Şubat 29, 2016 17:14 Europe/Istanbul

Tekfirci IŞİD terör örgütüne üye olan kişilerin veya örgütlerin her birinin kendine göre gerekçeleri bulunuyor.

Nitekim üye sayısının çokluğu ve aralarındaki saiklerin çeşitliliği yüzünden örgüte üye olmak veya örgütle ittifaka girmek için tek bir delile ulaşmak mümkün olmuyor. Gerçi bu da söz konusu üyelerin ve örgütlerin arasında ortak bir payda bulmanın mümkün olmadığı anlamına gelmiyor. Tekfircilik özelliği ve şiddete baş vurmaya inanmak, tüm bu zümrenin ortak paydası sayılabilir.

Genelde IŞİD’e katılım veya örgütle biat etme gerekçelerini bireysel ve örgütsel olmak üzere iki kategoride irdelemek mümkün. Bu saikler belli olunca da, aralarındaki farklılıklar ve ortaklıklar doğal olarak ortaya çıkıyor.

Seyrek sayıda üyenin dışında tekfirci IŞİD terör örgütünün üyeleri Müslüman ve Sünni mezhebine mensup olan kişilerdir. Bu arada tekfircilerin ehli sünnetin çok seyrek bir kesimini oluşturduğu ve IŞİD’in propagandalarına kanarak örgüte katıldığı belirtilmelidir. Bir başka ifade ile tüm ehli sünneti tekfirci saymamak gerekir.

Tekfirci terör örgütlerine katılan insanlar genellikle cahillik ve dini bilgi yetersizliği yüzünden tekfirci örgütlerin radikal sloganlarına çekiliyor. Gerçekte bu insanların tekfirci terör örgütlerine katılmalarının başlıca nedeni, dini bilgiden yoksun olmak ve körü körüne bağnazlık ve dini cahilliktir. Bu konu başka dinler için de geçerlidir. Dini bağnazlık her zaman cahillikten kaynaklanır ve cahillik, okuma yazma bilmemek değildir. Zira tekfircilerin liderlerinin önemli bir bölümü yüksek eğitim gören kesimdendir, nitekim Ebu Bekir Bağdadi İslamî ilimler alanında en yüksek seviyede eğitim gören ve doktora derecesine nail olan biridir. Burada cahillik, sabır anlamına gelen hilmin karşı noktasıdır. Cahiliye yaşamı İslamî yaşamdan farklı kılan şey cahilliktir ve bunun karşı noktasında sabır anlamına gelen hilm vardır. Cahiliye çağında İslam’dan önceki dönemde de insanların okuma yazması vardı ve ticaret gibi medeni faaliyetler yürütülüyordu, ancak okuma yazma bilmeye rağmen medeni teamül ve anlayış yoktu, öyle ki hatta basit bir şiir okumak gibi en ufak kışkırtıcı hareket yüzünden yüzlerce insanın kanı akabilirdi.

Tekfircilere katılan insanlar genelde iki gruba ayrılır. Bunlardan bazıları dini medreselerde ve tekfirciliğin propagandası yapılan merkezlerde eğitim almış ve tekfirci düşünce ile yetişmiştir. Güney Asya ve Afrika’daki tekfirci örgütlerin üyeleri bu kesimdendir. Bir başka grup ise bilimsel ve teknik branşlarda akademik eğitimi vardır, fakat dini bilgisi yoktur ve bu yüzden tekfircilere katılır. Avrupa’daki tekfirciler bu kesimden sayılır.

Görecede dindar gözüken insanların IŞİD gibi tekfirci terör örgütlerine katılma konusunda propaganda ve medyanın rolü da çok önemlidir. Nitekim medya üzerinden yürütülen propaganda ve kandırma, insanların tekfirci terör örgütlerine çekilmelerinde en önemli etkenlerden biridir. IŞİD’den kopan bazı teröristlerin itiraf ettiği üzere IŞİD’in onlar için çizdiği ütopya, örgüte katılmalarından önemli rol ifa etmiştir. Nitekim tekfirci örgütlerin yeni kitle iletişim araçlarını en iyi şekilde bilmeleri ve Batılı dillere musallat olmaları da bu alanda etkilidir.

Tekfirci IŞİD terör örgütünün sahte ve yapay propagandalarının yarattığı görüntünün etkisi hakkında IŞİD üyelerinden biri şöyle diyor: IŞİD’e üye olduğunuzda fesat, baskı ve erkek temelli kanunlara rastlayamazsınız. Müslümanlar dini farizelerine yerine getirirken eziklik duygusu hissetmiyor. Ebeveyn evlatlarını ahlaki olmayan bir topluma emanet ettikleri kaygısını taşımıyor. Hasta ve yaşlı insanlar hizmetlerde sıra beklemek zorunda kalmıyor, ırk ve sınıftan hiç bir iz bulunmuyor.

Mali saikler de insanların tekfirci terör örgütlerine katılmalarında önemli bir etken sayılıyor. Gerçi dini alanda mali çıkarlar mutlak surette belirleyici rol ifa etmiyor, ama yine de insanların tekfirci terör örgütlerine katılmaları alanında önemli rol ifa ediyor ve IŞİD’i üye toplamakta başarılı kılan etkenlerden biri sayılıyor. Gerçi bu etken daha çok yaşadığı ülkede iktisadi açıdan uygunsuz şartlarda yaşayan insanlar için geçerli oluyor ve IŞİD’in Batılı üyeleri için pek söz konusu olmuyor. Gerçekte Irak, Suriye, Afganistan, Pakistan ve Afrika’da insanların IŞİD’e üye olmalarının başlıca nedeni geçim meselesidir.

Kimlik etkeni de tekfirci IŞİD terör örgütünün üye toplamakta etkili olan etkenlerden biridir. Gerçi bu etken tekirciliğin belli bölümleri için geçerlidir. Nitekim Batılı gençlerin IŞİD gibi tekfirci terör örgütlerine katılmalarının en önemli sebebi yaşadıkları toplumda kimlik bakımından münzevi olmaları ve dışlanmış olmalarıdır. Gerçekte Batılı gençlerin kimlik ve sosyal inzivası ile tekfirci örgütlere katılmaları arasında anlamlı bir bağ söz konusudur. Avrupa’da yaşayan bir çok müslüman genç Batılı ülkelerin şiddet temeline dayanan hakimiyetleri yüzünden inzivaya çekiliyor ve kimlik krizi yaşıyor. Bu kesim için tekfirci örgütlere katılmak, kaybettiği kimliği yeniden kazanmak ve yaşadığı toplumdan intikam almak içindir.

Gerçekte Batılı ülkelerde sosyal altyapıların bozukluğu, toplumun alt kesimlerine karşı müsamahakarlık ve umursamazlık, insanların aşağılanması ve en hayati taleplerine itinasızlık, işsizlik, geçim sıkıntısı ve barınacak uygun konutun yokluğu, bu ülkelerde yeni kuşakları isyan ettiren başlıca nedenlerdir. Bu insanlar da genellikle Batı’ya göç eden göçmen kesimdendir ve gittikleri ülkenin sosyal ve kültürel şartları ile bir türlü uyum sağlayamamıştır ve bu da yaşadıkları Hristiyan ve laik toplumlarda dışlanmışlık duygusuna kapılmalarına ve sonuçta tekfirci terör örgütlerine çekilmelerine yol açmaktadır. Gerçekte kimliğini kaybettiğini düşünen bu insanlar şiddete başvurarak her ne pahasına olursa olsun, yaşamlarını sardığını düşündükleri adaletsizliğe son vermek istiyor.

Bugün tekfirci IŞİD terör örgütüne katılan bir çok kişi, sadece dini merak ve şevk, dini adalet veya iktisadi çıkar yüzünden bu ve bunun gibi örgüte katılmıyor, bir çokları sırf maceracı ruhu veya tamamen kişisel gerekçeler veya topluma yönelik kin ve nefreti yüzünden ölümü göze alıyor. IŞİD de bu zümre için istedikleri zemini hazırlıyor. Nitekim IŞİD’in uyguladığı sınırsız şiddet bir çokları için çok cazip geliyor. IŞİD örgüte yeni katılanlar için hemen savaşa katılmasını sağlıyor.

Öte yandan IŞİD’in üye toplama sürecinde cinsel etkeni de unutmamak gerekir. Nitekim nikah cihadı bir çok insanın kanarak örgüte katılmasına sebebiyet veriyor.

Maddi saiklerin dışında bazı örgütsel saikler e IŞİD’e katılma sürecinde etkili oluyor. Aslında bireysel düzeyde irdelenen sebeplerin önemli bir bölümü örgütsel katılımlar konusunda da geçerli oluyor, çünkü örgütler de zaten bireylerden oluşuyor.

Tekfirci örgütlerin kuruluşunun ana felsefesi sözde İslamî hilafeti kurmak ve tekfircilerin dinden has tefsirleri çerçevesinde dini öğretileri uygulamaktır. IŞİD ile biat eden veya desteklediklerini açıklayan örgütler dinden sıkı tefsirleri yüzünden kendini halife ilan eden Ebu Bekir Bağdadi’nin siyasi manifestosunu kendileri için uygun bir model olarak görüyor ve bu yüzden de bu manifestoyu benimsiyor.

Tekfirci IŞİD terör örgütü ile biat eden veya destekleyen örgütlere ve çetelere daha titiz bir gözle bakıldığında, bir çoklarının milli düzeyde sınırlı ve bölücü hedefler güttükleri anlaşılıyor. Bu tür örgütlerin genellikle derin mazileri bulunuyor ve bundan önce yılarca yaşadıkları ülkelerin bir bölümünde özerklik veya bağımsızlık için mücadele ettikleri gözleniyor. Bu bağlamda Filipinlerden Afrika’ya kadar uzanan bölgede faaliyet yürüten terör örgütleri genellikle yerel ve milli hedefleri bulunuyor. Bu örgütlerin faaliyet yürüttüğü ülkelerin veya bölgelerin nüfusu Müslüman olduğundan ve yine İslam’ın insanları seferber etmek için yüksek kapasiteye sahip olduğundan bu örgütler pek de hilafet meselesine inanmıyor ve istekleri milli seviyenin üstüne çıkmıyor.

Tekfirci terör örgütlerinin IŞİD ile biat etmesi veya desteklemesinin bir başka sebebi, bu örgütlerin IŞİD’e katılarak siyasi ve psikolojik boyutlarda daha fazla güçlenmek istemesidir. Söz konusu örgütler kendilerince IŞİD’e katılarak gücünü arttırıyor. Bu arada bazı devletler de kendi egemenliğinin bazı yönlerinden vaz geçerek tekfirciliği destekliyor. Öte yandan tekfirci örgütler de seslerini daha iy duyurmak ve bağlı bulundukları devletlerden daha fazla puan koparmak için tekfirciliği destekliyor. Gerçi IŞİD gibi modren tekfirci örgütler de dünyanın dört bir yanında etkilerini arttırmak için başka tekfirci örgütleri kendine çekmek için çaba harcıyor.

Yine bazı ülkelerin anti demokratik eğilimleri ile tekfirciliğin yayılması arasında sıkı bir bağlantı bulunuyor. Bu konu hatta Batılı devletlerin Müslüman göçmenlere karşı uyguladıkları ayrımcı politikaları için de geçerlidir, çünkü eğer bu ülkelerde siyasi atmosfer açık olsaydı muhalif gruplar şiddete yönelmezdi. 015


Etiketler