Ocak 06, 2017 15:09 Europe/Istanbul

Geçenlerde Avustralya’da ergen çocukların hapishanesinden yayımlanan görüntüler, gardiyanların mahkumlara karşı göz yaşartıcı gaz kullandığını ve ağıza alınmayacak çirkin sözler sarf ettiklerini gözler önüne serdi.

Bu video klip, Avustralya’nın federal bölgelerinden kuzeydeki bölgelerde çocuklara yönelik taciz vakaları ile ilgili geniş çaplı bir araştırmanın sadece küçük bir bölümünü yansıtıyor.

İşkence, insanlara ve insani keramete yönelik en kötü taciz biçimidir. İşkence, insana cismi ve ruhi açıdan zarar vermek ve aşağılamak ve insan kerametini ve izzetini ve nefsini kırmak amacıyla uygulanıyor. İnsanlara uygulanan cismi ve ruhi işkenceler gerçekte insanoğlunun kendi türüne karşı acımasızlığının en kötü örneğidir ve işin daha da kötü boyutu, bazen bu insanlık dışı uygulamanın devletlerin resmi memurları ve yetkilileri tarafından yerine getirilmesidir.

Kuşkusuz çocuklara ve ergenlere yönelik işkence ve bu kesimin işkence altında çektiği acı asla kabul edilimez, nitekim çocuklara uygulanan işkence onların geleceğinde de asla unutamayacakları cismi ve ruhi olumsuz tesirleri söz konusudur.

Maalesef insan hakları ve özgürlük iddiasında bulunan Batılı ülkelerde bu tür insanlık dışı uygulamalar her gün yaşanıyor. En son Avustralya’nın kuzeyinde 18 yaşın altındaki çocukların tutulduğu bir hapishaneden 2010 ila 2015 yıllarına ait yayımlanan görüntüler, burada çocuklara nasıl işkence uygulandığını ve kötü muamelede bulunulduğunu gözler önüne serdi. Bu görüntüler, sanal ortamda insan hakları alanında mücadele eden aktivistleri, Avustralya’da uygulanan işkence tarzlarını Irak’ın Ebu Gureyb hapishanesinde Amerikalı askerlerin Iraklılara uyguladıkları işkencelerle karşılaştırmaya yöneltecek kadar ağırdı.

Evet, biraz önce de belirtildiği üzere, geçenlerde Avustralya’da ergen çocukların hapishanesinden yayımlanan görüntüler, gardiyanların mahkumlara karşı göz yaşartıcı gaz kullandığını ve ağıza alınmayacak çirkin sözler sarf ettiklerini gözler önüne serdi. Bu görüntüler Ağustos 2014 tarihinde Darvin limamında Dandil hapishanesinde yaşanan olaylardır. Görüntülerde hapishanenin gardiyanları 24 saat boyunca tek kişilik hücreye attıkları 6 ergen çocuktan birinin itirazı ile karşılaştıklarında, göz yaşartıcı gaz kullanıyor ve ayrıca çocuklara en çirkin sözlerle hakaret ederek alaylı alaylı gülmeye başlıyor. 2014 yılında bu hapishanede isyan çıktığı açıklandı ve hapishanede yaşanan olayların ardından Dandil hapishanesi kapatıldı ve burada bulunan çocuklar Darvin kentinde yetişkinlerin hapishanesi olan Brima hapishanesine sevk edildi.

Hapishane gardiyanları olayın görüntüleri yayımlandıktan sonra, çocukların onların üzerine yürüdüğünü iddia etti, fakat görüntülerde görüldüğü üzere çocuklardan sadece biri hücreden çıkıyor ve öteki çocuklar hücrelerinden çıkmıyor ve gardiyanlar l90 saniyede on kez göz yaşartıcı gaz sıkıyor. Bu arada çocukların çığlık sesleri duyuluyor ve hücrelerine göz yaşartıcı gaz girinci soluk almakta zorlandıkları anlaşılıyor.

Geçen sene Avustralya’nın Kuzey bölgeleri çocuklar komisyonu, söz konusu hapishanenin gardiyanlarının bu hareketini kınadı, fakat yerel yönetim yetkilileri bu uygulamayı savundu ve olay hapishanede yaşanan isyan sırasında vuku bulduğunu ileri sürdü.

Aslında Darvin kentindeki Dandil ergen çocukların hapishanesinde tek kişilik hücrelerin varlığı tamamen bir tesadüf sonucu ve bir grup avukatın hapishaneyi denetlediği sırada ortaya çıktı. Burada yatan çocuklardan bazıları ise Avustralya’nın ABC TV kanalına yaptıkları ifşaatta bu olayları anlattı. Çocuklar bu olayın ardından psikolojik bunalım geçirdiklerini ve kabus görmeye başladıklarını belirtti.

Konu ile ilgili araştırma dosyasında yer alan avukatlar, bu olayın Avustralya’nın kuzeyinde çocuk hapishanelerinde yaşanan taciz ve işkence olaylarının sadece küçük bir örneği olduğunu belirtiyor. ABC TV kanalına konuşan avukatlardan bir Jard Sharp, hapishaneyi denetleme sonucunu şöyle açıkladı: Hepimiz, çocukların bu tür hücrelerde tutulmasından şok olmuştuk ve sadece birbirimize bakıyorduk. Çünkü orada hayat belirtileri vardı, ama orada kimin olduğunu ve neler yaşandığını, ya da bu çocukların ne kadar süre bu hücrelerde tutulduğunu bilmiyorduk.

Avustralya’nın insan hakları aktivistlerin çocuk ve ergenlerin tutulduğu hapishanelerde tek kişilik hücre bulundurmak, BM’nin işkenceyi men eden konvansiyonuna aykırı olduğunu belirtiyor.

ABC TV kanalının yayımladığı programında başka işkencelerin de görüntüleri yer alıyor. Bu işkencelere, çocuk mahkumları soymak, hakaret etmek, en çirkin sözlerle hitap etmek veya uzun süre elini ayağını bağlamak gibi durumları örnek vermek mümkün. Örneğin bir durumda ergen birçocuk zincirle sandalyeye bağlandığı ve başına da çevresini görmesini engellemek için bir başlık geçirildiği ve uzun süre öylece bırakıldığı gözleniyor. Bir başka örnekte hapishanenin gardiyanlarından biri 13 yaşındaki çocuğu yerlerde sürükleyerek hücresine götürüyor.

İşkence yasağı uluslararası camiada en önemli normlardan biridir ve modern insan hakları sisteminin ortaya çıkması ve şekillenmesi ile beraber resmi belgelerde de onaylanmış ve insanlık dışı bu uygulamaya maruz kalan insanların korunması için de bazı tedbirler öngörülmüştür.

Evrensel insan hakları bildirgesi de beşinci maddesinde açıkça işkenceyi men ediyor ve hiç kimse işkenceye veya acımasızlığa eya tacize veya insani olmayan davranışa maruz kalmaması ve insanlık şanı düşürülmemesi gerektiğini vurguluyor. Medeni ve siyai haklar misakının yedinci maddesi de işkencenin yasak olduğunu vurguluyor ve tüm devletlerin işkenceyi yasaklamalarına yönelik yükümlü olduklarını belirterek hiç kimseye işkence uygulanamayacağını veya zalimane davranışa maruz bırakılamayacağını belirtiyor. Bu maddede özellikle hiç kimseye rızası olmadan tıbbi deneylerin uygulanamayacağı vurgulanıyor.

Bu belgeler insan hakları ile ilgili genel belgeler olarak bilinir ve işkenceyi men etmekle beraber insan hakları ile ilgili başka konuları da içerir. Fakat dünyada iki önemli belge doğrudan işkencenin men edilmesi ile ilgilidir. Bunlardan biri BM genel kurulunan 1975 bildirgesidir ve işkenceye veya başka türlü acımasız veya insanlık dışı veya aşağılayıcı davranışlara maruz kalan kurbanları desteklemekle ilgilidir ve diğeri de işkenceyi veya başka türlü acımasız veya insanlık dışı veya aşağılayıcı davranışları men eden konvansiyondur. Bu belge ise 10 Aralık 1984’te onaylanmıştır. Bu konvansiyonda yükümlü devletler insani olmayan işkence fiilinin önlenmesi için bazı tedbirler almakla yükümlü hale getirilmiştir.

İşkenceyi men eden konvansiyonun birinci maddesi işkenceyi şöyle tanımlıyor: Bir insana kasıtlı olarak her türlü cismi veya ruhi acıyı çektirmek... yasal cezalardan kaynaklanan acılar bu tanımın kapsamı dışındadır.

Bu maddeye göre kasıtlı olarak çektirilen her türlü cismi ve ruhi acı yasaktır ve tek istisnası yasal cezaların çerçevesinde çektirilen acılardır. Bir başka ifade ile gerçi cezalar beraberinde cismi ve ruhi acıları da getirir, fakat suçlunun cezasız kalmaması için ve bu tür bir cezayı hakettiği için yasak değildir. Burada esas nokta şu ki, cismi veya ruhi veya her ikisini birden içeren yasal cezalar ancak suçu ispat edilen kişiye uygulanabilir ve bu yüzden başka insanlara ve hatta sanıklara acı çektirmek üzere işkence uygulamak kesinlikle yasaktır.

Öte yandan başta Avustralya olmak üzere bir çok devlet bu konvansiyona katılarak her türlü işkenceye ve aşağılayıcı ve acımasız uygulamaya karşı durmakla yükümlü hale gelmiştir ve doğal olarak bu devletlerin kendileri bu kuralı ihlal etmemeleri gerekir.

1998’de onaylanan uluslararası ceza mahkemesinin tüzüğünün 7. Maddesinin “v” fıkrasının birinci paragrafında da işkence beşeriyete karşı suç ilan edilmiş ve hatta 8. Maddesinde yerine göre savaş sucu telakki edilmiştir.

Avustralya Başbakanı söz konusu görüntülerin yayımlanmasından sonra yaptığı açıklamada, bu meselenin detayından haberdar olmakta kararlı olduklarını ve yine bu anlayışın ne denli ilerlediğini ve acaba şimdiye kadar örtbas edilip edilmediğini ve eğer edildiyse bu kötü davranış ne kadar süre örtbas edildiğini öğrenmekte de kararlı olduklarını belirtti.

Öte yandan bu görüntülerin yayımlanması, Avustralya camiasında geniş çapta eleştirilere yol açtı. Burada akla gelen soru, Avustralya yönetiminin nasıl yıllarca bu ülkenin ergen çocuklarına uygulanan bu tür insanlık dışı uygulamalardan habersiz olduğu sorusudur. Gerçi bu görüntüler ifşa edilmeden önce Avustralya yönetiminin bu ülkenin hapishanelerinde gardiyanların illegal davranışlarını pek de engellemek istemediği düşünülebilir.

Kuşkusuz Avustralya hapishanesinde bu tür insanlık dışı uygulamalara maruz kalan çocukların uğradığı ruhi hasar kolay kolay onarılamaz. Fakat esas soru şi ki daha ne zamana kadar gelişmişlikten dem vuran bu ülkelerde çocuklara ve ergenlere karşı bu tür insanlık dışı uygulamalara şahit olacağız? Nasıl oluyor da yeryüzünde her yerde insan haklarını savunduklarını iddia eden bu devletler kendi hapishanelerinde gardiyanların mahkumlara karşı nasıl davrandıklarını yeteri kadar gözetleyemiyor?