Ocak 13, 2017 16:14 Europe/Istanbul

Şeyh Sıdduk olarak ün yapan Şeyh Ebu Cafer Muhammed bin Ali bin Babuye Kumi, şii tarihinin en büyük bilginlerinden biridir. Şeyh Sıdduk kameri dördüncü yüzyılda yaşadı ve şii müslümanların dörtlü hadis kitabının ikincisi olan Men la yahzerul fakih adlı eserin sahibidir

Değerli dostlar, bugün yine şii alimlerin parlayan tarih sayfasında bir başka sayfayı aralıyoruz. İmam Ali –s– bu seçkin insanlarla oturup kalkmayı bereket vesilesi bilir ve şöyle buyururdu: ulema ile oturup kalk ki, ilmin artsın ve edebin iyi ve ruhun pak olsun.

Gerçekte bundan asırlar önce ilim ve bilime öncülük eden büyük alimleri ve eserlerini tanımak başlı başına bu büyük insanlarla oturup kalkmaya benzer ve biz de böylece bu yolu izleyerek bu büyük alimlerden feyz almayı umuyoruz.

Geçen bölümlerde Kafi adlı eserin sahibi Şeyh Kelini ile tanıştık ve şimdi Şeyh Kelini’den sonra şii müslümanların ikinci büyük alimi ve muhaddisi Şeyh Sıdduk ile tanışmak istiyoruz.

Şeyh Sıdduk olarak ün yapan Şeyh Ebu Cafer Muhammed bin Ali bin Babuye Kumi, şii tarihinin en büyük bilginlerinden biridir. Şeyh Sıdduk kameri dördüncü yüzyılda adeta bir yıldız gibi mukaddes Kum kentinde rivayet ve fıkıh semalarında doğdu.

Bu büyük alimin veladeti İmam Zaman’ın –s– üçüncü has vekili Hüseyin bin Ruh’un vekalet etmeye başladığı dönemin başına denk gelir. Şeyh Sıdduk, büyük ve ünlü alimleri yetiştiren ve üç asır boyunca İran merkezinde içinden seçkin alimler çıkan Babuye hanedanında dünyaya geldi.

Şeyh sıdduk ise bu hanedanın en büyük şahsiyeti sayılır. Babası Kum kentinin büyük alimlerinden ve İmam Mehdi’nin –s– küçük gaybet döneminde en çalışkan yazarlarından biriydi ve tam iki yüz esere imza attı. Şeyh Sıdduk’un babası 50 yaşına gelene kadar evlat sahibi olmamıştı, ta ki Hz. Mehdi’nin –s– vekili aracılığı ile o hazrete bir mektup yazdı ve evlat sahibi olması için o hazretten dua talebinde bulundu. Hz. Mehdi –s– da Şeyh Sıdduk’un babasına hayır ve bereket vesilesi olacak iki erkek evlat müjdeledi. Bu iki erkek evlattan biri Şeyh Sıdduk büyük zekası ve öğrenme aşkı sayesinde ve masum imamın –s– duasının bereketi ile yaşadığı çağın en büyük insanlarından biri oldu ve başta Men la Yahzerul fakih olmak üzere şii fıkhının en temel eserlerinden bazılarını yazdı.

Muhammed çocukluk çağında dini ilimleri babasından öğrendi ve ilk eğitimini doğduğu Kum kentinde büyük alimlerin ve muhaddislerin nezdinde tamamladı. Muhammed bu süre içerisinde ilim ve maarif öğrenmek için büyük çaba sarf etmeye başladı. Kısa bir süre sonra Muhammed’in ilim öğrenme yeteneği ve güçlü hafızası Kum’un ilmi çevrelerinde duyulmaya başladı.

Şeyh Sıdduk Kum kentinde eğitiminde yüksek derecelere ulaştıktan sonra büyük üstadlardan ders almak ve masum imamların –s– hadislerini o çağın ünlü hadis bilginlerinden duymak üzere ilmi seyahatlerine başladı.

Aslında İslam Peygamberi –s– ve masum imamların –s– nurani kelamını toplama aşkı Şeyh Sıdduk’u yaşadığı kentten göç etmeye ve yollara düşmeye yöneltti.

Şeyh Sıdduk o dönemde nerede seçkin ve üstad bir muhaddis varsa oraya seyahat etti ve böylece doğudan batıya Şeyh Sıdduk’un hadis dinlemek için uğramadığı muhaddis kalmadı. Şeyh Sıdduk bazen bir hadisi duymak için o dönemde seyahat etmenin tehlikelerini göze alıyordu.

Şeyh Sıdduk bu çerçevede Buhara, Nişabur, Tus, İsfahan, Belh, Sarahs, Merv, Semerkand, Furkane, Mekke, Medine, Küfe ve Bağdat’a seyahat etti.

Aslında Şeyh Sıdduk’un başarılı olmasının bir sırrı da bu seyahatlerin sayesinde görüştüğü çok sayıda hadis uzmanıydı, öyle ki şeyhin ziyaret ettiği hadis uzmanı sayısının sayısız olduğu ifade edilir. bazı kitaplarda Şeyh Sıdduk’un üsdatlarının sayısı 252 olarak geçiyor.

Şeyh Sıdduk seyahatleri sırasında ayrıca ders ve tartışma meclisleri de düzenliyor ve halkın şüpheleri ve soruları ile tanışarak onlara cevap vermeye ve insanları aydınlatmaya çalışıyordu.

Şeyh Sıdduk’un yaşadığı çağın önemli gelişmelerinden biri ise İran asıllı ve şii mezhebinden olan Al-i Buye hanedanının iktidarın başına geçmesiydi. Bu hanedan kameri dördüncü ve beşinci yüzyılda İran ve Irak ve Arap yarımadasının büyük bir bölümünden Şam’ın Kuzey sınırlarına kadar uzanan büyük bir alana hükmediyordu.

Al-i Buye, gaybet döneminde fıkıh ve siyaset mektebinin yaygınlaşmasında önemli rol ifa etti ve gaybet döneminde ilk şii iktidar olmak üzere ulemaya özel önem vermeye başladı ve ulemanın görüşlerini ve fetvalarını uyguluyordu.

Şeyh Sıdduk, Al-i Buye iktidarının başvezirinin daveti üzerine Rey’e göç etti ve burada fıkıh ve ehli beyt –s– hadisi derslerini vermeye başladı ve ömrünün sonuna kadar da bu kentte ikamet etti.

Al-i Buye hükümdarı Rüknedole hangi meclise gelirse gelsin, Şeyh Sıdduk’u yanına oturtur ve çeşitli konularda görünüşü alırdı.

Al-i Buye iktidarı ilim ve kültürün yaygınlaştığı dönemdi ve bu kentte bir çok kütüphane ve medrese inşa edildi ve Rey kenti bu hanedanın iktidarı döneminde siyasi, kültürel ve sosyal ve fikri açılardan doruk noktasına ulaştı. Nitekim İbni sina, Zekeriyya Razi ve Şeyh Sıdduk gibi ünlü alimler o dönemin ihtişamını yansıtır.

Hadis naklinde emanettarlığı ve sadakati sayesinde Şeyh Sıdduk olarak ün yapan Ebu Cafer, en çok esere imza atan İslam alimlerinden biridir ve çeşitli konuları kapsayan yaklaşık 300 eseri kaleme almıştır. Gerçekte bunce değerli eser bundan 11 asır önceki imkanlara ve şartlara bakıldığında, Şeyh Sıdduk’un ne denli yılmaz ve çalışan bir alim olduğunu ortaya koymaktadır.

Şeyh Sıdduk çeşitli dini ilimlere musallat olan bir alimdi ve örneğin usul, fıkıh, tefsir, rical ilmi ve hadis bilimi gibi ilimlerde usta biriydi.

Şeyh Sıdduk’un önemli hadis çalışmalarından biri, hadisleri konularına göre sınıflandırmaktı. Bu çalışma Şeyh Sıdduk’tan önce yapılmamıştı, nitekim günümüz imkanlarına rağmen böyle bir çalışmayı bir kişinin yapabilmesi mümkün görünmese bile Şeyh Sıdduk ehli beyt –s– maarifine olan aşkı sayesinde bu büyük işi başardı ve İmam Zaman’ın –s– büyük gaybeti döneminde müslümanlara değerli bir miras bıraktı.

Şeyh Sıdduk’un bazı önemli eserleri  şii müslümanların dörtlü hadis kitabının ikincisi olan Men la yahzerul fakih, İlelul şarayi, kemaleddin ve Tamamul Na’me, kitabul tevhid, el hisal, el emali, uyunul ahbarul Rıza, İmam Ali –s– velayetinin ispatı ve diğer bir çok değerli eserden oluşur.