koyan kararnamenin onaylanmasının üzerinden bir hafta geçtiği bir sırada gündeme geldi. Kararname taslağında siyonist rejimin dini mekanlara ve dini özgürlüklere zarar vermekte olduğu vurgulandı.

Yeni kararname taslağında UNESCO’nun önceki kararnamesinde olduğu gibi işgal altındaki Kudüs’te bulunan tüm kutsal mekanların sadece müslümanlarla ilgili olduğu vurgulanıyor. UNESCO bu kararnameyi onaylattığı sıralarda siyonist rejim Başbakanı Benyamin Netanyahu geçen Pazar günü şahsen Mescid-i Aksa’nın kazı çalışmalarına katılacağını açıkladı. Netanyahu ayrıca tüm siyonist yetkililerde bu hafta kazı çalışmasında ona katılmalarını istedi.

BM ise siyonist rejim Başbakanı Netanyahu’nun Mescid-i Aksa’da sürdürülen kazı çalışmalarına katılacağına dair ırkçı açıklamasını kınadı. BM genel sekreteri sözcüsü Stephane Dujarric, BM her zaman kutsal mekanlara karşı şeffaf ve açık bir tutum sergilediğini ve müslümanların mukaddesatına hakim olan durumun korunmasına vurgu yaptığını ve bu vaziyette değişiklik yapılmaması gerektiğini kaydettiğini belirtti.

Arap birliği de siyonist rejim Başbakanı Netanyahu’nun Mescid-i Aksa’da sürdürülen kazı çalışmalarına katılacağına dair ırkçı açıklamasını kınadı.- ve bu kararın Mescid-i Aksa’yı çökertme bağlamında bir uyarı olduğunu belirtti.

Siyonist rejimin Mescid-i Aksa’ya yönelik müdahaleci ve kışkırtıcı uygulamaları, UNESCO onaylattığı kararnamelerde bu kutsal mekanın müslümanlara ait olduğunu vurguladığı halde gündeme geliyor. Kudüs tarihini tahrif etmek ve çakma yahudi tarihinin uydurma rivayetlerini yutturmaya çalışmak ve Mescid-i Aksa’nın altını boşaltarak bu kutsal caminin çökmesine sebebiyet vermek, katil rejim İsrail elebaşılarının eski arzularından biridir.

Gerçekte siyonist rejim kabineleri sürekli işgal altındaki Filistin topraklarının coğrafi ve nüfus yapısını yahudilerin lehine değiştirmeyi ön planda tutmuştur. Bu şom politika ise Kudüs ve Filistin genelinde dini kutsal mekanların tahrip edilmesi ve tarihin uydurulması ve Filistinlileri zorla göç ettirilmesi siyonist yerleşke inşaatını genişleterek nüfus dengesini yahudilerin lehine değiştirilmesi noktasına kadar ilerlemiştir.

Siyonist rejim İsrail 1963 ila 1967 yılları arasında çeşitli ülkelerde arkeologları satın alarak Kudüs’le ilgili uydurma tarihini ispat etmeye çalıştı, ancak bu çabaları başarısız olunca bu kez siyonist orduyu işgal altındaki Beytulmukaddes’in altında kazı çalışmaları ile görevlendirdi.

Bu faaliyetler 1948 ila 1967 yılları arasında yaşanan savaş sırasında siyonist rejim parlamentosunun binasını, müze ve başbakanlık binalarını Tel aviv’den Batı Beytulmukaddes’e taşıdı.

Aslında eli kanlı rejimin küstahça uygulamaları sadece Beytulmukaddes’te yayılmacı politikaları ile sınırlı da değildir ve başta Mescid-i Aksa olmak üsere Beytulmukaddes’te bulunan İslamî tüm kutsal mekanlar sürekli siyonist rejimin saldırılarına ve saygısızlıklarına maruz kalmıştır. Nitekim bu saygısızlıkların son aylarda da şiddet kazandığı anlaşılıyor

Geçen hafta zalim Halife rejimi Bahreyn halkına yönelik baskıcı uygulamalarının devamında bazı vatandaşların vatandaşlık hakkını lağvetti. Bahreyn temyiz mahkemesi geçen Perşembe günü 22 Bahreynli vatandaşın vatandaşlık hakkını mesnetsiz güvenlik suçlamaları ile ellerinden aldı. Bahreyn mahkemesi insan hakları aktivisti olan bu insanların bazılarını para cezası ve on yıl da hapis cezasına çarptı.

Bahreyn rejimi Haziran 2016’da da seçkin şii alim Şeyh İsa Kasım’ın vatandaşlık hakkını gaspetmişti. Bu karar Bahreyn ve dünyada özellikle şii müslümanların arasında sert tepkilere yol açtı.

Bahreyn halkı Şubat 2011’den beri barışçıl protesto eylemleri düzenliyor. Bahreyn halkı siyasi reform, özgürlük, adalet, ayrımcılığa son verilmesi ve seçilmiş bir yönetimin işbaşına gelmesini istiyor, ancak Halife rejimi halkın taleplerine şiddetle karşılık veriyor

Gerçekte Halife rejiminin baskıları sadece Bahreynli siyasi aktivistleri hapse atmak ve siyasi teşekkülleri feshetmekle sınırlı kalmıyor ve bu rejim bir çok siyasi aktivisti vatandaşlıktan çıkararak Bahreyn’de nüfusu yapısını kendi lehine değiştirmeye çalışıyor. Halife rejimi her türlü imkandan ve araç gereçten halkın barışçıl kıyamını bastırmak ve siyasi muhalifleri bu ülkenin siyasi ve sosyal arenasından silmek için yararlanıyor ve muhaliflerin uluslararası arenada faaliyet alanını daraltmaya çalışıyor.

Halife rejimi her yola baş vurarak siyasi aktivistleri ve bu ülkenin alimlerini ihraç etmek ve kendinci duruma hakim olmak ve Bahreyn milletinin haklı kıyamını bastırmak istiyor.

Bahreyn rejimi 2014 yılında yasalarında bazı değişiklikler yaparak faaliyetleri Bahreyn krallığının milli menfaatlerine zarar verecek herkesi vatandaşlıktan çıkarma kanunun yürürlüğe koydu. Halife rejimi bu tür yollardan bir yandan halkın kıyamını bastırmak ve öbür yandan muhalifleri ortadan kaldırmak istiyor.

Geçen hafta Yemen gelişmeleri de bölge medyasının önemli gündemlerinden biriydi. Haber kaynakları Arabistan hava kuvvetlerine bağlı savaş uçaklarının Yemen’de sivil yerleşim merkezlerine hava akınları geçen hafta da devam ettiğini duyurdu.

Arabistan’ın başını çektiği Arap ittifakı Yemen’in çeşitli bölgelerine yönelik saldırıları devam ettiği bir sırada BM ise Yemen’de gıda maddeleri kıtlığı ve bu ülkede insani facia yaşanması konusunda uyarıda bulundu. BM Ortadoğu ve Kuzey Afrika gıda programı Başkanı Mehend Hadi bir rapor yayımlayarak Yemen’de saldırıların devam etmesi ve özellikle karar yolları, limanlar ve gıda maddeleri depolarının hedef alınması yüzünden bu ülkede açlık krizi ve gıda maddeleri kıtlığı şiddet kazandığını ve milyonlarca Yemenli vatandaş insani bir facianın eşiğine geldiklerini ifade etti

Geçen hafta BM Yemen özel temsilcisi İsmail Veled Şeyh Ahmet de Arabistan ve müttefiklerine bağlı güçlerin saldırıları ve Yemen’i kuşatma altında tutmaları yüzünden insani krizi şiddetlendiğini belirterek BM Yemen’e yönelik karadan, havadan ve denizden uygulanan kuşatmayı bertaraf etmeye ve yaralılar tedavi etmek üzere Yemen dışına çıkarmaya çalıştığını belirtti.

BM Yemen özel temsilcisinin bu açıklamayı yapmasından kısa bir süre sonra Yemen Ensarullah hareketi lideri Abdulmelik Husi ise yaptığı açıklamada, BM iddia ettiğinin aksine Yemen’de halkın sorunlarına çözüm getirmek için hiç bir ciddi adım atmadığını belirtti.

Sana’da bu açıklamayı yapan Abdulmelik Husi, Suud rejimi uluslararası kurum ve kuruluşların sessizliğinden yararlanarak Yemenli vatandaşları evlerinde, camilerde ve okullarda katliam ettiğini ve bu cinayetleri işlemekten de asla çekinmediğini vurguladı.

Geçen hafta yüzlerce Yemenli öğrenci de başkent Sana’da protesto eylemi düzenledi ve Suud rejimine bağlı olan ve Amerika tarafından desteklenen savaş uçaklarının Yemenli sivilleri katliam etmesini ve Amerika’nın eli kanlı Suud hanedanına desteğini şiddetle kınadı. Yemenli öğrenciler uluslararası camianın ve uluslararası kurum ve kuruluşların sessizliği ise Suud rejimini Yemen cinayetlerinde daha da küstahlaştırdığını haykırdı.

Öte yandan Yemenli milletvekilleri de BM’yi bu ülkede savaşın ve kuşatmanın devam etmesinden sorumlu tuttu. Yemenli milletvekilleri bir bildiri yayımlayarak Yemen’de savaş ve kuşatmanın son bulması için BM güvenlik konseyinin bir kararname çıkarması gerektiğini, başka yöntemler bu ülkede yaşanan krize çözüm getiremeyeceğini belirtti. Yemenli milletvekilleri bildiride  ayrıca Suud rejiminin Yemen’de işlediği cinayetleri araştırmak üzere uluslararası tarafsız bir komisyon kurulmasını istedi.

Yemen siyasi yüksek konseyi Başkanı Salih Ali Semad da BM Yemen özel temsilcisi İsmail Veled Şeyh Ahmet’in uygulamalarını eleştirdi. Semad , BM Yemen özel temsilcisi Veled Şeyh Ahmet’in sadece Suud rejiminin mesajlarını getirdiğini ve kendisinden hiç bir yeni plan gündeme getiremediğini vurguladı.

Geçen hafta Irak milletinin ülkelerinin teröristlerin şerrinden kurtarma konusundaki azim ve kararlığı Musul’u kurtarma operasyonuna yansımasının ardından bu ülkenin gelişmeleri daha titiz bir şekilde izlenmeye başladı.

Irak ordusu Kürt peşmerge birlikleri ve halk güçlerinin işbirliği ile Musul operasyonu başladığı günden beri şimdiye kadar 93 köyü ve bölgeyi tekfirci IŞİD terör örgütünün işgalinden kurtarmayı başardı.

Irak savunma bakanlığı geçen Perşembe günü yaptığı açıklamada Irak silahli güçleri Musul’u kurtarma operasyonu çerçevesinde IŞİD terör örgütüne ağır darbeler indirdiğini ve şimdiye kadar 772 teröristi etkisiz hale getirdiklerini belirtti. Irak ordusu ayrıca IŞİD teröristlerine ait olan 3 tünel ve 40 askeri noktayı tespit ederek imha etmeyi başardı.

Musul’u kurtarma operasyonu geçen 17 ekim tarihinde Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin emri üzerine başlatıldı. Irak ordusu, halk güçleri ve Kürt peşmerge birlikleri bu operasyonda yer alıyor. Irak Cumhurbaşkanı Fuat Masum, Musul operasyonu bölgesine yaptığı ziyareti sırasında operasyonun Musul kenti tamamen IŞİD işgalinden kurtarılıncaya dek devam edeceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Musam geçen Perşembe günü ilk kez Musul’un operasyon bölgesini yakından gezdi ve bu operasyonun IŞİD teröristlerini Irak’tan temizlemek için çok iyi bir operasyon olduğunu belirtti.

Öte yandan Irak Cumhurbaşkanı Masum’un operasyon bölgesine yaptığı ilk ziyareti sırasında Musul operasyonu komutanları geçen Perşembe günü operasyonun birinci aşaması Kuzey ekseninde sona erdiğini açıkladı. Öte yandan bölgeden gelen haberler aynı günde operasyon bölgesine daha fazla yeni güçler sevkedildiğini gösteriyor.

Irak meclis Başkanı Selim Ceburi ise tekfirci IŞİD terör örgütünün Irak coğrafyasında herhangi bir başka bölgede yeniden ortaya çıkmasını önlemek için örgütün tamamen yok edilmesine vurgu yaptı. Ninova eyaletinde süren operasyonun komutanları ile görüşen Ceburi, tekfirci IŞİD terör örgütünün tarihi ve hassas Musul operasyonunda tamamen yok edilmesi Irak milletinin desteklediği önemli bir zaruret olduğunu vurguladı.

Irak meclis Başkanı Ceburi Musul operasyonuna katılan tüm güçlerin birlik ve beraerlik içinde Irak milletinin ülkeye vahdetin geri gelme talebine cevap vermek üzere bu operasyonda yer aldığını belirterek, tüm grupların katılımı operasyonun daha çabuk sonuca ulaşmasına vesile olacağını ifade etti.

Musul’u kurtarma operasyonu geçen 17 ekim tarihinde başladı. operasyonun amacı Musul’u IŞİD terör örgütünden geri almak ve bu cani örgütün işgalinden kurtarmaktır. IŞİD Haziran 2014’te Musul’u işgal etmişti.

Bu arada Ninova velisi Iraklı güçlerin Musul kentinin kapılarına dayandığını açıkladı. Öte yandan Irak halk güçlerinden binlerce kişi de kentin batısına ulaştığı ve Tel Afer’i kurtarma operasyonuna başladığı bildirildi.

Irak Bedir kurumu genel sekreteri Hadi Ameri de Musul’u kurtarma operasyonu uzun sürecek bir savaş olacağını açıkladı. Gerçi Iraklı güçler operasyon başladığı günden beri önemli başarılar elde etti, fakat operasyonun kentin içinde devam edecek aşamasının sivilleri korumak amacıyla biraz uzun süreceği belirtiliyor.015